8 Mart eyleminde gözaltına alınan 9 kişiden 2'sine ev hapsi!
Kadıköy'de 8 Mart eyleminde işkenceyle gözaltına alınan 9 kişi hakkındaki tutuklama talebi reddedildi. 9 kişiden 2'si hakkında ev hapsi kararı verildi.
07-03-2021 18:35

8 Mart Kadın Platformu çağrısıyla dün Kadıköy'de yapılan eylemde polisin işkenceyle gözaltına aldığı 9 kişiyle ilgili tutuklama talebi reddedildi. 9 kişi hakkında yurt dışı yasağı, 2 kişi hakkında bir aylığına ev hapsi kararı, kalan 7 kişi hakkında ise haftada iki gün imza kararı verildi.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesi dün İstanbul Kadıköy İskele Meydanı'nda buluşan kadınların etrafını barikatlarla kapatan polisi, gökkuşağı renkleri bulunan bayrakların içeri alınmasına izin vermemişti. Verilen mücadelenin ardından bayraklar eylem alanına sokulurken, polis, eylem bittikten sonra evlerine dönmek üzere taksiye binen LBGTİ+ bireyleri gözaltına almaya çalışmıştı. Kadınların tepkisiyle karşılaşan polis, olay anını görüntülemeye çalışan bir muhabirle beraber 9 kişiyi işkenceyle gözaltına almıştı.
Dün gözaltına alınanlar bugün Anadolu Adliyesi'ne götürüldü. 9 kişi, savcılık tarafından ifade alınmaksızın tutuklanma talebiyle Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi.
8 MART PLATFORMU: KAYMAKAMLIĞIN AÇIKLAMASI YALAN
Kadıköy Kaymakamlığı tarafından gözaltına alınanlarla ile ilgili şu açıklama yapılmıştı:
"06.03.2021 günü, 8 Mart Kadın Platformu ve çeşitli kadın örgütleri organizesinde Kadıköy Rıhtım Meydanı'nda “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” ile ilgili olarak saat: 16.00’da basın açıklaması gerçekleştirilmiştir. Basın açıklaması yapan grubun güvenliğini sağlamak amacıyla meydanın etrafında oluşturulan kontrol noktasından geçmek isteyen 20 kişilik LGBTİ grubu, güvenlik güçlerinin görev yapmasını engelleyerek mukavemet göstermişlerdir. Dağılımlar esnasında aynı grubun yeniden mukavemet göstermesi üzerine, güvenlik güçlerine görevini yaptırmamak için direnen 9 kişi yakalanarak gözaltına alınmış olup, adli işlemlere devam edilmektedir."
8 Mart Kadın Platformu'ndan söz konusu açıklamaya ilişkin yapılan paylaşımda ise, "Kadıköy Kaymakamlığının paylaşmış olduğu açıklama tamamen yalan dolandır! Arkadaşlarımız mukavemet esnasında değil, taksiyle evlerine dönmeye çalışırken önleri kesilip işkenceyle gözaltına alınmıştır" denildi
Dün Kadıköy’de Büyük Kadın Buluşması’nın ardından takip edilerek gözaltına alınan arkadaşlarımız tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi.
— 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü (@8MartYuruyus) March 7, 2021
Siz engellemeye çalıştıkça gökkuşağı gökyüzünde daha çok parlayacak.
Engel olamayacaksınız. #Sizibırakmayacağız pic.twitter.com/edHGMC5gPm
2 KİŞİYE EV HAPSİ
Sulh Ceza Hakimliği'ndeki duruşmada hakim salonda yer almadı. Hakim, duruşmaya SEGBİS ile katılırken, mahkeme 9 kişi hakkında istenen tutuklama talebini reddetti. 9 kişi hakkında yurt dışı yasağı, 2 kişi hakkında bir aylığına ev hapsi kararı, kalan 7 kişi hakkında ise haftada iki gün imza kararı verildi.
İLGİLİ HABERLER
Kadınlar ayakta: İşte il il Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri
Kadınlar, bu 8 Mart'ta da ''Emeğimiz, kimliğimiz, bedenimiz bizimdir!'' demek için yurdun dört bir yanında sokağa çıkıyor.
08-03-2021 20:22

İleri Haber
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadınlar, pandemiye, artan baskılara, yasaklara rağmen, ''Emeğimiz, kimliğimiz, bedenimiz bizimdir!'' demek için ülkenin dört bir yanında sokağa çıkıyor.
İSTANBUL
İstanbul'da kadınlar Feminist Gece Yürüyüşü için Sıraselviler'de. Taksim'i ablukaya alan polis, İstiklal Caddesi'ne giriş ve çıkışları kapattı.
İstanbul'da kadınlar, Feminist Gece Yürüyüşü için Sıraselviler'de #8MartDünyaKadınlarGünü#8M2021
— İleri Haber (@ilerihaber) March 8, 2021
DİYARBAKIR
Diyarbakır'da Dicle Amed Kadın Platformu'nun (DAKAP) çarısıyla İstasyon Meyda'nında bir araya gelen binlerce kadın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutladı.
Kadınlar, "İşsizliğe, yoksulluğa, eşitsizliğe, kadın düşmanlığına karşı ayaktayız" dedi.
Eylemde sık sık "Jın, jıyan, azadi" sloganı atıldı.
