'Türk Solu' şimdi de Cemaat'e mi göz kırpıyor?

Irkçı yayınlarıyla tanınan Türk Solu dergisinin başyazarı Gökçe Fırat Çulhaoğlu son olarak, Fuat Avni'nin tweetleri üzerine Çağlayan'da toplanan cemaatçilere destek verdi. İşte Çulhaoğlu'nun 1994'te İşçi Partisi'nde başlayıp şimdilik son durağı Cemaat eylemi olan siyasi kariyerinin özeti...

(İleri - Haber Merkezi) Cemaat'in Twitter fenomeni Fuat Avni'nin Cemaat'e yönelik operasyon yapılacağını öne sürmesinin ardından Çağlayan Adliyesi önünde operasyonları engellemeye yönelik yapılan eyleme ilginç bir grup da katıldı. Hakkında çok çeşitli şaibeler gündeme gelen Türk Solu grubunun önderlerinden Gökçe Fırat Çulhaoğlu ve Ali Özsoy, Fethullah Gülen Cemaati'nin düzenlediği eylemlerde boy gösterdi. Çulhaoğlu ve Özsoy eylemde çektirdikleri fotoğrafları Twitter'da paylaştı. 'Türk Solu' grubu son olarak Suriye gündeminde MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a ve AKP'ye destek vermesiyle dikkat çekmişti. İşte Gökçe Fırat Çulhaoğlu ve Türk Solu'nun sansasyon ve şaibelerle dolu tarihi:

1990'LARDA ÖNCÜ GENÇLİK'TE: Gökçe Fırat Çulhaoğlu'nun siyasi yaşamı 1990'lı yıllarda İşçi Partisi içinde başladı. 1994 ve 2000 yılları arasında İşçi Partisi üyesi olan ve kendisini 'Bilimsel Sosyalist' olarak tanımlayan Çulhaoğlu, bu partide Öncü Gençlik İstanbul İl Başkanı ve İşçi Partisi  Merkez Komite üyesi olarak sorumluluk üstlenmişti. Çulhaoğlu, 1990'ların sonunda İşçi Partisi'ni “sağa kayıyor” diye eleştirenler arasında yer alıyordu. 

2000 YILINDA MİT İDDİASIYLA İHRAÇ: Çulhaoğlu ve çevresindeki ekip 2000 yılında İşçi Partisi'nden, “parti içinde MİT hücresi kurma” suçlamasıyla ihraç edildi. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek 16 Ekim 2000'de dönemin Başbakan Bülent Ecevit'e bir mektup yazarak, "MİT’in İşçi Partisi Öncü Gençlik içinde G. F. Çulhaoğlu başkanlığında kışkırtıcı ajan ekibi örgütlediğini ve  bunun soruşturulmasını" istedi. Perinçek'in iddiasına göre Çulhaoğlu, parti yönetiminden gizli olarak partinin gençlik kamplarında kışkırtıcı konuşmalar yapmış, bunları videoya kaydettirmiş ve bunları MİT’e göndererek kışkırtıcı ajan faaliyeti yürütmüştü. Gökçe Fırat ve arkadaşları ise ihraç edilmediklerini, Perinçek'in Çulhaoğlu'nu siyasi hasım olarak gördüğü için tasfiye etmek istediğini bunun üzerine kendilerinin istifa ettiğini öne sürdü.

BAYKAL ROZET TAKTI: 2000 yılının Ocak ayında İP ile ilişkisinin kesilmesinin ardından Atatürkçü Düşünce Kulüpleri Federasyonu (ADKF)  adıyla faaliyet gösteren çevre, CHP'ye katıldı. Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal törenle CHP'ye katılan grup adına Gökçe Fırat'a rozet taktı. Perinçek, Baykal'a mektup yazarak, bu grubun “MİT'in provokasyon çetesi olduğunu” söyledi. İP'in iddiasına göre grup CHP'den de ihraç edildi. Gökçe Fırat'a göre ise kendisi Kemal Derviş'in CHP'ye katılması üzerine bu partiden istifa etti.

ORDU GÖREVE PANKARTI: 2002 yılında Türk Solu adlı dergiyi çıkarmaya başlayan grup Türkiye gündemine ilk olarak 25 Ekim 2003'teki rektörler yürüyüşü sırasında açtığı 'Ordu Göreve' pankartıyla geldi. 2007-2008 yıllarında başlatılan 'Ergenekon Terör Örgütü' operasyonlarında 'darbecilik' suçlamasına karşı en önemli deliller arasında gösterilen bu pankarttan dolayı birçok kişi suçlandı ancak pankartı açan ve dergisinde yayımlayan Türk Solu üyelerinin bu dava çerçevesinde ifadesine bile başvurulmadı. Türksolu Dergisi yazarı Ali Özsoy ve 10 arkadaşının 'Askeri, kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik'ten yargılandıkları dava ise beraatla sonuçlandı.

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ÇATIŞMASI: 2003'te ADKF’lilerle solcu öğrenciler arasında büyük bir kavga çıktı. Karşılıklı satır ve sopaların da kullanıldığı bu çatışma sonrasında Türk Solu çevresinin üniversitelerdeki örgütlülüğü minimuma indi.  

ALEMDAROĞLU İLE BOZUŞTULAR: 2002'ye kadar İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu ile yakın ilişki içinde olan grup Türk Solu dergisinin çıkmasından itibaren İstanbul Üniversitesi'ndeki  Alemdaroğlu-Nur Serter yönetimine karşı muhalefete geçti. Üniversitedeki 10 Kasım törenlerinde Rektör Alemdaroğlu’nun üzerine ‘Maocu rektör istemiyoruz’ diyerek yürüdükleri gerekçesiyle disiplin cezasına çarptırılan 12 ADKF üyesinden 8'i üniversiteden süresiz uzaklaştırıldı.  

