Akrabaları tarafından tehdit edilen Gülistan Şaylemez, kardeşi Abdullah Şaylemez tarafından öldürüldü!
Yaşadığı Almanya’dan Türkiye’ye yeni bir yaşam kurmak için gelen Gülistan Şaylemez, kendisini ziyarete gelen erkek kardeşi Abdullah Şaylemez tarafından sokak ortasında katledildi.
16-02-2021 12:48

İzel Sezer - @izelsezer
Diyarbakır'da, dün akşam sokak ortasında öldürülen 34 yaşındaki Gülistan Şaylemez'in, Almanya’dan iki gün önce geldiği öğrenilen 28 yaşındaki kardeşi Abdullah Şaylemez tarafından vurulduğu ortaya çıktı.
Şaylemez'in İleri'ye konuşan yakın arkadaşından edinilen bilgiye göre, 12 yaşındayken kuzeniyle zorla evlendirilen, en büyüğü 17 yaşında ve en küçüğü 3 yaşında olmak üzere 4 çocuğu olan Gülistan Şaylemez, yaşadığı Almanya’dan birkaç ay önce Türkiye’ye gelmişti. Burada bir yaşam kurmak ve ardından çocuklarının velayetini almak isteyen Şaylemez, sık sık babası ve abisi tarafından tehditlere maruz kaldı.
Babası Abdülvehap Şaylemez’in ve abisinin aksine, kardeşi Abdullah Şaylemez’in kendisine zarar vermeyeceğini düşünen Gülistan, iki gün önce Almanya’dan Türkiye’ye gelen kardeşinin görüşme talebini kabul etti. Gülistan Şaylemez, kardeşine yerini söylemesinin ardından dün akşam Diyarbakır Adliyesi’nin karşısındaki Lise 4. sokakta, kaldırımda yürüdüğü esnada sırtından 5 el ateş edilerek vuruldu.
KARDEŞİNİN ÖLDÜRDÜĞÜ ORTAYA ÇIKTI
Gülistan, kanlar içinde yere yığılırken, saldırgan da olay yerinden kaçtı. Silah seslerini duyanların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık görevlilerince yapılan kontrolde, Gülistan Şaylemez'in hayatını kaybettiği belirlendi.
Toplanan delillerin ardından Gülistan’ı, kardeşi Abdullah Şaylemez’in öldürdüğü ortaya çıktı. Katil zanlısı, cinayetten 3 saat sonra yakalandı.
ŞİKAYETTE BULUNDUĞU ÖĞRENİLDİ
Diyarbakır Adliyesi'nin karşındaki Lise 4'üncü Sokak'ta öldürülen Gülistan'ın, 10 gün önce babası Abdülvehap Şaylemez ve akrabası A.S.'den şikayetçi olmak için Bağlar Emniyet Müdürlüğü bünyesindeki Aile İçi Şiddet Birimi'ne başvurduğu öğrenildi. Gülistan'ın 14 Şubat'ta ise Abdülvehap Şaylemez ve akrabası A.S. hakkında Sur Emniyet Müdürlüğü'nde şikayetiyle ilgili ek ifade verdiği belirlendi.
İLGİLİ HABERLER
Silivri'de iki kadın katledildi
Silivri’de Murat Berk, annesi Gülsüm Berk'i ve üvey annesi Güler Kaya'yı öldürdü.
28-02-2021 18:13

İstanbul’un Silivri ilçesinde Silivri’de Murat Berk isimli şahıs, annesi Gülsüm Berk'i ve üvey annesi Güler Kaya'yı öldürdü.
Murat Berk (33), annesi Gülsüm Berk'i ve üvey annesi Güler Kaya'yı ateşli silahla öldürdü. İki kadını öldürdükten sonra arkadaşını arayarak haber veren fail, daha sonra intihar etti.
Olay yerine gelen sağlık ve polis ekiplerinin incelemesinin ardından cenazeler, otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olaya ilişkin soruşturma başlatıldı.
HDP'li Gergerlioğlu Uşak'taki çıplak aramaya ait suç duyurusu evrakını paylaştı
Uşak'ta cezaevinde "Çıplak arama" yapıldığına dair suç duyuruları ortaya çıktı.
