Mevcut ortam ve BHH

Adını “toplumsal muhalefet” olarak koymakta sakınca olmasa gerek: İlerici, laik, yurtsever, sol/sola açık ve AKP’yi karşısına alan genişçe bir kesimden söz ediyoruz…

Bugün, işte bu geniş kesim üzerinde bilinçli oyunlar oynanmaktadır. Yaratılan ve giderek yaygınlaşacağa benzeyen “hava”, söz konusu kesimi ürkütmeye, yıldırmaya ve bırakın eylemliliği, doğru dürüst sokağa bile çıkamaz hale getirmeye yöneliktir.

Sert polis müdahaleleri, toplu tutuklamalar, terörle özdeşleştirilme, kalabalıklara dalan intihar eylemcileri, suikastlar, patlayan ve bir yerlerde patlatılacağı söylenen bombalar…

Ortam bir kez terörize edildiğinde ve bu durum sürekli kılındığında böyle bir havanın muhalefetin şevkini kıracağı, solun önünü keseceği açıktır.

Bu arada, HDP’ye özel olarak yüklenileceği de bellidir. Sadece baskı ve sindirme politikalarıyla değil; bu partinin içini de karıştırarak…

HDP’nin bu çok yönlü saldırılara ne kadar direnebileceğini bugünden bilemeyiz. Birileri kalkıp “çözüm süreci” adına AKP karşısında daha ehlileşmiş bir HDP için kolları sıvar mı? Birtakım yerlerden bu yönde mesajlar gelir mi?

Tam bilemeyiz…

Yeri gelmişken: Bir başka tarafın, yani CHP’nin, AKP’nin terör politikalarından etkilenmesi, kendine bir pay çıkarıp “sorumlu” (!) hareket etmeye başlaması, “Cumhuriyet’i kuran parti” kimliğiyle ülkenin bölünmezliği adına en basit meselelerde bile HDP’yi yalnız bırakması da ihtimal dâhilindedir.

O zaman özetleyelim: Hedefler arasında terörizmle, dış bağlantılarla ve bölücülükle özdeşleştirilen Kürt siyaseti baş yeri tutuyor diye bu saldırılara kayıtsız kalınması, kimsenin kuşkusu olmasın, bu ülkedeki sol muhalefeti de köreltecek, iş yapamaz, adım atamaz, sokağa çıkamaz hale getirecektir.

O kadar rahat olmayalım: Toplumsal-siyasal atmosferde “sirayet olgusu” vardır ve belirli bir hedefe yönelen gerici, otoriter ve faşizan saldırıların o hedefin dışındaki kesimleri de olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmazdır.

***

Zaten teyakkuz halindeki kimi okurlar şimdi muhtemelen şunu diyecektir: Yani başka işlerimizi bırakıp sadece HDP’ye arka çıkmakla ve CHP’nin nispeten sağlam durmasını sağlamaya çalışmakla mı yetineceğiz?

Söylediğimiz kuşkusuz bu değildir. “Biz” başkayız, ayrıyız; örneğin BHH olarak böyleyiz… Ancak herhalde kimse HDP’ye yönelik çok yönlü operasyonların sola hiç vurmayacağını, en azından solun beslenme alanını bir anlamda pasifize etmeyeceğini ileri sürmeyecektir. Zaten terör Karadeniz’e BHH aracılığıyla sokulmak istenmiyor muydu? (Süleyman Soylu).

BHH’nin temsil ettiği sol vizyon, kuşkusuz HDP’de var olabilen “sol anlayıştan” çok farklı, onun çok ötesindedir. Sonra barışı, kan dökülmemesini ve gerçek bir “çözümü” BHH de içtenlikle istemektedir; ancak sırtında, kendi çizgisini ve politikalarını AKP’nin “çözüm sürecinde” atacağı adımlara göre ayarlama gibi bir yumurta küfesi bulunmamaktadır.

Bütün bunlara rağmen bir gerçek apaçık ortadadır: Solun, BHH’nin politikalarında asıl hasma, baş düşmana vuracak yanlar kadar kendisinden çok uzakta, karşı saflarda sayılamayacak olanlara değecek, yani onları destekleyecek yanlar da olacaktır.

Sadece “ihtiyaçları var”, “böyle gerekiyor” diye değil, gerçek anlamda sol politikalar başka türlü olamayacağı için…