41. yılında 12 Eylül: Faşist darbe Saray Rejimi'ni doğurdu

41. yılında 12 Eylül: Faşist darbe Saray Rejimi'ni doğurdu

12 Eylül 1980'de ülkemizi emperyalizme teslim eden askeri darbenin üzerinden 41 yıl geçti. Bugün ise Cunta rejimi yerine Saray rejimi geldi.

İleri Haber

12 Eylül 1980'de ülkemizi emperyalizme teslim eden askeri darbenin üzerinden 41 yıl geçti. Bugün ise cunta rejimi yerine Saray rejimi geldi.

Bugün 12 Eylül 2021... 12 Eylül faşist darbesinin üzerinden tam 41 yıl geçti.

41 yıl önce devrimci hareketin ve işçi sınıfının örgütlülüğünü dağıtmak amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK); Kenan Evren önderliğinde ülke yönetimine el koydu.

Bir grup askerin ülke yönetimine el koymasından çok daha fazlası olan 12 Eylül darbesiyle, Türkiye'ye topyekun neoliberal sistem entegre edildi.

12 Eylül darbesi, emperyalizmin Ortadoğu'daki kaması haline getirilmesi operasyonunun önemli bir parçasıydı.

Kenan Evren liderliğindeki cunta tarafından gerçekleştirilen Amerikancı darbe bu yüzden; Türkiye sosyalist hareketine karşı yapılmış saldırıların en büyüklerindendir. 

12 EYLÜL'Ü YARATAN SÜREÇ

Türkiye'de sosyalist dalga, 12 Eylül öncesi 68'lerden itibaren kendini iyiden iyiye hissettiriyordu. Bu dalganın temelini de yükselen sınıf hareketi ve gençlik mücadelesi oluşturuyordu.

Sosyalist dalga, düzen adına 'başa çıkılamaz' noktaya ulaşınca çare gayrimeşru saldırı yöntemlerinde bulundu. 

Toplumsal mücadelelerin yükseldiği her dönemde halkın ve solun karşısına çıkarılan kontrgerilla, 12 Eylül'e yaklaşılan dönemde ise provokasyonlarını öncekilerden daha şiddetli bir biçimde arttırdı.

Müdahale ortamını hazırlamakta kararlı olan cunta, darbeye bahane olarak öne süreceği 'anarşi' ortamını bizzat kendisi planladı ve uyguladı.

1 Mayıs 1977 katliamı, 1978'de Kahramanmaraş'ta devlet ve ülkücü faşist çeteler eliyle Alevilere karşı gerçekleştirilen sistematik katliam, DİSK Başkanı Kemal Türkler’in öldürülmesi ve işlenen yüzlerce cinayet gibi saldırılar, emperyalizmin Türkiye'de kaybetme korkusunun birer sonucu olarak gerçekleştirildi.

BİLANÇO

12 Eylül darbesinin gerçekleşmesinin ardından cunta tarafından halk düşmanı politikalar büyük bir hızla uygulanmaya başlandı.

Bugün isimlerini dahi bilmediğimiz yüzlerce fail-i meçhul cinayetin, işkencelerin, idam cezalarının yanında darbe sonucunda 650 bin kişi gözaltına alındı, 230 bin kişi yargıladı, 517 kişiye idam cezası verildi, 50'si asıldı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 30 bin kişi işten atıldı, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı, 937 film yasaklandı, 300 kuşkulu ölüm gerçekleşti, 171 kişi işkencede öldürüldü, 23 bin 677 derneğin faaliyetleri durduruldu, 3 bin 854 öğretmen, 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi, gazetecilere toplamda 3 bin 315 ay hapis cezası verildi, 31 gazeteci hapse atıldı, 3 gazeteci öldürüldü, 39 ton gazete ve dergi imha edildi, 14 kişi açlık grevinde öldü, 16 kişi kaçtığı gerekçesiyle vuruldu, 95 kişi çatışma gerekçesiyle öldürüldü, 43 kişinin intihar ettiği bildirildi. 

CUNTA REJİMİ GİTTİ, SARAY REJ​​​​​​​İMİ GELDİ!

Beraberinde Özal'ları doğuran 12 Eylül rejimi; anayasası, ekonomik ve siyasi programıyla birlikte günümüze kadar uzanan dönemin temelinin atıldığı iklimi yarattı.

12 Eylül 1980 tarihinden bu yana Türkiye burjuvazisinin geçirdiği dönüşüm, içerisine düştükleri kriz ve mevcut açmazların hepsinin temeli 1980'de atılan zemin üzerinde şekillendi.  

Bu bağlamda, ekonomisiyle, siyasi programıyla ve uluslararası ittifaklarıyla '12 Eylül zihniyeti' dediğimiz bu halk düşmanı düzen, sürekliliğini 2002 yılında yaşanan yeni bir kırılmanın ardından AKP iktidarıyla sağladı.

AKP'nin iktidara konması sürecinde bir bayrak olarak salladığı 'darbe karşıtlığı' ve 'yeni anayasa' gibi söylemler ise 12 Eylül'ün bir sonucu olan AKP'nin bir 'çelişkisi' olmaktan çok daha fazlasıydı.

2000'li yıllara yaklaşılan dönemde yeniden krize giren ve iç ittifakları çatırdamaya başlayan Türkiye burjuvazisine emperyalizmin bir diğer müdahalesi bu sefer AKP'yi iktidara kondurmak oldu. 

80'li yıllardan bu yana Ortadoğu'yu bölme ve halkları birbirine kırdırma projelerini birinci sıraya yazan emperyalizm, yükselen siyasal islam ideolojisi ve AKP eliyle Türkiye'nin bu projedeki konumunu yeniden ayarlamış, AKP'nin iktidara gelmesiyle burjuvazinin Türkiye'de 'deri değiştirmesini' sağlamıştır.

Bugün de, aynı 12 Eylül'e gidilen süreçte olduğu gibi, başta emekçi halka ve sosyalistlere olmak üzere, Kürtlere, Alevilere, kadınlara ve gençliğe yönelik saldırılar tepe noktasına ulaşmış, Türkiye darbeler-karşı darbeler süreciyle yönetilmeye çalışılmaktadır.