727. haftasında Cumartesi Anneleri: "Failleri bilmeye hakkımız var"

727. haftasında Cumartesi Anneleri: "Failleri bilmeye hakkımız var"

700. haftadan bu yana Galatasaray Meydanı'ndaki oturma eylemleri engellenen Cumartesi Anneleri 727. kez bir araya geldi.

700. haftadan bu yana Galatasaray Meydanı'ndaki oturma eylemleri engellenen Cumartesi Anneleri 727. kez bir araya geldi. Cumartesi Anneleri 727. buluşmasında 1994 yılında gözaltında kaybedilen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi Cüneyt Aydınlar’ın failinin bulunmasını istedi.

727. hafta açıklamasını gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun yaptı. Tosun, “Biz yalanın tahakkümüne karşı hakikati tüm insanlara duyurmak için buradayız. Çünkü özgürlüklerin yolu hakikatten geçer. Bugüne kadar Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini ortaya çıkaracak bir işlem yapılmadı. Cüneyt Aydınlar dosyası evrensel hukuka aykırı biçimde zaman aşımı gerekçe gösterilerek kapatıldı” dedi.

'KIVIRCIK SAÇLARINI HATIRLIYORUM'

Aydınlar’ın gözaltında kaybedildiğini gören ve İstanbul dışında olduğu için 727. buluşmaya gelemeyen tanık Onur Emre Yağan’ın Cüneyt Aydınlar'a yazdığı bir mektup okundu;

Bir insanı tanıyabilmek için genellikle, o insanın yüzünü bilmek, sesini duymak, elini tutmak, düşüncelerini anlamak gerekir. Ama bazen sadece iki kişinin paylaştığı kısa bir an veya aynı düşmana karşı gönül birliği kurmak, aynı acıya ortak olmak, o insanı tanıyorum, biliyorum demeye yetecektir.
Ben de Cüneyt'i öyle tanıdım. Kısa bir zamanı paylaşarak, belki hiç konuşmadan, göz göze bakmadan ama aynı acıda ortaklaşarak, aynı düşmana direnerek tanıdım. Cüneyt'le hiç karşı karşıya oturup konuşamadım ancak onu tam 25 yıldır tanıyorum.
Henüz 15 yaşında bir öğrenciydim. Cüneyt'le 1994 yılının Şubat sonunda Gayrettepe Terörle Mücadele Şubesi'nde gözlerimiz bağlanmış bir şekilde bekletilirken yan yana düştük. Gözlerimiz bağlı olduğu için Cüneyt'in, sadece bezin altında kalan boşluktan görebildiğim kıvırcık saçlarını çok iyi hatırlıyorum. 
Birbirlerini çorbacı, saatçi, boksör gibi isimlerle çağıran ve suratlarını sürekli olarak bizden gizlemeye çalışan Terörle mücadelenin polisleri gözaltına aldıkları herkese işkence yapıyordu. Bazılarına kaba dayak veya hakaret, bazılarına ise daha ağırı; Filistin askısı, elektrik, falaka...
Cüneyt bu ağır işkencelere maruz bırakılıyordu. Bitkin, yürüyemez, dudaklarını dahi kıpırdatamaz halde benim kucağıma getirilip bırakıldığında ayağa kalkamayacak, yemek yiyemeyecek ve yürüyemeyecek durumdaydı. 
Gözaltındaki ikinci ya da üçüncü günümüzde iki polis kollarından tuttukları Cüneyt'i sürükleyerek getirmiş ve benim kucağıma bırakmıştı. Ben gözaltındaki en küçük kişi olduğum için başkasına değil bana teslim etmişlerdi Cüneyt'i. Onunla kimse konuşmasın istiyorlardı. Cüneyt'i belli aralıklarla alıp götürüyor ve bir süre sonra tekrar geri getiriyorlardı. Her seferinde daha bir bitkin, yürüyemez ve acı içinde geri getiriliyordu. Cüneyt'e çok ağır işkence yapıldığını anlayabiliyordum.
Cüneyt'le iki gün geçirdik birlikte. Başı bacaklarımın üzerinde yatmaktan başka bir şey yapmaya gücü yetmiyordu. Onu tuvalete götürüyor, elini yüzünü yıkıyor ve yemek yedirmeye çalışıyordum. Ancak gördüğü işkenceler nedeniyle yemek yemekte zorlanıyor, yediklerini çıkarıyordu.
İkinci günün sonunda ya da günün bir saatinde Cüneyt'i, kıvırcık saçlı yoldaşımı alıp götürdüler ve bir daha geri getirmediler.
Cüneyt'in kim olduğunu, adını, gözaltına alınmasını hiçbir şeyi bilmiyordum o sırada. Benim kucağımda yatan sadece kıvırcık saçlı genç bir insandı ve işkence yapılıyordu.
Cüneyt'i ne kadar zaman sonra tam hatırlamıyorum bir gazete ilanında gördüğümde tanıdım. İşkence ile katledildiği yazıyordu. Bir insanımızı daha genç yaşında hayatından koparıp almışlardı.
O zaman küçük bir çocuk olarak neyi ne kadar doğru yapabildim bilmiyorum, ama Cüneyt'i ayakta tutmak, yaşatmak için iki gün de olsa elimden geleni yaptığım için gururluyum. Gururu olmayan, onuru olmayanlar onun katilleridir.
Cüneyt Aydınlar'ın ve tüm kayıplarımızın anısı ve aileleri önünde saygıyla eğiliyorum.

'ANNEM HER GÜN KAPIDA OĞLUNU BEKLİYOR'

Aydınlar’ın kardeşi Emrah Aydınlar da “25 yıldan beri kaybedilen abimden haber alamıyoruz. Cüneyt’i 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra 30 kişiyle birlikte kaçtığını iddia ettiler. Ancak ağır işkencelerden sonra nereye kaçacak? Annem her akşam oğlu geleceği için kapının önünde bekliyor. Bütün kayıp anneleriyle birlikte mezarlığımız olan Galatasaray meydanında mutlaka oturacağız” şeklinde konuştu.

CÜNEYT AYDINLAR NASIL KAYBEDİLDİ?

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi Cüneyt Aydınlar, 20 Şubat 1994 tarihinde Bakırköy, İncirli’de terörle mücadele polisleri tarafından gözaltına alındı. Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Aydınları’ın yedi gün sonra 27 Şubat 1994 tarihinde gözaltı kaydı yapıldı. Aydınlar’ı sormak için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne giden babasına oğlunun yer gösterme esnasında ellerinden kaçtığı söylendi.

Ailenin başvurusu üzerine İnsan Hakları Derneği avukatları olayı araştırdı. Yapılan araştırma sonrasında 25 Mart 1994 tarihinde İHD İstanbul Şubesi bir basın açıklaması yaparak Terörle Mücadele Şubesinin gözaltına aldığını kabul ettiği Cüneyt Aydınlar’ı kaybettiğini duyurdu.