97 örgütten ortak açıklama: Madde 80 doğaya, kentlere ve yaşama karşı açık bir savaş ilanıdır
Madde 80 ve onun sermaye ayağını oluşturan Türkiye Varlık Fonu'na karşı, 97 kurum adına, Çevre Mühendisleri İstanbul Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında, "Madde 80 Doğaya, kentlere, yaşama karşı açık bir savaş ilanıdır" denildi.
19-10-2016 15:16

Kamuoyunda gündeme 70. Madde olarak giren, bu isimle Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken bir gecede 75. Madde adını alarak sabaha karşı meclisten geçirilen, yeni adı ile 80. Madde ile ilgili olarak bir araya gelen 97 kurum adına, Çevre Mühendisleri İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında ilk sözü alan, Çevre ve Ekoloji Hareketleri avukatı İbrahim Demirci, konuşmasında 80. Madde’nin 4. fıkrasının yok hükmünde olduğunu belirterek, “çünkü bu madde Bakanlar Kurulu’na yasa çıkarma yetkisi veriyor. Yasama yetkisi parlamentodan alınıp bakanlar kuruluna veriliyor.” dedi.
Demirci, 80. Madde’nin 5. fıkrasının ise, kamu kurumlarından hiçbir izin almaksızın projeleri hayata geçirmeyi mümkün kıldığını belirterek, Bakanlar Kuruluna, yürütülecek projelere yönelik yasal tüm kısıtları ortadan kaldırma yetkisi verildiğini ifade etti.
Söz konusu maddenin yasal ve anayasal mevzuata aykırı olduğunu belirten avukat İbrahim Demirci, aynı zamanda uluslararası hukukun da ihlal edildiğini belirtti.
Çevre Mühendisleri Odası’ndan Kübra Ayçiçek ise “Son 14-15 yıldır ekoloji sorunsalı hayatımıza daha çok girmeye başladı. Aslında Türkiye tarihine baktığımız zaman, sadece son 15 yılda değil,1950’li yıllardan beri olan, özelleştirme politikalarıyla da birlikte, bir ekoloji sorunu var bu ülkenin. Çünkü, hiçbir yönetim, bakış açısına ekolojiyi almadı. Ekolojiyi öncelik olarak almazsanız, ekonomiyi alırsanız. Doğada yapacağınız her projede rant öncelikli olur.” dedi.
Çevre mühendisleri olarak bir projeyi ekolojik, ekonomik ve toplumsal olmak üzere 3 açıdan incelediklerini belirten Kübra Ayçiçek, bu üç başlığın bir bütün oluşturduğunu, herhangi bir başlığın diğerlerinden daha önemli görülemeyeceğini, hatta ekonomik başlığın biraz daha geriden geldiğini söyledi.
Son yıllarda ekoloji sorunsalının bir saldırı biçiminde gündeme gelmesinin sebebinin ise “Türkiye’de hukukun alaşağı edilmiş olmasıdır” diyen Ayçiçek, “ekoloji esastır, doğanın kendi hakkı vardır” diyerek, toplumsal sonuçları düşünülmeksizin hayata geçirilmek istenen projelere karşı mücadele eden halkın, hukuksal süreçlerle doğayı korumaya çalıştığını belirtti.
Kübra Ayçiçek, “bugün illegalite hükümettir” diyerek sözlerini tamamladı.
İstanbul eski Milletvekili Melda Onur ise konuşmasına, daha önceki dönemlere göre şimdi faklı bir durumun olduğunu belirterek başladı. Geçmişte yapılacak itirazlar ile kanunun Anayasa Mahkemesi’nden döneceğini belirten Onur, “şu anda Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararı kestirmek mümkün değil” diyerek, bürokrasinin OHAL sürecindeki tavrına dikkat çekti.
Melda Onur, Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yolunun takip edilmesi gerektiğini belirtirken, Meclis’teki Çevre Komisyonu’nun işlevsizleştirilmesinden dolayı 80. Madde’nin durdurulması açısından Meclis’ten bir beklenti içerisine girilmemesi gerektiğini söyledi.
Kamuoyu baskısı yaratmak için yapılacak faaliyetlerin ile ilgili önerilerde bulunan Melda Onur, “Risk altındaki alanların envanteri çıkarılmalı, halk nerelerin risk altında olduğunu bilmeli” dedi.
80. Madde ile başlayan süreci “Kamu’su Cengiz, ahlakı Ağaoğlu olan bir süreçtir bu” diyerek ifade eden Onur, Anadolu’daki AKP Milletvekilleri’nin sokağa çıkamaz hale geldiğini söyledi.
İmzacı 97 kurum adına yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:
"Türkiye Varlık Fonu, varoluşun şarkısına, börtü böceğin hayvanın mahremine, insanın hafızasına ve nefesine yapılan nobranca bir darbedir; doğaya, kentlere, yaşama karşı açık bir savaş ilanıdır. Madde 80, yurttaşların kendi vergileriyle Türkiye’nin yarınlarına ipotek koyulması demektir. Madde 80, hukukun üstünlüğü kavramının ‘şirketlerin üstünlüğü’ olarak değiştirilmesidir. Madde 80, Bakanlar Kurulu’nun toplumun ve hukukun üstüne geçirilmesi demektir. Madde 80, bildiğimiz anlamda hukukun ortadan kaldırılması, tüm varlıkların tek kaynağı olan doğa üzerinde cirit atacak akıl almaz bir sermaye tahakkümünün yeni düzen olarak tanımlanmasıdır. Bu nedenle, bizler yaşam savunucuları olarak Anayasa Mahkemesi’nden bir talan çağına kapı açacak olan '6745 Sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un iptal edilmesini istiyoruz.
Bizler, doğa, hayvan ve kent örgütleri, duyarlı hukukçu ve siyasetçiler, yaşam savunucuları, kısacası yaşamın ta kendisi olarak, hayvanlar, çocuklar ve yaşanılabilir bir dünya için toprağı, suyu, havayı; çıkarsız bir şekilde doğayı savunuyoruz ve savunmaya devam edeceğiz."
Basın toplantısı, 22 Ekim Cumartesi saat 13.00'te Galatasaray Meydanı'nda yapılacak eylemin çağrısı ile sona erdi.
