Akademisyenlerin Boğaziçi'ne destek açıklamasına polis engeli: 'Memleketimiz adına üzülüyoruz'
Boğaziçi Üniversitesi protestolarına destek açıklaması yapmak isteyen İstanbul Üniversitesi ve İÜ-Cerrahpaşa'dan öğretim üyeleri, basın açıklamasını engelleyen polis tarafından saldırı tehdidine maruz kaldı.
11-02-2021 11:01

İleri Haber
AKP'de siyaset yapan Melih Bulu'nun, AKP'li Cumrhubaşkanı Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanmasının ardından protestolar devam ediyor. Birçok üniversitenin akademisyenleri Boğaziçililerle destek açıklaması yaparken; polis, İÜ ve İÜ-Cerrahpaşa öğretim üyelerinin yapmak istediği açıklamaya saldırı tehdidinde bulundu.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) ve İÜ-Cerrahpaşa'dan öğretim üyeleri, Beyazıt Meydanı'nda Boğaziçi protestolarına destek açıklaması yapmak istedi. Akademisylenlerin yapmak istediği basın açıklaması, Fatih Kaymakamlığı'nın açıklamadan 30 dakika önce aldığı toplanma yasağı kararıyla engellendi. Polis, akademisyenlere saldırı tehdidinde bulundu.
Akademisyenler, Beyazıt Meydanı'ndaki engellemeye rağmen açıklamayı yürüyerek okudu.
Boğaziçi'yle destek açıklaması yapmak isteyen İstanbul Üniversitesi ve İÜ-Cerrahpaşa akademisyenlerine polis engeli
— İleri Haber (@ilerihaber) February 11, 2021
Meydanda engellenen akademisyenler, açıklamayı yürüyerek okudu
Polisin okunmasını engellemeye çalıştığı açıklamada şu ifadeler yer alıyor:
MEMLEKETİMİZ ADINA ÜZÜLÜYORUZ!
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa ve İstanbul Üniversitesi’nden öğretim üyeleri olarak Boğaziçi Üniversitesi’ne kurum dışından meşru ve liyakata uygun olmayan bir rektör atanmasına ve üniversite senatosunun görüşü alınmaksızın tepeden inme bir kararnameyle iki yeni fakülte kurulmasına karşı yapılan haklı itirazlara katılıyor, akademik özgürlük ve üniversite özerkliği için anayasal haklarını kullanan herkesi destekliyoruz.
Kurumlarını korumak için Boğaziçi Üniversitesi öğrenci, öğretim üyeleri ve bileşenlerinin çok yüksek katılımla ve özenli şekilde gerçekleştirdikleri bu barışçıl protestoları örgütleme iddiasıyla bazı öğretim üyesi ve öğrenci topluluklarının hedef gösterilmesini son derece tehlikeli buluyor, bu tür kışkırtıcı girişimlerden hızla vazgeçilmesini talep ediyoruz.
'ÜNİVERSİTENİN TEMEL İLKELERİNE YÖNELİK MÜDAHALELERE YABANCI DEĞİLİZ'
Boğaziçi Üniversitesi’nde bir ayı aşkın süredir yaşananlar, Türkiye’de birçok üniversitenin son yıllarda maruz bırakıldığı antidemokratik uygulamalara yeni bir örnektir. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa ve İstanbul Üniversitesi’nden öğretim üyeleri olarak bizler, üniversitenin temel ilkelerine yönelik bu müdahalelere maalesef yabancı değiliz. 2015 yılında yapılan rektörlük seçiminde üniversitemizin iradesi yok sayılmış ve en yüksek oyu alan aday yerine daha düşük oy alan adayın ataması yapılmıştır. Bunun ardından, 2018 yılında üniversitemizin bütünlüğü, köklü tarihi ve kurumsal kimliği görmezden gelinerek bölünmüştür.
Türkiye üniversitelerinin uluslararası sıralamalarda hızla gerilemesi de aynı döneme denk gelmektedir. Üniversitelerin özerk ve demokratik süreçleri dışında verilen tüm tepeden inme kararlara itirazlarımızı o günlerde dile getirdiğimiz gibi bugün de tekrarlıyoruz.
