ABD, Suudi Arabistan’ın Yemen’de insanlık suçu işlemesine yardım ediyor

 ABD, Suudi Arabistan’ın Yemen’de insanlık suçu işlemesine yardım ediyor

Arabistan bir süredir komşusu Yemen’i kuşatarak milyonlarca insanın hayatını tehdit ediyor. ABD ise bölgedeki gücünü korumak için katliamlar yapan şeriatçı diktatörlük Suudi Arabistan’a destek veriyor.

Çeviri: Özer Erdin

Wall Street Journal geçtiğimiz cumartesi günü üst düzey bir hükümet temsilcisinin çağrısıyla şöyle bir açıklama yayınladı: “Ortadoğu’yu destabilize eden yeni faktörlerin artması nedeniyle Trump Hükümeti, ABD ve Suudi Arabistan arasında İran’a karşı kurulmuş olan askeri ittifakı güçlendirmek amacıyla İran Körfezi civarında yer alan diğer ülkelerin ve İsrail’in yardımını alacaktır.”

ABD’nin sınırsız desteğinden cesaret alan Suudi veliaht Muhammed Bin Salman, Suudi Arabistan’daki mevcut rejimi tüm potansiyel rakiplerinden temizlemeyi başardı. Aynı zamanda Yemen’de sürmekte olan korkunç savaşın şiddetini arttıran Salman, Lübnan Başbakanı Saad Hariri’nin kaçırılmasını sağladı. Hariri’nin Suudilerin baskısı ile görevinden istifaya zorlanması nedeniyle Lübnan destabilize edildi. Yine Wall Street Journal’a göre Trump Hükümeti Hariri üzerine yapılan tartışmaları “kızdırıcı komplikasyon faaliyetleri” olarak niteleyerek bu gibi tartışmaların bizzat Washington’ı hedef aldığı ve bölgeyi İran karşıtlığından soğuttuğunu belirtti.

Suudi Arabistan’ın Yemen’e karşı uygulamakta olduğu aşırı şiddet etkisini Yemen halkını ve Huthi isyancılarını açlıktan öldürmek üzere konan askeri kuşatmada gösteriyor. Bilindiği gibi Huthi isyancıları ülkenin batı kısmını ve başkent Sanaa’yı ele geçirmeyi başarmışlardı. Bundan hareketle Suudi Arabistan Huthilere yapılan silah sevkiyatını engellemek için Yemen’i kuşattığını iddia ediyor. Hatırlanacağı üzere 4 Kasım’da Yemen’den atılan bir raket Riyad Havaalanı’nın yakınındaki bir noktada Suudi güçleri tarafından etkisiz hale getirilmişti. Aslına bakılırsa Suudi Arabistan ABD kuvvetlerinin yardımıyla Yemen’ e yapılan gıda ve ilaç yardımını engelleyebiliyor. Yemen’den alınan son haberlere göre ise ülkede açlığın yanında kolera salgını da baş göstermiş durumda.

İran ise Yemen’in attığı raketlerin kendi üretimi olduğu iddiasını ret ediyor. Buna ilaveten Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yetkilendirilmiş olan bir uzman kurul Yemen’in Riyad’a fırlattığı raketin İran üretimi olduğuna ilişkin hiçbir kanıt bulamadıklarını belirtti. Aynı kurul, Riyad’ın insani yardım için gönderilen gıda ve ilaç yardımını engellemek için bu olayı bahane ettiğini de öne sürdü. Buna karşın Washington, Suudi propagandasını tekrarlayarak İran’ı saldırıdan sorumlu tutmakta ısrar etti. ABD ayrıca Suudi Arabistan’ın Yemen’e koyduğu ambargoya hiçbir biçimde değinmeyerek görmezden gelmeye devam etti, çünkü ABD de biliyor ki; Yemen’e uygulanmakta olan ambargo bir savaş suçudur ve ABD Suudilere verdiği destekle bu suça ortak olmaktadır. Öte yandan Avrupalı emperyalist güçler de Arap Yarımadası’nın bu en zayıf ülkesine karşı düzenlenen ve soykırımın eşiğine ulaşmış olan savaş hakkında hiçbir açıklamada bulunmamakta ısrar ediyorlar. Bu ısrarın nedeni ise Avrupalı silah üreticilerinin Suudi Arabistan’ı karlı bir iş kapısı olarak görmeleridir.

