4 Aralık Dünya Madenciler Günü: Geceden güneş toplayanlar…

4 Aralık Dünya Madenciler Günü: Geceden güneş toplayanlar…

Güvencesiz ve güvenliksiz koşullarda çalıştırılan, ‘fıtratında ölüm var’ denilerek ‘kaza’ süsü verilmiş cinayetlerde kaybettiğimiz tüm maden emekçilerini saygıyla yad ediyoruz.

Foto-Haber: Meryem Yıldırım

Bugün ‘4 Aralık Dünya Madenciler Günü’. 21. yüzyılda hala 18. yüzyıl vahşi kapitalizm ortamını aratmayan koşullarda çalışan maden işçilerinin maalesef ‘kutlanacak’ bir bayramı yok. Dünyada ve ülkemizde düzenlenen çeşitli etkinliklerle anılan bu önemli günün tarihçesinden bahsedelim size ilk olarak.

Bir inanışa göre Roma döneminde babasının zulmünden kaçan Santa Barbara adlı genç bir kadın 4 Aralık tarihinde İzmit’te olduğu belirtilen bir mağaraya sığınır. Bu olay kutsal sayılır ve maden işçileri Santa Barbara’yı bir azize olarak anıp, kendilerini koruduklarına inanır. O tarihten bu yana 4 Aralık tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de madenciler günü olarak anılır.

KUTLAMA DEĞİL ANMA

Günümüz mevcut çalışma koşullarında, madenciler için ‘kutlama’ sözcüğünü telaffuz etmek mümkün değil. Zira ne dünyadaki meslektaşları ne de ülkemiz madencileri ‘kutlanabilecek’ koşullarda çalışmıyor. Geçtiğimiz senelerde Güney Afrika’da greve giden işçiler polis tarafından acımasızca kurşuna dizilmiş, İspanya’da madenciler son 20 yılda üçüncü kez "Kara Yürüyüş" adını verdikleri büyük bir yürüyüş başlatmış, 19 gün süren yürüyüşün ardından Madrid’de büyük bir eylem gerçekleştirmişti.

Ülkemizde ise madenciliğin tarihi oldukça sabıkalı. Kozlu, Karadon, Bursa Bükköy, Elbistan’daki maden cinayetlerinin yarasını sarmadan, Soma, Ermenek ve Şirvan’da yaşadığımız maden katliamlarıyla bir kez daha bağrımız yandı, hükümet, her maden faciası sonrası olduğu gibi verdiği hiçbir vaadi yerine getirmedi, haklarını isteyen, hesap soran, sokağa çıkan madencileri işten attı.

AKP’Lİ 15 YILDA 1500’DEN FAZLA MADENCİ HAYATINI KAYBETTİ

2016 yılında meydana gelen 276 bin ‘iş kazası’nın yüzde 51’inde, işçilere aynı gün işbaşı yaptırılan Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, söz konusu ‘iş kazalarında’ 88 ülke arasında ilk 20 arasında yer alıyor. Uzmanlara göre önlem alındığı takdirde ‘önlenebilir’ olan ve Soma’da 301, Ermenek’te 18, Karadon’da 30, Dursunbey’de 17, Küre’de 19, Şirvan’da 16 kişiyi kaybettiğimiz, saymaya dilimizin varmadığı kadar çok insan hayatına mal olan maden cinayetlerinde, AKP’li yıllarda en az 1571 işçi hayatını kaybetti. Maden iş cinayetlerinin yarısı, devlet ve özel şirketlerin göz yumduğu kaçak maden ocaklarında meydana geldi. Güvencesiz, esnek ve daha ucuza çalıştırılan işçilerle maden çıkarılmasının hem hükümete hem de özel şirketlere daha cazip gelmesi, AKP’nin ‘fıtrat’ söylemleriyle madencileri ölümle ‘beşik kertmeği’ olarak yansıtmaya çalışması maden cinayetlerinin yaşanmasının önünü açtı.