'ÖĞRENCİLER SERBEST BIRAKILSIN'
Üniversitelerin ana bileşeni öğrencileridir. Öğretim üyeleri olarak bizler, öğrencilerin demokratik ilkeler ve evrensel değerlere sahip çıkan, içinde yaşadığı topluma fayda sağlayan özgür bireyler olmalarına çaba sarf ederiz. Üniversitelerinin akademik ve idari özerkliği için barışçıl protesto hakkını kullanan öğrencilerimizin orantısız polis şiddetine maruz bırakılması, hem bu çabamıza gölge düşürmekte, hem de gençlerin geleceğe ve memleketimize dair ümitlerini kırmaktadır. Talebimiz, bu süreçte anayasal haklarını kullanırken gözaltına alınan, tutuklanan ve konut hapsi ile cezalandırılan öğrencilerin serbest bırakılmasıdır.
Unutulmamalıdır ki küresel ölçekte yaşanan salgın sebebiyle geçirdiğimiz olağanüstü dönem, toplumların bilimsel araştırmaya ve gelişime muhtaç olduğunu bir kez daha ve belki de en güçlü şekilde kanıtlamıştır. Bilimsel araştırma, ancak akademik özgürlüğün ve özerkliğin olduğu, her türlü baskıdan arındırılmış kurumlarda yapılabilir ve bilim, ancak bu ilkelere bağlı toplumlara hizmet edebilir.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa ve İstanbul Üniversitesi’nden öğretim üyeleri olarak üniversite olmamızı sağlayan değerlerimizi ne pahasına olursa olsun savunacağımızı, demokratik yollardan itiraz hakkını kullanmanın bir insanlık hakkı ve onuru olduğunu kamuoyuna saygıyla duyururuz.
İLGİLİ HABERLER
Tüm-Rusya Leninist Komünist Gençlik Örgütü’nden Boğaziçi direnişi ile ilgili TİP'le dayanışma mesajı
Rusya Komünistleri Partisi’nin gençlik örgütü Tüm-Rusya Leninist Komünist Gençlik Örgütü, Boğaziçi Üniversitesi’ne Melih Bulu’nun atanmasının ardından yapılan eylemlerle ilgili Türkiye İşçi Partisi ile dayanışma mesajı yayınladı.
02-03-2021 21:06

İleri Haber
Rusya Komünistleri Partisi’nin gençlik örgütü Tüm-Rusya Leninist Komünist Gençlik Örgütü, Türkiye İşçi Partisi ile dayanışma mesajı yayınladı. Gençlik örgütü yaptığı açıklamada, Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinde polisin saldırıları ve işkencelerine tepki göstererek şu ifadelere yer verdi:
Tüm Rusya Leninist Gençlik Örgütü olarak İstanbul Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin hakları için yaptıkları gösterilere polisin zor kullanarak müdahale ettiğini müteasifane öğrenmiş bulunmaktayız.
Üniversiter özerklik geleneğini- rektörlerin dışardan devlet görevlilerince atanması ile değil, eğitim kurumları çalışanlarının seçimi ile belirlenmesi hakkını- barışçıl biçimde savunan öğrencilerle dayanışma mesajımızı iletiyoruz. Erdoğan Rejiminin eğitim hakkı ve özgür düşünceyi bastırma çabaları karşısında mücadele eden herkesin yaylarında olduğumuzu bilmelerini istiyoruz.
Derhal baskılara son verilerek tutuklanan üniversite öğrencileri ve öğretim üyelerinin serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Akademik özgürlüklerin korunması ve iktidar organlarının eğitim kurumlarının işlerine müdahale etmemesini talep ediyoruz. Boğaziçi Üniversitesinin özgür statüsüne müdaehele son verilmesini istiyoruz. Üniversite idaresi polis müdürlerince tanzim edilmemeli, bilakis üniversite öğretim üyelerince seçilmelidir.
Türkiye İşçi Partili yoldaşlarımızın polis şiddeti ve her türden ayrımcılık karşısında sürdürdükleri haklı mücadeleyi destekliyoruz.
Faşizme son. Birlikte Güçlüyüz. Uluslararası Dayanışma Kazanacak!