28-02-2021 16:05

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, mecliste gündeme taşınan çıplak arama iddiaları üzerine, “Onurlu kadın, ahlaklı kadın bir sene beklemez. Bu, kurgusal bir harekettir ve biliyoruz ki size bir 'Aferin' geldi. Hapisteki bu çıplaklıkla alakalı mevzuyu başlatan FETÖ'cü kadınlara bekledikleri yerden bir takdirname geldi" demişti.
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 20 Ocak 2021 tarihli suç duyurusu evrakını Twitter hesabından paylaştı. Suç duyurusunda, Uşak'ta gözaltına alan kadın öğrencilerin çıplak aramaya, otur-kalk uygulamasına, tehdit ve şantaja maruz kaldığı belirtildi.
...Ve işte belgesi!!!
— Ömer Faruk Gergerlioğlu (@gergerliogluof) February 27, 2021
Uşak'taki öğrencilerin suç duyurusu!
"İnanamıyorum" dedi, "onurlu kadın 1 yıl beklemezdi" dedi!
Ama kral çıplak, bana ne kadar iftira edilse de var!
Gerçeği örtmek nafile çaba
Çıplak arama var
Söylediğimizden daha fazlasını yaşamış öğrenci!!! pic.twitter.com/FqlAutURoQ
Suç duyurusunun tam metni şu şekilde;
“Müvekkil 31.08.2020 günü sabah saat 06.00 sularında ikâmet adresinden gözaltına alınmış ve İzmir Bozyaka’da bulunan Çevik Kuvvet Polis Merkezi’ne götürülmüştür.
Burada belirli bir süre kalan müvekkil gece saatlerinde Uşak Emniyet Müdürlüğü KOM Şube’te getirilmiştir. Giriş işlemlerinin ardından isminin … olduğu bilinen ve bulunduğu yerde kıdemli olduğu düşünülen polis memuru kişi, müvekkile ve orada bulunanlara hitaben ‘Hata yaptınız, devlete yanlış yaparsanız buradan çıkamazsını’ şeklinde tehdit ve şantajda bulunmuştur.
Akabinde müvekkil ve beraberinde bulunan kız öğrenciler üst aramasına alınmıştır. Binada boş bir odaya alınan müvekkile, üstünde bulunan her şeyi çıkartması söylenmiştir. Önce tişörtünü ve üst iç çamaşırını çıkaran müvekkil önünü ve arkasını döndükten sonra tişörtünü giymiştir.
Akabinde, alt kısımda bulunan kıyafetlerini de çıkartması söylenmiştir. Müvekkil, ‘İzmir’de altını çıkarttırmamışlardı’ dediğinde, bağırarak, ‘Çıkaracaksın’ denmiştir.
Müvekkil korkarak ve utanarak pantolonu ve alt iç çamaşırını çıkarmak zorunda kalmıştır. Tekrar öne ve arkaya döndürüldükten sonra otur kalk yaptırılmış ve hızlıca giyinmesi emredilmiştir. Müvekkil ağlayaraka üzerini giyinmiş ve üçer kişilik gruplar halinde nezarete konmuştur.
Nezarette de ağlamaya devam eden müvekkil kısa bir süre sonra nezaretten alınmış ve bir odaya götürülmüştür. 5 tane erkek polisin bulunduğu odaya alınan müvekkil burada ‘Mülakat’ adı altında yanında avukatı bulunmaksızın sorgulanmıştır.
Odada bulunan polis memurlar müvekkilime ‘İsim verirsen çıkarsın ailen de dışarıda, seni onlara teslim ederiz, isim vermezsen hem sana hem de ailene zarar veririz, hatta savcıyı ararız, uslu durmadığını söyleriz” şeklinde tehdit ve şantajlarla müvekkilin üstüne gitmişlerdir. Bununla da yetinmeyip müvekkile ‘Fotoğrafların elimizde, her şeyi biliyoruz, seni takip de ettik’ diyerek usulsüz ve kanuna aykırı olarak müvekkilimden bilgi almaya çalışmışlardır.
Müvekkilim, avukatı olarak bizler yanında olmadan bir şey söylemek istemediğini belirttiğinde ‘Avukatın filan yok lan, konuş yoksa kötü olur’ şeklinde müvekkili tehdit etmişlerdir. Müvekkilim ağlamaktan dolayı kendinden geçince nezarete tekrar götürülmüştür.