80. MADDE VE TÜRKİYE VARLIK FONU
Madde 80’in sermaye ayağını ise içine yer aldığı 6745 sayılı kanunun içinde yer alan VARLIK FONU oluşturuyor. Türkiye Varlık Fonu, ülke ekonomisinin tanımlı hazinesinden ayrılan bir fonun, yatırım getirmesi amacıyla, doğa ve çevre talanı projelerinde üstlenici şirketlere kredi olarak dağıtılması için oluşturulan bir yan ekonomi ürünü. Kapsamı ise şöyle;
• Büyüme oranına gelecek on yıl içinde yıllık %1,5 oranında ilave artış sağlanması,
• Sermaye piyasalarının büyüme ve derinleşmesinin hızlandırılması,
• İslami finansman varlıklarının kullanımının yaygınlaştırılması,
• Yapılacak yatırımlarla yaklaşık yüz binlerce kişilik ek istihdam sağlanması,
• Savunma, havacılık ve yazılım gibi teknoloji yoğun stratejik sektörlerdeki yerli şirketlerin sermaye ve proje bazında desteklenmesi, küresel oyuncu olmalarının sağlanması,
• Otoyollar, Kanal İstanbul, Üçüncü Köprü ve havalimanı, nükleer santral gibi büyük altyapı projelerine kamu kesimi borcu artırılmadan finansman sağlanması,
• Katılım finansmanı sektör payının artırılması,
• Arz güvenliğini sağlamak üzere, Türkiye için önem taşıyan doğalgaz ve petrol gibi yurtdışındaki stratejik sektörlere yasal ve bürokratik kısıtlamalara bağlı olmadan doğrudan yatırım yapılabilmesi.
Fon, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş. tarafından yönetilecek ve şirketin yönetim kurulunu Başbakan atarken, şirket ve kurduğu şirketler mali denetim, iş ve işçi hakları, çevre ve kentsel izinlerden muaf tutulacak. Fonu yönetecek şirketin başlangıç sermayesi 50 milyon lira olacak ve özelleştirilmesine karar verilen 114 kamu kuruluşu ve kamu iktisadi teşebbüsü gelirleri de bu fona aktarılacak.
MADDE 80’İN ANAYASAYA AYKIRILIĞI
Devletin temel amaç ve görevleri
MADDE 5- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin b.lünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
Yukarıda altı çizili olduğu üzere 80/4. Madde ile yargı yolu sınırlandırılmıştır. Yargı yolunun sınırlandırılması ile temel hak ve hürriyetler engellenmiştir. Şirketler lehine toplumun aleyhine düzenleme nedeni ile sosyal hukuk devleti ilkesi ihlal edilmiş, adalet mekanizmasına ulaşılması bu kapsamda engellenmiştir. 80. Maddenin diğer maddeleri ile olağanüstü muafiyet ve teşvikler öngörülerek şirketler lehine ekonomik engeller kaldırılırken, sınırsız ve kontrolsüz şirket faaliyetleri ile toplumun diğer kesimleri bakımından sosyal ve ekonomik engeller oluşturulmuş, insanların maddi ve manevi varlıklarını geliştirecek koşulların var edilmesi bir yana tüm ülke coğrafyası kapsamında insan topluluklarının kadimden bu yana geliştirdikleri kültürler, kültüre bağlı manevi yan ve buna dair koruma dengesi ortadan kaldırılmıştır. Yaşam alanlarında idari ve hukuki denetiminin kaldırılması veya sınırlandırılması ile diğer yandan insanların maddi varlıklarını koruma imkânı da risk altına sokulmuştur.
Yasama yetkisi
MADDE 7- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
80/4. Madde ile Bakanlar Kurulu’na “…yasal ve idari süre.lerde düzenleme yapılabilmesine” olanak tanınmıştır. Halbuki yasama yetkisi yani yasa yapma TBMM’nin yetkilerindendir. Devredilemeyecek bir yetki yasama meclisi tarafından Bakanlar Kuruluna devredilmiştir. Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı MADDE 17- Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. 80/4. Madde ile pek çok yatırım Bakanlar Kurulunca istisna kapsamına alınabilecek, istisna kapsamına alınan projeler hakkında yargı yolu kısıtlanmış olacaktır. Kapsama giren projeler hakkında özellikle çevre hakkı kapsamında yargı yolunun daraltılması hatta ortadan kaldırılması Anayasanın 17. Maddesinin ihlali anlamına gelecektir.
Konut dokunulmazlığı
MADDE 21- (Değişik: 3/10/2001-4709/6 md.) Kimsenin konutuna dokunulamaz
80/4. Maddede “Proje bazlı yatırımlara diğer kanunlarla getirilen izin, tahsis, ruhsat, lisans ve tesciller..” hakkında Bakanlar Kurulunca istisna getirilebilecek olması, konut dokunulmazlığını ihlal edebilecek ve risk altına alabilecek bir düzenlemedir. Projenin ihtiyaç duyduğu taşınmazlar hakkında özel mülkiyete konu taşınmaz şirket ya da ilgili kamu kurumu adına tescil edilmeden el konulmasına dair risk taşımaktadır.
Kamu yararı
Kıyılardan yararlanma MADDE 43- Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartları kanunla düzenlenir.
80/4. Madde ile “izin” Bakanlar Kurulunca getirilen istisnalardan bir başkasıdır. Kıyı Kanununa göre kıyıda yapılabilecek yapılar açıklanmış, idari prosedür açıklanmıştır. Kıyı alanında yapılabilecek yapılarla ilgili yapılan düzenlemeler çerçevesinde verilebilecek izinler bahsedilen yasal düzenleme ile istisna kapsamına alınmış, izin verilmeden kıyı alanlarına yatırım yapılabilmesinin .nü açılmıştır. Bu yönü ile de Anayasanın 43. Maddesinde yer alan kıyı alanlarında “öncelikle kamu yararı gözetilir” hükmü ihlal edilmiş olmaktadır.
Toprak mülkiyeti
MADDE 44- Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların kü.ülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz.
Bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez, miras hükümleri dışında başkalarına devredilemez ve ancak dağıtılan çiftçilerle mirasçıları tarafından işletilebilir. Bu şartların kaybı halinde, dağıtılan toprağın Devletçe geri alınmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir.
80/4. Madde ile Bakanlar Kurulu’na, Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu düzenlemelerinde yer alan düzenlemelerde yer alan “izin, tahsis” gibi prosedürleri izlemeden yatırımcı lehine bu izin ve tahsislerden istisna tanıyabilecektir. Bu yetkinin kullanılması Anayasanın 44. Maddesi düzenlemesine aykırı olacaktır.
Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması
MADDE 45- Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır.
Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır. 80/4. Madde ile Bakanlar Kurulu, Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ile Mera Kanununda yer alan düzenlemeleri atlayarak “izin ve tahsis” gerektiren prosedürlerden yatırımcıları muaf tutabilecek, mera alanında tarım alanlarında yatırımlara izin ve tahsis verebilecektir. Düzenleme bu y.nü ile de Anayasanın 45. Maddesine aykırıdır.
Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması
MADDE 56- Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. 80/4. Madde ile çevre hakkının korunmasında temel doğa koruma mevzuatlarında yer alan “izin, tahsis, ruhsat, lisans ve tesciller ile diğer kısıtlayıcı hükümler”in ilişkili olduğu prosedürler devreden çıkartılmış olacağı için çevre hakkının düzenlendiği Anayasanın 56. Maddesi ihlal edilmiş olacak, hem idari denetim hem de hukuki denetim ortadan kalktığı için vatandaşların anayasal ödevini yerine getireceği mekanizmların devreden çıkartılmasına dönük bu düzenleme Anayasanın 56. Maddesine de aykırıdır.
MADDE 125- İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. 80/4. Madde ile getirilen düzenleme; idarenin eylem ve işlemlerinden olan “izin, tahsis, ruhsat, lisans ve tesciller” aranmadan yatırıma başlanmasına yol açan bir düzenleme olduğundan, idarenin yargı konusu olabilecek bahsedilen işlemleri hukuk dünyasında mevcut oluşmayacağından yargı konusu da edilemeyecek neticede idarenin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu ile denetim imkanı kısıtlanmış olacaktır.
Halbuki idarenin idari işlemler yolu yargısal denetimi hukuk devletinin temel görütüleridir.
Ormanların korunması ve geliştirilmesi
MADDE 169- Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. 80/4. Madde kapsamında Orman Kanunu’nun 16 ve 17. Maddleri kapsamında verilebilecek izin prosedürü de ortadan kaldırıldığından Anayasanın 169. Maddesinde yer alan ormanların korunması başlıklı Anayasal düzenleme de ihlal edilmiş olacaktır.
MADDE 80’İN AYKIRI OLDUĞU ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER
• Ramsar Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme
• Paris Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi
• Stockholm Bm İnsan ve Çevre Konferansı Bildirgesi,
• Washington (CITES) Nesli Tehlikede Olan Yabani Bitki ve Hayvan Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme
• Barselona Akdeniz’in Deniz Ortamı ve Kıyı Bölgesinin Korunması Sözleşmesi
• Bern Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi
• Granada Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesi
• Basel Tehlikeli Atıkların Sınırlar Ötesi Taşınımının Ve Bertarafının Kontrolüne İlişkin Sözleşme
• Valetta Avrupa Arkeolojik Mirasının Korunması Sözleşmesi
• Rio Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi
• Rio Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
• 1992- Rio BM Ormancılık Prensipleri
• Kyoto Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne Yönelik Kyoto Protokolü
• Aarhus Çevresel Konularda Bilgiye Erişim, Karar Vermede Halkın Katılımı ve Yargıya Başvuru Sözleşmesi ( Aarhus iç hukuka girmiş değildir)
• Floransa Avrupa Peyzaj Sözleşmesi
• Rio+ 20 BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı
Düzenlenen basın toplantısının imzacı kurumları şöyle:
Acıbadem Halk Dayanışması, Adalar Savunması, Alakır Nehri Kardeşliği, Arhavi Doğa Koruma Platformu,
Artvin HOD Maden İzleme Grubu, Aydın Çevre Platformu, Ayvalık Çevre Platformu, Bartın Platformu,
Bakırtepe Çevre Platformu, Beşiktaş Kent Dayanışması, Beykoz Kent Dayanışması, Beyoğlu Kent Savunması,
Bursa Kayapa Çöp Depolama ve Yakma Tesisine Hayır Platformu, Bursa Kent Savunması, Bozcaada Forum,
Çanakkale İDA Dayanışması, Çevre ve Ekoloji Hareketleri Avukatları (ÇEHAV), Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi,
Çekerek Irmağı Özgür Akacak, Derin Ekoloji Derneği, Didim Çevre Platformu, Diren Büyükçekmece, Dört Ayaklı Şehir,
DOSAB Termik Santraline Hayır Platformu, Doğanın Çocukları, Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER),
Don Kişot Bisiklet Kolektifi, Ereğli Cevre Platformu, Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Fatsa Ünye Doğa Koruma Platformu,
Fatih Tarihî Yarımadayı Koruma Dayanışma Ve Kültür Derneği, Faytona Binme Atlar Ölüyor Platformu, Fırtına İnisiyatifi,
Fikirtepe Derneği, Gaziantep Barosu, Gaziantep Doğa ve Hayvan Dostları Derneği , Gaziosmanpaşa Barınma Hakkı Meclisi,
Göztepe Dayanışması, Haliç Dayanışması, Haydarpaşa Dayanışması, HDK Ekoloji Meclisi, Hayvan Hakları İzleme Merkezi ve Komitesi,
Hayvan Hakları ve Etiği Derneği, Hayvan Haklarını Koruma ve, Geliştirme Derneği, Hayvanlara Adalet Platformu,
Hayvan Hakları Federasyonu, Haziran Ekoloji ve Kent Grubu ,Hemşim Yaşam Derneği, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu,
İstanbul Kent Savunması, Kadıköy Kent Dayanışması, Karadeniz İsyandadır Platformu, Kardeş Bitkiler Topluluğu,
Kayseri Hayvanları Koruma Derneği, Kayseri Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği,
Kuzey Ormanları Savunması, Kuzdere Gönüllüleri, Koşuyolu Çevre Gönüllüleri, Kozluören Doğa Direniş Platformu,
Loç Vadisi Koruma Platformu, Maçka Parkı Forumu, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Munzur Çevre Derneği, Nilüfer Kent Konseyi,
Nilüfer Çayı Temiz Aksın Platformu, Ordu Doğal Çevreyi Koruma Derneği, Pangea Ekoloji, Phaselis İnisiyatifi , Politeknik,
Roma Bostanı, Saray Doğayı Koruma Derneği, Sarıyer Kent Dayanışması, Senoz Vadisi Koruma Platformu,
Sinop Nükleer Karşıtı Platform, Sultangazi Kent Savunması, Şişli Merkez Mahallesi Forumu, Sosyal Haklar Derneği,
Uludağ’a Dokunma, Tahtacıörencik Eko-komünal Köy, Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği,
Temiz Ünye Çevre Platformu, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Toplumcu Mimarlar ve Mühendisler Meclisi,
Tonya Çevre Platformu İstanbul Yürütmesi, Validebağ Gönüllüleri ,Validebağ Savunması, Yaylaların Kardeşliği,
Yeşil Artvin Derneği, Yeşil Gerze Çevre Platformu, Yeşilırmak Tozanlı Çevre Platformu, Yeşil Gazete,
Yeşil Sol Parti Doğanın Hakları Var Çalışma Gurubu, Yeşil Öfke Ekoloji Kolektifi, Yeşil Direniş Gazetesi,
Yeryüzüne Özgürlük, Yeryüzü Derneği, Yunuslara Özgürlük Platformu.
