'Dünyanın gözü önünde öldürüldük'

'Dünyanın gözü önünde öldürüldük'

Bugün 14 Ağustos… Ezidi halkı tarafından “73'ncü Ezidi Katliamı” olarak anılan, 14 Ağustos 2007'de 250’den fazla Ezidi'nin yaşamını yitirdiği katliamın yıldönümü… Ve 2014 Ağustos’unda “73'ncü Ezidi Katliamı’nın yıldönümü arefesinde Ezidiler yine katledildi, göçe zorlandı, aç kaldı, kendi deyimleriyle “dünyanın gözü önünde tecavüze uğradı”, Ezidiler, 74'ncü katliamı da yaşadı…

Meryem Yıldırım - İleri

Günde üç kez kutsal sayıp taptıkları güneşe dönerek dua eden, dünyanın eski inançlarından birinin mensubu olan Ezidiler, tarihten günümüze kadar devlet dışı bir topluluk olarak varlıklarını sürdürdü. Ezidilerin toprakla bağı çok güçlü. Tarih boyunca çok büyük acılar yaşamış, çok açlık çekmiş, göç ettirilmiş bu halk bir kez daha felaketleri yaşadı. Ezidi halkının “73'ncü Ezidi Katliamı” olarak andığı 14 Ağustos 2007’ saldırısının yaraları henüz sarılmamışken üstelik…
 
DÖRT KAMYONLA İNTİHAR SALDIRISI
Ezidi nüfusunun en yoğun olarak yaşadığı Irak’ın Musul’a bağlı Kahtaniye ve Adnaniye 14 Ağustos’u 15 Ağustos’a bağlayan gece, ‘gıda yardımı’ görünümünde hareket eden dört kamyonla intihar saldırısı düzenlendi. Irak'ın kuzeyindeki Kürt bölgesel yönetiminin Sağlık Bakanı Zeyan Osman’ın açıkladığı resmi rakamlara göre 250 kişi hayatını kaybetmiş 300’den fazla kişi de yaralanmıştı. El Kaide’nin yaptığı söylenen bu saldırıda resmi olmayan rakamlara göre ise ölü sayısı 500’ün üzerinde iken, bine yakın da yaralı vardı. Bu saldırı Irak işgalinden sonra ülkede meydana gelen en kanlı saldırı olarak tarihe geçti. 
 
IŞİD’İN KOBANE HAZIMSIZLIĞI
Ağustos ayı başlarında başlayan Şengal saldırısını biraz olsun yorumlayabilmek için bir Rojava parantezi açmak gerekebilir. ‘Rojava Devrimi’nin yıldönümü olarak kabul gören 19 Temmuz’da Irak- Şam İslam Devleti (IŞİD) Rojava’nın üç büyük kantonundan olan Kobane’ye saldıracağını duyurmuştu. 2012’den beridir kendi öz savunma güçlerini oluşturan, bölgedekadınlı erkekli milis kuvvetlere katılan Kobane halkı bu savaş ilanının üzerine hazırlanmaya başladı. Büyük bir seferberlik ilan edilmiş, sınırın Türkiye tarafında da kritik tepelere gözcüler dikilmiş ve dayanışma çadırları kurulmuştu. Türkiye’den Rojava’ya geçerek, PYD’ye bağlı YPG saflarına sayıları bini bulan toplu katılımlar olmuş, bu medyaya yansımıştı. Ancak bölgedeki yoğun hazırlığı gören IŞİD saldırmaya cesaret edemedi ve kendine başka bir ‘havalandırma’ koridoru açmaya yöneldi.
 
Kobane’de YPG ve bölge halkının direnişiyle karşılaşan IŞİD, Musul’dan hareket ederek namlusunu Şengal’e doğru çevirdi; yani yaklaşık Irak’ta yaşayan 500 bin Ezidi’nin en yoğun olarak yaşadığı bölgeye...


 

IŞİD’İN AMACI NE?
Ezidi halkı çok kez katliamlara ve göçlere maruz kaldığı için, bunlardan en ağır ve kanlılarından olan 14 Ağustos 2007’deki saldırıyı ‘73.Katliam’ olarak anar. IŞİD’in bu katliamın yıldönümüne doğru bölgeye hareket ettiğini duyan Ezidiler, acı tarihsel referansların refleksi ve IŞİD’in kanlı mazisinden ötürü Şengal Dağı’na doğru kaçmaya başladı. Yanlarında Telafer işgaliyle Şengal’e sığınan Şii Türkmenler de vardı. Hep birlikte kaçtılar, tabii imkanları olanlar…
 
IŞİD kalabalık bir konvoyla Şengal’e doğru ilerliyordu. Şengal halkı Musul’da mevcut olan IŞİD tehdidinden ötürü kendi direniş birliklerini oluşturmuşlardı fakat sayı yetersiz ve cephane tükenebilir, yardım ulaşamayabilirdi. İlk olarak KDP’ye bağlı Peşmergeler tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir ‘yüzüstü bırakmayla’ bölgeden konvoylar halinde ‘çekildi’ ya da ‘kaçtı’. KDP’nin verdiği ‘çekilin’ emrini kabul etmeyen peşmergeler ise (YPG 400 Peşmerge olduğunu açıklamıştı) Şengal halkıyla birlikte Şengal Dağı’na doğru hareket etti.
 
