TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM'de partisinin haftalık basın açıklamasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

İleri Haber

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, marketlerin krediyle alışveriş sistemine geçmesini hatırlatarak, Erdoğan’ın market gezisindeki “Fiyatlar gayet uygun” açıklamasını eleştirdi. Baş, “Erdoğan arama kurtarma çalışmalarında ‘kendini arayan’ vatandaş gibi” dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) partisinin haftalık basın açıklamasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Konuşmasına, Meclis’in bugün fiilen çalışmaya başladığını hatırlatarak başlayan TİP Genel Başkanı’nın açıklamalarının tamamı şöyle:

Türkiye, Saray rejimiyle yönetildiği her gün siyasal, toplumsal ve ekonomik olarak yıkım yaşayan, cehennemden cehennemin dibine doğru sürüklenen bir ülke haline getirilmiş durumda. Koca bir ülkeyi dış politikadan en temel en kadim insan haklarına kadar neresinden tutsak elimizde kalan bir enkaza dönüştürdüler.

“Barınamıyoruz”, “Isınamıyoruz”, “Geçinemiyoruz”… Türkiye’nin her yerinden bu sesler yükseliyor!

‘CAHİLİN CESARET EDEBİLECEĞİ PR ÇALIŞMALARI’

Türkiye yönetilmiyor, savruluyoruz, bu iktidar elinde uçuruma doğru sürükleniyoruz! Durumun vehameti nedeniyle AKP tarafından hiç olmadık saçmalıkta gündemlere ve ancak bir cahilin cesaret edebileceği komiklikte sözde PR girişimlerine maruz kalıyoruz. Başkası adına utanmak tabirinin karşılığını iliklerimize kadar hissediyoruz. 

Geçen haftaki basket oynanıyormuş gibi yapılan görüntülerden söz etmiyorum, o başlı başına bir trajikomiklik ama daha önemlisi ve sinir bozucu olanı Erdoğan’ın sözde market alışverişine çıktığı görüntülerdi.

Tarım Kredi Kooperatifi satış mağazasından alış veriş yapan Erdoğan’ın “Fiyatlar gayet uygun” açıklaması ile yandaş gazetelere bu şekilde haber oldu.

‘ERDOĞAN, KENDİSİNİ ARAYAN VATANDAŞ GİBİ’

Başka bir haber daha vardı, kendisiyle ilgili kayboldu ihbarı yapıp arama kurtarma ekipleriyle kendini arayan vatandaş!  Bu ikisinin birbirinin aynı olduğunu söyleyebiliriz.

Asgari ücretlinin 2 bin 825 lira gibi utanç tutarına mahkum edildiği bir ülkede aylık resmi maaşı 90 bin lirayı bulan birisinin uygun açıklamasıyla halkı rahatlatma çabasını öfke ve hayret içinde dinliyoruz.

“Fiyatlar gayet uygun" diyen Erdoğan'ın temel gıdaları almadığı market alışverişine 1002 lira ödemiş. Yani 1 saatte asgari ücretlinin bir aylık maaşından en düşük kirayı çıkarınca kalan parayı 1 saatlik alışverişe ödemiş. Ama çıkmış “Fiyatlar uygun” diyor.

Halkın deyimiyle “Yediği önünde, yemediği arkasında”… Saraylarında gününü gün ederek zevki sefa içinde yaşayan Cumhurbaşkanı için 90 bin lİra maaş uygun.

5li çetenin her ihaleyi alması, her tür vergisinin silinmesi uygun…

Yazlık saray, kışlık saray, uçan saray yüzen saray zaten ağaya beleş!

Özetle söylemek gerekirse; resmi enflasyonun yüzde 20’ye, gerçek enflasyonun yüzde 44 olduğu bu ortamda, binlerce koruma olmadan teşrif edip Meclis’e gelmeye bile korkan zat tek başına markete gitmiş de bir de fiyatları uygun bulmuş.

‘MARKETLER KREDİYLE ALIŞVERİŞ SİSTEMİNE GEÇTİ’

Siz galiba sadece kendinizle ilgİli haberleri okuyorsunuz. Bu yüzden memleketin geldiği durumdan haberiniz yok. Bu haftanın en acı haberinden belli ki bihaber!

Marketler krediyle alışveriş sistemine geçmeye başladı. İnsanlar çocuğuna alacağı sütü krediyle alacak duruma gelmiş ama fiyatlar iyi öyle mi? Halkın sırtından lüks ve şatafat içerisinde yaşayıp milyonları yutanlar, bir asgari ücretli için o fiyatların ne anlama geldiğini gayet iyi biliyorlar aslında.