Gözaltında bulunduğu süre boyunca da türlü eziyet ve işkencelere maruz kalan müvekkilime sürekli olarak psikolojik baskı uygulanmıştır. Müvekkilim lavaboya gitmek istediğinde ‘Sizle mi uğraşacağız, tutun biraz’ şeklinde cevap almıştır. Müvekkilim gözaltı sırasında regl olduğunu belirtmiş ve kadın polis memurundan çantasında bulunan pedi istemiştir. Kadın polis memuru ‘Ped yasak’ diyerek müvekkilimin en temel gereksinimi dahi vermeyerek müvekkile işkence ve eziyeti reva görmüştür.
Akabinde müvekkil başka bir erkek memura utanarak durumu izah etmiş ve bu şekilde zorla çantasında bulunan pede ulaşabilmiştir. Yine gözaltı müddetince istediği başkaca temel gereksinim maddeleri ‘Sizin burada hizmetçiniz yok’ denilerek reddedilmiştir.
Müvekkil 5 gün boyunca gözaltında kaldıktan sonra Sulh Ceza Hâkimliği’ne çıkarışmıştır. CMK gereki en fazla 4 gün olan gözaltı süresinin uzatılamasına yönelik ayrıca bir karar alınmamıştır. Böylelikle müvekkil, hakkında geçerli bir gözaltı kararı olmaksızın gözaltında tutulmaya devam edilmiş ve hürriyeti tahdit edilmiştir.
Müvekkil yaşamış olduğu bu sıkıntılardan dolayı çeşitli fiziki ve psikolojik sağlık sıkıntıları çekmiş ve tedavi olmuştur. Genç bir öğrenci olan müvekkilim okulunu dahi bırakmak istemiş ve psikolojik deste almıştır.
Özetle, savcılığınızca tespit edilecek şüphelilerin, görenlerin, gereklerine aykırı davranarak müvekkilin üstünde bulunan kıyafetlerin tamamen çıkartmasını sağlaması, mülakat adı altında erkek polisler tarafından tek başına sorguya alınması ve türlü şekillerde tehdit ve şantaja uğraması, temel gereksinimileri dahi verilmeden günlerce gözaltında tutulması hususları birlikte değerlendirilerek işbu suç duyurusunu yapma zorunluluğu doğmuştur.
Yukarıda izah edilen ve re’sen nazara alınacak nedenlerden dolayı şüpheliler hakkında soruşturma yapılarak cezalandırılması için kamu davası açılmasını saygıyla talep ederim.”
CHP'li Özel'den Maltepe Belediyesi grevi açıklaması: 'Hak aranacak, aranıyor'
Maltepe Belediyesi işçilerinin hakları için çıktıkları greve destek çıkan Emin Çapa 'Grev haktır, grev kırıcılık utançtır' diyerek greve karşı yürütülen kara propagandayı eleştirdi. Çapa'nın açıklamasına cevap veren CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel 'Hak aranacak, aranıyor' dedi.
28-02-2021 13:21

CHP'nin Maltepe Belediyesi işçilerinin yaptığı greve karşı tutumunun eleştrilmesine yönelik açıklama yapan CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, "Hak aranacak, aranıyor. Müzakere edilecek, ediliyor. İşçiler hak arayabilecekler ve haklarını alacaklar diyebilmeliyiz" dedi.
Maltepe Belediyesi işçileri, hakları için çıktıkları grevi tüm karalama kampanyalarına karşı kararlılıkla sürdürüyor. İşçilerin grevi sürerken grevin "CHP'ye zarar vereceği ve AKP'nin işine yarayacağı" yönünde özellikle sosyal medya üzerinden kara propaganda yürütülüyor. Belediye işçilerinin greve çıkması sonrası İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) çöp toplama ekipleri kurarak grev kırıcılığı yapması ve ardından "Bize grev kırıcı diyemezsiniz" minvalinde bir açıklama yayımlaması da tartışmaların başka bir yönünü oluşturdu.
ÖZEL: HAK ARANACAK, ARANIYOR
Gazeteci Emin Çapa sosyal medya hesabından işçilerin grevine destek veren bir paylaşımda bulunarak CHP'ye eleştrilerini yöneltti. Twitter hesabından "Grevci işçilere dönük saldırılardan şaşkınım. Nasıl yani belediyeler CHP'li oldu diye hak aranmayacak mı? Biz niye AKP zihniyetine karşı mücadele ediyoruz o halde? Iktidarın adı değişsin diye mi? Yoksa daha özgür, demokratik 1 Türkiye için mi? GREV HAKTIR. GREV KIRICILIK UTANÇTIR'' diyen Çapa'ya cevap CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel'den geldi.
