4 sağlık emekçisi daha koronavirüs sebebiyle hayatını kaybetti
TTB, sağlık emekçileri Ali Murat Uludoğan, Önder Büyük, Lütfi Çetinkaya ve Levent Cemal Güngör'ün Covid-19 sebebiyle hayatını kaybettiğini duyurdu.
28-12-2020 13:53

Türk Tabipleri Birliği (TTB), yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle 4 sağlık emekçisinin daha hayatını kaybettiğini duyurdu.
AKP iktidarının ''Hakkınız ödenmez'' dediği ve gerçekten de haklarını ödemediği, iktidar tarafından yalnız bırakılan sağlık emekçileri hayatlarını kaybetmeye devam ediyor.
TTB'nin yaptığı sosyal medya paylaşımlarına göre, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde çalışan Dahiliye Uzmanı Dr. Ali Murat Uludoğan, Samsun Bafra Devlet Hastanesi'nde temizlik işçisi olarak çalışan Önder Büyük, Kocaeli'de özel bir hastanenin başhekimi, Biyokimya Uzmanı Dr. Lütfi Çetinkaya ve Adana Büyükşehir Belediyesi Engelli Hizmetleri Şube Müdürü ve Adana Tabip Odası Denetleme Kurulu üyesi Dr. Levent Cemal Güngör koronavirüs sebebiyle yaşamını yitirdi.
İLGİLİ HABERLER
Kafe-bar emekçileri sokakta: 'Geçinemiyoruz, tedbirler alınsın, iş yerleri açılsın'
Salgın ve geçim derdi arasında sıkışan kafe-bar emekçileri Türkiye'nin çeşitli illerinde ortak basın açıklaması yaptı. Emekçilerin açıklamasında "Tedbirler alınsın, iş yerleri açılsın, yasaklar kalksın" denildi.
25-01-2021 15:36

İleri Haber
Türkiye'yi etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınıyla birlikte iş yerleri kapanan milyonlarca kafe-bar emekçileri, salgının yanı sıra geçim derdiyle de mücadele etmek zorunda kaldı.
Ankara ve Antalya'da bir araya gelen emekçiler, "Geçinemiyoruz. Tedbirler alınsın, iş yerleri açılsın, yasaklar kalksın" dedi.
Kafe-bar emekçileri sokakta: 'Geçinemiyoruz, tedbirler alınsın, iş yerleri açılsın'
— İleri Haber (@ilerihaber) January 25, 2021
Kafe ve Bar Çalışanları Dayanışması, Otel ve Turizm İşçileri Sendikası ve istanbul Turizm ve Aşçılar Derneği'nin ortak açıklamasında birçok kafe-bar emekçisinin günlük 39 liraya mahkum edilidiğine dikkat çekilirken, "Hükümet 15 Mart ila 1 Haziran tarihleri arasında; herhangi bir işyerinde 15 Mart'tan önce 60 gün çalışmış olan ve son 3 yıl içinde 450 gün sigorta primi ödenmiş olanlar için aldıkları ücretin yüzde 60'ı kadar Kısa Çalışma Ödeneği (KÇO) desteği sağladı. Ancak çoğu çalışan bu koşulları sağlayamadı. Bu şartları taşımayan personel için ise günlük 39 TL ücretsiz izin ödeneği sağlandı. Kısa çalışma ödeneği alanlar 1.500 TL, ücretsiz izne çıkarılanlar ise 1.170 TL ile geçinmek zorunda bırakıldı" ifadelerine yer verildi.
İş yerlerinin bir an önce açılmasını isteyen kafe-bar çalışanlarının açıklamasının tamamı şu şekilde:
"Koronavirüs pandemisi tedbirleri doğrultusunda çalıştığımız iş yerleri 16 Mart 2020’de 75 gün kapatıldı. 20 Kasım’da tekrar kapatılan iş yerleri bugün itibariyle 66 gündür kapalı. 2020’nin neredeyse yarısını işsiz ve gelirsiz geçirdik. Barlarda çalışan arkadaşlarımız ise 315 gündür işsiz ve bir gelirleri yok.
