Şehir büyük ama !..

Kocaeli’ne ilişkin bir şeyler yazmak gerektiğinde, ötelenemez bir gerçek olan "büyükşehir" meselesine değinmek gerekir.

Evet, Kocaeli Büyükşehir statüsünde bir kent. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi de, 12 ilçeye hizmet götürmesi gereken yerel bir yapı. Ama, kazın ayağı öyle değil. Bu kentin Büyükşehir olduğuna inanmak için yüzbinlerce şahit lazım. Yüksek Hızlı Tren (YHT) seferleri ve yağmur yağdığında yaşanan sıkıntıya bakmak bile "bu nasıl büyükşehir" dedirtiyor.

Öncelik, YHT’de…

Çok fazla beklemiştik ama İzmit yine büyük hayal kırkılığı yaşıyor. Hat çalışması nedeniyle 3 yıl tren ulaşımından yararlanamadık, karayolu taşımacılığının tekeline teslim olmak zorunda kaldık.

Hat tamamlandı, büyük umutlarla açıldı ama yine en mağduru biziz. Banliyö hatları açılmadığı için işe, okula gitmek isteyenler yine otobüslerin insafına kalmış durumda. İstanbul-Adapazarı arasındaki banliyö trenlerinin ne zaman faaliyete geçeceği belli değil.

Öte yandan, İstanbul-Ankara arasında günde karşılıklı 7 YHT seferi yapılıyor. Ama, İzmit’te yaşayanlar, her iki yöne yapılan bu seferlerin 5’er tanesinden yararlanabiliyor. Ankara’dan gelişi sabah 08.00 ve akşam 21.00 olan trenler İzmit’te durmadan geçiyor.

Yani, günde 14 seferden 10’u yapan trenler İzmit’te duruyor. Yani, ‘Büyükşehir’in merkezinde yaşayanlar, ancak bu kadarından yararlanabiliyor.

Daha ne istiyorsun diyenler elbette olacaktır, ama onları ciddiye almadığımı bilmelerini isterim…

**********

Doğalgaz kullanımında suni sıkıntı…

Fransız sermayesi olan GDF-Suez firması. Doğalgaz dağıtım işini özelleştirmeden alan bu firma, abonelerine karşı hiç de hoşgörülü davranmıyor.

Bu kent, doğalgaz kullanımı dolayısıyla oldukça kabarık faturalar ödemek zorunda. Ama, firma, bir fatura ödemesi geciktiğinde gazını hemen kesiyor. Bu durum, şehirde suni bir sıkıntı yaşanmasına neden oluyor.

Elbette kullanan zamanında ödemeli, ama ödenmiyorsa bir sıkıntı olduğunu anlamak da zor değil. Firma, soğuk günlerde gazı kesip "insan haklarına aykırı bir uygulama" yerine, alacağını tahsil için daha farklı yollar bulmak durumunda. Çünkü, şehirdeki doğalgaz abonesi olan toplam 379 bin 926 konut, yıllık 321 milyon 584 bin 999 metreküp doğalgaz kullanıyor. Bu durum, konut başına ortalama 846 metreküp doğalgaz kullanımı ve yine ortalama 906 TL ödeme yapılması demektir.

Hal böyleyse, dağıtıcı firma, tahsilatlar konusunda biraz daha hoşgörülü politika izleyemez mi ?

Dedim ya, şehir büyük ama uluslar arası firmalar bile bu şehre geldiğinde kendinden beklenmeyecek derecede küçük davranışlar sergiliyor.

**********

Yağmur sonrası

Yaşadığımız yerin Büyükşehir olmadığını, her yağmurdan sonra bir kez daha görüyoruz. Yağan yağmurlara birlikte, alt yapıdaki sıkıntısı gün yüzüne çıkmaya başladı.

Gölcük ilçesine bağlı Değirmendere’nin Atatürk Mahallesi’ndeki Solakoğlu Sokağı bu sıkıntıyı en fazla yaşayan yerlerden biri. Yağan her yağmurda sokağın hali içler acısı. Sokaktan adeta bir dere geçiyor. Sokağın sakinleri, işe ve okula gitmekte zorlanıp, evline girerken de sırılsıklam oluyor.

Orası öyle de, Körfez ilçesinde durum farklı mı dersiniz, elbette ki hayır.

Her yoğun yağmur, alt yapı sorununu biraz daha büyütüyor. Vatandaş bağırıyor, muhalefet eleştiriyor ama, yapılan hiçbir çalışma olmadığı için sorun her geçen gün artıyor.

Mesela Yarımca Mimar Sinan Mahallesi’nde Mehmet Akif Ersoy Caddesi’nde, Dubai Port Limanı girişinde oluşan çukurlar, yağmur suyuyla da dolunca adeta birer tuzak haline dönüşüyor. Bu yolu kullanan araçlar su içine gömülürken, kazalar da çoğalıyor.