Kadınlar Diyarbakır İstasyon Meydanı'ndan seslendi:
— İleri Haber (@ilerihaber) March 8, 2021
"İşsizliğe, yoksulluğa, eşitsizliğe, kadın düşmanlığına karşı ayaktayız"#8MartDünyaKadınlarGünü#8M2021
BATMAN
Batman'da Atatürk Park'ında bir araya gelen kadınlar, "Jin, jiyan, azadi" sloganları eşliğinde Dörtyol'a yürüyüş gerçekleştirdi. Burada bir basın açıklaması yapan kadınlar, kadın kırımına kadın cinayetlerine ve İstanbul Sözleşmesine dikkat çekti.
ANTALYA
Antalya'da kadınlar, Feminist Gece Yürüyüşü için Üç Kapılar'da
"Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa!"
— İleri Haber (@ilerihaber) March 8, 2021
Antalya'da kadınlar Feminist Gece Yürüyüşü'nde#8MartDünyaKadınlarGünü#8M2021
ANKARA
Ankara’da bini aşkın kadın ve LGBTİ+ bireyleri, bu yıl 15’incisi düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü için Sakarya Caddesi’nde bir araya geldi. Caddenin tüm girişlerine kontrol noktası kuran polis, trans kadınların alana girişini engelledi. “O patriyarka yıkılacak” yazılı pankartı arkasında Sakarya Caddesi’nde yürüyen kadınlar, “Yaşasın 8 Mart”, “Kadın direnişi kadına mirastır”, “Sana kadın üniversitesi açtırmayacağız”, “Erkek devlet şiddetine karşı öz savunmaya”, “Trans cinayetleri politiktir”, “Kadınlar sokakta feminizm isyanda” ve “Dünyayı istiyoruz kırıntıları değil” yazılı dövizleri taşıdı.
İSŞP'den 8 Mart açıklaması: Kadın işsizliği de ücretsiz kadın emeği de artıyor!
Dünya Emekçi Kadınlar Günü için açıklama yayınlayan İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu, Covid-19 pandemisinde kadınların daha çok etkilendiğini belirtti, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin arttığını ifade etti. Kadınların yanında olacaklarını belirten platform, kadın mücadelesinde devamlılığa çağırdı.
08-03-2021 14:40

İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu (İSŞP) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. İSŞP dönem sözcüsü ve TGS İstanbul Şube Başkanı Banu Tuna'nın imzası bulunan bildiride kadınların iş hayatında yaşadığı eşitsizliklere vurgu yapıldı.
PANDEMİ DAHA DA GERİYE GÖTÜRDÜ
Raporda ev içi şiddet, polis şiddeti ve kadınların iş gücüne katılımındaki durumun özellikle Covid-19 pandemisinde daha da geriye gittiği belirtildi.
Kadın mücadelesinde devamlılığa çağrı yapan İSŞP'nin açıklamasından öne çıkanlar şöyle;
2021 Türkiyesi’nde kadınlar, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne toplumsal cinsiyet eşitliği hedeflerinin uzağında, işsizliğin pençesinde ve emek sömürüsü altında giriyor.
Her 8 Mart öncesinde olduğu gibi iş dünyasından, siyasilerden kadınlarla, eşitlikle, kadın emeğiyle ilgili hamasi açıklamalar, tüketim markalarından emekçi kadınlar gününü kapitalizm kutlamasıyla karıştıran kampanyalar geldiğini görüyoruz. İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu olarak kadınları, kadın emeğini yılda bir gün hatırlayan, yılın kalanında bu emeği sömüren, görmezden gelen, kadın hareketini şeytanlaştıran politikalara itiraz ediyoruz. Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı’nı kapatıp kadın politikalarını Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çatısı altında üreten bu hükümet, kadını aile içinde, ev içinde, anne, eş ve bakım veren olarak görmeyi seçmektedir. Kadınların eşit yurttaşlar olarak erkeklerle birlikte üretime katılmasını, özgürlüğünü emeğiyle kazanmasını desteklemek yönünde bir niyet göstermemekte, kadına yönelik şiddeti sona erdirecek İstanbul Sözleşmesi’nin önüne “yerli ve milli” engeller koymaktadır.
Türkiye’de bugün ev içi şiddetten polis şiddetine, işgücüne katılımdan toplumsal cinsiyet eşitliğine kadınlar açısından her şey geriye gitmektedir. Koronavirus salgını bu tabloyu daha da ağırlaştırmaktadır.
Birinci yılını dolduran Covid-19 salgını döneminde neredeyse her iki kadından biri işsiz kalmış, işbaşında olmayan kadınların sayısı bir yılda 5 katına çıkmıştır. Kadınlar, salgının yarattığı işsizlikten ve istihdam kaybından erkeklere oranla daha fazla etkilenmiş, geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 45,3’e çıkmıştır. Kayıtdışı emeğin büyük bölümünü kadın işçiler oluşturmaktadır. Avrupa genelinde kadınların aile içi ücretsiz emeğine bakıldığında Türkiyeli kadınlar günde 3 saat 16 dakika ile en üst sıralarda yer almaktadır. Kadınlar ile erkeklerin ücretsiz ev içi emeğe ayırdığı zaman kıyaslandığında Türkiye en tepede yer almaktadır.