İLGİLİ HABERLER
Haziran Ekoloji ve Kent Grubu: Yaşamı savunuyoruz Madde 80'e direniyoruz!
HAZİRAN Ekoloji ve Kent Grubu'ndan Çağatay Eğilmez ile doğaya, kentlere ve yaşama karşı açık bir savaş ilanı anlamına gelen Madde 80'i konuştuk.
21-10-2016 15:27

HAZİRAN Ekoloji ve Kent Grubu'ndan Çağatay Eğilmez ile doğaya, kentlere ve yaşama karşı açık bir savaş ilanı anlamına gelen Madde 80'i ve bu maddeye karşı verilen ekoloji mücadelesini konuştuk.
Madde 80'in önemi nedir? Doğaya ve Topluma nasıl etkilerde bulunabilir?
Çağatay Eğilmez: 80. Madde'ye bakmadan önce kısaca Varlık Fonu'na bakmak gerekiyor. Nedir Varlık Fonu? Temmuz ayındaki darbe girişiminden sonra saray diktatörlüğü kolları tümüyle hükmedecekleri bir ülke yaratmak için sıvadı. Binali Yıldırım 2 Ağustos'da sermayesini (50 milyon dolar) özelleştirme kaynaklarından oluşturacakları bir Varlık Fonu şirketi kuracaklarını söylemişti. Devletin parasıyla yarı özerk şirket gibi yani. Yönetimine kendi seçtikleri, bürokrat kurulunun yanı sıra denetimini de yine kendileriyle çalışan özel kurumlara devrettiler. Varlık Fonu'nun hedeflerini de Binali Yıldırım gayet açık olarak şöyle ifade etmişti;
- Büyüme oranına gelecek on yıl içinde yıllık %1,5 oranında ilave artış sağlanması,
- Sermaye piyasalarının büyüme ve derinleşmesinin hızlandırılması,
- İslami finansman varlıklarının kullanımının yaygınlaştırılması,
- Yapılacak yatırımlarla yaklaşık yüz binlerce kişilik ek istihdam sağlanması,
- Savunma, havacılık ve yazılım gibi teknoloji yoğun stratejik sektörlerdeki yerli şirketlerin sermaye ve proje bazında desteklenmesi, küresel oyuncu olmalarının sağlanması,
- Otoyollar, Kanal İstanbul, Üçüncü Köprü ve havalimanı, nükleer santral gibi büyük altyapı projelerine kamu kesimi borcu artırılmadan finansman sağlanması,
- Katılım finansmanı sektör payının artırılması,
- Arz güvenliğini sağlamak üzere, Türkiye için önem taşıyan doğalgaz ve petrol gibi yurtdışındaki stratejik sektörlere yasal ve bürokratik kısıtlamalara bağlı olmadan doğrudan yatırım yapılabilmesi.
Kısacası, projeyi koyan memleketi alır hedefinde ilk bürokratik ve mali engeli aşmış oldular.
İleri Hatırlatıyor
Varlık Fonu, Türkiye'de yapılacak ve akplilerin söylemeyi çok sevdiği "mega projeler", esasında doğa talanı kentlerin ve ülkedeki doğal yaşamın yağmalanmasını içeren projeler için kredi, tahsis ve fon yaratmak amacıyla faaliyet yürütecek. Peki bu Fon şirketi neden kuruldu? İşte orada Madde 80 devreye giriyor.
19 Ağustos meclis oylamasına yetiştirilmeye çalışılırken aynı içerikte 70. sonrasında 75. ve en nihayetinde 80. madde olarak meclise teklif edildi madde. Madde içeriği çok ağır, ama en can alıcı noktası 4. bendinde geçenler üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor. 80. maddenin 4. bendinde;
'Proje bazlı yatırımlara diğer kanunlarla getirilen izin, tahsis, ruhsat, lisans ve tesciller ile diğer kısıtlayıcı hükümler için Bakanlar Kurulu kararı ile istisna getirilebilir veya yatırımları hızlandırmak ve kolaylaştırmak amacıyla yasal ve idari süreçlerde düzenleme yapılabilir.' deniyor.
Bunun anlamı, yağma ve talan projelerinde gereken izin, tahsis, ruhsat, ÇED gibi süreçler bakanlar kurulunun bir toplanmasına bakıyor. Böylece yandaş firmalara doğa talanı için tam yol seferberlik ilan etmiş durumdalar.
Talan projeleri daha evvelden de getiriliyordu bu memleketin yaşam alanlarına Cerattepe, İğneada, Akkuyu vb. Ancak bunların ÇED süreçlerine dahil olarak ya da yasal yollardan faaliyete dava açarak çalışmaları engelleyebiliyorduk. Bu şekilde projenin yapılacağı bölge halkını bilinçlendirip olanı biteni anlatabiliyorduk. Şimdi tüm bu yollar tıkanmış oldu, daha madde AYM sürecinden geçmeden Cengiz Holding 80. maddeye göre davranmaya başladı bile örneğin. Varlık Fonu da kuruldu, baştan aşağı tezgah anlayacağın.
Bu maddenin topluma etkilerini ise saymakla bitiremem, evvela bir yaşam alanınız olması ihtimali çok düşük artık.
Köyünüze, kasabanıza, memleketinize, sokağınıza yandaş bir firma göz koyup dozerleri diktiği anda direnme şansınız pek kalmıyor bu maddeyle. Çünkü devlet artık 50 bin lira gibi bir bütçeyi aşan tüm projelere hazine arazisi bile tahsis etmeye hazır. Sonrasında dillerinden düşürmedikleri bir laf var, "istihdam sağlayacağız". Devlet yine talan projelerinde çalışacak işçilerin sigortasını, eğitimini karşılıyor teşvik yasası ile. Şirketler kendi ceplerinden pek de bir şey vermiyorlar o "istihdama". Üstelik projelerin tamamında teşron şirketler kullanıldığı için esnek çalışma saatleri ve derin bir emek sömürüsü de söz konusu.