Hükümet bir iş yerinde 15 Mart’tan önce 60 gün çalışmış olan ve son 3 yıl içinde 450 gün sigorta primi ödenmiş olanlar için aldıkları ücretin yüzde 60’ı kadar Kısa Çalışma Ödeneği (KÇÖ) desteği sağladı. Ancak çoğu çalışan bu koşulları sağlayamadı. Bu şartları taşımayan personel için ise günlük 39 TL ücretsiz izin ödeneği sağlandı. Kısa çalışma ödeneği alanlar 1.500 TL, ücretsiz izne çıkarılanlar ise 1.170 TL ile geçinmek zorunda bırakıldı.
İnsanların net asgari ücretin bile yarısından az olan bir rakamla geçinmesi beklendi. İş yerlerinin kapatıldığı dönemlerde kısa çalışma ödeneğinden ve işsizlik ödeneğinden faydalandırılan işçiler sosyal güvenlik primlerinden de faydalanamıyor. Geçinemiyoruz, güvencemiz de yok. İşçilere bir miktar para veriliyor ama karşılığında sosyal güvenceleri ellerinden alınıyor. Sektörümüzde günlük, yarı zamanlı çalışanların yoğunluğu sebebiyle sigortasız çalışma da oldukça yaygın. Bu süreçte sigortasız çalışan işçiler bu desteklerin hiçbirinden yararlanamadı. Sektörümüzde göçmen işçiler de yoğun bir şekilde çalışıyor. Bu süreçte göçmen işçiler de çok zarar gördü. Ne yazık ki Türkiye’de yaşıyorlar ama çalışma izni alamıyorlar.
İş yerlerimizin kapalı olduğu dönemde, çalışanlara yaşamlarını devam ettirmelerini sağlayacak desteğin sağlanması için yaptığımız eylemleri ve sesimizi hükümet duymadı. Sesimizin duyulmasını istiyoruz: İş yerlerini kapatmak bizi açlığa mahkum etmek demektir. Ya hayatımızı idame ettirecek bir destek sağlayın ya da iş yerlerini açın. İş yerlerinin açılmaması demek, hiçbir gelirimiz olmadan yaşamak zorunda kalmamız demek, sosyal güvencemizin olmaması demek, biz çalışanları açlığa mahkum etmek demek. Milyonlarca insanın içinde olduğu bir sektör yok olma tehlikesiyle karşı karşıya, işçiler ise açlıkla karşı karşıya. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı verilerine göre 180 bin iş yeri kapalı. Bu işletmelerin her birinde 10 kişi çalışsa 2 milyon insan ediyor, aileleriyle birlikte 10 milyon insan açlığa, yoksulluğa mahkum edilmiş durumda.
İş yerlerinin kapatıldığı 20 Kasım tarihinde koronavirüs günlük hasta sayısı 827’ydi, aktif hasta sayısı ise 40.000’di. Dün itibariyle ise günlük hasta sayısı 684 oldu, aktif hasta sayısı ise 96 bin oldu. Koronavirüs geçirenlerin 94 bini evde, sadece 2 bin kişi hastanelerde tedavi görüyor. Hastanelerdeki yoğun bakım ve normal yatak doluluk oranları da yüksek seviyelerde değil. Aşılama programı da başladı. Eldeki veriler işletmelerin açılmasına engel değildir. Adalet ve Kalkınma Partisinin 13 Ocak’ta kongreleri başladı, kalabalık salonlarda kongreler yapılabiliyor. Özel ve resmi kurslarda yüz yüze eğitim başladı. Sağlık kurumlarındaki yoğunluğun azalmasıyla, sağlık personelinin izin yasağı kaldırıldı. Normalleşme adımları atılıyor, bize öncelik verilmeli iş yerleri açılmalıdır.
