Sokaktaki hareketlilik

‘’Hukuk bittiyse HAZİRAN başlar’’ söyleminin altını dolduran bir yaşam hareketliliği, ülkenin genelinde olduğu gibi Kocaeli’nde de kendini hissettiriyor.

Meclis’te, AKP’nin dayattığı İç Güvenlik Yasa Tasarısı, kavga gürültü arasında madde madde yasalaşırken, ülkeyi faşizme götüren siyasal dayatmanın altyapısı oluşturulmak için gereken düzenlemelerde son aşamaya gelinirken, kent sokaklarından ‘’Sıkı Yönetime Hayır’’ sloganları yankılanıyordu.

Emek Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Halkın Türkiye Komünist Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Çağdaş Hukukçular Derneği, Halkevleri, Dersimliler Derneği ve Kocaeli Üniversitesi öğrencilerinin birlikte çağırıcı olduğu,Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı odalar, Kocaeli Tabip Odası, Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokratik Sol Parti üyelerinin de destek verdiği eylem, son dönemlerin en geniş katılımlı eylemi haline dönüştü.

Binlerce kişi ‘’Faşizme karşı omuz omuza’’ diyerek, diktatörlüğe boyun eğmeyeceğini dillendirdi.

TBMM’de milletvekillerine ölesiye darbeler indirecek biçimde saldırma cüretini gösteren AKP zihniyeti, tek ses ve tek yürek biçiminde lanetlendi.

AKP’nin, 13 yıllık iktidar döneminde yaptıklarının hesabını vermeden kaçmasını sağlayacak yasal düzenlemelere, bedeli ne olursa olsun sonuna kadar karşı çıkılacağı vurgusu yapıldı.

Katılımcılar, 7 Haziran seçimlerinden önce çıkartılacak seslerin, toplumun daha fazla baskı altına alınmasının önüne geçebileceğini bilerek hareket eder gibiydi. Yani, ülkenin, diktatöre teslim olmayacağına ilişkin umut aşılıyordu.

Herkes çok iyi biliyordu ki;

Piyasacılıkta sınır tanımayan siyasal anlayış AKP’nin, yeni anayasa yapacak 400 milletvekilini ‘’sandıktan çıkardık’’ demesi (seçim hileleri sonucu) çok uzak bir ihtimal değil.

İşte, yaşanacak bu manzaranın korkutucu boyutlarına dikkat çekip daha fazla duyarlılık gösterilmesini talep eden sokak, diktatörlük sürecinin son halkasına gelinmesine ve toplumun bütünüyle esir alınmasına sessiz kalınmayacağını net bir biçimde bir kez daha gösteriyordu.

2015 Türkiyesi’nde ortaçağ karanlığının dayatılmasına karşı duranlar sokaktaydı.

Emek yoğunluklu kentin duyarlı insanları aydınlanma, çağdaşlaşma ve demokratikleşme adına kazanılmış olan hakların ellerinden alınmak istenmesine karşı sokaktaydı.

Çocuklarına nefes alabilecek, umutla yaşayabilecekleri bir ülke ve kent bırakabilmeyi amaçlayanlar sokaktaydı.

Kısacası, ‘’Sıkı Yönetime Hayır’ diyen toplam sokaktaydı ve bir daha da evlere kapanmadan kesintisiz mücadele verileceğine işaret ediyordu.

Umut tazelenmiş, kent topraklarına nüfuz eder olmuş ve HAZİRAN alevinin de katkısıyla sokaklardaki ısı hissedilir hale gelmişti.

Ulusalcı kanatta da toparlanma

Yasa tasarısı ve mecliste yaşanan gerginlik, ulusalcı kanadın da sokakta biraraya gelmesini sağladı.

ADD Kocaeli Şubesi’nin iç güvenlik yasa tasarısına karşı Cumhuriyet Parkı’nda düzenlediği basın açıklamasına, ADD şubeleri, Alevi Kültür Derneği, Aydınlar Ocağı, Türk Ocakları, Türk Eğitim Sen, HEPAR, CHP ve DSP’den bir grup üye katıldı.

Buradaki açıklamanın vurgusu, yasanın asıl hedefinin yurtseverler olacağına ilişkindi. Ve, Ergrenekon davası sürecinde yaşananlara gönderme yapılarak, yasanın, Ankara Ulus meydanında toplanıp barikatları yıkan, Silivri cezaevi önünde direnen, Gezi direnişinde  bağımsızlık ve özgürlük istemiyle ayağa kalkan milyonlarca yurtseveri sindirmek için çıkarılmak istendiğine vurgu yapıldı.

Yani, özünde, sokağın hareketlenmesinden ürken siyasal anlayışın, yasal altyapıyı oluşturup topluma faşizmi dayatmaya çalıştığı öznesi anlatılıyordu.

Bu kentin sokakları günlerdir tepkilerle yankılanıyor. Ülkenin sokakları da öyle. Ama, sokak ve etkisinden korkan siyasal anlayışlar, seslere kulak vermek yerine provokasyon yaratıcı yaklaşımlarla gerginliği tırmandırmanın peşinde.

Ulusalcı kanatta (yaşandığı net olmasa da) görülen bir toparlanmanın anlamlı ve etkili olacağı ortada.

Sokaktaki hareketlilik, toplumun hangi kesiminden olursa olsun enerji biriktirmenin tek yolu gibi görünüyor. Biriken enerjinin ortak hareket etme yönünde oluşturacağı sinerji de, karanlığa dur diyecek iradeyi netleştirecektir.

Bu kentten doğru bunu görmeye başladığımı söylemeliyim…

AKP, gerçekten korkuyor

Yerelliklerdeki her türlü hükümet karşıtı protesto eylemleri, polis barikatıyla karşılaşıyor. Bunun nedeni, AKP’nin, toplumsal tepkilerden gerçekten korkar durumda olmasıdır.

Mesela, AKP İl Binası önündeki polis bariyerleri, sadece muhaliflerin binaya yaklaşmasını engeller. Yani, muhalifleriyle yüzyüze görüşmeye bile tahammül edemeyen AKP zihniyeti, binasını korumak için resmi görevlileri seferber ediyor.

Bizlerin vergileriyle cebine maaş giren o güvenlik görevlileri, bize rağmen AKP’yi bize karşı korumaya çalışıyor.

Bu çelişkiyi birgün anlayacaklar elbet…

Bu korkudan, en son nasibini alan da, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu’na bağlı sendikaların üyesi kamu çalışanları ile onlara destek veren DSP ve Vatan Partisi üyeleri oldu. İç Güvenlik Yasa Tasarı’nı protesto etmek amacıyla AKP il binasına siyah çelenk bırakmak istediler, ama polis barikatını aşamadılar. Sonra da, AKP’ye karşı ortak mücadele çağrısı yaptılar.

Dedim ya, sokakların ateşi yükseliyor.

O ateş yükseldikçe, AKP gerçekten korktuğunu artık gizleyemiyor…

[email protected]