Tüm-Rusya Leninist Komünist Gençlik Örgütü’nden Boğaziçi direnişi ile ilgili TİP'le dayanışma mesajıhttps://t.co/AGFjZ0sPjG pic.twitter.com/llfXQgevnr
— İleri Haber (@ilerihaber) March 2, 2021
Boğaziçili akademisyenler, Melih Bulu'nun atanmasının iptali için Danıştay'a başvurdu
Boğaziçi Üniversitesi'nden 70'ten fazla akademisyen, kayyum rektör Melih Bulu'nun üniversitelerine atanmasının iptali için Danıştay'a başvurdu.
02-03-2021 09:42

Boğaziçi Üniversitesi'nde 70'in üzerinde akademisyen, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, kayyum rektör Melih Bulu'nun üniversitelerine atanmasının iptali için Danıştay'a başvurdu.
Başvuru dilekçesinde, “Yapılan atama işlemi, Anayasal ilkeler ve kurallarla bağdaşmaktan uzak, hukuka aykırı bir işlemdir” denilirken “Sayın Cumhurbaşkanı tarafından kullanılan takdir yetkisi maalesef kamu yararının aleyhine ve atama işleminin oluşturacağı etki gözetilmeden kullanılmıştır” ifadelerine yer verildi.
Bulu'nun siyasi geçmişinin altının çizildiği dilekçede, Yükseköğretim Kanunu'nda rektörlük ataması için belirlenen “Siyasi parti üyesi olan öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu üyesi, rektör, dekan, enstitü ve yüksekokul müdürü ve bölüm başkanı olamazlar, onların yardımcılıklarına seçilemezler” koşuluna dikkat çekildi.
Yapılan atamanın 'üniversite özerkliği' ile çelişki olduğunun belirtildiği açıklamanın devamında, “Anayasal düzeyde teminat altına alındığı ve uluslararası sözleşmelerle taahhüt altına girildiği üzere, üniversitelerin kurumsal ve bilimsel özerkliğinin korunması kamu otoritesinin yükümlülüğüdür. KHK ile normlar hiyerarşisine aykırı şekilde yapılan düzenleme ise bu yükümlülüğün tam tersini ifade etmektedir” ifadeleri kullanıldı.
Yeditepe Üniversitesi öğrencileri çevrim içi sınav istiyor
Koronavirüs salgını sebebiyle online eğitim gören Yeditepe Üniversitesi Hazırlık Öğrencileri, sınavlarının salgın riskinin sürmesi sebebiyle online olmasını istiyor.
01-03-2021 22:31

İleri Haber
Yeditepe Üniversitesi Hazırlık Öğrencileri, sınavlarının yüz yüze değil online olmasını talep etti. Vaka oranlarına göre riskli bölgelerde kısıtlamaların sürdüğünü hatırlatan öğrenciler, yaptıkları açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Yeditepe Üniversitesi Hazırlık Öğrencileri olarak tüm dünyayı etkisi altına almış Covid 19 salgınından dolayı tıpkı diğer öğrenci arkadaşlarımız gibi hem maddi hem de manevi olarak etkilenmiş bulunuyoruz. Bu süreçte okulumuz 2019 -2020 eğitim yılına hibrit sistemle başlama kararı almıştı. Bu sisteme göre iki gün yüz yüze iki gün online olmak üzere eğitimimizi sürdürdük. Her ne kadar vaka sayılarında ciddi artış sonucu okulumuz tümüyle online eğitime geçse de yüz yüze eğitim yaptığımız dönemde birçok öğrenci, öğretmen ve diğer okul çalışanları bu salgına yakalandı, yakalanmayanlar ise zor süreçler geçirdiler.
Geldiğimiz noktada virüsün mutasyona uğrayan yeni halinin bulaş riskini arttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ayrıca maalesef şu ana kadar yeterli sayıda aşılama da yapılamamıştır. Ülkemizin birçok ilinde vaka sayısının hala istenilen ölçüye düşmediği gibi okulumuzun bulunduğu metropol şehir olan İstanbul ilinde ise bu sayılar çok daha yüksektir.
