AKP'nin 'en büyük korkusu' yargılanıyor: Gezi Davası'nda 5. duruşma

AKP'nin 'en büyük korkusu' yargılanıyor: Gezi Davası'nda 5. duruşma

Gezi Davası'nda 5. duruşma Silivri Cezaevi Kampüsü'ndeki İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.

Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın tutuklu, 15 kişinin ise tutuksuz yargılandığı Gezi Davası'nın beşinci duruşması, Silivri Cezaevi Kampüsü'ndeki İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.

GÜNCELLEME 11.38

İhbarcı Murat Papuç'un mahkemeye "Can güvenliğim yok, tek başıma dinlenilmek istiyorum" talebiyle verdiği dilekçe mahkeme heyetince kabul edilmiş ve Papuç savunmasını yaparken avukatlar salonda bulunmamıştı. Bugün görülen davada Av. Turgut Kazan'ın şu sözleriyle, Papuç'un can güvenliğini öne sürerek avunmasına aldırmadığı avukatla bağlantı kurmaya çalıştığı ortaya çıktı:

"Biz o dilekçede size Murat Papuç'un Linkedin'den müdafilere davet gönderdiğini açıkladık. Bunu bilirkişiye de bildirdik. Sanık müdafiilerine davet gönderen ve o koşullarda dinlenen tanığın durumunun ne olduğuna bakmanız gerekmez mi? O davetin sadece sanık müdafiilerinden Aslı Kazan'a değil başka müdafiilere de gönderildiğini bilgilerinize sunmak istiyoruz. LinkedIn sitesinden Murat Papuç, Aslı Kazan'a davetiye gönderiyor ve "bağlantı kurmak" istiyor. Hayati tehlike var diye dinlediğiniz Murat Papuç... 

Sayın başkan, sayın üyeler hayati tehlikeden bahsettiğiniz kişi için bu uyarılar yapılıyor. "Sizin bilgilerinize ulaşabileceği için yalnızca tanıdığınız kişilere davet gönderin" uyarısı yapıyor. Ama hazır bulunma hakkına sahip Av. Aslı Kazan, o dinlemede hazır bulunursa hayati tehlike yaratacağını düşündüğünüz bu olayda Aslı Kazan'ı tanıyormuş. O'na davet yolluyor ancak Aslı Kazan kabul etmiyor. İkinci bir örnek var. Sadece Aslı Kazan'la yetinmiyor. Av. Evren İşler'e de davet yolluyor. Sunduğumuz bu iki davet, can güvenliği nedeniyle yoklukta alınan ifadenin ne kadar yanlış olduğunu apaçık gösteriyor. Murat Papuç Mahkemeyi yanıltmıştır, mahkeme yanılmıştır. Sizin can güvenliği nedeniyle verdiğiniz karar, avukatlara tehlike yarattı. Murat Papuç'la ilgili suç duyurusunda bulunulmalıdır."

-------------------------------------------------------------------

Davanın tek tutuklu yargılanan sanığı Osman Kavala 819 gündür Silivri Cezaevi’nde. Kavala, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 10 Aralık 2019 tarihli “derhal serbest bırakılmalı” hükmüne rağmen henüz tahliye edilmiş değil. 24 Aralık’ta görülen duruşmada mahkeme, AİHM kararının kendilerine henüz ulaşmadığını gerekçe göstermiş ve tahliye taleplerini reddetmişti. Ancak Adalet Bakanlığı'nın duruşmadan önceki gün, yargılamanın yapıldığı yerel mahkemeye iletilmek üzere kararı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na kararın çevirisini gönderdiği ortaya çıkmıştı.

ALİ İSMAİL’İN KATİLİ DAVAYA MÜDAHİL EDİLDİ

Haziran Direnişi sırasında Eskişehir’de darp edilerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz'a ölümcül tekmeyi attığı gerekçesiyle 10 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan polis Mevlüt Saldoğan'ın davaya müdahil olma talebi, “zarar gördüğü” gerekçesiyle mahkeme tarafından son duruşmada kabul edilmişti.

DURUŞMA ÖNCESİ BAROLARDAN ORTAK AÇIKLAMA

Duruşma öncesi Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Mersin, Tunceli, Urfa ve Van baroları ortak bir açıklama yaparak, adil yargılamadaki ihlallere dikkat çekmişti. “Savunma yoksa adil yargılama yoktur” başlığıyla yapılan açıklamada, "Barolar olarak 28 Ocak 2020 tarihinde yapılacak celseden itibaren, yargılamanın özellikle de savunma hakkı bakımından ifade edeceği sonuçları dikkatle izleyeceğiz. Ulusal ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan haklarımızın ihlalinin her platformda dile getirilmesi, yaşamsal önemdedir" ifadeleri kullanılmıştı.