Örneğin Cengiz Holding'in Cerattepe'de yapmak istediği madende altın, bakır, gümüş, demir gibi madenler çıkarmayı planlıyor. Bunu yapabilmesi için toprağı ağır kimyasallarla çökertmesi, bir havuz sistemi oluşturması gerek. Bu madenden çıkacak, kimyasallarla zehirlenmiş atık toprak ve suyu orada, Cerattepe ve Artvin halkının yaşam alanına terkedeceklerini söylememe gerek yok sanırım. Kansere sebebiyet veren kimyasallar bunlar, devlet kanser hastalarına ücretsiz ilaç vermiyor aynı zamanda. Tam boy sömürü. Öte yandan metropollerde de köprü, hava alanı inşaatları doğayı katletmeye hızla girişecek bu madde ile. En son 3. köprünün etrafındaki hazine arazilerinin paylaştırılması gündemdeydi mesela.
Madde 80'i durdurmak için ne yapılabilir, ne yapacaksınız?
Çağatay Eğilmez: Önümüzde hukuksal bir süreç var. Öncelikle maddenin AYM'ye taşınması lazım. Bu süreçte halkın durumun ciddiyetinden haberdar olması gerek. İnternet, radyo, televizyon (ne kadarı kaldıysa artık) ne varsa tüm imkanları zorlayarak halkın başına geleceklerden haberdar edilmesi gerekiyor. Bunun için çalışmalar yapan platformlar dernekler kendi yerelliklerinde halka durumu anlatmak için çalışmaları sürdürüyor.
Bizlerin de ulaşabildiğimiz tüm yerelliklere durumu anlatacak ve madde 80'i takip edip geri dönmesini sağlayacak bir tepkisellik uyandırmamız gerek. Karadeniz İsyandadır Platformu madde 80'i hukuki ve toplumsal açılardan derinlemesine incelediği bir broşür çıkarmıştı örneğin.
HAZİRAN Ekoloji ve Kent Grubu'nun da imzacısı olduğu 100 örgütten oluşan bir toplam, 22 Ekim Cumartesi günü saat 13:00'de İstanbul (Galatasaray Meydanı), Ordu(Tahıl Pazarı), Bartın/Amasra(Kültür Parkı), Ankara(Mülkiyeliler), İzmir (Türkan Saylan Kültür Merkezi), Sinop (Halk Eğitim Merkezi), Rize/Çamlıhemşin (Makrevis Köprüsü), Antalya (Cumhuriyet Meydanı)'nda basın açıklaması ve eylemler örgütlüyor. Halkın katılımını sağlamak ve madde 80'in Türkiye halkları tarafından istenmediğini ilan etmek önemli.
Bu akşam da saat 21:00'da #madde80iİstemiyoruz hashtagi ile bir twitter eylemi planlanıyor.
Haziran Ekoloji ve Kent Grubu olarak bu maddenin takipçisiyiz. Kentlerimizi ve yaşam alanlarımızı sermayeye peşkeş çekmek isteyen saray rejimine ve yasalarına karşı direnişi büyütüp Haziran Türkiye'sine omuz vermek için tüm gücümüzle mücadele ediyoruz.
Haziran Ekoloji ve Kent Grubu kimdir? Ne için ve nasıl faaliyet yürütür? Kimler size katılabilir?
Çağatay Eğilmez: HAZİRAN Ekoloji ve Kent Grubu daha yeni kurulan ve aslında doğalında içinde olduğumuz bir mücadele başlığına, ekoloji mücadelesine omuz vermek için bir araya gelen bir çok platform ve yapıdan temsilcilerin olduğu bir Haziran grubudur.
Yıllar yılı bu memleketin suyuna ormanına kentine tek bir faydası olmamış adamların daha fazla sermaye elde etmek için yaşam alanlarımızı patronlara açmasına karşı dur demek için bir araya geldik. Bu alanda mücadele eden tüm platform ve derneklerle iletişime geçmek, yerel ve genel başlıklarında onlarla dayanışmak, ortak mücadele cepheleri yaratıp saray diktatörlüğünü en çok kar ettiği doğa talanından çekmek için mücadele ediyoruz.
Yarınlarına HAZİRAN Türkiye'sini görmek isteyen, gericiliğe karşı laikliği, faşizme karşı halkların kardeşliğini savunan, ekskavatörlere karşı Havva ana'yla birlikte "Kimdir devlet?" diyen ve yaşam alanlarından vazgeçmeyen herkesi ve kurumu yanımızda görmek isteriz.
Çocuklarımıza verebileceğimiz bir memleket kalmazsa verdiğimiz mücadelelerin tüm içeriğinden soyutlanmış olacağımıza inanıyoruz ve HAZİRAN Kent ve Ekoloji saflarına omuz vermeye tüm dostlarımızı davet ediyoruz.
Tablo ne kadar karanlık olursa olsun mücadelenin kararlılığı ve meşruluğu bu sermaye-din-faşizm bloğunu dağıtacaktır. HAZİRAN Türkiye'sinde görüşmek üzere!
Beşiktaş Belediyesi işçileri de grev kararını belediye binasına astı
İstanbul’da toplamda 6 belediyenin işçileri grevde.
25-02-2021 21:21

İstanbul’da belediye işçileri taleplerinin karşılanması için greve çıkmaya başladı. Ataşehir, Bakırköy, Kadıköy, Kartal ve Maltepe’den sonra Beşiktaş Belediyesi işçileri de bugün (25 Şubat) toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecinde taleplerinin karşılanması talebiyle grev ilan etti.
"Bak İşçi Tulumu Giymiş Umut!"
— Belediye İşçileri Dayanışması (@BelediyeisciD) February 25, 2021
📌 TİS süreci kapsamında İstanbul'un bir diğer ilçe belediyesi #Beşiktaş'ta grev ilanı için hazırlıklar sürüyor! pic.twitter.com/QLHieZGq9I
DİSK’e bağlı Genel-İş üyesi Beşiktaş Belediyesi işçileri grev ilanını duyurduktan sonra alkışlarla ve sloganlarla belediye önünde beklemeye başladı.
Bartın'da yapılmak istenen termik santrale yargı engeli: Bakanlığın itirazı reddedildi
Çevre Şehircilik Bakanlığı, Danıştay'un yürütmeyi durdurma kararının kaldırılmasını isteyerek, karara itiraz etmişti. İtirazı değerlendiren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise bakanlığın itirazını reddetti.