Türkiye’de asgari ücrete mahkum edilen emekçiler öteki, kadın emekçiler ötekinin de ötekisi durumuna gelmiştir. İSŞP olarak gerçek bir eşitlik sağlanana kadar kadınlar için, kadınlarla birlikte mücadeleyi sürdüreceğimizi beyan ederiz.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: Kadınlar bizi bağışlasın
8 Mart mesajı paylaşan Fahrettin Koca, ''Kadınlar bizi bağışlasın. Fedakarlıkları bugüne dek hak ettiği karşılığı görmedi'' dedi.
08-03-2021 10:09

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla paylaştığı mesajda bu sefer de kadınlardan bağışlanma talep etti.
Koca, 8 Mart dolayısıyla Twitter hesabından bir mesaj paylaştı ve şu ifadeleri kullandı:
"Kadınlar bizi bağışlasın. Fedakarlıkları bugüne dek hak ettiği karşılığı görmedi. Sevgiyle yeşerttikleri, aynı özenle korunmadı. Sözleri daha fazla etki etse, hayat daha iyi olabilirdi. Çünkü güçle merhamet, kadınlarda birbirinden ayrılmaz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun."
Kadınlar bizi bağışlasın. Fedakârlıkları bugüne dek hak ettiği karşılığı görmedi. Sevgiyle yeşerttikleri, aynı özenle korunmadı. Sözleri daha fazla etki etse, hayat daha iyi olabilirdi. Çünkü güçle merhamet, kadınlarda birbirinden ayrılmaz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) March 8, 2021
KOCA'NIN İLK ÖZRÜ DEĞİL
Yurttaşlara yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı ''sosyal mesafe'' ve ''kalabalıktan uzak durma'' çağrıları yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın, Yükseköğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç ve iş insanı Fatih Saraç'ın babası Muhammed Emin Saraç'ın cenazesinde AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'la beraber ortaya çıkan fotoğrafı büyük eleştiri konusu olmuştu.
Tepki çeken bu fotoğrafa ilişkin AKP iktidarından herhangi bir açıklama yapılmazken, Koca, bu fotoğraf nedeniyle "Cenazelerde sosyal mesafenin kalkacağını öngörmeliydim. Bu benim kusurum. Bu nedenle ben vatandaşlarımdan özür diliyorum" açıklaması yapmıştı.
Yedi yılda en az 817 kadın emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti
İSİG Meclisi'nin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesinde Türkiye'de iş cinayetlerinde yaşamını yitiren kadın emekçilere ilişkin hazırladığı raporda son yedi yılda 817 kadın emekçinin hayatını kaybettiği bilgisi yer aldı.
07-03-2020 13:27

İleri Haber
İş cinayetlerinde her yıl binlerce emekçi hayatını kaybederken, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesinde Türkiye'de iş cinayetlerinde yaşamını yitiren kadın emekçilere ilişkin bir rapor hazırladı.
İSİG Meclisi’nin verilerine göre son yedi yılda iş yolunda ya da iş başında, trafik kazalarında, makinenin ezmesiyle, şiddet sonucu ya da iş baskısının yarattığı stres sonucu en az 817 kadın emekçi hayatını kaybetti.
Kadın emeğinin en önemli sorunlarından birinin kayıt dışılık olduğunun belirtildiği raporda bu konuda şu tespitlere yer verildi:
"Kadın emekçilerin yüzde 40’ından fazlası kayıt dışı çalışmaktadır. Özellikle kadın işgücünün ana omurgasını oluşturduğu tarımda karşımıza çıkan ücretsiz aile işçiliği bunun en görünen yüzüdür. Ücretsiz aile işçisi kadınların yüzde 94’ü, kendi hesabına çalışan kadınlarınsa yüzde 80,8’i kayıt dışı çalışmaktadır. Kayıt dışı emeğin en büyük alanlarından birini kadın işgücü oluştururken, kayıt dışı emek kadınların emeğinin, sömürünün görünmediği, kadınların sağlık ve güvenliklerinin gözetilmediği, iş cinayetlerinin görünmediği alanlar olarak giderek büyümesine göz yumulmaktadır."
İŞSİZLİK EN ÇOK KADINLARI VURUYOR
Kadın işsiz oranının 2019’da 16.6’ya ulaştığı belirtilerek, “Genç kadın işsizliği bir kadın istihdam politikası olarak en yüksek işsizlik oranı olmayı sürdürmekte. Kriz koşullarında bu durumun kadınlar aleyhine daha da sertleştiğini görüyoruz. Bir yandan toplumsal cinsiyetinin uzantısı işlerde çalıştırılan, diğer yandan ev işleri bakım işlerini hala yürüterek çifte mesai yapan kadınlar, kriz döneminde de ilk işten çıkarılan, işten çıkarılmadığında da en kötü koşullarda çalışmaya mahkum edilen kesim oluyor” denildi.
İŞ KAZALARINDA YAŞAMINI YİTİREN KADINLAR...
*2013’te en az 103, 2014’te en az 131, 2015’te en az 121, 2016’da en az 110, 2017’de en az 117, 2018’de en az 120, 2019’da en az 115 kadın işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi.
