1920’li yıllarda bir komünist nefer: Salih Hacıoğlu

1920’li yıllarda bir komünist nefer: Salih Hacıoğlu

Salih Hacıoğlu, Ankara’da başladığı komünist faaliyetini Mezopotamya’ya yönelik olarak Adana ve Mersin bölgesinde sürdüren, bir süre İstanbul’da bulunduktan sonra taşrada, özellikle Samsun-Trabzon hattında, yürüten ender komünistlerden biridir. 1928-1939 yılları arasında Türkiye Komünist Partisi dışında kalmış olan Hacıoğlu, inat ve ısrarla yürüttüğü mücadelesi sonucunda yeniden TKP üyeliğini kazanmış ve yaşamını TKP üyesi olarak tamamlamıştır. Teorik çalışmalarından çok etkili pratik-örgütçü faaliyetleriyle öne çıkan bir komünist önder olarak Salih Hacıoğlu’nun mücadelesine ve anısına saygıyla…

Ufuk Akkuş

Erden Akbulut ve Erol Ülker tarafından hazırlanan “Hafi TKP ve THİF Genel Sekreteri Salih Hacıoğlu Belgelerle Yaşam Öyküsü” adlı kitapta; siyasi yaşamı “Hafi TKP” (Hafi Türkiye Komünist Partisi) veya “Türkiye Bolşevik Komünist Partisi”nde başlayan, sonra “Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası”nda devam eden ve “Türkiye Komünist Partisi”nde son bulan Salih Hacıoğlu’nun devrimci mücadelesi RGASPİ’de (Rusya Sosyal Siyasi Tarih Arşivi)  bulunan şahsi dosyasından ve diğer arşiv belgelerinden yararlanılarak anlatılıyor.

1880 yılında Trabzon ilinin Tonya kasabasına bağlı Orta Mahalle köyünde dünyaya gelen Hacıoğlu, lise ve yüksek öğretimini İstanbul’da tamamlamıştır. 1904 yılında “Askeri Veteriner Enstitüsü’nden mezun olarak Ordu’da veterinerliğe başlayan Hacıoğlu, Abdülhamit’in baskı dönemine rastlayan öğrenciliği sırasında muhalif fikirlerle tanışmış, Tevfik Fikret ve Namık Kemal’in eserlerini okumaya başlamıştır. 1908 yılında girdiği “İttihat ve Terakki Partisi”nden siyasal programında değişikliğe gittiği gerekçesiyle ayrılmıştır.

Akbulut ve Ülker; Hacıoğlu’nun komünist fikirlerle nasıl, nerede ve ne zaman tanıştığına ilişkin kesin bilgilere sahip olunmamasına karşın yolu tesadüfen Ankara’ya düşen Şerif Manatov’un, Hacıoğlu’nun komünist harekete katılmasında önemli bir rol oynadığını söylerler.