KAVALA: TUTUKLULUĞUMDA ISRAR ETMENİZİN DAVANIN SONUCUNU ETKİLEMESİNDEN ENDİŞELENİYORUM

Heyetin salona dönmesiyle Osman Kavala söz aldı. Avukatları olmadığı için beyanda bulunmak istemediğini belirten Kavala, "Ayrıca müdafiilerimin ve diğer yargılananların müdafiilerinin dediği gibi tanık dinlemesi yasaya uygun olmamıştır. Kendisine soru sorma imkanım olmadı. Tanık dinlemesi yasaya uygun yapıldığı halde kendisine sorular sormak istiyorum. Değerlendirmemi de ondan sonra yaparım" ifadelerini kullandı. Tahliyesine ilişkin beyanda bulunacağını belirten kavala şunları söyledi:

"Hükûmete karşı ayaklanma, bir ayaklanmayı finanse ettiğime dair tek bir kanıt yok. Faaliyetlerim yasal haklarım çerçevesindedir. İddianamede yer alan gizlilik içeren, gizleme kaygısı ima edilmiş hiçbir unsur yok. Bu nedenle gizlenmiş bir bilginin mevcut olduğunu düşünmek hukuki akıl yürütmek değildir. AİHM kararında da belirtildiği gibi delil olmaksızın kişinin özgürlüğünden mahrum edilmesi ciddi bir hak ihlalidir. İlk tutuklamadan sonra tutukluluğun uzatılması ihlali ve mahkemenin sorumluluğunu artırmaktadır. Benim durumumda AİHM'in derhal bırakılmama ilişkin karardan sonra "kesinleşmediği" gerekçesiyle bu ihlale devam ediliyor. Tutuklama kararının hak ihlali olduğu hükmünün oybirliği ile alınmış olması kararın hukuki gerekçelerinin göstergesi. Bu kararla birlikte AYM'nin aynı konuda almış olduğu kararın artık geçersiz hale gelmiş olması, bu nedenle de mahkemenizin son tutuklama gerekçeleri arasında AYM kararından söz edilmemesi AİHM kararının ağırlığının ve işlerliğinin somut göstergesidir. Buna rağmen mahkemenizin AİHM'in kesin hak ihlali olduğuna dair kararını görmezden gelmesi anlaşılabilir değildir. AİHM kararı geçerli bir karardır ve değişmediği sürece mahkemeniz AİHS'i ihlal eden bir merci olarak görülecektir. AİHM kararına rağmen tutukluluğumda ısrar etme davranışınızın davanın sonucunu da etkilemesinden büyük endişe duyuyorum. Bu davranış mahkemenizin adil karar verme yetisini bozan fiili bir durum yaratmakta, hakkımda ağır bir karar verme yönünde bir baskı yaratmaktadır. Tutukluluğumun kaldırılması sadece 3 yıl süren hukuksuzluğa son vermiş olmayacak, mahkemenin bundan sonraki süreçte AİHM içtihatlarına uygun şekilde yürütülmesine imkan sağlayacaktır."

KAVALA'NIN TUTUKLULUĞUNA DEVAM

Mahkeme aradan sonra avukatların reddi hakim talebini reddetti, avukatlar bunun üzerine salonu terk etti. Bu sırada izleyiciler alkışlamaya başladı, mahkeme izleyicilerinn dışarıya çıkarılmasına karar verdi. Salon tamamen boşaltıldı. Heyet kısa bir ara verdi. Aradan sonra sanık Osman Kavala, Papuç’un ifadelerine karşı beyanda bulunmaycağını belirtti.

Diğer sanıklar da müdafiileri olmadan beyanda bulunmayacaklarını belirtti. Savcı dosyanın geldiği aşama itibariyle mütalaayı hazırlamak üzere cumhuriyet başsavcılığına süre verilmesini talep ediyoruz. Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.

NE OLMUŞTU?

6 Kasım 2018'de düzenlenen operasyonla akademisyenler Prof. Dr. Betül Tanbay ve Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Anadolu Kültür'ün Yönetim Kurulu Başkanvekili Yiğit Ekmekçi, Yönetim Kurulu Üyesi Ali Hakan Altınay, Genel Koordinatörü Asena Günal ve film yapımcısı Çiğdem Mater ile Meltem Aslan, sivil toplum çalışanları Yiğit Aksakoğlu, Filiz Telek, Bora Sarı, Yusuf Cıvır, Ayşegül Güzel, Hande Özhabeş gözaltına alındı.

12 kişi ifadelerinin ardından serbest bırakılırken, Bernard van Leer Vakfı'nın Türkiye Temsilcisi Yiğit Aksakoğlu tutuklandı.

Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala da aynı soruşturma kapsamında 1 Kasım 2017'den beri tutuklu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yöneticilerinden ve Taksim Dayanışması'ndan Mücella Yapıcı ve avukat Can Atalay ile şehir plancısı Tayfun Kahraman, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Parti Meclis Üyesi Ahmet Saymadı ve Haluk Ağabeyoğlu İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde 28-30 Kasım 2018 tarihlerinde ifade verdi.

657 sayfalık iddianame 20 Şubat'ta hazırlandı ve 30. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

16 şüphelinin bulunduğu iddianamede, tüm isimlere "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme (TCK 312/2)" suçlaması yöneltildi.

İddianamede bulunan 16 kişi şöyle: Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu, Ali Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Çiğdem Mater, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Mehmet Ali Alabora, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi.

Diğer suçlamalar ise şöyle sıralandı: Mala zarar verme, nitelikli mala zarar verme, Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi, İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanuna muhalefet, Nitelikli yağma (TCK 149); Nitelikli yaralama (TCK 86); 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nuna muhalefet.

Haklarında suçlama yapılan kişilerin Gezi direnişi eylemlerine 2011'den itibaren hazırlık yaptıkları ve 16 kişinin "tepe yönetim" oldukları iddia ediliyor.