*Yaşamını yitiren kadınların 54’ü mülteci/göçmen/sığınmacı (34 Suriyeli, 6 Gürcistanlı, 5 Özbekistanlı, 2 Rusyalı, 1 ABD’li, 1 Afganistanlı, 1 Japonyalı, 1 Kırgızistanlı, 1 Kolombiyalı, 1 Moldovyalı, 1 Türkmenistanlı...)
*817 kadın işçinin 148’i çifti ve 48 esnaf, 621’i ücretli çalışandan (işçi ve memur) oluşuyor.
*Yaşamını yitiren kadın emekçilerin yüzde 98’i sendikasız.
*Kadın iş cinayetlerinin yalnız 27’si Meclis’imize bildirilen, 790’ı ise basından öğrendiğimiz iş cinayetleri…
Ölenler arasında en yüksek ölüm tarım sektöründe çalışanlarda
Kadın iş cinayetlerinin yarısından çoğu Tarım, Orman işkolunda gerçekleşti.
419 kadın işçi (271 işçi ve 148 çiftçi) yaşamını yitirdiği tarım-orman işkolu ile birlikte; 85 kadın işçinin yaşamını yitirdiği ticaret, büro, eğitim, sinema işkolu; 60 kadın işçinin yaşamını yitirdiği sağlık, sosyal hizmetler işkolu; 54 kadın emekçinin yaşamını yitirdiği tekstil, deri işkolu ve 39 kadın emekçinin yaşamını yitirdiği belediye, genel işler işkolu en çok kadın çalışanın öldüğü işkolları.
ÖLÜM NEDENLERİNDE TRAFİK KAZALARI İLK SIRADA
Kadın işçileri öldüren iş cinayetlerinin başlıca nedenleri arasında trafik-servis kazaları (yüzde 55) ile birinci iken ezilme-göçük (yüzde 9) ikinci ve şiddet olayları (yüzde 7) ile üçüncü geliyor.
Bunu sayılara vurduğumuzda ise durum şöyle.
Trafik, servis kazası nedeniyle 451 kadın işçi ölürken ezilme, göçük nedeniyle 73, şiddet nedeniyle 56, kalp krizi, beyin kanaması nedeniyle 47, yüksekten düşme nedeniyle 34, zehirlenme, boğulma nedeniyle 28, patlama, yanma nedeniyle 24, intihar nedeniyle 24, elektrik çarpması nedeniyle 21, diğer nedenlerden dolayı 59 kadın işçi öldü.
'Krize ve şiddete karşı dayanışmamızdan aldığımız cesaretle isyandayız' diyen kadınlar 8 Mart'ta Kadıköy'e çağırdı
8 Mart Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde "Krize ve şiddete karşı dayanışmamızdan aldığımız cesaretle isyandayız!" şiarıyla Kadıköy'de buluşacak.
17-02-2020 14:42

İleri Haber
İstanbul'da 8 Mart Kadın Platformu, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde yaptığı basın açıklamasıyla Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle "Krize ve şiddete karşı dayanışmamızdan aldığımız cesaretle isyandayız!" diyerek tüm kadınları mücadelelerini büyütmek için 8 Mart Pazar günü saat 13.00'da Kadıköy Kadın Buluşması'na çağırdı.
"Erkek şiddetinden, kadın cinayetlerini aklayanlardan, kadın ve çocukların hayatları pahasına savaş çıkaranlardan, bizi yoksulluğa ve işsizliğe mahkum eden krizi yaratanlardan, erkek egemenliğinden, kapitalizmden, AKP'den sorulacak hesabımız var" diyen kadınların yaptığı açıklamanın tamamı şu şekilde:
"Hayatlarımıza, haklarımıza, emeğimize, bedenlerimize ve yaşam alanlarımıza yönelik saldırılar sistematik biçimde yayılırken kadı nlar, tüm dünyada ayakta! Bizler de her yıl olduğu gibi, bu 8 Mart'ta şiddetsiz ve sömürüsüz bir yaşam için, eşitlik ve özgürlük için sokaklara çıkıyoruz!
Sahip olduğumuz tüm farklılıklara rağmen biz kadınlar, erkek egemenliğine karşı yükselttiğimiz isyanda ortaklaşıyor, birbirimizi meydanlarda, sokaklarda, işyerlerinde, okullarda, evlerde verdiğimiz mücadeleden tanıyoruz. Kürtaj hakkımız engellenmeye çalışılırken yan yanaydık, cinsiyet eşitliği ilkesi yerle bir edilirken birlikte itiraz ettik. Emeğimizi sömüren patronların şiddetine karş hakkımızı birlikte savunduk, Kentlerimiz ve doğamızın talan edilirken iş makinelerinin önünde birbirimizin elini tuttuk. Emine Bulutlun 'Ölmek istemiyorum!' çığlığı hala kulaklarımızda yankılanıyor; hiç tanımadığı bir erkek tarafından öldürülen Ceren Özdemir'in ve babası tarafından öldürülen Şeyma Yıldız'ın üniversitede değil bu satırlarda bir araya gelmesine aynı öfkeyi duyuyoruz. Bir plazanın 20. katından atılarak öldürülen Şule Çet cinayetinin 'intihar' denerek üstünün kapatılmasına izin vermediğimiz gibi hala hep bir ağızdan 'Nadira Kadirova'ya, Rabia Naz'a, Gülistan Doku'ya ne oldu?' diye soruyoruz. Şili'den tüm dünyaya yayılan cüreti kucaklarken 'suçluyu' işaret eden parmaklarımız aynı yöne çevriliyor.