Manatov, Mulla-Nur Vahitov’la birlikte Rusya’da Bolşevik Partisinin Müslüman Komiserliğinde çalışmış, Mustafa Suphi’nin bu büro ile ilişkilenmesinde rol oynamıştır. Mustafa Suphi liderliğindeki Türk Komünist Teşkilatı’nın kuruluş sürecinde önemli bir dönüm noktası olan Temmuz 1918’deki “Türk Sol Sosyalistler Konferansı”, Moskova’daki Merkezi Müslüman Komiserliğinin ev sahipliğinde toplanmıştır. Bu sıralarda Hacıoğlu, Vakkas Ferit ile tanışır. Hacıoğlu; Ferit’e, Manatov ve Nuri adlı bir sosyalist ile birlikte “Bolşevik Komünist Partisi”ni kuracağını söyler. Ancak Vakkas Ferit böyle bir partinin zaten gizlice örgütlenmiş olduğunu söyler. Ferit’in Bolşevik örgüt olarak bahsettiği Mayıs 1920’de Anadolu hareketi içinde ortaya çıkan Yeşil Ordudur. Hacıoğlu, Manatov ve Nuri ile birlikte Yeşil Orduya katılmış ancak örgütün tüzüğünü yetersiz bulmaları ve bazı noktalarda komünist ilkelerle çeliştiğini fark etmeleri sonucunda örgütle ihtilafa düşerler. Ankara komitesini kurmakla görevlendirilen bu ekip yeni bir program ve tüzük hazırlayarak Yeşil Ordu genel merkezine sunarlar. Ancak bu istek kabul edilmez ve Yeşil Ordu merkezi, Ankara Komitesinin faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasını ister. Hacıoğlu ve arkadaşları bu isteği yerine getirmeyerek faaliyetlerine “Hafi Komünist Partisi” veya “Türkiye Bolşevik Komünist Partisi” (TBKP) ismiyle bağımsız olarak devam ederler. Yeşil Ordu’nun bir kolu olarak ortaya çıkan bu hareket daha sonra Ağustos 1920’de Mustafa Suphi liderliğindeki Bakü merkezli harekete bağlılığını açıklar. 18 Ekim’de resmi “Türkiye Komünist Fırkası” kurulur. Yeşil Ordu da dahil olmak üzere bu örgütün dışında kalan tüm Bolşevik ve komünist yapılar yasaklanır. Yeşil Orduya bağlı birçok ittihatçı kadro resmi partiye katılsa da başta Nazım Bey olmak üzere daha önce Yeşil Orduya mensup bir başka grup 7 Aralık 1920’de kuruluşu resmileşen THİF’te yer alır. Hafi TKP üyelerinin de yer aldığı THİF’nin kuruluşunda 4 Ekim 1920’de Ankara’ya ulaşan ilk Sovyet sefaret heyetinin başında bulunan Upmal-Angarski önemli rol oynar. Hacıoğlu, THİF’nin kuruluş sürecini yürütmek amacıyla Halk Zümresi ve TBKP temsilcilerinin oluşturduğu komisyonda ve sonrasında THİF’nin 12 kişilik merkez komitesinde yer alır. 1920 yılının Aralık ayının sonlarında patlak veren Çerkez Ethem Ayaklanması THİF’nin sonunu getirir. Hacıoğlu bir bahane ile İstiklal Mahkemesince tutuklanır. Kırşehir cezaevinde bir süre tutuklu kalan Hacıoğlu, TBMM’nin Sovyetlerin de etkisiyle 1921’de çıkardığı özel aftan yararlanarak serbest kalan THİF yöneticileri arasında yer alır. Hacıoğlu, 18 Mart 1922’de Sovyet sefarethanesinde “Paris Komünü” anma gecesinde Sovyet elçisi Aralov ve Komintern temsilcisi Golman ile bir toplantı yapar ve neticesinde THİF’nin yeniden faaliyete geçmesi kararı alınır. Böylece THİF’nin ikinci faaliyet dönemi başlar. Mart-Ağustos 1922 döneminde THİF’nin örgütsel ve politik yönetiminde ağırlık Nazım Bey de olmuş, Hacıoğlu Ankara dışında güneydeki çalışmaları yönetmiştir.

Şefik Hüsnü, Nisan 1923’te kaleme aldığı raporda 13 Mart’ta yakalanan Hacıoğlu hakkında olumsuz görüşler öne sürmüştür. Salih ve Golman’ın yürüttükleri faaliyeti tümüyle uygunsuz ve zamansız bir ajitasyon olarak değerlendirmiştir. Şefik Hüsnü’ye göre Aralofların uyarılarına rağmen Hacıoğlu ve ekibinin izahsız serüvencilikte ısrarları zaten dağılmakta olan Ankara’daki fırkaya darbeyi indirmiştir.

Hacıoğlu daha sonra 1925’te Akaretler’de Şefik Hüsnü’nün evinde toplanan TKP kongresine katılmış ve köylü sorunu hakkında bir rapor sunmuştur. O dönem TKP merkez komitesi üyesi olan Hacıoğlu, köylü işlerinden sorumlu olup uzunca bir süre Trabzon’da görev yapmıştır. Şefik Hüsnü, TKP faaliyetlerini yoluna koymak üzere Haziran 1927’de Komintern üyesi olarak Türkiye’ye gelmeden önce Doğu ve Balkan sekreterliklerine parti üyeleri hakkında değerlendirmelerini içeren raporda; Hacıoğlu hakkında da olumsuz görüş dile getirmiştir. Hacıoğlu’nun, sosyal demokrat ideoloji eğilimi nedeniyle SEKA’dan uzaklaştırılması gerektiği ve idarecilik rolünü yapma yeteneğinde olmadığını ve tam bir güveni hak etmediğini belirtmiştir. 1928 TKP Davası’ndan yargılanan Hacıoğlu 4 ay hapis cezasına çarptırılır. Tahliye edilmesinin ardından merkez komitesinin bilgisi dahilinde Moskova’ya giden Hacıoğlu Komintern kararıyla partiden ihraç edilir. Hacıoğlu, Sovyetler Birliği’ndeki yaşamının uzunca bir bölümünde mesleği baytarlıkla geçinmiş ve bu konuda kitaplar yazmıştır.