AKP döneminin başladığı 2002’nin son iki ayında en az 11, 2003’te en az 81, 2004’te en az 68, 2005’te en az 121, 2006’da en az 80, 2007’de en az 77, 2008’de en az 66, 2009’da en az 92, 2010’da en az 125, 2011’de  en az 117, 2012’de en az 81, 2013’te en az 93, 2014’te en az 386, 2015’te en az 67, 2016’da en az 74, 2017’nin ilk dört ayında ise en az 32 maden işçisi hayatını kaybetti. Soma Katliamı’nın ardından geçen dört yılda da en az 245 madenci iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

BİR AKP GELENEĞİ: CİNAYETE ‘KAZA SÜSÜ’

AKP iktidarı, önlem alınmadığı için yaşanan iş cinayetlerini ‘kaza’ süsüyle normalleştirilmesini dayatırken, işçiler “İki, üç günde bir zaten birinin kolu bacağı kırılıyor; ya da üstüne taş düşüyor. Bunlar olağan" şeklinde edinilmiş alışkanlığın, kanıksanmanın olmasına isyan ediyor. Hükümetin uyguladığı bu çalışma rejiminde, 2016’da madenlerde meydana gelen iş cinayetlerinde 74, AKP ile geçen 15 yılda ise 2017’nin ilk 4 ayına kadar raporlanan verilere göre en az 1571 işçi yaşamını yitirdi.

METRENİN EDERİNİN AĞIR BEDELİ…

Canlarına kasteden, 21. yüzyılda 18. yüzyıl vahşi kapitalizm koşullarını aratmayan bir biçimde güvenliksiz ve güvencesiz uygulamalarla çalıştırılan, madenciliğin genetiğine aykırı taşeron firmaların bünyesinde (inşaat, yapı gibi) ter döken işçiler, asıl işçilerle aynı işi yapmasına rağmen emeğinin karşılığını alamıyor. Taşeron firma, ilerleme usulü çalıştığı için işçiler de bunun üzerinden maaş alıyor. Yani ne kadar metre ilerlerse o kadar para alıyor. İşçiler, daha fazla ‘kar’ için, güvenlik önlemleri umursanmaksızın ilerleme endeksli çalıştırıldıkça, ölüme bir o kadar daha yaklaştırılıyor. Zonguldak Kozlu’da, 7 Ocak 2013’te metan gazı patlaması sonucu hayatını kaybeden sekiz madencimizi hatırlayın. Hazırlanan iki ayrı bilirkişi raporuna göre Türk Taş Kömürü Kurumu (TTK); yerin 630 metre altında kömür galerisi açma işini, ocağın birinci sınıf gazlı olduğu ve ani degaj (metan) tehlikesi bulunduğu bilindiği halde, bu alanda hiçbir uzmanlığı bulunmayan ‘Star İnşaat’ adlı taşeron şirkete vermiş, işçileri ‘ilerleme’ usulü çalıştıran yüklenici firma, daha fazla ilerleme yapıldığında daha fazla para kazanılacak mantığıyla işçileri emniyet tedbirlerini ihmal ederek çalıştırdığı ortaya çıkmıştı. Örneğin, 30 metre ilerlerlerse 900 lira, 35 metre 1000 lira, 40 metre 1100 lira gibi...

YİTENE, DİRENENE SAYGIYLA...

İş cinayetlerinde kaybettiğimiz, hükümet tarafından her facia sonrası vaatler verilen ama birkaç gün sonra unutulan, AKP’li bakanının ‘güzel öldüler’ sözüyle akıllara kazınan madencilerimizi saygıyla yad ediyor, geçtiğimiz ay, Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun (TTK) özelleştirilmesine karşı yerin altından çıkmama eylemi yaparak Torba Yasa’dan ilgili maddeyi çıkartmayı başaran Zonguldaklı madencilerimizin fotoğraflarıyla hazırladığımız slayt gösterimizi okurlarımıza sunuyoruz.

Geceden güneş toplayanlara selam olsun...