7 TİP'li gencin öldürüldüğü Bahçelievler Katliamı'nın 43. yılı: MHP'liler katletti, AKP'liler saldı

7 TİP'li gencin öldürüldüğü Bahçelievler Katliamı'nın 43. yılı: MHP'liler katletti, AKP'liler saldı

7 TİP'li gencin faşistler tarafından öldürüldüğü 8 Ekim 1978'in üzerinden tam 43 yıl geçti, adalet hâlâ sağlanamadı...

İleri Haber

Bugün 8 Ekim 2021... Bundan tam 43 yıl önce Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi 7 genç, Ankara’nın Bahçelievler semtinde faşistler tarafından katledildi. "Bahçelievler Katliamı"nın üzerinden 43 yıl geçmesine rağmen adalet hâlâ sağlanamadı.

8 Ekim 1978 günü silahlı faşistler Ankara’nın Bahçelievler semtinde 15. sokaktaki eve geldiklerinde ODTÜ Elektrik Bölümü öğrencisi Serdar Alten, Ankara Devlet Mimarlık Akademisi öğrencisi Hürcan Gürses, Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Efraim Ezgin, Hacettepe Üniversitesi İstatistik bölümü öğrencisi Latif Can ve Osman Nuri Uzunlar evde bulunuyordu. Aralarında Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı gibi isimlerin olduğu silahlı faşistler, önce beş genci bayılttı, ardından eve gelen iki devrimci Faruk Erzan ve Salih Gevence’nin de aralarında bulunduğu 7 TİP’li genci katletti.

EMRİ ÇATLI VERDİ

TİP’li öğrenciler televizyon seyretmekteyken baskına uğrarlar. Saldırgan faşistler devrimci öğrencilerin silahsız olmalarına şaşırmışlardır. Öğrencilerin ellerini arkadan bağlayarak yüzükoyun yere yatırırlar, sırayla TİP’lileri eterle bayıltırlar. Tam bu sırada kapı çalınır, saldırganlar hiç telaşlanmayıp eve arkadaşlarını ziyarete gelmiş olan iki Türkiye İşçi Partili öğrenci Faruk Erzan ve Salih Gevence’yi de etkisiz hale getirirler. Bir anda içeride toplam 11 kişi olur. Durumu yine dışarıda bekleyen Çatlı’ya bildiren saldırganlar Çatlı’nın emriyle sonradan gelen iki öğrenciyi arabaya bindirirler. Onlarla beraber arabaya Kürşat Poyraz ve Haluk Kırcı biner. Çatlı arabayı Eskişehir yoluna doğru sürer. 10 dakika sonra araba durur. Araba çalışır durumda ve farları sönük halde TİP üyeleri yoldan uzaktaki tarlaya doğru götürülür ve 600 metre ötede Faruk Erzan ve Salih Gevence kafalarına sıkılan üçer kurşunla Haluk Kırcı ve Kürşat Poyraz tarafından öldürülür. 

ÖNCE BOĞMAYA ÇALIŞTI, SONRA HEPSİNİ VURDU

Arabadakiler son hızla Bahçelievler’deki eve dönerler. Çatlı’nın planına göre evde bayıltılmış olan öğrenciler ikişer ikişer Eskişehir yoluna götürülecektir. Uyanmaya başlayan Serdar Alten’i arabaya taşısalar da Çatlı, geçmekte olan polis arabasından şüphelenerek içeridekileri dairede öldürmelerini, Eskişehir yolundaki cesetlerin bulunmuş olabileceğini söyler. Haluk Kırcı, Osman Nuri Uzunlar’ı mutfağa alarak tel askıyla boğmaya çalışır, başarılı olamayınca yüzüne havluyla bastırarak zorlukla boğar. Haluk Kırcı TİP’lileri böyle öldüremeyeceğini anlar ve içerideki faşistlerden dışarı çıkmalarını ister, kendisi hepsini teker teker tabancayla öldürecektir.

Serdar Alten karın ve bağırsaklarından 3 kurşunla, Hürcan Gürses kalp ve böbreklerinden 3 kurşunla, Efraim Ezgin başından 4 kurşunla, Latif Can akciğerlerinden 2 kurşunla vuruldu. TİP’lilerden Serdar Alten ise hayatta kaldı. Serdar Alten saldırganları tarif eder ve Hacettepe Hastanesine kaldırılır. Haluk Kırcı ise ertesi sabah Talatpaşa Bulvarı Numara 154/9 adresindeki Çatlı’nın dairesine gelir. Silahı ona teslim eder. Haberlerden 1 kişinin ölmediğini öğrenince korkuya kapılırlar ve Ankara’yı terk etmeye karar verirler. Çatlı Nevşehir’e, Kırcı da Erzurum’a gider. Serdar Alten ise savcı Mehmet Bağış’a ifadesini verebilmiş ve saldırganları ayrıntılı şekilde tarif etmiştir. Alten, 8 gün ölümle pençeleştikten sonra 17 Ekim 1978’de hayatını kaybetmiştir.