25-02-2021 15:12

İleri Haber
Bartın Hema Termik Santrali’ne ilişkin Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan itiraz reddedildi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, konuyla ilgili “Mahkeme Hattat Holding istedi diye Çevre Düzeni planı değiştirilemeyeceğini de gözler önüne sermiştir. Bu ülkenin toprakları sermayeye değil, halka aittir” dedi.
Hattat Holding tarafından Bartın’da yapılmak istenen Hema Termik Santrali'nin Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu raporuna karşı Bartınlılar 7 Kasım'da 2 bin 119 kişinin imzasıyla dava açarak termik santralin yapımına itiraz etmişti. Dava açıldıktan bir gün sonra, 'Zonguldak – Bartın – Karabük' illerini kapsayan Çevre Düzeni Planı değiştirilerek termik santralin yapımına olanak sağlanmıştı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Zonguldak-Bartın-Karabük Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğini yargıya taşımış ve Danıştay 6. Daire dava konusu işleme ilişkin yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Kararın gerekçesinde, termik santralin yapılabilmesi amacıyla çevre düzeni planı değişikliğine konu edilen alanın yüzde 90 oranında orman alanına isabet ettiğini vurgulanmıştı. Çevre düzeni planı değişikliği ile doğal orman alanının kaldırılarak termik santral alanının önerilmesinin yanlışlığına dikkat çekilen karar gerekçesinde, bu değişikliğin bir çevre düzeni planında olması beklenen ekolojik duyarlılık, çevresel koruma, orman alanlarının bütünlüğünün sağlanması gibi ilkelerle bağdaşmadığı ifade edilmişti.
BAKANLIĞIN İTİRAZI REDDEDİLDİ
Çevre Şehircilik Bakanlığı, yürütmeyi durdurma kararının kaldırılmasını isteyerek, karara itiraz etmişti. İtirazı değerlendiren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bakanlığın itirazını reddetti.
‘PLAN DEĞİŞİKLİĞİ ACİLEN İPTAL EDİLMELİDİR’
Kararı değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Doğa katliamına yol açacak ve telafisi imkansız zararlar verecek plan değişikliği acilen iptal edilmelidir” dedi. Amasra’nın, tarihi, arkeolojisi ve doğal tüm varlıkları ile halkın olduğunu ve halkın kalacağını vurgulayan Tezcan Karakuş Candan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu yolda Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak, Bartın Platformu ile dayanışma halindeyiz. Termik santrali halk istemediğini rekor imza ile dava açarak göstermiştir. Yargı, orman alanının katline yol açan, Amasra'nın turizm, kent, tarih kültürüne ve kamu yararına aykırı olan, Hattat Holding'e özel değişiklik yapılmasını sağlayan plana geçit vermediğini bir kez daha ortaya koymuştur. Mahkeme Hattat Holding istedi diye Çevre Düzeni planı değiştirilemeyeceğini de gözler önüne sermiştir. Bu ülkenin toprakları sermayeye değil, halka aittir."
Kuzey Ormanları Savunması: Ormanda RES olmaz, İstanbul RES iptal edilsin!
İstanbul RES projesine karşı Kuzey Ormanları Savunması tarafından yapılan açıklamada "Söz konusu İstanbul RES projesi için verilen ÇED Olumlu kararı ve bu kararın dayanağı olan proje tanıtım dosyası ise ne hukuka ne ÇED işleyişine, ne de kamu yararı ve halk sağlığına uygundur" denildi.
25-02-2021 10:46

Seçkin Barbaros
Kuzey Ormanları Savunması tarafından Kuzey Ormanları’nda kurulmaya başlanan İstanbul RES projesine karşı basın açıklaması yapıldı.
300 bine yakın leyleğin göç yolu üzerinde kurulduğu belirtilen açıklamada projenin gerçekleştirildiği bölgenin aynı zamanda dünya üzerindeki Küçük Orman Kartalları’nın yüzde doksanı tarafından kullanıldı belirtildi.
Yenilenebilir Enerji Şirketi Alman Dirkshof’un sahibi olduğu Universal Wind Enerji Elektrik Üretim A.Ş.’ne ait olan ve Türkiye’nin en büyük RES projesi olan İstanbulRES’e ilişkin yapılan basın açıklaması şöyle:
'ORMANDA RES OLMAZ! İSTANBUL RES İPTAL EDİLSİN'
"Kuzey Ormanları Savunması olarak Alman Dirkshof’in sahibi olduğu Universal Wind Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından Kuzey Ormanları’nda kurulması planlanan Türkiye’nin en büyük Rüzgar Enerji Santrali’ne karşı hukuki süreci başlattığımızı duyurmak istiyoruz.
Kuzey Ormanları’nın Çatalca bölgesindeki kadim meşe ormanlarını ve yaban hayatını yok edecek olan, 300 bine yakın leyleğin göçünü engelleyecek olan İstanbul RES Projesi iptal edilmeli, proje için verilen ÇED olumlu raporu kaldırılmalıdır.
Her geçen gün yok edilen Kuzey Ormanları’ndaki bu dev proje Çatalca’daki orman, tarım, sit alanlarının yok olmasına, yaban hayat alanlarının daralmasına, biyoçeşitliliğin zayıflamasına neden olacaktır.
Söz konusu İstanbul RES projesi için verilen ÇED Olumlu kararı ve bu kararın dayanağı olan proje tanıtım dosyası ise ne hukuka ne ÇED işleyişine, ne de kamu yararı ve halk sağlığına uygundur. ÇED olumlu kararının dayanağı olan dosya Meteoroloji mühendisi görevlendirilmeden hazırlanmıştır. ÇED dosyasının yeterli teknik personelce hazırlanıp hazırlanmadığı davalı İDARECE DENETLENMEMİŞ VE ARAŞTIRILMAMIŞTIR. Bu durum İdarece verilen kararın esaslı hatasını oluşturmaktadır. Meteorolojik verilerin hatalı saptanması sonucu yangını etkileyen faktörler hatalı saptanmıştır. Proje kapsamında yapılan yapılar için Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ( Afet İşleri Gn. Md.) genelgesi çerçevesinde jeoloji- jeoteknik Etüt Raporu dosyada bulunmamaktadır.
