250'ye yakın kişi hayatını kaybetti: Soylu'nun 'bir şey olmaz' dediği IŞİD'in Türkiye'de düzenlediği 7 saldırı!

250'ye yakın kişi hayatını kaybetti: Soylu'nun 'bir şey olmaz' dediği IŞİD'in Türkiye'de düzenlediği 7 saldırı!

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisine yöneltilen IŞİD sorusuna gülerek verdiği cevap, örgütün ülkemizdeki saldırılarını ve bu saldırılara ilişkin ortaya çıkan 'ihmal'leri akla getirdi.

İleri Haber

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, çarşamba günü başlayan Suriye harekatıyla ilgili kendisine yönetilen “IŞİD’den saldırı gelebilir mi?” sorusuna gülerek “Bir şey olmaz merak etmeyin” şeklinde cevap vermişti.

Soylu’nun bu denli rahat bir cevabı neye dayanarak verdiği bilinmezken, emperyalizm ve gericiliğin Orta Doğu’nun başına açtığı en büyük belalardan olan IŞİD, ülkemizde düzenlendiği saldırılarda 250'ye yakın kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin de yaralanmasına sebep oldu.

AKP’liler için bir zamanlar “öfkeli gençler” olarak lanse edilen IŞİD’in ülkemizde düzenlediği en büyük 6 saldırıyı hatırlayalım:

5 HAZİRAN 2015: HDP DİYARBAKIR MİTİNGİNE SALDIRI

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 5 Haziran 2015’te Diyarbakır İstasyon Meydanı’ndaki mitingine yönelik bombalı saldırıda 4 kişi yaşamını yitirirken, 400’e yakın kişi de yaralandı.

Olayın ardından bombacı Orhan Gönder’in, IŞİD’le bağlantılı olduğu gerekçesiyle arandığı ortaya çıktı.

Buna rağmen Gönder’in, Suriye’deki IŞİD kamplarında 6 ay eğitim aldıktan sonra 6 Mayıs 2015’te Türkiye’ye giriş yaptığı, 2 Haziran’da Diyarbakır’a geldiği ve 3 Haziran’da kaldığı otele yoklama kaçağı olduğu gerekçesiyle polis tarafından gözaltına alındığı ancak ardından serbest bırakıldığı belirtildi.

20 TEMMUZ 2015: SURUÇ KATLİAMI

20 Temmuz 2015’te, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla, Kobane’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için Suriye sınırındaki Suruç ilçesine gelen 300 kişiye, yardım etkinliğine ilişkin burada düzenledikleri basın açıklaması esnasında, Suriye, Irak ve Türkiye’de katliamlar yapan cihatçı terör örgütü IŞİD üyesi Abdurrahman Alagöz tarafından bir canlı bomba saldırısı düzenlendi.

Saldırıda 33 kişi hayatını kaybetti, 100’e yakın kişi de yaralandı.

Katliamın ardından ortaya çıkan ayrıntılarda, Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü’nün olaydan 3 gün önce 17 Temmuz’da gönderdiği emir yazısında “görev alan tüm personel meydana gelebilecek canlı bomba saldırıları ve benzeri konulara karşı görev yerlerinde dikkatli/duyarlı ve müteyakkız bulunacaktır” denildiği belirtildi.

Ayrıca, canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz hakkındaki ‘terör nitelikli aranan şahıs’ kaydının, 16 Haziran’da Suruç Emniyet Müdürlüğü’ne ulaştığı ancak bu bilgilerin MİT’e iletilmediği de katliamın ardından ortaya çıktı.

10 EKİM 2015: ANKARA KATLİAMI

Ankara'da, 10 Ekim 2015’te Türkiye'nin en kanlı terör saldırısı meydana geldi. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB'nin "Savaşa inat, barış hemen şimdi" çağrısıyla Ankara'da yapılacak olan "Emek Barış Demokrasi Mitingi"nden önce toplanan binlerce kişi IŞİD'in düzenlediği canlı bomba saldırısına maruz kaldı.

Saldırıda 103 kişi hayatını kaybederken, yüzlerce kişi de yaralandı. 

Saldırıya alınmayan önlemler, katliamın göz göre göre geldiğini ispatlar nitelikteydi. Katliamın ardından öne çıkan ayrıntılardan bazıları şöyleydi:

- 62 canlı bomba saldırısı uyarısına rağmen, 14 Eylül 2015’te yapılan İl Güvenlik Koordinasyonu toplantısında Emniyet, MİT ve Jandarma mitingin yapılmasında bir sakınca görmedi.

- Bu tür mitinglerde yapılan gece yol araması bu defa gece saat 12:00’de sonlandırıldı ve sabah saat 09:00’da yeniden başladı. Bu sırada canlı bombaları Gaziantep’ten Ankara’ya getiren iki araç saat 08:30’da, yani yol uygulamasına ara verildiği saatlerde Ankara’ya girdi.

- Mitingden önce polis birimlerine ‘bütün personelin öncelikle kendilerine yönelik olası canlı bomba konusunda duyarlı olmaları’ talimatı verildi. Buna rağmen Gar ve çevresinde arama noktaları oluşturulmadı.

- Canlı bombalardan Yunus Emre Alagöz’ün eylem yapacağına ilişkin istihbaratlar vardı. IŞİD’in, Diyarbakır, Suruç, Ankara Gar ve İstanbul Taksim’deki saldırılarının talimatını verdiği belirlenen İlhami Balı saldırı emirlerini 2013 yılından beri dinlenen telefon hatları üzerinden veriyordu. 