HES KODU ile, toplu taşıma araçlarına biniliyor, kapalı yerlere giriliyorsa siyasi partiler kongre yapabiliyorsa kafeye, bara, lokantaya da gidilebilir. İşletmelerin bir an önce açılmasını istiyoruz, bir an önce işimize dönmek istiyoruz. Çalıştığımız iş yerlerinde alınması gereken tüm tedbirleri alalım, işyerleri açılsın, yasaklar kalksın.
Son olarak Kahvehane, lokanta, meyhane, kafe ve bar çalışanları örgütsüz olduğu için bu süreçte hak arama zeminlerinden yoksun kalmıştır. Tüm arkadaşlarımızı; iletişim kanallarımızı arttırmak, yan yana gelişlerimizi çoğaltmak ve içine düşürüldüğümüz yoksulluğa karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. . Sektörde çalışan tüm arkadaşlarımızı, Kafe ve Bar Çalışanları Dayanışması, Turizm İşçileri Dayanışması ile Otel ve Turizm İşçileri Sendikası’nda örgütlenmeye davet ediyoruz."
"Geçinemiyoruz" diyen kafe-bar emekçilerine polisten engelleme girişimi:
— İleri Haber (@ilerihaber) January 25, 2021
💬 "Bizi açlıkla sınadılar, faşizmle de sınıyorlar"
💬 "AVM'ler tıklım tıklım doluyken kafelerin kapalı olması zorumuza gidiyor. Fatura yine bize kesildi"
Hizmet sektörü emekçileri 5 ilde sokağa çıkıyor: 'Tedbirler alınsın, iş yerlerimiz açılsın'
Kafe-Bar Çalışanları Dayanışması ile Otel ve Turizm İşçileri Sendikası, ortak açıklamayla, işsiz kalan hizmet sektörü emekçilerini 5 ilde eyleme çağırdı.
25-01-2021 00:02

Kafe-Bar Çalışanları Dayanışması ile Otel ve Turizm İşçileri Sendikası, yaptıkları açıklamayla yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle işsiz kalan hizmet sektörü emekçilerini 5 ilde eyleme çağırdı.
Salgınla birlikte mekanların kapatılmasıyla işsiz kalan ve geçinemediklerini söyleyen emekçiler “Tedbirler alınsın, iş yerlerimiz açılsın” diyerek İstanbul, Samsun, Ankara, Bursa ve Antalya'da sokağa çıkacak.
Kafe-Bar Çalışanları Dayanışması'nın sosyal medya hesabından yapılan paylaşım şu şekilde:
"5 ŞEHİRDE SOKAKLARDAYIZ!
Kafe Bar Çalışanları ve Esnaf Dernekleri olarak yarın; İstanbul, Samsun, Ankara, Bursa ve Antalya'da 'Tedbirler alınsın, iş yerlerimiz açılsın!' demek için hep birlikte sokaklardayız. Rakam ya daistatisik değil, işini kaybeden milyonlarız!"
Direnenler kazandı: Somalı madencilerin ödemeleri yapılmaya başlandı
Somalı maden işçilerinin iki yıl boyunca sürdürdüğü direniş sonuç verdi. Madencilere alacaklarının en kısa sürede verileceği duyuruldu.
23-01-2021 21:07

Haklarını alamayan Soma Kömür A.Ş’ye bağlı çalışan maden işçileri iki yıl boyunca sürdürdükleri direniş sonucu kıdem, ihbar tazminatı gibi alacaklarının verileceği duyuruldu. 3500 işçinin 2391’inin alacakları verildi. 1300 maden işçisinin alacakları ise hesaplanarak en kısa zamanda verileceği bilgisi verildi.