Yapmış bulunduğumuz araştırmada Kemerburgaz RES, GOP RES, Şile RES, Yamaçtepe RES, Tahakadın RES, Aydost RES gibi RES’lerle de komşu durumdadır. Bu projelerin tamamı aynı ormanlık alan içinde konumlanmış durumdadır. Bölgedeki benzer faaliyetlerin çevresel etkilerinin bir bütün olarak ele alınması gereklidir.
Kümülatif etki değerlendirmeye tabi tutulmaksızın İdarece verilen karar hatalıdır.
Proje alanı Çatalca’ya bağlı Karacaköy, Karamandere, Çiftlikköy, Kalfaköy, Gümüşpınar, Belgrat Köyleri hayvancılık, arıcılık, çiftçilik yapılan alanlardır.
İstanbul RES inşaatı, Çatalca’da orman ve tarım alanların yok olmasına ve biyoçeşitliliğe zarar verecektir.
İstanbul RES sonbahar ayında 250-300 leyleğin göç yolu olarak kullandığı koridor üzerinde kurulmaktadır. Dünya üzerindeki Küçük Orman Kartalları’nın %90’ı projenin gerçekleştirileceği Kuzey Ormanları üzerinden göç etmektedir. İstanbul RES projesinin kurulduğu Kuzey Ormanları 200 bin gündüz yırtıcısı tarafından göç yolu olarak kullanılmaktadır.
En az 34 kuş türü Bern Listesi Ek-II’ye, yani “Mutlak Koruma Altındaki Türler Listesi’ne; en az 17 kuş türü Bern Listesi Ek-III’e, yani “Koruma Altındaki Türler Listesi’ne girmektedir.
Proje sahasının bulunduğu Çatalca’nın ülkemizdeki ana kuş göç rotaları üzerinde bulunması nedeni ile Bern, JUCN, Ulusal kırmızı liste, AB Kuş Direktifleri mevzuatlarına aykırı olarak gerçekleştirilmek istenen projenin hayata geçmesi halinde kuşların bölgedeki yaban hayatında telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkaracaktır.
İstanbul RES aynı zamanda Çilingoz Yaban Hayatı Geliştirme Sahasına bitişik konumdadır.
İstanbul RES projesinin yer aldığı bölgede arıcılık mutlak koruma altındadır. Trakya arısı 30.06.2010 Tarih ve 29 sayılı olurları ile Tarım Bakanlığı tarafından mutlak korumaya alınmış olup, Yıldız Dağları’nın (Istrancalar) tamamına yakınında TRAKYA ARISI koruma kapsamındadır.
İstanbul RES projesi Tarihi Roma Su Yolu’na ait su galerisi hattı kalıntıları ve ve bu hattın güzergahıyla birleşik konumdadır.
Kuzey Ormanları’ndaki yaban hayatı ve Kuzey Ormanları Ekosistemi’ni çökertecek olan, Dünya’nın en önemli göç yollarından Kuzey Ormanları’nın göç koridorundaki en büyük bariyerlere dönüşecek İSTANBUL RES isimli Rüzgar Enerji Santrali’nin iptal edilmesini, proje için verilen ÇED olumlu kararının kaldırılmasını ve bu süreçte Kuzey Ormanları’na yaratılan tahribatın bir an önce telafi edilmesini istiyoruz.
Kuzey Ormanları’nda RES olmaz."
KUZEY ORMANLARI SAVUNMASI"
İstanbul RES Projesi için hukuki süreç başladı: 'Kuzey Ormanları’nda RES olmaz'
KOS açıklamasında, ÇED Olumlu kararı ve bu kararın dayanağı olan proje tanıtım dosyasının ne hukuka, ne ÇED işleyişine, ne de kamu yararı ve halk sağlığına uygun olmadığı vurgulandı.
24-02-2021 16:25

İleri Haber
KOS, Çatalca bölgesinde meşe ormanlarını ve yaban hayatı yok edecek olan İstanbul RES Projesi’ne karşı hukuki süreci başlattığını duyurdu. Açıklamada, “Proje için verilen ÇED olumlu kararının kaldırılmasını ve bu süreçte Kuzey Ormanları’na yaratılan tahribatın bir an önce telafi edilmesini istiyoruz” denildi.
Alman Dirkshof şirketinin sahibi olduğu Universal Wind Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından yapılan ve Kuzey Ormanları’nın Çatalca bölgesindeki meşe ormanları ile yaban hayatını yok edecek, 300 bine yakın leyleğin göçünü engelleyecek olan İstanbul Rüzgar Enerji Santrali (RES) Projesi için ‘Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu’ kararı verilmişti.
Konuya ilişkin Kuzey Ormanları Savunması (KOS) tarafından yapılan açıklamada, “Her geçen gün yok edilen Kuzey Ormanları’ndaki bu dev proje Çatalca’daki orman, tarım, sit alanlarının yok olmasına, yaban hayat alanlarının daralmasına, biyoçeşitliliğin zayıflamasına neden olacaktır” ifadeleri kullanıldı.
'NE HUKUKA, NE ÇED İŞLEYİŞİNE NE DE KAMU YARARI VE HALK SAĞLIĞINA UYGUN'
Söz konusu İstanbul RES Projesi için verilen ÇED Olumlu kararı ve bu kararın dayanağı olan proje tanıtım dosyasının ne hukuka, ne ÇED işleyişine, ne de kamu yararı ve halk sağlığına uygun olmadığı belirtilen açıklamada, ÇED Olumlu kararının dayanağı olan dosyanın Meteoroloji mühendisi görevlendirilmeden hazırlandığı vurgulandı.
ÇED dosyasının yeterli teknik personelce hazırlanıp hazırlanmadığının davalı idarece denetlenmediği ve araştırılmadığı ifade edilen açıklamada, “Bu durum İdarece verilen kararın esaslı hatasını oluşturmaktadır. Meteorolojik verilerin hatalı saptanması sonucu yangını etkileyen faktörler hatalı saptanmıştır. Proje kapsamında yapılan yapılar için Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ( Afet İşleri Gn. Md.) genelgesi çerçevesinde jeoloji- jeoteknik Etüt Raporu dosyada bulunmamaktadır” denildi.
'İDARECE VERİLEN KARAR HATALIDIR'
Projenin getireceği problemler ise şöyle açıklandı:
Yapmış bulunduğumuz araştırmada Kemerburgaz RES, GOP RES, Şile RES, Yamaçtepe RES, Tahakadın RES, Aydost RES gibi RES’lerle de komşu durumdadır. Bu projelerin tamamı aynı ormanlık alan içinde konumlanmış durumdadır. Bölgedeki benzer faaliyetlerin çevresel etkilerinin bir bütün olarak ele alınması gereklidir.
