Levent Gültekin Küba'ya niye gitmiş?

Muhalif görünümlü diken.com.tr sitesinin popüler yazarlarından Levent Gültekin’in Fidel Castro hakkındaki yazısı, pek doğal olarak, amacına ulaştı... Yani, ilgi çekti... Yazıya yöneltilen eleştiriler de, yazarında, “ne güzel, reytingimin artmasına katkıda bulunuyorlar” hissini uyandırmış olmalı... 

Gültekin, “ama en azından şu konuda söyledikleri tartışılmayı hak ediyor” dedirtebilmek için, uzun uzun yazmış. Ve pek doğal olarak, tartışılmayı hak eden bazı konulara da değinmiş olmuş. 

Örneğin, Küba’daki İnternet erişimi sorunları... ABD ambargosundan kaynaklanan engellere ve emperyalist ülkelerin İnternet aracılığıyla bu ülkeye müdahale için sınırsız kaynak ayırabilmesine rağmen, tüm Küba yurttaşlarının İnternet’e engelsiz bir şekilde erişmelerinin sağlanması gerekiyor bence de... Her şeyden önce, emperyalistler ve destekçileri tarafından kendileri hakkında yaratılan önyargılarla daha kolay mücadele edebilmeleri için!

Ama Gültekin, bu konuda bile dürüst değil: “İnternete bağlanmak izne tabi. Evinde bilgisayar olanların oranı yüzde 3” diyor. Evinde İnternet kullananlar hakkında yazdığı oran, iki yıl öncesine ait. Diğer taraftan, Küba devletine ait olmayan istatistiklere göre bile, Küba nüfusunun üçte biri İnternet erişimine sahip. 

“Size uzun uzun Küba’yı anlatacak değilim” diyor Gültekin, yaklaşık 7 bin vuruşluk yazısında. 

Bunun nedenini de paylaşıyor:

“Çünkü o günlerde ‘Küba’dan bildiriyorum!’ başlıklı bir yazı yazmış, izlenimlerimi anlatmıştım.”

Ne var ki, 4600 vuruşluk söz konusu yazısının bağlantısını paylaşmamış. Niye ki?

İnternet aracılığıyla erişilebilen bir yazıdan söz ediyor, ama bağlantısını paylaşmıyor... 

Yoksa, “100 dolarlık bahşiş” uydurmasını mı gizlemeye çalışmış? 

“Uydurma” diyorum, çünkü önceki yazısına göre, ortada öyle bir olay yok... Pahalı bir cep telefonu hakkında yapıldığı iddia edilen bir konuşma var... Tabii, belki de ilk yazdıkları uydurmadır... 

Gültekin, bağlantısını paylaşmadığı ve üstüne üstlük yarısını ilgisiz yolculuk anılarına ayırdığı yazısında şunları söylemiş:
“Halkın bazı ihtiyaçlarını devlet karşılıyor: Ekmek, su, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlar bedava denilecek kadar sembolik ücretle sunuluyor. / Fakat durum yine de vahim. Kadınların neredeyse yarısı hayat kadını olarak geçimini sürdürme çabasında.”

Yanlış okumadınız: “Kadınların neredeyse yarısı...”

Bu kadar iğrenç bir yalancılığa başvuran hiç kimseyi bilmiyorum, tanımadım...

Başka her ülkede olduğu gibi Küba’da da fahişelik var ne yazık ki. İyi de, Küba’ya gidenlerin ne kadarı, hangi gerekçelerle, “bu ülkenin kadınlarının yarısı fahişe” diye düşünebilmiştir?

“Yeni” yazısında aynı yalancılığına şöyle devam etmiş:

“Gidin o çok hayran kaldığınız liderin ülkesindeki kadının durumuna, statüsüne bir bakın. İnsanlığınızdan utanırsınız.”

Evet, gerçekten de tam böyle yapın! Küba’da kadınların durumunun gerçekte ne olduğunu araştırın! Levent Gültekin haklıysa, solcuları eleştirin, kıyasıya... Yok eğer değilse, bu tür insanların nasıl olup da bu kadar alçalabildiği üzerine düşünün...