Rektörlüğümüzün yapmış olduğu açıklamaya göre 10-11 mart tarihlerinde yapılacak olan vize sınavlarımızın yüz yüze yapılacağını öğrendik. Kamu sağlığının hala ciddi derecede tehdit altında olduğu bu zamanlarda okulumuz yüz yüze sınav yaparak biz öğrencilerin sağlığını ciddi şekilde tehlikeye atmaktadır. Buna ek olarak İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan 1 Aralık 2020 tarihli Koronavirüs ile Mücadele Kapsamında- Yeni Kısıtlama ve Tedbirler Genelgesi’ne göre 20 yaş altı olan kişilerin sokağa çıkma kısıtlamaları devam etmektedir. Hazırlık öğrencileri olarak birçoğumuzun 20 yaş altında olduğu düşünülürse okulumuzun bu kararıyla yasal zeminin dışına çıktığı da görülecektir.
Sonuç olarak biz de tıpkı diğer üniversitelerdeki öğrenci arkadaşlarımız gibi eğitim eşitliğinden yararlanmak istiyoruz. Online olarak aldığımız eğitimimizi yüz yüze sınavlarla vermek istemiyoruz. Vize sınavlarının online yapılmasının kamu sağlığı açısından elzem olduğunu bir kez daha hatırlatarak vize sınavlarının online olarak yapılması konusunda okulumuza çağrı yapıyoruz.
Sınavların online yapılması herkesin yararınadır.
Ankara Üniversitesi akademisyenlerinden Boğaziçi direnişine destek
Ankara Üniversitesi öğretim üyeleri Boğaziçi protestolarına destek verdi. Yayımladıkları video ile üniversitelere kayyum rektörlerin atanmasına karşı olduklarını belirten akademisyenler tutuklu öğrencilerin serbest bırakılmasını talep etti.
28-02-2021 23:46

Ankara Üniversitesi (AÜ) akademisyenleri, yayımladıkları video ile Boğaziçi Üniversitesi başta olmak üzere tüm üniversitelerdeki kayyum rektör atamalarına karşı, demokratik üniversite mücadelesinin yanında olduklarını duyurdu.
Prof. Dr. Korkut Boratav’ın da destek verdiği toplam 26 akademisyen yayınladıkları video ile rektörlerin üniversitelerin bileşenleri tarafından belirlenmesi, tutuklanan öğrencilerin derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Boratav, “Siyasi iktidarın Boğaziçi Üniversitesi’nin yönetimine, kimliğine, özerkliğine müdahalesini; güvenlik güçlerinin Boğaziçi öğrencilerine saldırılarını kınıyorum. Direnen, tepki gösteren tüm öğretim üyelerini ve öğrencileri sonuna kadar destekliyorum” sözleriyle Boğaziçili akademisyenlerinden olan Üstün Ergüder ve Ayşe Buğra ile meslektaş olmaktan kıvanç duyduğunu ifade etti.
Ankara Üniversitesi akademisyenlerinin çağrıları şu şekilde:
Bu kampüste akademik mücadeleler için önemli mücadeleler verildi. Ağır bedeller ödendi. Bu konudan vazgeçmeyeceğiz. Boğaziçi Üniversitesi’nin mücadelesini destekliyorum.
Demokratik bir ülke, özerk üniversite, özgür bilim ile mümkün olur. Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve akademisyenlerinin direnişini destekliyorum.
Demokratik bir ülke, özerk bilim ve özgür bir üniversite için Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve akademisyenlerinin direnişini destekliyorum.
İfade özgürlüğü yoksa özgür bilim de yok. Boğaziçi Üniversitesi dayanışmasını destekliyorum.
Ankara Üniversitesi’nde, Boğaziçi Üniversitesi’nde ve tüm üniversitelerde rektörler üniversite bileşenleri tarafından seçilmelidir. Boğaziçi direnişini destekliyorum.
‘HOCA CÜPPELERİ POSTALLARLA EZİLMEZ’
Kütüphanelerde yüksek sesle konuşulmaz. Hoca cüppeleri postallarla ezilmez. Üniversite kapısı kelepçelenmez. Bu nedenle Boğaziçi Üniversiteli meslektaşlarımın itirazını destekliyorum.