- Saldırının ardından daha yaralılar yerdeyken polis alana gaz sıktı. Kamera görüntülerine göre patlamadan 30 dakika sonra gelen ilk ambulans yaralılara müdahale etmeden gitti, bir ambulans yerinden hiç ayrılmadı ve 11 ambulans da hiç yaralı taşımadı.

12 OCAK 2016: SULTANAHMET SALDIRISI

İstanbul Sultanahmet Meydanı'nda 12 Ocak 2016'da IŞİD üyesi Nabil Fadlı tarafından düzenlenen canlı bomba saldırısında, 12 Alman vatandaşı hayatını kaybetti ve 16 kişi de yaralandı.

Katliamın 26 sanıklı davası 31 Ocak 2018’de karara bağlandı. Mahkeme, sadece 3 sanığa ağırlaştırılmış müebbet ve toplam 329'ar yıl hapis cezası verdi. 

19 MART 2016: İSTİKLAL SALDIRISI

İstanbul İstiklal Caddesi'nde, 19 Mart 2016'da, IŞİD tarafından düzenlenen canlı bomba saldırısında İran ve İsrail vatandaşı 4 kişi hayatını kaybederken, 44 kişi de yaralandı.

4'ü tutuklu 5 sanığın yargılandığı davada karar, 5 Nisan 2019’da çıktı. Sanıklar Ercan Çapkın ve Hüseyin Kaya'ya "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs"  ve " Tasarlayarak kasten öldürme" suçlarından 5'er kez ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.  2 sanığa ise "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15'er yıl hapis cezası verilirken bir sanık da tüm suçlardan beraat etti. 

28 HAZİRAN 2016: ATATÜRK HAVALİMANI SALDIRISI

İstanbul Atatürk Havalimanı'nda IŞİD tarafından 28 Haziran 2016'da düzenlenen canlı bomba saldırısında 45 kişi yaşamını yitirirken, 163 kişi de yaralandı.

Saldırıyla ilgili açılan davada savcı 6 sanığın 46'şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istedi.

16 Kasım 2018’de verilen kararda, 46 sanığın yargılandığı davada, 6 sanığın “anayasayı ihlal” ile 45 kişiyi “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan 46’şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verildi.

1 OCAK 2017 - REİNA KATLİAMI

1 Ocak 2017’de, İstanbul Ortaköy’de bulunan ‘Reina’ isimli gece kulübüne düzenlenen silahlı saldırıda 39 kişi hayatını kaybetti, 79 kişi de yaralandı. Saldırı, 4 Ocak’ta IŞİD tarafından üstlenildi.

Katliamla ilgili Özbek asıllı IŞİD militanı Abdulkadir Masharipov’un da sanıkları arasında yer aldığı 58 sanıklı davanın sekizinci duruşması Ağustos 2019’da görüldü.

Mahkeme son duruşmada verdiği ara kararında, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verdi. Heyet, asas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için bir sonraki duruşmaya kadar savcıya süre verdi. Bir sonraki duruşmanın 31 Ekim’de yapılacağı bildirildi. 

FAİLİ ‘ŞİMDİLİK’ MEÇHUL: 11 MAYIS 2013 – REYHANLI KATLİAMI

11 Mayıs 2013’te, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bombalı araçlarla düzenlenen saldırıda 52 kişinin hayatını kaybetti, 146 kişi de yaralandı.

Saldırının gerçekleştiği dönemin Başbakanı olan Tayyip Erdoğan, Reyhanlı’daki saldırıların Suriye’de organize edildiğini belirterek, “Bu işin takipçisiyiz, bedelini kendilerine ağır ödeteceğiz” dedi. Erdoğan’ın, Reyhanlı’daki saldırıda hayatını kaybedenler için sarf ettiği, ’53 Sünni vatandaşımız’ ifadesi ise tartışma yaratmıştı. Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler ise, “Olayı gerçekleştiren örgüt, bağlantılı olduğu kişiler tespit edildi. Bunların Suriye’deki rejim yanlısı örgütlerle ve oradaki istihbarat örgütleriyle irtibatlı oldukları tespit edildi” dedi.

Saldırıdan dört ay sonra IŞİD, yayınladığı bir bildiriyle katliamı üstlendi. Emniyet ise saldırıyı IŞİD’in düzenlediği iddiasını 2 Ekim 2013’te kesin bir dille reddederek “Failleri yakaladık” dedi. 27 Mart 2014’teki AGİT toplantısında Türkiye elçisi Tacan İldem, bombalı saldırının ‘El Kaide unsurlarınca yapıldığını‘ söyledi.

[ih2]

Reyhanlı saldırısının zanlıları olduğu öne sürülen ve geçen yıl Türkiye’ye getirilen Yusuf Nazik ile firari Mehmet Gezer, 19 Temmuz 2014 yılında yaptıkları açıklamada, Heysem Topalca’ya işaret etmiş, “Topalca, Suriye’deki cihatçılara destek veren Suriye vatandaşı bir Türkmen. Bize bu tezgâhı kuran kişi, Heysem Topalca olabilir. Topalca’yla zaman zaman Reyhanlı’dan mal geçirmek için işbirliği yapıyorduk. Bu adam eskiden beri kaçakçılık yapar. Hem Reyhanlı bölgesinden hem de Yayladağı’ndan geçiş yapabiliyor. Biz Reyhanlı’ya yanaşamıyoruz bile. Oralar cihatçıların elinde. Bizi görseler keserler” ifadelerini kullanmıştı.