Proleterlerin zincirleri üzerine

Marksizmin kurucularının eserlerinde yer alan bazı sözlere abartılı ve/veya yanlış anlamların yüklenmesiyle sık karşılaşılır. “İşçilerin vatanı yoktur”, bunlardan biridir. “Ben Marksist değilim” sözünün gerçekte ne anlama geldiğini daha önce tartışmıştım

Komünist Parti Manifestosu’nda işçi sınıfı için yapılan “zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyi olmama” vurgusu için durum biraz daha farklıymış. Bu kez, Türkiye’de bugüne kadar gelmesine benim de katkıda bulunduğum bir çeviri sorunuyla da karşı karşıyaymışız!

Manifesto’nun Samuel Moore tarafından yapılan ve Engels’in onayını taşıyan İngilizce çevirisinde, bugüne kadarki Türkçe çevirilerin büyük çoğunluğunda olduğu gibi, şunlar söyleniyor:

“Varsın egemen sınıflar bir komünist devrim korkusuyla titresin. Proleterlerin, zincirlerinden başka kaybedecekleri hiçbir şey yok. Kazanacakları bir dünya var.” [1]

Marx ile Engels’in eserlerinin başlıca İngilizce basımlarında ve bu arada İnternet’teki İngilizce kaynakların çoğunda bu çeviri yer aldığından, Manifesto’da, proleterlerin “zincirlerinden başka kaybedecekleri hiçbir şey”in bulunmadığının söylendiği düşüncesi dünya çapında bir yaygınlığa sahip.

Ve bu düşünceden hareketle, işçi sınıfının içinde görece yüksek ücretler alan, daha güvenceli işlerde çalışan kesimlerin varlığına ya da işçilerin pek çoğunun buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon vb. satın alabilmesine işaret ederek, “gördünüz mü, zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri var artık” diyenler çıkabiliyor.

Oysa, Almanca özgün metnin ikinci cümlesinde, ilk baskısı 1998 yılında yapılan Komünist Parti Manifestosu çevirimde benim de atladığım ve yakın geçmişteki bir düzeltme okuması sırasında dikkatimi çeken şu sözcükler yer alıyor: “in ihr” (İngilizcesi: “in it”; Türkçesi: “onda”, yani “komünist devrimde” ya da “bu devrimde”). [2]

Bir başka deyişle, ilgili cümlede, proleterlerin ellerinde kaybedebilecekleri hiçbir şeyin bulunmadığı iddia edilmiyor. Sadece, “komünist devrim” gerçekleştiğinde kaybedecekleri tek şeyin zincirleri olacağı söyleniyor:

“Proleterlerin, bu devrimde, zincirlerinden başka kaybedecekleri hiçbir şey yok.” [3]

Marx, Kapital’de de, “zincir” benzetmesine başvuruyor. Ama farklı bir anlam yükleyerek...

Sermaye birikiminin hızlandığı dönemlerde işçilerin gelir düzeylerinin ve yaşam standartlarının yükselebildiğini (hatta küçük birikimler oluşturabildiklerini) saptadıktan sonra şunları söylüyor: “Sermaye birikiminin sonucu olarak emek fiyatının yükselmesi, gerçekte, yalnızca, ücretli işçinin kendisinin yapıp boynuna geçirmiş bulunduğu altın zincirin uzunluk ve ağırlığının, onun daha gevşek bağlanmasını mümkün kılması demektir.” [4]

Ne var ki, sermaye birikiminin hızlandığı dönemleri, işsizliğin arttığı, ücretlerin düşürüldüğü (ve günümüzde sosyal devlet harcamalarının azaltıldığı, göçmenlerin kölelik koşullarında çalıştırıldığı, üretimin en düşük ücretlerle ve en ağır koşullar altında işçi çalıştırılan ülkelere kaydırıldığı) durgunluk ve bunalım dönemleri izler. Ve değişmeyen tek şey, sermaye sahiplerinin servetleri ile emekçilerin varlıkları arasındaki uçurumun giderek büyümesidir.

Ocak ayında açıklanan bir rapora göre, servetlerinin toplamı dünya nüfusunun düşük gelirli yarısının toplam servetine eşit olan en zengin bireylerin sayısı, 2010 ile 2015 yılları arasında 388’den 62’ye düşmüş, yani en zenginler çok daha zenginleşmiş.

Thomas Piketty gibi akademisyenler ve Ali Koç gibi zenginler, eşitsizlikleri durmadan derinleştiren sermaye ilişkilerine (özellikle de üretim araçlarının özel mülkiyetine) dokunulmadan, işçilere kaybetmekten korkacakları birtakım kırıntıların bırakılması gerektiğini savunuyor.

Oysa onların kazanmaları gereken bir dünya var!

 

Notlar

[1] “Let the ruling classes tremble at a Communistic revolution. The proletarians have nothing to lose but their chains. They have a world to win.” (Bkz. Karl Marx-Frederick Engels, Collected Works, Volume 6, Lawrence & Wishart, 2010, Electric Book, s. 519; ya da: marxists.org’da yer alan metin.)

[2] “Mögen die herrschenden Klassen vor einer kommunistischen Revolution zittern. Die Proletarier haben nichts in ihr zu verlieren als ihre Ketten. Sie haben eine Welt zu gewinnen.” (Bkz. Karl Marx-Friedrich Engels, Werke, Band 4, Dietz Verlag Berlin, s. 493; ya da: mlwerke.de’de yer alan metin.)

[3] Şefik Hüsnü, 1923 yılında yayımlanan “Komünist Beyannamesi” başlıklı çevirisinde, söz konusu sözcükleri atlamamış: “Bir komünist inkılâbı ihtimali karşısında titremek hâkim sınıflara düşer. Bu işte zincirlerinden başka, proleterlerin kayıp edecek bir şeyleri yoktur ve bu suretle bütün bir âlem kazanmış olacaklardır.” (Karl Marx-Friedrich Engels, Komünist Manifesto ve Hakkında Yazılar, çev: Nail Satlıgan vd., Yordam Kitap, İstanbul, 2008, s. 114.)

[4] Karl Marx, Kapital, I. Cilt, çev: Mehmet Selik-Nail Satlıgan, Yordam Kitap, İstanbul, Altıncı Basım, 2014, s. 598.