Şimdi bir kere daha işaret ediyoruz!
Siyasal iktidar eliyle kadınları şiddetten koruyan 6284 sayılı kanun ve İ stanbul Sözleşmesi devlet mekanizmalarınca uygulanmıyor.
Mahkemeler, erkeklik indirimleriyle failleri cezasız bırakıyor.
Kadınlar en çok yakınları tarafından ve evlerinin içinde öldürülürken iktidar, hala kadınları eve kapatan aile politikaları uyguluyor.
Aynı iktidar Ensar Vakfı'nın hesabını vermek yerine, çocuklar cinsel istismara maruz bırakılırken sözde mağdur aileler masalıyla cinsel istismara af yasasını tartışmaya açıyor; kadınlar boşanmak istedikleri için öldürül ürken sözde mağdur erkekler masalıyla kadınların nafaka hakkını gasp etmeye çalışıyor.
Diyanet fetvalarıyla cinsel istismarı ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran iktidar, kadınların hayatlarını dini normlarla belirlemeye kalkışıyor.
'Kutsal aile masalı yalnızca şiddetin değil, ev içi emeğimizin sömürülmesinin üstünü örtmek için de kullanılıyor. Ücretli emek alanında ise sermaye bizi "ek gelir getirici' olarak görüyor; güvencesiz, düşük ücretli ve şiddete açık çalışma biçimlerine mecbur bırakıyor.
Kapitalizmin yarattığı ekonomik krizin 'stresi', 'bunalımı', 'depresyonu' yine biz kadınlara şiddet olarak dönerken, alamadığımız ya da kesintiye uğrayan maaşlarla yoksulluğa mahkum ediliyoruz. Sermayenin krizini kadınlara yükleyen iktidar Ortadadoğu'da milyonlarca dolar harcadığı savaşlarla kadınların yaşamlarına kast etmeye; kadınları tacize, tecavüze ve emek sömürüsüne açık hale getirmeye devam ediyor. Tüm bunlara karşı ses qkaran kadınlar sokaklarda polis şiddetiyle engellenmeye çalışılıyor, bu alanda mücadele eden kadın dernekleri kapatılıyor.
Öyleyse erkek şiddetinden, kadın cinayetlerini aklayanlardan, kadın ve çocukların hayatları pahasına savaş çıkaranlardan, bizi yoksulluğa ve işsizliğe mahkum eden krizi yaratanlardan, erkek egemenliğinden, kapitalizmden, AKP'den sorulacak hesabımız var!
Biliyoruz ki biz kadınları sömüren, katleden, susturmaya çalışan bu sistem ancak biz kadınların örgütlü mücadelesiyle yı kılacak. Şimdi, Şili'den İrana'a, Arjantin'den Lübnan'a, Rojavddan İspanya'ya; dünyanın dört bir yanından yükselen kadın dayanışmasının gücüyle bütün kadınlara sesleniyoruz. Krize ve şiddete karşı dayanışmamızdan aldığımız cesaretle isyandayız!
Geceleri, sokakları ve meydanları terk etmiyoruz!
Tüm kadınları mücadelemizi büyütmek için 8 Mart Pazar günü Kadıköy Kadın Buluşması'na çağırıyoruz."
'Gece Yürüyüşü’ne katılan kadınlara soruşturma açıldı'
Taksim’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde düzenlenen Gece Yürüyüşü’ne katılan kadınlara soruşturma açılacağı öğrenildi.
13-03-2019 13:26

Fotoğraf: Sedat Suna
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Taksim’de düzenlenen 17. Gece Yürüyüşü’ne katılan kadınlara soruşturma açılacağı öğrenildi.
İleri Hatırlatıyor
16 Punto'da yer alan habere göre Cem Küçük, TGRT’de yayınlanan Medya Kritik programında emniyet mensuplarının görüntüleri inceleyerek tespit ettikleri kadınlara soruşturma açılacağını iddia etti.
Sattas'ın solisti Orçun Sünear Türkiye İşçi Partisi’ne katıldı
Sanatçı Orçun Sünear, Twitter’dan yaptığı paylaşımla Türkiye İşçi Partisi’ne katıldığını duyurdu ve TİP’te örgütlenme çağrısı yaptı.
19-04-2021 23:50

Sattas grubunun solisti Orçun Sünear sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) katıldığını duyurdu. Sünear, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Rasta der ki @tipgenelmerkez katıl,katıl ve katıl. Aynı gün doğduğum @barisataya inat üye oldum!!!! TİP o kadar..." ifadelerini kullandı.
Rasta der ki @tipgenelmerkez katıl,katıl ve katıl. Aynı gün doğduğum @barisatay a inat üye oldum!!!! TİP o kadar... pic.twitter.com/pzm7mIWPZM
— Orçun Sunear 💀 (@sunearorcun) April 19, 2021
Metin Lokumcu davası öncesi Trabzon’da adeta sıkıyönetim ilan edildi!
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 31 Mayıs 2011'de Hopa'da düzenlediği mitingi öncesi ve sonrası çıkan olaylarda polisin sıktığı biber gazından ve aldığı darbelerden etkilenerek kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun davası öncesi Trabzon Valiliği kentte tüm etkinlikleri yasakladı.