Somalı direnen maden işçilerinin kazanımını katıldığı bir programda Bağımsız Maden İş Örgütlenme Uzmanı Kamil Kartal şu ifadeler ile duyurdu:
“Uzun bir süredir verdiğimiz mücadelede geçtiğimiz yıl 2100 madencinin tazminatları yatırılmıştı. Tazminatları verilmeyen yaklaşık 3500 madenci için 2 yıldır vermiş olduğumuz mücadele sonucunda bugün işçi arkadaşlarımızın alacakları yatırılmaya başlandı. 2391 madencinin tazminatı yatırıldı. 1300 maden işçisinin de tazminatlarında işçi arkadaşların itirazları üzerine tekrardan tazminatların hesaplanması yapılarak en kısa zamanda yatırılması için takipteyiz. Bağımsız Maden-İş Sendikası olarak mücadeleye destek veren, katılan tüm dostlara, yoldaşlara teşekkür ederiz. Şunu da belirtmek isteriz 7 yıl gibi uzun bir sürede sarı sendikaların mağdur ettiği, sorunların çözülmediği, sorunların kararlı bir mücadele ile başarılabildiğini gösteren maden işçilerine de ayrıca teşekkür ederim. “
Asansör boşluğuna düşerek ölen kuryenin davasında sorumlular birbirlerini suçladı
Nail Bolat paket servis için gittiği apartmanda asansör boşluğuna düşerek hayatını kaybetti. Ailenin avukatı Bolat’ın ölümü ile ilgili ‘bir ihmaller zinciri’ olduğunu söyledi.
23-01-2021 18:05

Yeni açılan bir markette işe başlayan Nail Bolat, Murat A.'nın 9'uncu kattaki evine market arabası ile sipariş götürdü. Siparişi teslim ettikten sonra asansöre yönelen Bolat, iddiaya göre market arabasını kabine sokabilmek için geri geri yürümeye başladığı sırada asansör kabininin üst katta olduğunu fark etmeyince 9’uncu kattan asansör boşluğuna düştü. Yaklaşık 40 metre yükseklikten düşen 4 çocuk babası Nail Bolat hayatını kaybetti. 29 Eylül 2020 saat 21.00 sıralarında meydana gelen Olayın ardından Nail Bolat’ın ailesi, apartmanın yönetiminden sorumlu şirket, asansör firması ve çalıştığı işyeri sahibi hakkında suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma kapsamında şüpheliler hakkında ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan iddianame hazırlandı. Adana Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, Bolat’ın ölümüyle ilgili şüphelilerin ayrı ayrı kusurlu oldukları, Bolat’ın ise ‘Asansör kabinini görmeden girmeyiniz’ ibareli uyarı levhası bulunması ve kabin olup olmadığını fark edebileceği nedeniyle tali kusurlu olduğu kaydedildi.
SANIKLAR BİRBİRİNİ SUÇLADI
İddianamede yer alan ifadelerde, kazada kusurları olduğu değerlendirilen sanıklar birbirlerini suçladı. Olayın yaşandığı apartmanın yönetimini yürüten firma çalışanı H.Y., bir yıldır görev yaptıklarını, asansörlerde meydana gelen arızalarla ilgili asansör firmasıyla irtibata geçtiklerini anlattı. Sitenin yönetim kurulu üyesi olan U.A.’nın eylül ayı içerisinde kendilerini arayarak yönetimle ilgili sözleşmelerinin bittiğini, kendilerinin yöneteceğini söyleyen H.Y.’nin, “Bu konuşmadan birkaç gün sonra beni arayıp, ‘Asansörün kapısı bozuk. Kapıyı yapmaları için firmadan fiyat alır mısınız?’ dedi. Ben de firmadan 1300 TL’lik teklif aldım ve bunu U.A.’ya ilettim. Fakat fiyatı yüksek buldukları için bir kaynakçı bulup, 350-400 TL civarında bir ücrete kapıyı tamir ettirmişler. Olayın olduğu tarihte yönetimde değildik” dediği öğrenildi. Yönetimi devraldığı ve site genel kurulunun isteğiyle denetçi olarak görev yaptığını söyleyen U.A.’nın ise, “Site görevlimizle konuştuğumda katlardaki arızalı tuşları, asansör kabinlerindeki krom korkulukların onarılmadığını söyledi. Ben de o dönem site yönetimini yürüten firmanın yetkilisi H.Y.’yi ardım ve giderilmeyen eksiklikler nedeniyle serzenişte bulundum. H.Y. de asansör firmasına eksiklikleri söylediğini ancak ilgilenmediklerini, benim aramamı söyledi. Asansör firmasıyla görüştüğümde en kısa zamanda ekip göndereceklerini söyleyip telefonu kapattılar” ifadelerini kullandı.