Yine Wall Street Journal’ın haberine göre Trump Hükümeti Suudi rejimine daha büyük miktarda silah satarak Orta Doğu’daki krizi perçinlemektedir. Bilindiği üzere Trump geçtiğimiz ay Riyad’a raket, raket atar, radar ekipmanları ve diğer en modern askeri gereçlerin satışına imkân tanıyan 15 milyar dolarlık bir anlaşmaya imza attı. Bu anlaşmayı özellikle vurgulayan Wall Street Journal, ABD hükümet temsilcilerinin Riyad’ın raket saldırısına uğramasından sonra bu anlaşmanın onayının hızlandırıldığını söylediklerini haberinde belirtti. Haberde ayrıca şu bilgilere de yer verildi: “ABD Ordusu, İran Körfezi’nde ve tüm bölgedeki silah sevkiyatını mutlak hâkimiyetine almak için sarf etmekte olduğu çabalarını azami bir süratle arttırma kararı almıştır.” Bu ifadeden hareketle ABD Ordusu’nun Ortadoğu’daki operasyonlarını genişleteceği, Yemen’e uygulanan ambargoyu destekleyeceği ve bu yüzden ülkede toplu ölümlere yol açabilecek gıda kıtlığını sürekli kılabileceği anlaşılabilmektedir.

Geçtiğimiz günlerde Pentagon da ABD Hava Kuvvetleri’nin yakıt ikmali uçuşlarını ikiye katladığını bildirdi. Bu suretle hem Suudi hem de Suudilerin müttefiklerine ait olan savaş uçakları havada daha uzun süre kalıp hastaneleri, okulları, konut bloklarını bombalayabileceklerdir. Zaten iki buçuk yıldır devam etmekte olan savaşta hava saldırıları nedeniyle 12.000 Yemenli öldürüldü. Al Monitor adlı bir web sitesinde yayınlanan bir haberde ise Washington’ın Suudi Arabistan’da yakıt ikmali için ayırdığı bütçeyi %140 oranında arttırdığı bildiriliyor.

Yemen’i tahrip etmekte olan bombaların büyük bir çoğunluğunun ABD’den geldiği kuşku götürmüyor. Gerek Suudi Arabistan gerek Birleşik Arap Emirlikleri 2015 yılından beri Yemen’i bombalamak için ABD’den 3 milyar Dolar tutarında bomba satın aldılar. Buna ilaveten ABD Senatosu isabet kesinliği olan 500 milyon dolarlık bir raket mühimmatının satışını da geçtiğimiz Haziran’da onayladı. Geçen hafta Yemen’in kuzeyinde yer alan Yawf’a Suudiler tarafından düzenlenen bir hava saldırısında sekiz çocuk ve üç kadın hayatını kaybetti.

Bunun yanında iki haftadır devam etmekte olan Suudi ambargosu Yemen’de şimdiye kadar bombardımanda ölenlerin sayısını fark atarak geride bırakacak düzeyde sert ve acımasız. Ayrıca Suudi Arabistan, Yemen’i çevreleyen liman ve sınır bölgelerini kapatmış olmasının yanında gıda ve yardım malzemeleri ile dolu gemileri geri çevirmeden önce de zaten Yemenlilerin yedi milyonu açlık sınırında yaşıyordu. Bugün için ise 17 milyon daha Yemenlinin bu korkunç rakama dâhil olabileceği söylenebilmektedir.

Bütün bu sorunlara ek olarak ülkede yaşanan akaryakıt sıkıntısı nedeniyle pompalama yapılamadığından Hodeida, Saada ve Taiz gibi Yemen kentlerinde temiz su tamamen tükenmiş durumda. Kızıl Haç’ın verdiği bilgiye göre temiz su sıkıntısı nedeniyle en az bir milyon insan kolera tehlikesi ile karşı karşıya. Yine Kızıl Haç’a göre şayet ambargoya son verilmezse başkent Sanaa ve diğer Yemen kentlerini de birkaç hafta sonra aynı tehlike bekliyor. Başka bir deyişle salgın tehlikesi bir milyondan fazla Yemenliyi etkileyecek.

Sınır Tanımayan Doktorlar adlı yardım örgütü de Suudilerin sözlerinde durmayarak gıda ve ilaç yardımını engellediklerini söyledi. Yine bir diğer yardım örgütü olan Oxfam da Yemen’de yaşanmakta olan trajedinin korkunç bir boyuta ulaştığını; Huthi isyancılarının kontrol etmekte oldukları bölgelere sıkıştırılarak açlığa mahkûm edildiklerini; şayet gelinen noktadan geri dönülmezse şimdiye kadar hiç yaşanmamış boyutta bir facia ile karşılaşılacağını bildirdi.

Özetle söylemek gerekirse, Yemen halkının açlık ve salgın hastalıklarla sistematik olarak katledilmesi, teröre, insan hakları ihlallerine ve demokrasi düşmanlarına karşı savaş verdiğini iddia eden ABD’nin yalanlarını ortaya dökmektedir. Amerikan emperyalizmi bölgedeki egemenliğini askeri yöntemlerle muhafaza edebilmek için milyonlarca insanın katledilmesine salık vermekte ve böylece çöküşe geçen ekonomisini ayakta tutacağını ummaktadır.   

*Bu makale 22.11.2017 tarihinde World Socialist Website'da yayınlanmıştır.