IŞİD’in derdi, Musul’da girişi olan Şengal’den kıvrılıp, Rojava’ya çıkan bir koridor açmaktı. Bir taraftan Ezdiler için ‘kafirler, dinsizler’ İslam aleminin halifesi pozu verseler de dertleri bu değildi. Peşmergenin çekilişi, bölgede güvenlik adına hiçbir birimin kalmamasından ötürü IŞİD, 2-3 Ağustos’ta Şengal’i  altın tepside sunulurcasına ‘teslim aldı’.

'YARDIM EDİN!' FERYADI
IŞİD’in yüzlerce araçlık konvoyla bastığı Şengal'de halk, HPG, YPG, YNK ve KDP’ye “Yardım edin” çağrısı yaptı. KDP’nin verdiği cevap peşmergelerini geri çekmek oldu. YPG ise, büyük bir güçle Rojava üzerinden bölgeye hareket etti. Birkaç gün sonra da HPG harekete geçti. Bu arada şu ihtimale bel bağlanabilirdi: Peşmergelerin  bölgeden çekilmeyip IŞİD’le çatışması IŞİD’i oyalamaya yada yavaşlatmaya yarayabilir, bu süre zarfında YPG cepheye katılabilir ve belki Şengal işgal edilmeyebilir veya daha az zayiatla sağlıklı ve güvenli tahliye edilebilirdi fakat olmadı. Peşmerge geri çekildi. ABD’den aynı gün gelen ağır silahlar yerlerinden kıpırdatılmadı. KDP, geçişine izin vermediği HPG ve YPG’ye tehdit büyüyünce fazla seçenek kalmadığı için ‘yeşili’ yaktı ve YPG bir günlük bir yolculuğun ardından bölgeye ilk ulaşan yapı oldu. 

KORKULAN OLDU: AÇLIK, SUSUZLUK, TECAVÜZ, KATLİAM
Şengal’e gövde gösterisi yapa yapa giren IŞİD, direnişle karşılaşmadan aldığı bölgede kendinden bekleneni yaptı. İlk olarak aynı aileden 12 kişiyi katlettiği bilgisi ulaştı. Sonra Ezidi Kürtlerine 'sabaha kadar İslamiyete geçme' müddeti verdi, aksi takdirde herkesi katledeceğini ilan etti. Ve korkulan oldu: IŞİD, 500 Ezidi’yi katletti, Hristiyan ve Müslümanlardan oluşan 1000’e yakın kadını da cariye yapmak, Arap şeyhlerine yüksek fiyatlara satmak için Telafer Havaalanı'na götürdü. Şengal Dağı’na kaçan halktan Birleşmiş Milletleri’nde açıkladığı rakamlara göre aralarında 50 çocuk ve yaşlılarında olduğu 100 kişi açlık, susuzluk ve kötü koşullardan hayatını kaybetti. Çocukların dağ başında açlıktan bitap düşmüş minik bedenlerinin gömülüşü, internete düşen görüntülerde IŞİD tarafından kaçırılan kadınlara yine kadınların yürek yakan ağıtları ve Irak Meclisi’nin Ezidi bir kadın milletvekilinin, Ezidi halkının durumuna dikkat çekmek isterken yaptığı konuşma esnasında üzüntüden baygınlık geçirmesi hafızalara kazındı. İç acıtan haberlerden biri de, bölgeden gelen, Şengalli kadınların IŞİD’in eline geçmemek için kendilerini asarak öldürdükleri yönündeydi.


DAVUTOĞLU: ÖFKELİ TOPLULUK
Tüm bunların olduğu sırada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğu IŞİD’i ‘terörist ’ statüsünden çıkararak ‘öfkeli topluluk’ statüsüne tayin etti. IŞİD, bu nezakete iki gün sonra internetten yayınladığı bir videoda Suriye’deki üsleri olan Rakka’da su sıkıntısı çektikleri dolayısıyla Türkiye’den Atatürk Barajı kapaklarını açmalarını emrederek, şayet açmazlarsa bizzat İstanbul’a gelip, İstanbul’u özgürleştirerek ‘Allah yolundan sapmış’ AKP iktidarını yola sokacaklarını ve kendi işlerini kendileri göreceklerini ‘haber saldılar’. Röportajı yapan kişinin “bu bir tehdit mi” sorusuna rahatça “evet bu açık bir tehdit” diye yanıt vererek… IŞİD'in bir diğer talebi de Musul’da rehin alıp iddia edilene göre üsleri Rakka’ya götürdükleri Türk diplomatların salınması karşılığında Türkiye’den ağır silah istemekle sergiledi.
 