ASANSÖRDE ARIZAYA RASTLAMADIĞINI ÖNE SÜRDÜ
Sitedeki asansörlerin bakımını yapan firmada servis yetkilisi olan M.K. ise söz konusu sitenin asansörlerinde sigorta atması, patenlerin arızalanması ve kabinden ses gelmesi nedeniyle son 2 ay içerisinde 4-5 kere gittiğini ve sürekli bakım yapıldığını söyledi. M.K., olayın olduğu gün polis ekiplerinin çalışmasının ardından site görevlisiyle birlikte asansör kapılarını ve kilitlerini kontrol ettiğinde bir arızaya rastlamadığını öne sürdü.
'ASANSÖR SARI ETİKETE RAĞMEN KULLANILMIŞ'
Bolat ailesinin avukatı Esem Yiğit ise olayla ilgili detaylı bir soruşturma yürütülmesini talep ettiklerini, kapsamlı bir bilirkişi raporu aldıklarını belirterek, bu raporda da asansör bakımını üstlenen firmanın, apartman yönetim şirketinin ihmallerinin tespit edildiğini söyledi. Dosya kapsamında ihmaller zincirinin olduğunun açık ve net görüldüğünü kaydeden Yiğit, “Kazadan 9 ay önce Makine Mühendisleri Odasının vermiş olduğu raporda, kusurlu olduğu gerekçesiyle söz konusu asansöre sarı etiket yapıştırıldığı görülüyor. Bu kusurların giderilmesi için verilen 120 gün içerisinde asansör güvenli hale getirilmediği gibi kullanımının da devamı sağlanıyor. Bundan dolayı da burada bir ölüm meydana geliyor” diye konuştu.
'NAİL BOLAT BİR İHMALLER ZİNCİRİ SONUCU HAYATINI KAYBETTİ'
Asansörün bakımını üstlenen firmanın, her ay bakımı yapılan asansördeki eksikliklerinin giderilmesiyle yükümlü olduğunu ifade eden Yiğit, şöyle konuştu:
“Asansör firması, söz konusu asansörün bakımı için haricen bir sözleşme yapıldığını ve kendilerinin sorumlu olmadığını öne sürdü. Marttan eylül ayına kadar bakımı yapılan asansörün, hiçbir teknik arızası giderilmemiştir. Bu nedenle asansör firması neyi öne sürerse sürsün, sorumluluğu üzerlerinden atamazlar. Nail Bolat, bir ihmaller zinciri sonucunda hayatını kaybetti. Başka Nail Bolatlar ölmesin diye yönetim şirketi, asansör firması ve ilgili belediyelerin, asansör bakım ve onarımının geciktirilmemesi için gereken hassasiyeti göstermelidir. Bu olayda da sorumluluğu olan kişi ve kurumların, en üst hadden ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep edip, buradan emsal bir karar çıkmasını isteyeceğiz.”
'EŞİMİN KANI YERDE KALMAYACAK'
Nail Bolat’ın eşi Şükriye Bolat ise davanın en kısa zamanda sonuçlanacağını ve sorumluların hak ettikleri cezayı alacaklarını umduğunu belirterek, “Koskoca bir adam gitti ve karşımızda bir muhatap yok. Asansör arıza veriyor ancak onarılmıyor. Bu durum beni çok üzdü. Bu kazada bir ihmal var. Bu olayın peşini bırakmayacağız” dedi.
Niğde’de geri dönüşüm fabrikasında patlama: 1 ölü
Niğde’de bir geri dönüşüm fabrikasında çalışan Oktay Polat (50), hurda otomobil parçalarken meydana gelen patlamada hayatını kaybetti.