1936 yılında TKP’nin desantralizasyon görüşmeleri Komintern düzeyinde yürütülürken Komintern kadro Şubesi görevlisi Galcyan ile TKP’nin Komintern nezdindeki temsilcisi Şefik Hüsnü tarafından Sovyetler Birliği’ndeki Türkiyeli komünistlerden ülkeye çalışmaya gönderilecekler ile Sovyetler Birliği’nde kalacaklar belirlenmiştir. Raporda, Salih Hacıoğlu’nun Türkiye komünist hareketine katkılarına değinilmiş ancak siyasi hatalarına da işaret edilmiştir: 1927 yılında MK üyesiyken daha sonra partiden ihraç edilen likidatörlerin tarafını tuttuğu ve 1928’de SSCB’ye geldiğinde, ihraç edilen likidatörlerden partinin yeni yönetimi aleyhine bir mektubu KEYK’e getirdiği iddia edilmiştir. Sonuçta Hacıoğlu’nun, partinin bir yedeği olarak SSCB’de bırakılmasına karar verilmiştir. TKP temsilcisi Marat ise Ağustos 1937’de şu değerlendirmeyi yapmıştır: Hacıoğlu, likidatör SEKA’da provokatör Vedat Nedim ve Şevket Süreyya’nın tarafını tutmuş; 1928’de SEKA lağvedildikten sonra provokatör Hamdi Şamilof ve Şevket Süreyya ile beraber muvakkat Merkez Komitesi’ne karşı muhalefete geçmiştir. Bu yüzden TKP’den kovulmuştur. 1938’de Hacıoğlu TKP temsilcisi ile görüşmesinde TKP üyeliğinin iadesini gündeme getirmiş, Enternasyonel Kontrol Komisyonuna (EKK) yaptığı Eylül 1929 ve Mayıs 1930 tarihli başvuruları, KEYK görüşü çerçevesinde reddedildikten sonra EKK Mayıs 1939 tarihli oturumda bu başvuru olumlu bir karara bağlanmıştır.  

1908 yılında İttihat ve Terakki Partisinin üyesi olan, 1920 yılında milli kurtuluş hareketinin başında illegal Yeşil Orduya katılan ve sonra aynı yıl THKİF’nin kurucusu ve sekreteri olan, 1922 yılında TKP kongresinde partinin genel sekreteri ve 1925-1927 döneminde TKP MK üyesi olan, 1928 yılında SSCB’ye giden ve KEYK’e TKP’nin eski MK üyelerinden (raporlarda likidatör, provokatör, renegat (dönek) diye bahsedilen) Şevket Süreyya’nın bir mektubunu götürmüş olduğu için TKP MK kararıyla ihraç edilen, üyeliği TKP’de gösterdiği önceki faaliyetler ile Azerbaycan’daki çalışmalarıyla bıraktığı intiba dikkate alınarak  1939 yılında iade edilen Salih Hacıoğlu; eşi Sabiha Sümbül’ün ilk eşinden olma kızı Dürdane’nin ölümü üzerine Türkiye’ye dönmek üzere T.C. Büyükelçiliğine başvurunca 1949 yılında SSCB İçişleri Bakanlığı makamlarınca tutuklanmış ve 1950 yılında 10 yıl hapse mahkum edilmiştir. Salih Hacıoğlu eşiyle birlikte sürgün edildiği Altay ilindeki “Emek Kampı”nda Nisan 1954’te kalp yetmezliğinden yaşamını yitirmiştir. SSCB Yüksek Mahkemesi Askeri Heyeti tarafından 27 Şubat 1956’ta tamamen aklanmıştır.

Komünist dünyayı inşa etmek için işsizlik, sürgün, hapis cezaları ile geçen mücadele dolu bir yaşam süren Salih Hacıoğlu’nun yaşam öyküsü; Erden Akbulut ve Erol Ülker tarafından arşiv belgelerinden oluşturulan titiz bir çalışmayla aktarılıyor. Hacıoğlu’nun siyasi mücadelesi eksenindeki yaşam öyküsünü okurken dönemin ve sosyalist hareketin haletiruhiyesini de öğreniyoruz.

(Bu arada diğer baskılarda düzeltilmesi hasebiyle iki eksik noktaya değinmiş olayım. Birincisi, kitabın sunu bölümünde Türkiye Bolşevik Komünist Partisi yerine Türkiye Birleşik Komünist Partisi denilmiş; ikincisi ise kısaltma listesi kitapta yer almıyor.)

Künye: Hafi TKP ve THİF Genel Sekreteri SALİH HACIOĞLU Belgelerle Yaşam Öyküsü, Erden Akbulut-Erol Ülker, Sosyal Tarih Yayınları,2020, 202 Sayfa.

DAHA FAZLA