19-04-2021 22:20

Trabzon Valiliği, Metin Lokumcu davası öncesi, 26 Nisan tarihine kadar kent genelinde her türlü açık hava toplantısı, kapalı yer toplantısı, yürüyüş, miting, basın açıklaması, protesto eylemi, çadır kurma, insan zinciri, stant açma, oturma eylemi, imza kampanyası, el ilanı ve broşür dağıtma, anma töreni, toplu karşılama ve açılışlar vb. türdeki eylem ve etkinlikleri yasakladı.
VALİLİĞİN ‘UYGUN GÖRDÜĞÜ’ ETKİNLİKLER KAPSAM DIŞI
“Valilik ve Kaymakamlık makamlarının uygun göreceği etkinlikler” yasak kapsamı dışında bırakılırken, Valilik tarafından yapılan yazılı açıklamada “uygun görülecek” etkinlikler ise şöyle ifade edildi:
Devlet kurum kuruluşlarının program ve etkinlikleri, resmi bayram, resmi anma günleri, resmi tören ve kutlamalar ile bu kurumların düzenleyeceği gelenek, göreneklere göre yapacakları programlar, spor faaliyetleri ile bilimsel ticari ve ekonomik amaçlı yapılan toplantılar…
GEREKÇE ‘COVİD-19 ÖNLEMLERİ VE MİLLİ GÜVENLİK’
Valilikten yapılan yazılı açıklama şöyle:
“İlimizde milli güvenliğin sağlanması, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması, dünya genelinde salgın olarak yayılan coronavirüsün (Covid-19) toplum geneline yayılmasının önüne geçilebilmesi, suç işlenmesinin önlenmesi, olası yağma ve infial yaratabilecek olayların önüne geçilebilmesi, temel hak ve özgürlükler ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin ve genel asayişin korunması amacıyla;
Valilik ve Kaymakamlık Makamlarının uygun göreceği etkinlikler (Devlet Kurum Kuruluşlarının program ve etkinlikleri, resmi bayram, resmi anma günleri, resmi tören ve kutlamalar ile bu kurumların düzenleyeceği gelenek, göreneklere göre yapacakları programlar, spor faaliyetleri ile bilimsel ticari ve ekonomik amaçlı yapılan toplantılar) hariç olmak üzere, İlimiz Ortahisar İlçesinde halkın yoğun olarak bulunduğu; 15 Temmuz Şehitleri ve Hürriyet Parkı (Meydan Parkı), Uzun Sokak, Kahramanmaraş Caddesi, Kunduracılar Caddesi, Gazipaşa Caddesi, Cumuhuriyet Caddesi, İskele Caddesi, Atapark, pazaryerleri ile park-bahçe, mabetlerde ve Kamu hizmeti görülen bina ve tesisler ile bunların eklentilerinde yapılacak olan, her türlü açık hava toplantısı, kapalı yer toplantısı, yürüyüş, miting, basın açıklaması, protesto eylemi, çadır kurma, insan zinciri, stant açma, oturma eylemi, imza kampanyası, el ilanı ve broşür dağıtma, anma töreni, toplu karşılama ve açılışlar vb. türdeki eylem ve etkinlikler Valilik Makamının 19/04/2021 tarihli ve 12470-1 sayılı Olur'u ile 19/04/2021 günü saat: 15.00’dan 25/04/2021 günü saat: 23.59’a kadar YASAKLANMIŞTIR.”
KKTC'li hukukçulardan Erdoğan'a tepki: Hıncı ve linci körüklüyor
Kıbrıslı hukukçular, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Partili yetkililerin, KKTC Anayasa Mahkemesi’nin Kur’an kursuları ile ilgili kararını eleştirmesini bağımsız yargıya müdahale olarak değerlendirdi.
19-04-2021 21:51

Kıbrıslı hukukçular, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, KKTC Anayasa Mahkemesi’nin Kur’an kursuları ile ilgili kararını eleştirmesini bağımsız yargıya müdahale olarak değerlendirerek Lefkoşa Yüksek Mahkemesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Yargılama süreçleri bağımsız bir şekilde yürütülmezse, varılacak kararlar siyasi iktidarın tekeline kalır ve adalete değil ideolojilere hizmet eder” denildi.
KKTC Anayasa Mahkemesi'nin Kur’an kursları ile ilgili kararının AKP tarafından eleştirmesi adada tepki ile karşılandı. Kıbrıs Türk Barolar Birliği Konseyi, Şehir Baroları üyesi çok sayıda avukat ve siyasetçi Lefkoşa Yüksek Mahkemesi önünde bugün bir araya gelerek “yargı bağımsızlığına sahip çıkıyoruz” pankartı açarak eylem yaptı.
'AĞIR BİR SALDIRIYA DÖNÜŞMÜŞTÜR'
Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı eyleme katılanlar adına basın açıklamasını okudu. Esendağ, KKTC’de yargı bağımsızlığına müdahaleyi kabul edilemez bulduğunu kaydederek, “Anayasa Mahkemesi tarafından 15.4.2021 tarihinde verilen kararın ardından, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere birçok yetkilinin, kararın içeriğini bilmeden ya da kasten çarpıtarak yaptığı açıklamalar, yargı organımıza yönelik ağır bir saldırıya dönüşmüştür" dedi.