Rektörlerin, bütün akademik personel bütün öğrenciler ve bütün idari personel tarafından demokratik seçimle belirlenmesi gerektiğine inanıyorum. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki demokratik mücadeleyi destekliyorum.
Öğrencilerimin daima liyakatın ve akademik ahlakın önemini anlatıyorum. Rektörümü kendim seçmek istiyorum. Bu değerler için mücadele veren Boğaziçi bileşenlerini destekliyorum.
Bütün üniversiteler için AKP’nin atadığı rektörlerin hiçbir meşrutiyeti yoktur. AKP’nin atadığı tüm rektörlerin derhal istifa etmesi gerekir.
"ÜNİVERSİTELERİN ÖZERK OLMASI ŞARTTIR"
İnsan, doğa ve toplum yararına bilgi üretimi için üniversitelerin özgür, özerk ve demokratik olması şarttır. Bu ilkeler için mücadele eden herkesin yanındayım.
Üniversitelerin bir siyasal güç devşirme aracı değil ülkenin ve insanlığın yararına bilim üreten kurumlar haline gelmesini istiyorum. Bu yüzden Boğaziçi Üniversitesi’ndeki itirazı destekliyorum.
Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve öğretim üyelerinin direnişini gönülden destekliyorum. Onlar terörist değil vatan evladıdır.
'CEO ATAR GİBİ REKTÖR ATANMAZ'
Demokratik bir ülke özerk üniversite ve özgür bilimle mümkündür. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ve akademisyenlerinin direnişini destekliyorum.
Bilim itaatsiz olmaya ihtiyaç duyar.
LGBTİ+ hakları insan haklarıdır.
Üniversiteyi savunmak suç değildir. Üniversite tutuklanamaz.
Bilim doğa ve toplum yararına yapılacak ise özerklik üniversiteler için varoluşsal bir meseledir. Vazgeçilemez. Bu sebeple Boğaziçi Üniversitesi’ndeki mücadeleyi destekliyorum. Yanınızdayım.
Bilim özgür, özerk, demokratik üniversite gerektirir. Bilimin olmadığı yerde beyin göçü başlar.
Bir şirkete CEO atar gibi üniversiteye rektör atanmasını doğru bulmuyorum. Boğaziçi bileşenlerinin yükselttiği haklı itirazı destekliyorum.
Üniversite bileşenleri üniversite yönetiminde söz hakkı olmalıdır. Boğaziçi Üniversitesi’nin mücadelesini destekliyorum.
Üniversiteler tarihi aynı zamanda bilimsel ve yönetsel özerklik mücadelesi tarihidir. Bu mücadeleyi günümüze taşıyan Boğaziçililerin yanındayım.
Üniversitenin siyasal iktidarın arka bahçesi olmasını kabul etmiyoruz. Başta Ankara Üniversitesi olmak üzere tüm üniversitelerin rektörlerinin ve dekanlarının üniversitenin tüm bileşenleri tarafından seçilmesini ve tutuklu öğrencilerin serbest bırakılmasını istiyoruz.
Judith Butler’dan Boğaziçi Üniversitesi’nde açık ders: ‘Bir gün LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü tekrar açılacak ve ben de ziyaret edeceğim’
Boğaziçi Üniversitesi’nde açık ders veren Judith Butler, LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılmasını eleştirerek ‘’Bir gün o kulüp tekrar açılacak ve ben de ziyaret edeceğim’’ dedi.
25-02-2021 15:17

Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü Gönüllüleri tarafından kurulan Phil-free açık derslere başladı. Serinin Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü ortaklığında 24 Şubat tarihinde yapılan dersini feminist felsefe, kuir kuram, siyaset felsefesi ve etik dallarına katkı sağlamış bir filozof ve felsefe profesörü olan Judith Butler verdi.
Konuşmasında Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılmasının örgütlenme özgürlüğünün engeli olduğunu söyleyen Butler, ‘’Bu özgürlükler hem üniversite için hem de kamusal bir tanınmayı hak eden varoluşlar için gereklidir. Bir gün o kulüp tekrar açılacak ve ben de ziyaret edeceğim’’ dedi.
