Siyasetin azizliği

İşçi ve emekçi kenti olarak bilinen Kocaeli, imalar sanayiinde yarattığı katma değerle de anılır.

Uzun yıllardır dağ ve deniz turizmi ile kültürel hayatı canlandırmak için de çok sayıda hamle yapılmış ama yeterli başarı sağlanamamıştır. (Şehir Tiyatroları dışında) Böylece, turizm ve kültür kenti olarak anılmak için
gereken adım atılamamış oluyor.

Bu yönde bir gelişme yaşanılmamasının sebebi, ''siyasetin azizliği'' diye açıklanabilir. Ama, asıl olan yerel siyaset aktörlerinin turizm ve kültürel alandaki yatırımlar için yatırımcıyı ikna edecek perspektife sahip olamamasında aranmalıdır. 

Öyleyse, siyasetin azizliğini başka şeylerde aramak gerekiyor... 

Mesela, kentin ekonomik ve sosyal dokusunu değiştirmede. Siyasetin azizliği, bu iki alanda da önemli bir etken olmuştur.

12 Eylül zihniyetinin sivil uzantısı olan AKP'nin 13 yıllık iktidarındaki uygulamaları kente öylesine hakim oldu ki, siyasetin azizliği diyerek geçiştirilemeyecek çok olay yaşandı.

Bunu anlatacak üç temel başlık, ''İşsizleştirme'', ''yoksullaştırma'' ve ''işlevsizleştirme'' olmuştur. 

İşsizleştirme, genel politikaların da yansımasıyla AKP'nin en başarılı sonuçlar aldığı bir yatırımdır.

Yoksullaştırma, kent ölçeğinde halen devam eden gericileştirme sürecinin en önemli parçası ve silahıdır.
İşlevsizleştirmeye gelince,

AKP'nin bu alandaki etkisi, sadece biriktirdiği ve herkese kabul ettirmeye çalıştığı gücünden gelmiyor. İşlevsizleştirmenin önemli bir ayağını da, en azından kent ölçeğinde geçmişin güç odaklarının korkaklığı oluşturuyor. Güç odağı denilince sadece sermaye düzlemindeki güç odaklarını değil,
demokratik ve sosyal yaşamın güç odaklarının da bundaki önemli katkısını
anlatmaya çalışıyorum.

İşlevsizleştirmeyi, mücadele edip püskürtmek yerine peşinen kabulü gündemine alan koca koca yapılar, şimdi geldikleri noktadaki işlevsizleştiriimiş güce dönüştü.

Kentteki meslek odaları, buna en güzel örnektir....

Siyasetin gücü olduğu kadar azizliği de hem kent özelinde hem de ülke genelinde kabul görmüştür. Bu kabulün oluşmasındaki en önemli etken AKP'nin hegemonik politik tarzıdır. Bu tarz, başka siyasal yapılara da bulaştığı
için, politik düzlemlerin tümü de siyasetin azizliğinden nasibini almıştır.

İşin özüne gelince;

İşi ve emekçi kimliğiyle anılan kentim, artık siyasetin azizliğinin sonuçları itibarıyla başka bir şekilde anılmaya başlandı. İşçilerin ve emekçilerin sesi kısıldıkça, başka sesler etkin olmaya başladı. O başka sesler de, toplumsal yaşamda rahatlamak yerine sıkıştırılmayı halkın önüne koydu.

Yeni bir süreci yeni paradigmalarıyla kabul etmemekte direnen işçiler ve emekçilerin baş kaldırışları ise en azından şimdilik yetersiz kalıyor. Kazanılan görece zaferlerin arkasına saklanmadan, halkın demokratik zeminlerde verdiği mesajları iyi okuyarak siyasetin daha fazla azizliğine uğramaktan kurtuluruz.

Bu kurtuluş sürecinin genel seçimlerdeki yansımasından alınacak dersler var. Meclis'e işçi, ve emekçi kökenli tek milletvekili gönderememiş olan bu kent, şapkasını önüne koyup ''siyasetin azizliğine mi uğradım'' sorgulamasını yapmalıdır.

Aksi halde, sorgulamadan yaşamaya alışan yığınların yaptığı gibi kentsel yaşamımızın gelecek 50 yılını da şimdiden gönüllü biçimde ipotek etmiş oluruz.

#Direnİşçi

#DirenKocaeli 

Siyasetin azizliği mutlaka yenilecektir...