'TEMEL DEĞERLERE SALDIRI İÇİN MALZEME OLARAK KULLANILIYOR'
KKTC'li hukukçuların yaptığı açıklama şöyle:
“Kararın açıklanmasından sonra, yalan haberlere dayanılarak verilen kışkırtıcı demeçler, toplum içinde hınç ve linci körüklemeye yöneliktir.
Mahkemenin kararı, Kıbrıs Türk toplumunu var eden en temel değerleri saldırı altına almak için mazeret olarak kullanılmıştır.
Bu noktada hukukun üstünlüğünü ve hakikate dayalı adaleti savunabilmek için başta hukuk uygulayıcılarının ve toplumun her kesiminin gereken tepkiyi göstermesi çok önemlidir.
Yargı bağımsızlığı, sadece mahkemelerin değil; siyaset ve demokrasinin de güvence altına alınması için elzemdir. Toplum içindeki farklılıklara eşit mesafede durup, tüm kesimlerin hak ve özgürlüklerini koruyacak olan yargı organıdır.
Kuvvetler ayrılığı ilkesine göre farklı görev ve yetkileri olan yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinin üstünde egemenlik kurması ve baskı uygulaması hukukun üstünlüğüne dayanan sistemi ortadan kaldırır.
'ADALETE DEĞİL İDEOLOJİLERE HİZMET EDER'
Kısacası hukuk devleti ile yargı bağımsızlığı arasında oldukça sıkı bir bağ vardır.
Gerek idari yargı gerekse anayasa yargısı, devleti idare eden siyasilerin keyfi, hakkaniyete aykırı ve eşitliği ortadan kaldırıcı uygulamalarının önüne geçecek hayati birer araçtır.
Yargılama süreçleri bağımsız bir şekilde yürütülmezse, varılacak kararlar siyasi iktidarın tekeline kalır ve adalete değil ideolojilere hizmet eder.
Böylece yönetimde olan siyasi görüşün egemenliğine muhalif olan kesimlerin hak ve özgürlükleri hukuka aykırı bir şekilde sınırlandırılır ve insan hakları yok sayılır. Tarihsel süreç, bunun acı ve yakın örnekleri ile doludur.
Halbuki yargının görevi, hukuki eşitliğin sağlanması ve iktidarın keyfi uygulama yapmasının engellenmesidir. Bu noktada mahkemelerin, hiçbir kişi veya kesimin veya siyasi otoritenin etkisi altında kalmadan karar verebilmesi gerekir.
Anayasamızın 136. maddesinde yargıçların, bağımsız ve hukuka uygun karar verirken hiçbir kesim tarafından kendilerine talimat verilemeyeceği, genelge gönderilemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunulamayacağı belirtilmiştir. Kararlar tartışılabilir, eleştirilebilir ama egemenliği elinde bulunduranlar tarafından tehdit edici şekilde linç malzemesi haline getirilemezler.
'KKTC YETKİLİLERİNİN AÇIKLAMA YAPMAMASI KABUL EDİLEBİLİR DEĞİLDİR'
Mahkeme kararının ardından başka bir ülkenin siyasi liderliğinin, KKTC Yüksek Mahkemesi’ne, tehdit ve hakaret dolu bir jargon kullanmasını; hedef göstermesini bir kırılma noktası olarak görüyoruz. Ama daha da önemli olan Anayasa'ya göre yürütme erkini kullanan KKTC’deki yetkililerin, yargının bağımsızlığına yönelik tek bir açıklama dahi yapmamalarıdır. Bu, kabul edilebilir değildir. Bu gelecek nesillere izah edilebilecek bir şey değildir.
Biz Kıbrıs Türk Barolar Birliği adı altında örgütlü bulunan avukatlar olarak toplumun tüm kesimleriyle birlikte, yargının işleyişine dönük tüm saldırılara karşı hukuk devletinin temeli sayılan yargı bağımsızlığını her koşulda savunmaya devam edeceğimizi bildiririz.
Eylem kararının açıklandığı andan itibaren sahip çıkan, destek beyan eden, bunun adeta toplumsal bir harekete dönüşmesini sağlayan ve bugün bizzat buraya gelen herkese sonsuz teşekkür ederiz.”
Redd’in solisti Doğan Duru, Türkiye İşçi Partisi’ne katıldı
Müzisyen Doğan Duru, Twitter’dan yaptığı paylaşımla Türkiye İşçi Partisi’ne katıldığını duyurdu ve TİP’te örgütlenme çağrısı yaptı.
19-04-2021 14:52

İleri Haber
Redd grubunun solisti, bas gitaristi, söz yazarı ve besteci Doğan Duru, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) katıldığını duyurdu. Duru, ‘’Eleştirilerimi, fikirlerimi ve muhalif kimliğimi Türkiye İşçi Partisi ile yakın bulduğumdan, ben de partiye katılmış bulunuyorum’’ açıklamasını yaptı.