‘BURADA OLMAKTAN ONUR DUYUYORUM’
Etkinlikte Boğaziçi Üniversitesi’nde Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasının ardından yaşananlar anlatıldı. Ardından söz alan Judith Butler konuşmasına, “Burada olmaktan ve direnişinizin bir parçası olmaktan onur duyuyorum. Geçtiğimiz haftalarda ne kadar çok uluslararası örgüt ve medyanın bu konuda yazdığını görmek çok sevindirici” diyerek başladı. Butler, konuşmasında Barış İçin Akademisyenler'in tutuklanması ve sürgün edilmesi, akademik özgürlük mücadelesinin önemi, ulus aşırı otoriter stratejilere karşı ittifakların önemi, Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü'nün kapatılması, LGBTİ+'lara otoriter rejimlerin saldırıları ve LGBTİ+ mücadelesinin öneminden bahsetti.
'BİR GÜN O KULÜP TEKRAR AÇILACAK VE BEN DE ZİYARET EDECEĞİM'
Boğaziçi direnişi ve Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılması hakkında da konuşan Butler, ’’Öğrenci örgütlerinin sergilerini gösterme, politik fikirlerini sergileme konusunda hakları var. Özgürce örgütlenebilmek ve kamusal tartışmalara katılabilmek sizin temel hak ve özgürlüğüdür. Bu fikirler, gösterdikleriniz birilerini rahatsız edebilir ancak bu rahatsızlık öğrenmek için önemli bir şans. Üniversitelerdeki birçok şey dersler dışında gerçekleşiyor. Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılması örgütlenme özgürlüğünün engelidir. Bu özgürlükler hem üniversite için hem de kamusal bir tanınmayı hak eden varoluşlar için gereklidir. Bir gün o kulüp tekrar açılacak ve ben de ziyaret edeceğim.''
'LGBTQI'LERE SALDIRILAR OTORİTER REJİMLERİN NORMLARINA DÖNÜŞÜYOR'
Kaos GL’de yer alan habere göre, Butler derse şu sözlerle devam etti:
''LGBTQİ’lere saldırılar otoriter rejimlerin normlarına dönüşüyor. Otoriter bir rejimde yaşadığınızın işareti, LGBTQI’lere saldırılardır. Trump transların itibarlarına saldırdı. Mücadele ettikleri yasal statülerini almaya kalktı. Polonya ve Macaristan’da LGBTQİ’lerin kazanılmış haklarını geri almaya çalışıyorlar. Bu durumu Rusya’da da görüyoruz. Brezilya’da benzer bir durumu görüyoruz. Translar çok yoğun bir şekilde şiddete maruz kalıyor. Bu suçlara karşı durması gereken devlet ya başka yere bakıyor ya da katillerin ta kendisidir.’’
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde rektör, dekan ve öğretim görevlileri dahil 27 kişi akraba çıktı
Üniversitelerdeki akraba kayırmacılığı sık sık Türkiye gündeminde yerini alırken bir haber de İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nden geldi. Üniversitede görevli rektör, rektör yardımcısı, dekan ve öğretim görevlileri arasında 27 kişi birbiriyle akraba çıktı.
25-02-2021 09:36

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde rektör, rektör yardımcısı, dekan ve öğretim görevlileri arasındaki 27 kişi birbiriyle akraba çıktı. CHP Milletvekili Mahir Polat “Binlerce vatandaşımız sınavlarda alın teri dökerken bu kadrolara birileri sınavsız geliyor. Kul hakkından bahsedenler, eş dost atamaları için kul hakkı yiyor” dedi.
Başak Kaya'nın Sözcü'de yer alan haberine göre, Polat'ın TBMM'ye verdiği soru önergesine Rektör Prof. Saffet Köse şu cevabı gönderdi:
"Şube müdürlüğünden daha üst görev niteliğinde bulunan kadrolardan 16'sının şube müdürlüğü kadrolarına sınavsız olarak atamasının yapıldığı; rektör, rektör yardımcısı, dekan ve öğretim görevlileri arasından tespit edilebilen 27 kişinin birbiri arasında akrabalık bağı bulunduğu görülmüştür."