ABD’nin IŞİD üzerine yeni planları (Erdal Daşdemir)

Ortadoğu'dan her gün ölüm haberleri geliyor. Yanı başımızda, komşu ülkelerde kanlı terör örgütleri halkları öldürmeye devam ediyor. Bu bela o kadar geniş bir alana yayılıyor ki giderek bizim ülkemizde yaşayan insanları da korku tünelinin içine sokuyor. Evet, bir yanı ile kanlı terör örgütlerinin yapmak istediği, başarmak istediği, çaresizlik duygusunu toplumun geniş kesimlerine yaymaktır. IŞİD tehdidinin halklar üzerinde yaratığı bu korku ve tehdit ABD gibi büyük emperyal ülkelerin fayda sağlamasına neden olmaktadır. Bir anlamda halklarda oluşan kaygılar, korkular, ölüm tehlikesi, halkları başka zulmeden güçlerin kucağına itmektedir.
 
Halkların gerçek kurtuluş umudu olan sol ve sosyalistler güçlerin, uzun yıllardır bu coğrafyada esamisi okunmamaktadır. Gerici ve İslamcı terör örgütlerinin yerel baş aktör olduğu, ulusal ölçekte, iktidarlara karşı her belirleyici bir güç konumundalar. Tabiî ki burada uzun yıllardır ABD emperyalizmin müdahalelerinin göz önünde bulundurarak bunları söylüyorum.
 
Olayın çıkış noktası, IŞİD denen bu kanlı örgütü yaratan koşullar nelerdir onu sorgulamak gerek. Evet, bu olayın ülkelerin kendi iç dinamikleri ve iç dinamiklere bağlı olarak dış aktörlerle bağlantısı var. Son 5 yıldır yanı başımızda Suriye'de ve Irak'ta yaşanan insanlık dramının baş sorumlusu İslamcı terördür. 
Bu İslamcı terör örgütlerine kaynak aktaran ve besleyen dış ülkeleri de bir yere yazmak lazım. Herkes tarafından aşikâr bir şekilde görünen ABD, Türkiye, Katar, Sudi Arabistan ve kimi AB ülkeleri, bu katliamların diğer sorumlularıdır. Uzun uzadıya ne yaptıklarının anlatacak değiliz. Ama her yeni gelişen denklemde, çıkar çatışmasının farklılaştığı ve ülkelerin çıkarlarının karşı karşıya geldiği bir sürece tanıklık ediyoruz. Planların bir anda farklılaştığı hiç kimsenin yarın ne olacağını öngöremediği, kimi yerel güç odaklarının büyük abilerden bağımsız olarak, kontrolün dışına çıktığı bir Ortadoğu tablosu ile karşı karşıyayız. O yüzden hiçbir aktörün ve ülkenin elinin rahat olduğunu söyleyemeyiz. Kontrolsüz güç odaklarının birbirbirleri ile giriştiği alan kapma ve çıkar savaşının galibi kim olacak sorusu belirsiz durumda. 
 
Yazının bu noktasından sonra gelecekte ne olabilir ihtimalleri üzerine bakarsak sürecin giderek bir anlamda ABD çıkarlarına hizmet eden ve Amerikan çıkarlarının yolunun açıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Birincisi başından beri Obama yönetiminin anlaşamadığı Maliki hükümeti düşmüştür. Buna paralel olarak, Irak hükümeti ile son yıllarda ortak hareket eden İran’ında işi zora girmiştir. 
İkinci nokta Barzani ile petrol konusunda anlaşamayan, Amerikan yönetimi uzun zamandır sorunlar yaşıyordu. Bu vesile ile IŞİD'in Kürt bölgelerine dönük tehdidi karşısında çaresiz kalan peşmergeler, Amerikan silahı ve havadan yapılan operasyonlar ile IŞİD işgalinden kurtulmuşlardır. Sonuçta Amerika bir kez daha bana mahkûmsunu dayatarak, petrolün kontrolünü eline geçirme olanağına sahip olmuştur. Barzaniye de yaramazlık yaparsan dersini alırsın mesajı verilmiştir. 
 
Bir diğer nokta şimdilik arka planda kalan Suriye meselesi vardır. Suriye’de şimdilik basına yansıyan çatışma haberleri artık eskisi gibi çok gelmemektedir. Ama bu ihtimali suya düşürecek bir plan daha olabilir ABD yönetiminin. IŞİD’in elinde daha önce ağır silahlar yoktu. Şimdi Irak ordusundan ele geçirdiği ağır silahlar ile Suriye’ye yönelebilir. Özellikle Rojava bölgesi bu anlamda IŞİD’in tehdidi altında. Keza ABD’nin Rojava yönetimin elini güçsüzleştirmek ve kendisine mahkum etmek için uygulayabileceği mantıklı bir plan, IŞİD’in Rojavaya saldırması. Bu olasılık planlar arasında duruyor. Hatta gelen bilgiler arasında IŞİD’in Rojavaya yakın bölgelerde ağır silah yığınağı yaptığı yönünde. Rojavanın IŞİD’in elindeki ağır silahlar ile kendisini tek başına savunması biraz zor gözüküyor. Bu anlamda ortada bilinmez bir süreç var. 
 
Sonuçta bu coğrafyada hiçbir Amerikan askeri ölmeden ABD planları tıkır tıkır işliyor.