GENEL YAYIN YÖNETMENİNİN İNTİHARI: Okuldan atılanlardan biri Türk Solu dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Erkin Yurdakul'du. Yurdakul, 22 Aralık 2003'te, Beyoğlu’ndaki Türksolu dergisinin bürosundan atlayarak intihar etti. Olayın ardında çıkan Türksolu dergisinde Yurdakul’a methiyeler düzülürken derginin manşeti “Susun Sıra Neferi Uyusun”du. Belki de susun uyarısı, olay hakkında şüpheli düşünenlereydi. Zira Aydınlık dergisi, bu intiharın şüphelerle dolu olduğunu iddia ediyordu.

AZILI KÜRT DÜŞMANLIĞI: Bu tarihten itibaren Türk Solu dergisi kendisini, MHP'den bile daha ırkçı bir çerçeveye oturtarak sürekli olarak Kürt düşmanı kapaklar yayımlamaya başladı. 67. sayı “Azınlık yok, tek dil, tek bayrak” sloganıyla çıkarken, 88. sayıda Türk Solu'nun tanınmasını sağlayan başlıklardan biri atıldı: “Kürt sorunu yok, Kürt istilası var”. Aynı sayıda yayımlanan Gökçe Fırat (Türk Solu dergisi çıkmaya başladıktan sonra Çulhaoğlu soyadını kullanmayı bıraktı) imzalı yazıda, Kürtlerin Diyarbakır merkezli olmak üzere, Kurtuluş Savaşı’ndan itibaren kontrollü bir şekilde çevre illeri istila etmeye başladığı iddia edildi. 89. sayıda Gökçe Fırat, “Türk oğlu Türk kızı Türklüğünü koru” başlıklı bir yazı yazdı. Türk Solu grubu, 'Kürtlerden alışveriş etmeme' kampanyası başlattı. 

İÇ SAVAŞ PROVOKASYONLARI: Türk Solu “Şehidine sahip çık Türkiye!” başlıklı 251. sayısıyla batıdaki halkı “ayağa kalkmaya” çağırdı. 258. sayıda ise “Dağa çıkanı da, dağa çıkartanı da, dağdan indireni de, hepsini asacağız” başlığı kullandı. "BDP kapatılsın” ve “Meclis’te terörist istemiyoruz” kampanyaları düzenleyen dergi “Al sopanı çık sokağa Türkiye” gibi provokatif manşetleri, BDP'lilere yönelik saldırı ve linç girişimlerini alkışlamasıyla, adeta Türk ve Kürt halkları arasında bir iç savaş çıkarmaya çalışıyordu. 2007 yılında Milli Mücadele Derneği adında bir dernek 2010 yılında da Ulusal Parti adında bir siyasi parti kurdu ancak ikisinde de beklediği kitleselleşmeyi yakalayamadı.

GÖKÇE FIRAT'IN HİDAYETE ERMESİ: Irkçı milliyetçi bir çizgide yer alan ama Atatürkçü ve hatta solcu olduğunu iddia eden Gökçe Fırat ve Türk Solu çevresi 2014'te bir başka dönüşüm daha yaşadı. Sakal uzatan Gökçe Fırat artık eski ırkçı milliyetçi mesajlarına ek olarak bir de dindarlık mesajları veriyordu. "Çocuklarınızı Camiye götürün" diyen Gökçe Fırat, “Ezansız ve camisiz bir vatan olmayacağı gibi, camiyi bilmeyen, onu hissetmeyen bir çocuk da hep eksik, hep köksüz kalır” diye yazıyordu. Türk Solu, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ekmeleddin İhsanoğlu'na tam destek verirken Gökçe Fırat da “Ekmeleddin, Tayyip’ten daha dindar ve Müslüman olduğunu ispatlamalı ki AKP’lilerden oy alabilsin!” diye yazdı. 

AKP'YE VE MİT'E DESTEK ESAD'A DÜŞMANLIK: Bu dönemde, AKP'ye destek veren yayınlar yapan dergi “Hakan Fidan: Kimin adamı? Kimin düşmanı?” başlıklı yazıyla, AKP'nin ABD güdümünde olmadığı, MİT'in ABD denetiminden çıktığı, Hakan Fidan'ın ABD denetiminde olmadığı için hedef olduğu, AKP'nin Suriye'de ABD'nin maşalığını yapmadığını aksine ABD'nin Esad'a destek olduğunu iddia etti. Gökçe Fırat ve Türk Solu bu dönemde özellikle AKP'nin Esad'a karşı 'mücadelesine' destek verdi. AKP'nin Suriye politikasını yöneten Davutoğlu, Hakan Fidan gibi isimlere övgüler düzerken, Esad'ı 'ABD ve İsrail projesinin adamı' olarak göstermeye çalıştı.

SON DURAK CEMAAT: Türk Solu ve Gökçe Fırat'ın şaibelerle dolu siyasi yaşamının 'şimdilik' son durağı ise cemaat eylemi oldu. Grubun liderleri Gökçe Fırat ve Ali Özsoy dün İstanbul Adliyesi'ne giderek Cemaat'e destek verdi. Gökçe Fırat, Twitter hesabından fotoğrafı paylaşırken şu ifadeleri kullandı: "Açık konuşalım, Zaman gazetesi şu anda en etkili muhalefet gazetesidir zaten o nedenle susturulmak isteniyor" diyen Fırat, "bu operasyona karşı Zaman’a destek için Adliye’deki buluşmaya gittim, trafik olmasa gazete binasına gidecektim.”