23-01-2021 16:52

Niğde’de bir geri dönüşüm fabrikasında çalışan Oktay Polat (50), hurda otomobil parçalarken meydana gelen patlamada hayatını kaybetti.
Olay, Bor ilçesi Karma Organize Sanayi Bölgesi’nde geri dönüşüm fabrikasında meydana geldi. Oktay Polat, çalıştığı iş yerinde hurda otomobili parçalarken patlama oldu. Patlamada Oktay Polat, hayatını kaybetti. Polat’ın cansız bedeni, olay yerinde yapılan incelemenin ardından morga kaldırıldı. Niğde Valisi Yılmaz Şimşek ile AK Parti Niğde Milletvekili Yavuz Ergun, olay yerine gelerek incelemede bulundu.
Patlamanın nedeni, uzman ekiplerin incelemesi sonrası belli olacak.
Mücadele sonucu işine geri dönen Sinbo işçisi tekrar işten çıkarıldı
Sendikalı oldukları için ücretsiz izne çıkarılan Sinbo işçileri uzun süren mücadele sonucu fabrikaya geri dönmüşken tekrar işten çıkartıldı
23-01-2021 13:57

Tüm Otomotiv ve Metal işçileri Sendikası (TOMİS), Sinbo fabrikasında çalışan Dilbent Türker’in 25/2 (Kod 29) gerekçe gösterilerek işten atılmasına ve sendikalı işçilere disiplin cezası verilmesine üzerine Avcılar’da bulunan fabrika önünde dün bir açıklama yaptı. İşten çıkarılan Türker, “Birlikte sendikal faaliyetimizi kararlıkla sürdürmemiz karşında bu kez de ahlaksızca bir yönteme sarılmıştır” dedi.
Türker, yaptığı açıklamada fabrikanın sendikal faaliyetleri engellemeye çalıştığını belirterek, daha önce de fabrikanın sendikalı işçileri ücretsiz izne çıkardığını ancak işçilerin gerçekleştirdikleri eylemler sonucu işe iade edildiklerini kaydederek, “İşbaşı yapan üyelerimize, kendi bölümleri dışında izole bölümlerde çalışmayı zorlayarak bu tahammülsüzlüğünü göstermiştir. İtirazlar ardından üyelerimizin bir kısmı için bu tutumdan vazgeçmek zorunda kaldı. Ancak sendikal faaliyetimize yönelik ne yalan ve karalamaların ne de baskının sonu gelmiştir. Tüm bunlara rağmen üyelerimizle birlikte sendikal faaliyetimizi kararlıkla sürdürmemiz karşında bu kez de ahlaksızca bir yönteme sarılmıştır" ifadelerini kullandı.
Türker, “Hızla hazırladığı saldırıyı sonuca ulaştırarak 21 Ocak sabahı iftiralarla 25/2 maddesini (Kod 29) kullanarak tazminatsız bir şekilde işten atıldım. Tüm Sinbo işçilerinin de farkında olduğu bu oyunu bozacağız. Oynanan oyunun içerisinde yer alan herkes, bunun hukuki bedelini ödeyeceğini de bilmelidir” dedi.
17 Nisan'da çıkarılan 7244 nolu yasa ile işten çıkarmaların “sözde” yasaklandığını vurgulayan. Türker, “Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işçi düşmanı bu keyfi saldırılardan bizzat sorumludur. Bu dönem 25/2'den işten çıkartılan işçilerin sayısındaki artış ve bunların ağırlıklı olarak sendika üyesi oluşu, bu saldırının kapsamını gözler önüne sermektedir. Bakanlığın ‘işten çıkartmaları yasakladık’ söyleminin koca bir yalan olduğu artık gizlemez bir gerçektir” diye konuştu.
Türker, pazartesi gününden itibaren fabrika önünde çadır kurarak direnişe devam edeceklerini belirterek, dayanışma çağrısında bulundu.