Meydan okuyoruz: Haklarımızdan da mücadelemizden de vazgeçmeyeceğiz

Kadın Örgütleri (şimdilik 161 tane) bir deklarasyon yayınlayarak kadın düşmanlarına meydan okudu. Uzun yıllardır mücadele ile elde ettiğimiz haklarımızdan vazgeçmeyeceğimizi ilan ettiğimiz gün, kendisine ‘Aile Hakları Platformu’ adı veren bir grup da Taksim’de ‘toplumsal cinsiyet eşitliği zulüm’, ‘İstanbul Sözleşmesi fesih edilsin’ sloganlarıyla bir yürüyüş düzenleme hazırlığındaydı. Dozu giderek artan kadın düşmanlığı, 6284 sayılı ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kaldırılması ve ‘İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi taleplerine kadar vardı. Kadınların Türkiye’de elde ettiği en önemli kazanımları ortadan kaldırmak için elinden geleni yapmaya çalışan bir güruhla karşı karşıyayız ve bu güruh artık utanmadan ‘eşitlik zulüm’ diyecek kadar yüzsüzleşti. Birçok yazılı ve görsel medyada beyanatlar veren ve artık sokaktan da seslenme cesareti gösteren bu güruh bu cesareti AKP ve onun kadın düşmanı politikalarından alıyor. Platform eylemi yapılamamış ve Platform arkasına iktidarı alsa dahi yürüyüş gerçekleştirecek bir sayıya ulaşamamış gibi görünüyor. Fakat önümüzdeki günlerde AKP yeni saldırılarını meşrulaştırmak için bu güruhu yeniden sahneye sürecektir.

İlgili Haber | 152 kadın örgütünden ortak deklarasyon: Haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz!

Kadın düşmanlığını besleyen AKP iktidarı, kadınların sahip olduğu en temel hakları elinden almak için yeni iktidar döneminde bir kez daha harekete geçmeye hazırlanıyor. Son olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na dahi tahammül edemeyen AKP/Saray diktatörlüğü, bu bakanlığı Çalışma Bakanlığına bağlayarak gelecek iktidar döneminde ajandası ile ilgili ipucu vermiş oldu. Bildiğiniz gibi Meclis’te Boşanma Komisyonu olarak bilinen ‘Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi için Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi İçin Meclis Araştırması Komisyonu’nun hazırladığı 2016 tarihli bir rapor vardı. Bu rapor adeta AKP’nin kadınlar için hükümet programına dönüşmüş durumda... Dolayısıyla AKP’nin gelecek dönem kadınlara yönelik nasıl saldırıları hayata geçirmeye çalışacağını bu rapora bakarak tahmin edebiliriz. Raporda neler vardı hatırlayalım (https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem26/yil01/ss399.pdf):

-Çocuk yaşta zorla evliliklerin teşviki

-Çocuk istismarcılarına af uygulanması

-Tecavüzcü ile evlendirme 

-Kadının miras hakkını elinden alınması

-Şiddet durumunda verilecek koruma tedbir sürelerinin 6 aydan 15 güne çekilmesi 

-Şiddete karşı devlet korumasını belge sunma şartına bağlanması

-Karakolların kapılarının mesai saatleri içinde şiddete maruz kalan kadına kapatılması

-Boşanma davalarında ve şiddet olaylarında uzlaşma yöntemi kullanılması

-Nafaka hakkının evlilik süresine göre belirlenmesi

-Aile hukukuna ilişkin tüm davalarda duruşmaların gizli yapılması

-1-2 yıl içinde mal paylaşımı davası açmayan kadınların hakkını tümüyle kaybetmesi

-Erkeklerin boşanmasını kolaylaştırılması

‘Yuva yıkan 6284 kalksın’ diye yürüyüş düzenlemeye kalkışanların talepleri tam da yukarıda saydığım ve Boşanma Komisyonu raporunda yer alan düzenlemeler… Bu düzenlemelerin üzerine bir de “uzaklaştırma kararları kaldırılsın”, “çocuğun velayeti babaya verilsin”, “aile reisliği tekrar getirilsin”, “nafaka kaldırılsın”, “icra dairesine ödeme kaldırılsın” gibi talepleri var. Platform sözcülerinin açıklamalarına bakıldığında, ‘Ömür boyu nafaka zulüm’, ‘Mal paylaşımı zulüm’, ‘Çocuğumuzu görmek istediğimizde icra dairesine para ödemek zulüm’ gibi tamamen maddi talepleri görüyoruz. Bu maddi çıkarlarını öne çıkaran güya mağdur babalar ve erkekler, bizzat hükümet yanlısı medya ile gündeme taşınıyor, AKP’nin yukarıda bahsettiğim ajandasının güya ‘toplumsal’ ayağı gibi gösteriliyor. 

Her yıl yüzlerce kadının kadın cinayetine kurban gittiği, kadına yönelik şiddetin yaygınlaştığı ve hızla gericileşen bir ülkede ‘mağdur erkekler’in protesto yürüyüşü yapması uzaktan bakınca komik gelebilir, fakat bu komik toplamın herkese yasaklı Taksim’de yürüyüş çağrısı yapması, hiçbir kadın örgütü temsilcisinin medyada düzgün yer bulamadığı bir dönemde bu toplamın temsilcilerinin her akşam başka bir kanalda beyanat vermesinin bir nedeni var. AKP hükümetinin hayata geçirmeye hazırlandığı saldırılara sözde kamuoyu yaratma çabaları…

Yasalar, ulusal ve uluslararası sözleşmelerle elde edilmiş kazanımlarımız tehdit altında…Ama Türkiye’de kadınların mücadele geçmişi ve dinamiği bu ne sözünü ettiğimiz ‘mağdur erkekler’e ne de AKP hükümetine meydanı boş bırakmayacağımızın göstergesi. Gelecek dönem kadınları daha çetin bir mücadele dönemi bekliyor. Hodri meydan! Ne yaparsanız yapın haklarımızdan da, mücadelemizden de vazgeçmeyeceğiz!