‘’Kendini özgürce üretmeye adamış bir sanatçı olarak üretmeye fazlasıyla devam edeceğim’’ ifadelerini kullanan Doğan Duru, Twitter hesabından şu açıklamayı yaptı:
‘’Mevcut siyasi partilerdeki atıllık, geçkinlik ve bagajı fazlalık ve zorbalık, insanların mutluluğu ve birbirleriyle kucaklaşması önündeki en büyük engeldir. Konuşabilen, düşüncesini ifade etmekten korkmayan, eleştiren, sorgulayan bir toplumun hayaliyle yıllardır düşüncelerimi ifade ettim. Yapay toplum sempatisi tarafından kızgın, kavgacı gösterilmiş olsam da susmadım. Kendini özgürce üretmeye adamış bir sanatçı olarak üretmeye fazlasıyla devam edeceğim.
Eleştirilerimi, fikirlerimi ve muhalif kimliğimi Türkiye İşçi Partisi ile yakın bulduğumdan, ben de partiye katılmış bulunuyorum. Sizleri de davet ediyorum…
Bu ülkenin ihtiyacı olan sevgidir, barıştır, umuttur, adalettir. İnsandan ve hayvandan, ağaçtan ve yaşadığımız gezegenden daha önemli bir şeyin olmadığını düşünüyor; bir çocuğun hayali gibi görmeden gerçeğe dönüştürebilmek için çabalamaya değer buluyorum.’’
Ben de aralarına katıldım... #inadıniradendir pic.twitter.com/8xc83KX5Hm
— DD (@reddvox) April 19, 2021
Bakan Karaismailoğlu: Marmara Bölgesi'nin en stratejik ve katma değerli projesi Kanal İstanbul olacaktır
Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin açıklamalarda bulunan Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, "Marmara Bölgesi'nin gelecek resminde yer alan en stratejik ve katma değerli proje, yapımına kısa bir süre sonra başlayacağımız Kanal İstanbul olacaktır" dedi.
19-04-2021 14:25

Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Kuzey Marmara Otoyolu incelemelerine katıldı.
Burada yurttaşların ve bilim insanlarının yaratacağı doğa tahribatı nedeniyle karşı çıkmasına rağmen AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İsteseniz de istemeseniz de yapılacak" dediği Kanal İstanbul Projesine ilişkin açıklamalarda bulunan Karaismailoğlu, "Marmara Bölgesi'nin gelecek resminde yer alan en stratejik ve katma değerli proje, yapımına kısa bir süre sonra başlayacağımız Kanal İstanbul olacaktır" görüşünü savundu.
Bakan Adil Karaismailoğlu, “Kuzey Marmara Otoyolu’nu tamamladık, 1915 Çanakkale Köprüsü’nü gelecek yıl açarak Marmara ringini tamamlayacağız. Elbette Marmara Bölgesi’nin gelecek resminde yer alan en stratejik ve katma değerli proje, yapımına kısa bir süre sonra başlayacağımız Kanal İstanbul olacaktır. Dünyada yük trafiği artarken denizyolu taşımacılığı önemini artırarak Orta Koridor’un ve Kuzey Güney Koridoru’nun kesişiminde bulunan İstanbul, dünya ticaretinin odak şehri haline gelirken Boğazlar’dan geçen yük miktarının her yıl artacağı da açıkça görülmektedir. Yani, tehlikenin boyutları çok daha büyüdü. Bundan böyle canımız da güvende değil, malımız da çevremiz de. İşte bu yüzden Kanal İstanbul’u inşa ederek hem dünya ticaretindeki iddiamızı kuvvetlendireceğiz, hem de dünya mirası İstanbullumuzu ve İstanbulluları her yönden güvence altına alacağız” diye konuştu.
TTB bir kez daha uyardı: 'Çarkları durdurun, ölümler dursun'
Covid-19 salgınındaki rekor artış ve ölümler sürüyor. Sağlık Bakanlığı tarafından dün açıklanan 24 saatlik Covid-19 tablosuna göre, resmi rakamlarla 318 yurttaş daha hayatını kaybetti. Buna ilişkin TTB tarafından sosyal medyada bir grafik paylaşıldı.
19-04-2021 13:22

İleri Haber
Covid-19 kaynaklı resmi can kayıplarının rekor kırması üzerine TTB tarafından bir kez daha “Çarkları durdurun, ölümler dursun” çağrısı yapıldı.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınındaki rekor artış ve ölümler sürüyor. Sağlık Bakanlığı tarafından dün açıklanan 24 saatlik Covid-19 tablosuna göre, resmi rakamlarla 318 yurttaş daha hayatını kaybetti. Buna ilişkin Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından sosyal medyada bir grafik paylaşıldı.
Paylaşımda, şu ifadeler kullanıldı:
Resmi rakamlarla dahi 1 Mart'tan bugüne ölümler 4,7 kat artıp 69'dan 318'e çıktı. Bu grafiği tersine çevirmek mümkün: Ekonomik destekle toplu çalışma (fabrika, atölye vb.) ve iş alanlarını (AVM, vb.) kapatın, zorunlu üretim dışında çarkları durdurun, ölümler dursun.
Resmi rakamlarla dahi 1 Mart'tan bugüne ölümler 4,7 kat artıp 69'dan 318'e çıktı.
— TürkTabipleriBirliği (@ttborgtr) April 18, 2021
Bu grafiği tersine çevirmek mümkün: Ekonomik destekle toplu çalışma (fabrika, atölye vb.) ve iş alanlarını (AVM, vb.) kapatın, zorunlu üretim dışında çarkları durdurun, ölümler dursun. pic.twitter.com/QhS20cvrc6