Yeni Aydınlanma ve heyecanın kaynağı

"Doğu'ya bakarken..." başlıklı yazımızda, bölgemizdeki halkların, "ya eşi benzeri görülmemiş bir yok oluş ya da tarihsel bir ileri adım" ikilemiyle karşı karşıya olduğuna değinmiştik. 
 
Kaldığımız yerden devam edelim... 
 
Bölge halklarının, Avrupa'ya göre geç ve eklektik Aydınlanma'sının siyasi sonuçlarını 20. yüzyılda yaşadıklarını söyleyebiliriz. 
 
Bu "Aydınlanma Dönemi"nin siyasi sonuçları, 19. yüzyılın sonlarından itibaren açılan, emperyalizmin yeni döneminin izlerini taşıyordu. 
 
Doğu'nun "Birinci Aydınlanması", burjuva karaktere sahipti. 
 
İslamcı siyasi aktörlerle emperyalizmin kurduğu ilişkilere duyulan tepkiyi barındırmakla birlikte, laiklikle Batılılığı özdeşleştiriyordu. 
 
Ortadoğu ve Kuzey Afrika söz konusu olduğunda bu dönemin yarattığı siyasi aktörlerin kimi benzer özellikleri vardı: Doğu'da aydın-devlet ilişkisinin bir sonucu olarak kadroları devlet mekanizmasından devşirilmiş, emperyalizmle mesafeli ilişkiyi benimsemiş, bir kısmı bu sınırlarda bir kısmı daha radikal olmakla beraber bağımsızlıkçı, Batıcı, toplumda derin kökleri bulunan gericilikle otoriter ve çokça şekilci yöntemlerle mücadeleye yönelmiş... 
 
Yukarıda saydıklarımız hakkında şu ana kadar çok yazıldı, çok çizildi. Yani henüz çok yeni bir şey söylemedik... 
 
Gelelim bugüne...
 
Bugün ve gelecekle ilgili çok detaylı bir analiz için daha çok verinin birikmesi gerekiyor. Şimdiye kadar birikenlerin hepsini sıralamaya çalışmak da bu yazının kapsamını aşacaktır. O yüzden kimi notlar düşmekle yetineceğiz. 
 
Doğum sancılarını yaşadığımız şey, bölgemiz için "İkinci Aydınlanma Hareketi"dir. 
 
Gericiliğin ve emperyalizmin; halkların, toplumların ve tek tek bireylerin bir arada yaşayamadığı bir bataklık yaratmasına reddiyedir. 
 
İki toplumsal ihtiyacı, yani, laiklik ile kendi zenginliklerine sahip çıkma (yurtseverlik) gerekliliklerini bünyesinde barındırır. Laik olduğu kadar yurtsever, yurtsever olduğu kadar laiktir. 
 
Ya da tersinden, laik olmazsa yurtsever, yurtsever olmazsa da laik olamaz. 
 
Aynı zamanda, barış ve özgürlük arayışıdır.
 
Gerektiğinde canıyla kanıyla mücadele eden, burjuva demokrasisinin sınırlarını fark etmeye başlayan, her kurulan sandığa koşa koşa gitmeyen yeni bir yurttaşlık bilincinin nüvelerini taşır.*
 
Bürokratik olmaktan çok halkçı karakter taşır. Uluslararası kapitalist sistemin yaşadığı son iktisadi krizin emekçiler üzerindeki yıkıcı etkisi emekçi-halkçı karakterini pekiştirmiştir.
 
Uluslararası kapitalist sistemin yaşadığı iç krizlerin, tek kutuplu dönemin bitmekte olup olmadığı yönündeki tartışmaların sıklaştığı bir döneme doğmaktadır. 
 
Emperyalist Batı'nın iyi polis-kötü polis yaratarak tepkileri mas etme ve ileri unsurları kendine bağlama potansiyelinin düşük olduğu bir dönemin ürünüdür. 
 
Nihayet...
 
Sosyalizmi güncel kılmaktadır.
 
Sosyalistleri ve komünistleri, ülkelerinin ve bölgelerinin kurtuluşu için göreve davet etmektedir. Misyon yükleyicidir. 
 
Sosyalistler ve komünistler, ülkelerinin ve bölgelerinin geleceği, halklarının kaderi için çok uzun bir süredir ilk kez, böylesi tarihsel bir misyonla yüklenebilir.
 
Sosyalizm mücadelesine yeni bir kadro kuşağı kazandıracaktır. Gerçek mücadelelerin içinde olan, müdahil ve yaratıcı bir kadro kuşağı zaten ancak böyle bir misyona sahip olunduğunda edinilebilir. 
 
Ve... 
 
Heyecan vericidir.
 
Daha doğrusu, bir sosyalist kadro için heyecan verici şey başka ne olabilir?
 
[email protected]
 
* Geçen hafta sonu İzmir'de yaptığımız bir toplantıda, genç bir arkadaşımızın dile getirdiği "yeni yurttaşlık bilinci" kavramının ve daha çok, genç yoldaşımızın bu kavramı üretmesini sağlayan zeminin de çok heyecan verici olduğunu belirtmeliyim.