Bilmediklerinden, lüksün gözlerini kör ettiğinden filan değil, kötü oldukları için bunu yapıyorlar. Cehenneme çevirdikleri bu ülkede kendilerinin ve bir avuç servet sahibinin sefaları sürsün diye yapıyorlar. Saltanatları sürsün diye utanmazca yalan söylemeye ve insanların öfkesini başka yerlere yönlendirmeye çalışıyorlar.

‘SORUNLARI YARATAN SORUN ÇÖZEMEZ’

Biz bu ülkenin yüzde 99’u için gerçek enflasyonun yüzde 40 üstünde olduğunu biliyoruz. Bu AKP’nin eseridir. AKP beterin beteridir.

Kişi başı milli gelir 100 yıldır ilk defa, 7 yıldır üst üste düştü. Özetle “Ekonominin sorumlusu benim” diyen, kendisini dünyanın en büyük iktisatçılarıdan birisi olarak gören (diplomasını hiç görmedik ama iktisat okuduğu iddiası var) ülkedeki yoksulluğun, pahallığın, enflasyonun, işsizliğin baş sorumlusudur!

Hiçbir sorunu, o sorunu yaratan zihniyet çözemez! Siz sorun çözen değil sorun yaratan, sorunları kangrenleştiren bir iktidarsınız. 

‘UYGUN DEDİKLERİ, ALIŞVERİŞ İÇİN KREDİ ÇEKMEK’ 

Tekrar edelim; vatandaşın marketten yiyecek alabilmesi için bankalardan kredi çekmesi gerek. Uygun dedikleri şey bu. Erdoğan’a soruyorum: İnsanların marketten alış veriş yapamayacak hale gelmesi, evine ekmek götürebilmek için bile banka kredisi kullanmak zorunda kalması mı uygun ?

Bu arada ortaya saçılan Panama pisliklerinden öğreniyoruz ki, iktidarın yandaş patronları, Saray aracılığıyla halktan çaldıkları paraları bir de vergi cennetine kaçırıp, kardan kar ediyorlarmış.

Bebek bezine alarm takılan bir ülkenin vatandaşı yandaş bir müteahhit 210 milyon dolar parayı vergi cennetine kaçırmış, uygun dedikleri bu. Uygun tabi, çünkü siz bütün kanunları, mevzuatı hırsızlara uygun hale getirdiniz.

‘ANTİ-STATİK HALILAR HALKIN STRESİNİ BİTİRMEZ’

Bu arada Meclis’e vekillerin stresini azaltsın diye anti-statik halı döşenecekmiş. Bütün ülkeyi o halıyla kaplasanız hayat pahalılığından geçim derdine düşmüş milyonlarca yurttaşımızın stresini azaltamazsınız.

Stresin kaynağı ne? Bizim öfkemiz Meclis’e serdiğiniz anti-statik halılarla değil, sizin altınızdaki kırmızı halıları lüks otomobilleri elinizden aldığımızda azalır artık.

‘YOKSULLAR İÇİN KRİTİK BİR EŞİKTEYİZ’ 

Bu hafta Meclis’in gündemlerinden biri de Paris İklim Anlaşması. Dünya sonuncusu olarak onaylayacağımız anlaşmanın nihayet Meclis’te onaylamak üzere gündeme alınması vesilesiyle bir iki çift söz söylememiz gerekiyor.

6 yıldır AKP, bu anlaşmayı çeşitli gerekçelerle Meclis’e taşımamakta diretiyordu. 6 yılın sonunda Genel Kurul’a gelmesi gecikmiş fakat hayırlı bir iş. Sonunda bu kürsüden iklim kriziyle ilgili gerçekleri, iktidarın bu konuda ne yaptığını ve ne yapmadığını konuşabileceğiz.

Tüm dünya için ama özellikle yoksullar için, bugün bile bir ekmeğe muhtaç olanlar için çok kritik bir eşikteyiz. Ya dünyamız tüm canlılar için yaşanmaz bir yer haline gelecek ya da köprüden önceki son çıkışı yakalayıp gidişatı tersine çevireceğiz.

