Abdullah Gül ve Ahmet Sever'den tezkere yalanı
Danışman Ahmet Sever'in kitabında Gül, 2003'te Irak Tezkeresi'ne karşı barışı savunmuş gibi anlatılıyor. Oysa o dönem ABD ile gizli müzakereleri yürüten Gül, tezkerenin geçmesi için neler yaptığını basına açıkça anlatmış ve bununla övünmüştü.
(İleri Haber) Seçimin ardından Abdullah Gül'ü parlatma girişimleri, Başdanışman Ahmet Sever'in "Abdullah Gül ile 12 yıl" kitabının çıkışıyla hızlandı. Aydın Doğan'a ait Doğan Kitap'tan çıkan kitapta Gül, Tayyip Erdoğan'ın otoriterliği karşısında demokrasi için direnen bir lidermiş gibi anlatılıyor. Kitabın, kamuoyunun hafızasıyla dalga geçen bölümlerinden biri ise Irak Tezkeresi ile ilgili...
ABD'nin baskısına rağmen halkın büyük tepkisi sonucu 1 Mart 2003'te TBMM'de reddedilen Irak Tezkeresi'ne ilişkin Sever, Gül ile Erdoğan’ın tezkerenin kabul edilip edilmemesi konusunda karşı karşıya geldiklerini iddia etti. Sever'e göre Erdoğan, tezkerenin geçmesinin ülke menfaatleri açısından daha doğru olacağını düşünüyordu. Buna karşılık, Gül tezkereye sıcak bakmıyordu. Hürriyet'in kitaptan aktardığına göre, tezkere geçerse ABD askerlerinin gidiş ve dönüş güzergâhı olan illerde olağanüstü hal ilan edilecek olması da Gül’ün rahatsızlığını artıran bir başka faktördü. Gül’e göre, bu sıkıyönetim ilanı demekti ve AB sürecinin bitmesine yol açacaktı. Sever’in aktardığına göre, Gül’ün yüzünde tikler belirmeye başlamıştı ve geceleri kâbuslar görüyordu. Bir sabah danışmanlarına şöyle dedi: “Dün gece bir kâbus gördüm. Rüyamda Türkiye’den kalkan savaş uçakları Irak’ı bombalıyordu. Her tarafta parçalanmış çocuk cesetleri vardı. Kan ter içinde uyandım. Bir daha da uyuyamadım.”
İŞTE GÜL'ÜN 2003'TE YAPTIĞI AÇIKLAMALAR
23 Mayıs 2003'te Vatan gazetesinde yayınlanan Sedat Sertoğlu imzalı haber ise, Sever'in kitapta yazdıklarını yalanlıyor.
Dışişleri Bakanlığı'nın Balgat'taki binasında Vatan'a konuşan Gül'ün açıklamaları şöyle:
ORTADOĞULU LİDERLERE: "Ankara ile Washington'un 50 yıllık stratejik ilişkileri gelecekte çok daha yaygınlaşıp gelişecektir. Sana şunu açıkça söyleyeyim; Ortadoğu'daki bütün rejimler değişecek. Şeffaflık ve demokrasi egemen olacak. Bu bölgede ekonomik sistemler de değişecek ve piyasa ekonomisi kuralları egemen olacak. Ortadoğulu liderler halklarına demokrasi ve tam özgürlük vermedikçe, sistemlerinin yürümesi mümkün değil. Irak'ta yaşananlar bütün bölge liderlerine örnek olsun."
"Bu konudaki görüşlerimi, Suriye ve İran gezilerimde de ayrıca Arap Birliği toplantısında, hatta son gittiğim Pakistan'da Devlet Başkanı Müşerrefe dahil herkese her platformda söyledim. Ortadoğu hak ve özgürlüklerin gelişeceği bir bölge olacak. Biz bu özgürlüklerin olmamasından nefret ediyoruz. Ortadoğu'nun bu duruma gelmesinden bölge liderleri sorumludur. Demokratik açılımlara öncü olmamışlardır. Bölge ancak şeffaf, modern ve serbest piyasa ekonomisinin uygulanması ile kurtulabilir."
AMERİKAN YÖNETİMİNE: "Ben bu gezileri yapmadan önce, şimdi senin oturduğun koltukta (Eliyle koltuğa vurdu) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki... Powell Suriye'ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var.."
"Sen benim tezkereyi Meclis'e getirene kadar neler çektiğimi biliyor musun? Bakanlar Kurulu'nda 4 arkadaşımı ne kadar zor ikna ettiğimi biliyor musunuz? Bu süreçte Amerikan yönetimine 4 mektup yazdım. Hepsinde de temkinli olmamız gerektiğini anlatmaya çalıştım. Sonuçta ne oldu? (Eli ile işaret ediyor) Sadece 3 oy Sedat, 3 oy eksik kaldı. Cumhurbaşkanı Sezer'in tutumunu da hatırlayın..."