IŞİD’E ÇAPRAZ ATEŞ
Cephede ise hareketlilik sürüyordu. Yumurtanın kapıya dayandığını gören KDP, HPG’nin Şengal’e intikaline izin verdi. Burada YPG, HPG ve YJA ve yerel halkın oluşturduğu Şengal Direniş Birlikleri’nden Şengal Bölgesi Ortak Savunma Komutanlığı oluşturuldu. Irak uçakları havadan, YPG, HPG ve Peşmerge karadan IŞİD’i araya aldı ve Şengal çeperinde bir temizlik operasyonu başladı ve Şengal'in büyük kısmı geri alındı. YPG ise Şengal Dağı’ndan Rojava’ya açtığı 200 kilometrelik güvenlik koridorundan dün gelen açıklamayla 100 bini aşkın kişiyi güvenli şekilde Rojava’ya ulaştırdığını duyurdu.

IŞİD, bölgeyi ‘insansızlaştırma’ niyetine uygun hareket etmeye devam ediyordu. Koridor açmayı deneyip başaramayınca IŞİD, Mahmur Kampı ve Kürt Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil’e (Hewler) dayandılar. İşte burası mayın tarlası oldu. Mahmur’un bir kısmını kontrol altına alabilen IŞİD’e karadan HPG ve Peşmerge topu, havadan ABD bombası yağmaya başladı.
 
Niye mi? ABD’nin ‘ulusal çıkarları’ devreye girdi. IŞİD’e karşı ilk kez silahlı güç kullanan ABD, Haziran ayında Musul’un işgal edilmesiyle “Ne yapacağız?” sorusuna “bölgede ulusal çıkarlarımızı tehlikeye girdiği an yanıt vereceğiz” cevabını üretmişti. Erbil önemliydi, hem de çok…
 
‘YENİ DUBAİ’ ERBİL TEHLİKEDE
Yılda 12 milyar dolarlık ihracat yapılan, uluslararası piyasada 'Yeni Dubai' olarak bilinen Erbil ve çevresi, yalnızca Türkiye için değil ABD ve Avrupalı şirketler için de Irak'ın en güvenli ve iş yapılabilir bölgesi... ABD her ne kadar ‘beyaz atlı prens’ pozuyla kurtarıcı olarak “Irak’lılara” yardım için Basra Körfezi’nden o dev kuşları kaldırdığına insanları inandırdığını sansa da biliniyor ki, ABD’nin diplomatlarının ve askeri personelinin can güvenliği endişesi ve uluslararası demokrasi ve insani yardım ihracatçısı imajı nedeniyle ‘üzerine düşeni yapma’ sorumluluğu için hedef odaklı lazer bombalarıyla seyyar IŞİD topçu birliklerini vurdu.  ABD’nin en büyük ‘ulusal çıkarı’ sahadaki ‘gözü, kulağı, dili’ olan personeli ve ‘demokrasi ihracatçısı’ imajıdır. Bunlar tehlikede olunca, IŞİD’e ‘yavaş ol’ ayarı verildi ve sınırlı kapsamda müdahale etti.


 

21. YÜZYILDA NAKLEN KATLİAM
Onlarca dünya yardım kuruluşunun reklamına, çağrısına, ‘helikopterlerden yukarıdan bırakılan yardımlara’ rağmen ölmeye devam etti Ezidiler... Şengal Dağı’nda yüzlercesi açlıktan, susuzluktan, kötü koşullardan öldü. Salgınlar başladı, yüzlerce kadın ailelerinden, eşlerinden, çocuklarından ve vatanlarından koparılıp, tanımadıkları birileri tarafından bilinmeyen bir diyara ‘satılmaya’, cinsel köle olmaya götürüldü. Yüzlerce Ezidi, Şengal’de mezarsız hayatını yitirdi, bir aile tüm fertleriyle yok oldu, yerleşim alanları zarar gördü ve kutsal mekanlar havaya uçuruldu. Dünyanın gözü önünde bir tarih, insanlık yok edildi..

Bir gazeteye röportaj veren Şırnak HDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Ezidilik inancının bir bütün olarak yeryüzünden silinmesini hedeflendiğini öne sürdü. Vatanından koparılmaya zorlanan Ezidi inancının varlığı devam ettirme ihtimalinin ortadan kalktığına dikkat çeken Sarıyıldız, Ezidilerin hem inançları nedeni ile dışlandıklarını hem de açlığa mahkum edildiklerini belirtiyor. Ezidiler için “Irak’ın ve Federal Kürdistan bölgesinin işçi sınıfı, ezilenidir. Açlığa mahkum edip göçe zorlandılar” diye Sarıyıldız, göç edenlerin hemen hepsinin yoksul insanlar olduğuna dikkat çekti.
 
Sarıyıldız, Xıdır isminde 35 yaşlarında bir Ezidinin ağlayarak kendisine söylediği şu sözlerin yaşananları anlatmaya yettiğini dile getirdi: "Bizler çok ferman yaşadık. Tarihte başımız kesildi, sürgün edildik, büyük hakaret ve zulümlere uğradık. Ancak 21. yüzyılda dünyanın gözü önünde başımız kesildi, katledildik, tecavüze uğradık ve yeniden göç yollarına düştük."

Fotoğraflar: ANF