 Şimdi demek ki önümüzde bir köprü var, arkamızda bıraktığımız, bizi o köprünün ayağına kadar getiren bir yol var. O yol, 200 yıldır kârdan başka bir şey bilmeyen, işçiyi sömürdüğü gibi doğayı da sömüren, tüm kaynakları köküne kadar tüketen, elinde tuttuğu kömürü, petrolü, doğalgazı istediği gibi satabilsin diye tertemiz yenilenebilir enerji kaynaklarını elinin tersiyle iten sermayenin düzdüğü, adlı adınca kapitalizmin yoludur.

Patronlar öyle istedi diye fosil yakıtları tükete tükete bugünlere geldik. Dünyamız tam 1 derece ısındı. 1 dereceyle bile ne felaketler yaşandığını gördük. Elimizi çabuk tutmazsak  yüzyılın sonuna kadar bunun 2, 3, hatta 4-5 derecelere yükselmesi an meselesi.

Yeryüzünü bir avuç uluslararası tekellerin ve politikacıların sözde iyi niyetlerine, boş vaatlerine bırakamayacağımız açık.

‘AKP’NİN TEK SEVDİĞİ YEŞİL, DOLAR YEŞİLİ’

Saray’ın gözü elbette kömürden, petrolden, inşaattan, termik santralden başka bir şey görmüyor.

Gözleri beton beton, kömür kömür parlayan AKPliler, şimdi bu anlaşmayı da, 3 milyar dolarlık iklim projeleri kredisine konmak için kabul ediyorlar. AKP’nin yeşil diye sevdiği tek şey dolar yeşili! Onlar sadece dolarda yeşili seviyor.

AKP’nin bu ikiyüzlülüğe karşı tavır alacağız, bu sahterkarlığı her yerde anlatacağız.

İklim kriziyle mücadele yalnızca karbon emisyonunu azaltmaya çalışmakla olmaz. Enerji politikalarında köklü bir dönüşümü, üretim ilişkilerinde köklü bir dönüşümü, planlamaya dayalı kır-kent politikalarını gerektirir.

‘ATIK DEPOLARINA SALDIRI İKTİDAR ZİHNİYETİ’

Palavrayla karın doymuyor. İktidarın kimin dostu, kimin düşmanı olduğu ortada. Patronların milyonlarca lira vergi borcunu bir kalemde silenler, atık kağıt depolarına baskın düzenliyor, geri dönüşüm işçilerine saldırıyor. Atık kağıt işçilerinin deposuna polis ve belediye ekipleri saldırdı. Depoya çok sayıda biber gazı atıldı.

İstanbul Ümraniye Belediyesi'ne bağlı zabıtalar, sabah saatlerinde geri dönüşüm depolarına gelerek, burada çalışan işçilere ruhsatlarının olup olmadığı sordu. Zabıtalar, ruhsatları olmadığı öne sürülen depolara el koyma tehdidinde bulundu. İktidarın zihniyetini yansıtıyor.

‘UĞUR TEKSTİL İŞÇİLERİNİN YANINDAYIZ’

Urfa’da DİSK Tekstil'in bir süre önce yetki aldığı, 300 işçinin çalıştığı Uğur Tekstil'de sendika ile sözleşme yapmaya yanaşmayan patron, bütün işçileri Kod18 (İşin sona ermesi) ile işten atarak fabrikayı kapattı. İşçilerin yanındayız.

‘BALDUR İŞÇİLERİ KAZANDI’

Baldur işçilerinin grevi 281. gününde kazanımla sona erdi. Direnişleri kazanımla sonuçlanan Baldur işçilerini buradan selamlıyoruz.

TİP VEKİLLERİ ANADOLU’DA HALKLA BULUŞACAK

Son olarak  hafta sonu toplanan TİP MYK’sının aldığı iki kararı bu vesileyle sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu hafta sonu itibariyle partili milletvekillerimizden ve genel merkez yöneticilerimizden oluşan heyetlerle Anadolu’yu il il, ilçe ilçe gezeceğiz ve halkın sorunlarını daha fazla dinleyip, daha etkin bir temsiliyet görevini yerine getirmeye çalışacağız.

YENİ PARTİ SÖZCÜSÜ KADIGİL

İstanbul Milletvekilimiz Sayın Sera Kadıgil, Parti Sözcüsü olarak görevlendirilmiştir. Sayın Kadıgil her hafta cuma günü MYK toplantılarımızın ardından hem toplantılarda ele aldığımız gündemleri, hem Türkiye İşçi Partisi’nin çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaşacaktır. Kendisine bu vesileyle yeni görevinde başarılar diliyorum.