Grevci işçilere dönük saldırılardan şaşkınım. Nasıl yani belediyeler CHP'li oldu diye hak aranmayacak mı? Biz niye AKP zihniyetine karşı mücadele ediyoruz o halde? Iktidarın adı değişsin diye mi? Yoksa daha özgür, demokratik 1 Türkiye için mi?
— Emin Çapa (@ecapa_aklinizi) February 27, 2021
GREV HAKTIR. GREV KIRICILIK UTANÇTIR
Özel, Çapa'nın paylaşımını alıntılayarak "Tamamen haklısınız. Hak aranacak, aranıyor" dedi.
Özgür Özel paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
"Tamamen haklısınız. Hak aranacak, aranıyor. Müzakere edilecek, ediliyor. Yerelden başlayarak; bizim iktidarımızda bu meseleler böyle çözülecek, işçiler hak arayabilecekler ve haklarını alacaklar diyebilmeliyiz. Umuyorum ki; yarınlara iyi haberlerle uyanacağız..."
Tamamen haklısınız.
— Özgür Özel (@eczozgurozel) February 27, 2021
Hak aranacak, aranıyor.
Müzakere edilecek, ediliyor.
Yerelden başlayarak;
Bizim iktidarımızda bu meseleler böyle çözülecek, işçiler hak arayabilecekler ve haklarını alacaklar diyebilmeliyiz.
Umuyorum ki;
Yarınlara iyi haberlerle uyanacağız... https://t.co/CcNJgwIlOm
Nevşehir’de kadın cinayeti!
Nevşehir'de Pınar Can isimli kadın, Halis Onur D isimli erkek tarafından öldürüldü!
28-02-2021 00:29

Fotoğraf: Özge Özgüner / csgorselarsiv.org
Edinilen bilgiye göre, Nevşehir’de şehir merkezinde bir otelde konaklayan Halis Onur D. ve sevgilisi Pınar Can arasında çıkan tartışma sonrasında Halis Onur D., Pınar Can’ı boğazından ve başından bıçaklayarak öldürdü.
İhbar ile birlikte olay yerine polis ve 112 sağlık ekipleri intikal etti. Halis Onur D. olay yerine gelen polis ekipleri tarafından gözaltına alınırken, Pınar Can'ın cansız bedeni ise otopsi yapılmak üzere Nevşehir Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Nazlıaka’ya açılan İstanbul Sözleşmesi davası mahkemeden geri döndü
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin yaptığı konuşma nedeniyle, “toplumda kutuplaştırma ve ayrımcılık yaratma”, “hedef gösterme” suçlamalarıyla açılan tazminat davası reddedildi.
27-02-2021 11:58

Yeniden Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Hüseyin Terzi, Aylin Nazlıaka hakkında İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin yaptığı basın açıklamasında “Erkekler İstanbul Sözleşmesi’nden rahatsız değil; eşine, sevgilisine ya da hiç tanımadığı bir kadına şiddet uygulayan, katleden, tacizci, tecavüzcü erkekler rahatsız” sözleri nedeniyle manevi tazminat davası açmıştı.
Mahkeme heyeti, "ifadelerinden dolayı davacının kişilik hakkının zedelenmesinin olanaklı olmadığı, davacının zarar görmediği, dava konusu ifadenin eleştiri ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşılarak davacının manevi tazminat davasının reddine" karar verdi.
Kararı değerlendiren CHP PM Üyesi ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, “Basın açıklamam nedeniyle bana Türkiye’nin birçok ilinden dava açıldı. Kadına yönelik şiddetle mücadele etmek yerine kadınla mücadele eden bu zihniyeti kınıyorum. AKP iktidarında, hakkını arayan tüm kadınlar suçlu ilan ediliyor. Hepimiz suç makinesi gibi bir duruşmadan diğerine koşar olduk. Ancak adalet kavramı onların iktidarlarından büyüktür” dedi.
İstanbul Sözleşmesi’nin kadınların şiddetsiz ve eşit bir yaşama sahip olmasının garantisi olduğunu belirten Nazlıaka, “Bizim sesimiz, bizim sözümüz yaşamın ta kendisidir. Halkı kutuplaştıran, kin ve nefrete teşvik eden, kendisinden olmayanı, kendisine biat etmeyen herkesi ‘terörist’ ilan edenler ise bir çıkmazın içinde olanlardır” dedi.