KATİLLERİN HEPSİ SERBEST BIRAKILDI

Görgü tanıklarının ifadelerinin incelenmesinin ardından Duran Demirkan yakalandığında dava süreci başladı. Faşistlerin elebaşı Abdullah Çatlı dava sürecinde hiç yakalanamadı, Susurluk kazasında ise öldü. Türkiye’deki kontrgerilla örgütlenmesinde sayısız cinayeti ya bizzat gerçekleştiren ya da örgütlenmesinde rol oynayan Haluk Kırcı, 1988'de idama mahkûm oldu. 1991 tarihinde Bursa Cezaevi'nden şartlı olarak tahliye edildi, “bir yanlışlık olduğu” anlaşılınca tekrar aranmaya başlandı. 1996'da İstanbul'da yeniden yakalandı ve aynı gün firar etti. 1999'da yakalandı, “Susurluk çetesine üye olmak” suçundan 4 yıl hapse mahkûm oldu. Kırcı bu süreçte de 2 kez “yanlışlıkla” tahliye edildikten sonra en son 2005 yılında Kartal Cezaevi’ne girdi, 28 Mayıs 2010 tarihinde ise salıverildi.

AKP İLE MHP MECLİS'TE ANLAŞTI

3. Yargı Paketi görüşmelerinde AKP ile MHP anlaşarak, gece vakti sergilenen ince bir oyunla, pakete “Yedi kez verilen cezaların tek seferde çekilmesini sağlayan” bir madde ekledi. Böylece, 13 yıl cezaevinde yatan eski ülkücülerin cezası 10 yıla düştü. 3,5 yıl fazladan yatmış duruma geçtiler ve büyük bir hızla tahliye edildiler.

Ünal Osmanağaoğlu, 1999 yılında Kuşadası'nda yakalandı ve yedi kez idam cezasına çarptırıldı. Kemal Türkler'in öldürülmesiyle ilgili sanık olarak yargılandığı dava 1 Aralık 2010 tarihinde zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırıldı. 3. Yargı Paketi’yle birlikte 10 Temmuz 2012'de tahliye edildi.

Faşist katil Bünyamin Adanalı 1999 yılında Pendik'te yakalandı ve yedi kez idam cezasına çarptırıldı. AKP’nin çıkardığı 3. Yargı Paketi’yle 10 Temmuz 2012'de serbest bırakıldı.
Serbest bırakıldıkları süreç içerisinde faşist katillerden İbrahim Çiftçi savcı Doğan Öz’ü katletti, ceza almadan tekrar bırakıldı, MHP Genel Başkanlığı'na da aday oldu.

TELEVİZYONDA KATLİAMI ÖVDÜ, TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ

23 Temmuz 2020’de Haber Global televizyonunda yayınlanan Jülide Ateş ile 40 programına konuk olan Bahçelievler Katliamı faillerinden Kırcı, Ankara’da 7 TİP’li genci katlettiği geceyi anlattı. Jülide Ateş’in “Bahçelievler Katliamı’nı neden gerçekleştirdiniz” sorusunu yanıtlayan katil, “Katliam katliam denilip geçiliyor. Sanki başka katliam olmadı Türkiye’de. Hep Bahçelievler ön plana çıkarıldı. İstanbul’da 1 Mayıs Mahallesi’nde 5 işçi ülkücü diye öldürüldü. Adana’da 5 tane ülkücü öğretmen öldürüldü. Bahçelievler katliam değildir. Biz öldürülen iki arkadaşımızın intikamı için oraya gittik” dedi.

Katliamın faillerinden Haluk Kırcı'nın TV kanalında yaptığı açıklamalar sebebiyle Türkiye İşçi Partisi ile Kemal Türkler Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından katil Kırcı için "suçu ve suçluyu övme" sebebiyle suç duyurusunda bulundu. Savcılık, Kırcı hakkında sözlerinin "sempatikleştirici, övücü olmadığı ve kendi değer yargısını açıkladığı" gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.