Hal böyleyken, yani "büyük eziyet yaşanırken", bu eziyetin mimarları, başka kentlere akıl hocası oluyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, AKP Genel Merkezi’nin kararı gereği İzmir'de bulunan AKP’li belediyelere ve başkanlarına ağabeylik yapacakmış.

Menderes, Torbalı, Ödemiş, Selçuk, Kemalpaşa ve Kınık belediyeleri, Kocaeli’nden gerektiğinde teknik ve proje desteği alacakmış. Kocaeli’ni hallettiler ya, sıra oralara gelmiş. Özel çalışma ekipleri, orada projeler, sosyolojik değerlendirmeler, teknik çalışmalar, araç gereç ve olanakları ele alıp masaya yatırdıktan sonra AB fonları, krediler ve bakanlık destekleri için çalışmalar yapacakmış. 

Dediğim gibi, ‘şehir büyük’ ama !

**********

Velilerin isyanı

Okullar, eğitim sistemi ve öğrencilerin yaşadığı sorunlar dolayısıyla bu eğitim-öğretim yılı öncesi gündemi çok işgal etti. Bu durum devam da edecek gibi.

Derince ilçesindeki Sabancı Ortakları ve Çalışanları İlkokulu'nda, servis sorunu yaşanıyor ve veliler isyan ediyor. Çünkü, servis araçları, Denizciler Caddesi üzerindeki okulun bahçesine alınmıyormuş. Çocuklarının can güvenliğinden endişe eden veliler tepkili.

Sorun, servis çeken firmaların araçlarının bahçeye alınmaması. Firmalar, araçlarını bahçeye sokmak isterse, okula komisyon ödemekle yükümlü tutulmuşlar. Böyle olunca, araçlar okul bahçesine girmeyi tercih etmiş.

Okula, 5 servis aracıyla 130 öğrenci taşınıyor. Okul dağılımında servise binmek isteyen öğrenciler yolun karşısına geçmek zorunda. Ayrıca, okulun kantini faaliyette olmadığı için, öğrenciler caddenin karşısına geçip yiyecek-içecek alırken tehlike yaşıyor.

Eksikliklerden okul yönetimini sorumlu tutan ve çocuklarının can güvenliğinden endişe duyan veliler, "Servis araçlarını okul bahçesine almıyorlar, ancak öğretmenler arabalarını okul bahçesine park ediyor'' diyor.

Haksız da sayılmazlar hani.

Dediğim gibi, ‘şehir büyük’ ama !

**********

Olmadı, kapatırlar

İzmit’te,son yıllarda en büyük hayal kırıklığını yaşayanlar esnaf oldu.Yeni işyeri açan çok sayıda kişi,en fazla 6 ay sonra dükkanını boşaltmak zorunda kalabiliyor. Her alanı olduğu gibi esnafı da etki alanı içinde değerlendiren AKP kadroları ise "olmazsa kapatırlar" diyerek her esnafın bir alternatifi olduğunu göstermek, toplumu da buna inandırmak için çaba harcıyor.

Ama kazın ayağı öyle değil…

2013 verilerine bakıldığında, sadece İzmit’te 31 bin esnaf bulunduğu, bunlardan 1.663’ünün yıl sonunda iştigal alanını boşalttığı görülüyor. Bu durum, o esnafın yanında çalışanlar ve aileleri de düşünüldüğünde, 10 bine yakın insanın yaşanan bu krizden birinci derecede etkilendiğini gösterir. ‘Olmadı’ deyip işyerini kapatmak zorunda kalan esnaf, belki de bu alana yeniden dönebilme şansını bir daha hiç bulamayacak.

Yani, burası ‘büyükşehir’ ya da ‘büyükşehir merkezi’ ama hayat hiç de göründüğü gibi kolay yaşanmıyor.

Görüldüğü üzere, farklı farklı alanların son yıllara ilişkin profilini ortaya koymaya çalışınca, ‘’şehir büyük ama, yaşamak hiç de kolay değil’’ demekten kendimi alamıyorum.

Belki de, bu şehir eski değerlerini koruyamadığı için biçare insanlar topluluğunun yaşadığı yer haline geldi. mevcut ekonomik ve sosyal krizlerden kurtulmanın yolunu arayanlar, kentin kimliğini koruyarak mücadele edebilmeli.

Aksi halde, yeni kimlik yaratılmak istenirken, mevcutların kayıp olmasının yarattığı travma çok uzun sürede atlatılamaz hale gelir.

Dedim ya, "şehir büyük" ama, yönetenlerin perspektifi hiç de öyle değil…

[email protected]