Davanın “esastan reddi” kararının ise çok iyi bir cevap olduğunu ifade eden Nazlıaka, “Kadınların haklarına saldırmak yerine, bu toplumun yarısını oluşturan kadınlarla eşit bir şekilde yaşamaya alışsalar iyi olur. Çünkü yarının gücü, kendilerinin karanlık zihinlerinde değil, kadınların aydınlık gelecek mücadelesinde yatıyor” dedi.
Judith Butler’dan Boğaziçi Üniversitesi’nde açık ders: ‘Bir gün LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü tekrar açılacak ve ben de ziyaret edeceğim’
Boğaziçi Üniversitesi’nde açık ders veren Judith Butler, LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılmasını eleştirerek ‘’Bir gün o kulüp tekrar açılacak ve ben de ziyaret edeceğim’’ dedi.
25-02-2021 15:17

Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü Gönüllüleri tarafından kurulan Phil-free açık derslere başladı. Serinin Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü ortaklığında 24 Şubat tarihinde yapılan dersini feminist felsefe, kuir kuram, siyaset felsefesi ve etik dallarına katkı sağlamış bir filozof ve felsefe profesörü olan Judith Butler verdi.
Konuşmasında Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılmasının örgütlenme özgürlüğünün engeli olduğunu söyleyen Butler, ‘’Bu özgürlükler hem üniversite için hem de kamusal bir tanınmayı hak eden varoluşlar için gereklidir. Bir gün o kulüp tekrar açılacak ve ben de ziyaret edeceğim’’ dedi.
‘BURADA OLMAKTAN ONUR DUYUYORUM’
Etkinlikte Boğaziçi Üniversitesi’nde Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasının ardından yaşananlar anlatıldı. Ardından söz alan Judith Butler konuşmasına, “Burada olmaktan ve direnişinizin bir parçası olmaktan onur duyuyorum. Geçtiğimiz haftalarda ne kadar çok uluslararası örgüt ve medyanın bu konuda yazdığını görmek çok sevindirici” diyerek başladı. Butler, konuşmasında Barış İçin Akademisyenler'in tutuklanması ve sürgün edilmesi, akademik özgürlük mücadelesinin önemi, ulus aşırı otoriter stratejilere karşı ittifakların önemi, Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü'nün kapatılması, LGBTİ+'lara otoriter rejimlerin saldırıları ve LGBTİ+ mücadelesinin öneminden bahsetti.
'BİR GÜN O KULÜP TEKRAR AÇILACAK VE BEN DE ZİYARET EDECEĞİM'
Boğaziçi direnişi ve Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılması hakkında da konuşan Butler, ’’Öğrenci örgütlerinin sergilerini gösterme, politik fikirlerini sergileme konusunda hakları var. Özgürce örgütlenebilmek ve kamusal tartışmalara katılabilmek sizin temel hak ve özgürlüğüdür. Bu fikirler, gösterdikleriniz birilerini rahatsız edebilir ancak bu rahatsızlık öğrenmek için önemli bir şans. Üniversitelerdeki birçok şey dersler dışında gerçekleşiyor. Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılması örgütlenme özgürlüğünün engelidir. Bu özgürlükler hem üniversite için hem de kamusal bir tanınmayı hak eden varoluşlar için gereklidir. Bir gün o kulüp tekrar açılacak ve ben de ziyaret edeceğim.''
'LGBTQI'LERE SALDIRILAR OTORİTER REJİMLERİN NORMLARINA DÖNÜŞÜYOR'
Kaos GL’de yer alan habere göre, Butler derse şu sözlerle devam etti:
''LGBTQİ’lere saldırılar otoriter rejimlerin normlarına dönüşüyor. Otoriter bir rejimde yaşadığınızın işareti, LGBTQI’lere saldırılardır. Trump transların itibarlarına saldırdı. Mücadele ettikleri yasal statülerini almaya kalktı. Polonya ve Macaristan’da LGBTQİ’lerin kazanılmış haklarını geri almaya çalışıyorlar. Bu durumu Rusya’da da görüyoruz. Brezilya’da benzer bir durumu görüyoruz. Translar çok yoğun bir şekilde şiddete maruz kalıyor. Bu suçlara karşı durması gereken devlet ya başka yere bakıyor ya da katillerin ta kendisidir.’’