Kümülatif etki değerlendirmeye tabi tutulmaksızın İdarece verilen karar hatalıdır.
Proje alanı Çatalca’ya bağlı Karacaköy, Karamandere, Çiftlikköy, Kalfaköy, Gümüşpınar, Belgrat Köyleri hayvancılık, arıcılık, çiftçilik yapılan alanlardır.
İstanbul RES inşaatı, Çatalca’da orman ve tarım alanların yok olmasına ve biyoçeşitliliğe zarar verecektir.
İstanbul RES sonbahar ayında 250-300 leyleğin göç yolu olarak kullandığı koridor üzerinde kurulmaktadır. Dünya üzerindeki Küçük Orman Kartalları’nın %90’ı projenin gerçekleştirileceği Kuzey Ormanları üzerinden göç etmektedir. İstanbul RES projesinin kurulduğu Kuzey Ormanları 200 bin gündüz yırtıcısı tarafından göç yolu olarak kullanılmaktadır.
En az 34 kuş türü Bern Listesi Ek-II’ye, yani “Mutlak Koruma Altındaki Türler Listesi’ne; en az 17 kuş türü Bern Listesi Ek-III’e, yani “Koruma Altındaki Türler Listesi’ne girmektedir.
Proje sahasının bulunduğu Çatalca’nın ülkemizdeki ana kuş göç rotaları üzerinde bulunması nedeni ile Bern, JUCN, Ulusal kırmızı liste, AB Kuş Direktifleri mevzuatlarına aykırı olarak gerçekleştirilmek istenen projenin hayata geçmesi halinde kuşların bölgedeki yaban hayatında telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkaracaktır.
İstanbul RES aynı zamanda Çilingoz Yaban Hayatı Geliştirme Sahasına bitişik konumdadır.
İstanbul RES projesinin yer aldığı bölgede arıcılık mutlak koruma altındadır. Trakya arısı 30.06.2010 Tarih ve 29 sayılı olurları ile Tarım Bakanlığı tarafından mutlak korumaya alınmış olup, Yıldız Dağları’nın (Istrancalar) tamamına yakınında TRAKYA ARISI koruma kapsamındadır.
İstanbul RES projesi Tarihi Roma Su Yolu’na ait su galerisi hattı kalıntıları ve ve bu hattın güzergahıyla birleşik konumdadır.
'KUZEY ORMANLARI'NDA RES OLMAZ'
KOS açıklamasında, Kuzey Ormanları’ndaki yaban hayatı ve Kuzey Ormanları Ekosistemi’ni çökertecek olan, Dünya’nın en önemli göç yollarından Kuzey Ormanları’nın göç koridorundaki en büyük bariyerlere dönüşecek İstanbul RES Projesi'nin iptal edilmesi talep edilirken, "Proje için verilen ÇED olumlu kararının kaldırılmasını ve bu süreçte Kuzey Ormanları’na yaratılan tahribatın bir an önce telafi edilmesini istiyoruz. Kuzey Ormanları’nda RES olmaz" ifadeleri kullanıldı.
İstanbul barajlarında son durum
Kente su sağlayan barajlardaki doluluk oranı bugün itibarıyla yüzde 52,29 olarak ölçüldü.
23-02-2021 11:06

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, barajlardaki su seviyesi 8 Ocak'ta yüzde 19,16'ya kadar inerken, aradan geçen sürede yağışlarla yüzde 33,13 arttı. İstanbul'a su sağlayan barajların su seviyesi son yağışların ardından yüzde 52,29'a yükseldi.
Kar yağışının başladığı 12 Şubat Cuma gününden bu yana ise barajlardaki doluluk oranı yüzde 5,96 yükseldi.
Su miktarı Istrancalar'da yüzde 52,22, Terkos'ta yüzde 48,95, Sazlıdere'de yüzde 28,29, Alibey'de yüzde 58,02, Büyükçekmece'de yüzde 55,52, Ömerli'de yüzde 61,57, Darlık'ta yüzde 57,38, Elmalı'da yüzde 59,06, Kazandere'de yüzde 61,34 ve Pabuçdere'de yüzde 35,89 olarak kaydedildi.
Kente su sağlayan baraj ve göletler, 868 milyon 683 bin metreküp su biriktirme hacmine sahipken, su miktarı bugün itibarıyla 453 milyon metreküp seviyesine yükseldi.
İstanbul'a dün itibarıyla verilen su miktarı ise 2 milyon 822 bin metreküp oldu.
Kayyum bir ay önce dikilen yüzlerce ağacı iki hafta sonra söktürdü
Kayyum yönetimindeki Yenişehir'de bir ay önce dikilen yüzlerce çam ağacı, belediye ekiplerince iki hafta önce yerinden söküldü.
23-02-2021 09:41

Diyarbakır’ın kayyum yönetimindeki Yenişehir ilçesine bağlı Üçkuyular Mahallesi’nde cadde üzerinde bulunan ve henüz bir ay önce dikildiği belirtilen orta refüjdeki yüzlerce çam ağacı, iki hafta önce sabaha karşı belediye ekiplerince gizlice söküldü. Ağaçların sökülme nedenine dair belediye yetkililerden herhangi bir bilgi alamayan mahalle halkı, ağaçların tekrar dikilmesini istedi.
Mahalle sakinlerinden Vahap Günay, uzun bir süredir belediyenin mahallede çalışma yapmadığını, bu ağaçlandırma çalışmasının da mahallede başlayan TOKİ inşaatından dolayı yapıldığını söyledi. Günay, muhtar ve belediyenin ağaçların sökülmesiyle ilgili bilgi sahibi olmadıklarını iddia ettiğini belirterek, bir mahalle sakininin sorduğu belediye ekiplerinin, Vali Yardımcısı'nın talimatıyla ağaçları söktükleri bilgisini verdiğini aktardı.
'YENİ AĞAÇLAR NEDEN SÖKÜLDÜ?'
MA'nın haberine göre, ağaçların kaldırım yapılması gerekçesiyle söküldüğü iddialarının olduğunu belirten Günay, “Kaldırım zaten var. Kaldı ki sadece eski ağaçları götürmüş olsalardı, kafamızda bir soru olmayacaktı ama götürdükleri ağaçların hepsi yeniydi" dedi.
Mahalle halkının duruma tepkili olduğunu belirten Günay, ağaçların geri getirilmesini istedi.