İfşa Hareketi: Liberal-dijital aktivizm mi, yeni bir olanak mı?

Son haftalarda sosyal medyada başlayıp ana akım medyaya da sıçrayan “ifşa tartışmalarını” takip etmişsinizdir. Failler ve mağdurlar konuştu. Konuyu çeşitli boyutlarıyla ele alan, birbirinden farklı tezlere sahip yazılar yazıldı. Denebilirse konu biraz da demlendi artık. Buradan kimi tartışma başlıklarına uzanmak kolaylaşmış bulunuyor.

1- İfşa üzerinden yaşananlar bir “hareket” niteliği ya da belirtisi gösteriyor mu? Yani adıyla karşımızdaki bir “ifşa hareketi” mi?

Kadın kurtuluş mücadelesi içinde “ifşa yöntemi” eski köklere sahip. İfşanın bambaşka kültürlerde ve tarihlerde yeri oldu. Örneğin yarım asır önce, Çinli komünist kadınlar, anti-konfüçyüs hareketi içinde “dayakçı kocayı ifşa et!” kampanyaları düzenliyordu. Başka örnekleri Batıda da var. Bizim gündemimize MeToo(2017) ile girmiş oldu. Benzer bir dalgayı şu an yaşıyoruz. Cinsiyetli bir haksızlığı “açığa çıkarma” hareketi diyebiliriz ifşa için.

Kıtalar aşıp buralarda karşılık bulduğu, bir takım prestijli adamları, ulaşılmaz sanılan tanrıları, tasasız paşaları ve saraylarındaki kralları sarstığı için; sokağa bile çıkılamayan günlerde kendiliğinden biçimde büyüdüğü için, adıyla “hareket” denilmesini hak ediyor bence “ifşa”.

Sosyal medyanın özellikle son on yılda toplumsal hareketlerle olan karmaşık bağını düşünürsek “liberal/dijital aktivizm” türü kimi küçümsemelerin yanlışlığı ortaya çıkacaktır. Zira “uykuların kaçsın” etiketiyle sosyal medyada büyüyen “ifşa hareketi”, yıllardır meydanı boş bırakmayan Türkiye’deki kadın dinamizminin kanatlarına tutundu. Diğer bir deyişle ikincisi olduğu için ilki mümkün oldu.

Peki adına ille de bir hareket denilmesi niye bu kadar önemli? Önemli çünkü bir hareketi, örneğin bir parti programını yahut bilimsel bir makaleyi eleştirir gibi eleştiremeyiz. Dikkat edilsin “eleştirilemez” demiyorum. Tuhaf ki bir uçta da böyle bir yaklaşım var. Buna göre “ifşa hareketine” yönelik eleştiri tacizci kollamak anlamına geliyor: “Ya dediğimi, deme biçimimi olduğu gibi kabul edersin ya da seni cancellarım! Kadın düşmanı, ‘tacizci kollayan’, ‘erkek yancısı’ seni!”

Bunu peşinen reddetmeliyiz. Sınırları tanımak, çeşitli sorgulamalar yapmak, ilerletmeye çalışmak mümkün olmalıdır.

2- İfşa sınırları olan bir araçtır, hareket olarak da sınırlıdır

Aslında ifşayı adalet mekanizmalarının yerine ikame edenler de “bu çözüm değil” diyenler de ifşaya bir tür kurtuluş manifestosu muamelesi yapmaktadır. Oysaki ifşa hareketi daha en başından kendi sınırlarını çizmiştir. Örneğin MeToo tüm cinsel taciz/saldırı faillerinin ifşasını değil, “bazı faillerin” ifşasını odağına almıştır. Bu failler ya da saldırganlar üst sınıftan, yüksek sosyal/entelektüel sermaye sahibi, mevki ve makam tutan, toplumda neredeyse sarsılmaz bir prestij kazanmış erkeklerdir. Bu nokta önemli.

Faillerin yüksel sınıfsal/sosyal/kültürel profilleri, suçluyu alt sınıflarla, tekinsizlerle kodlayan egemen “cinsel suç senaryosunu” bozmaktadır. Bu senaryoya göre cinsel taciz, saldırı, izbe yerlerin, aç ve kirli heriflerin, kılıksız adamların, “ayak takımının” konusudur. Saldırgan sanki nemli ve karanlık yerde yaşayan bir haşere gibidir. Onu bir resim galerisinde, bir şiir dinletisinde, film setinde ya da edebiyat atölyesinde göremezsiniz.

Bu senaryoda kültürel/sınıfsal sınırlar güvenlik şeridi gibi işler.

İfşa hareketi belki hiçbir şey için değilse bile bu egemen senaroyadaki tabuları yıktığı için değerlidir. Yaşamda, kadına karşı şiddet suçları her yerde iken üst sınıftan saldırganların cezayı başından atma ayrıcalıkları, istatistikleri alt sınıflara yönlendirir. Denebilir ki ifşa hareketi, sınırlarını belli faillere doğru çekerken, failler arasındaki sınırları da eritmeye, egemen senaryoyu bozmaya cüret eder.

Peki ifşada failler arasındaki sınıfsal/kültürel sınırlar böylesine yara alırken, mağdurların durumu nedir? Elbette mağdurlar da sınıflıdır, şiddetle başa çıkma stratejileri ve olanakları farklıdır. Ne var ki bu “daha olanaklı olanların” ya da “gemileri yakma şansı olanların” bu olanaklara sahip olmayanları yok saydığı, görünmez kıldığı anlamına gelmez. Hatta öne çeken bir hareket olarak ifşa, en geridekini de olumlu biçimde etkileyebilir. Dahası kadınların geçmişe göre çok daha yaygın biçimde proleterleştiği günümüz dünyasında, beyaz yakalısından enformel sektör çalışanına geniş bir kadın emekçi ağı, “gemileri yakma şansını” artırabilir. Bu ifşalar kadınlara güç verir.

Elbette ifşa hareketi kendi başına örgütlenmeyi, dayanışmayı, güç olmayı sağlayamayabilir ama tüm bunlar için yabana atılmayacak bir itki oluşturabilir.

3- İfşa hareketi, adalet mekanizmasının yerine geçemez

İfşa hareketi, onu hararetle destekleyenlerin ya da eleştirenlerin beş benzemez fikirleri bir tarafa, adaleti sağlayamaz, bu iddiada olamaz. İfşa herkesin kendi adaletini sağlaması olarak algılanırsa ki bu iddiaya rastladığımı söyleyebilirim, erkek egemen bir dünyada erkekliğe yazacak yeni bir kuralsızlıktan öteye geçemez. Bu yalnızca sosyal medyanın eril dünyasından değildir, kaldı ki hukuk alanının daha az eril olduğunu söyleyemeyiz. Hukuk ve adalet mekanizmasının devreye girmesi şarttır, çünkü kazanılmış hakların gün ve gün sağlamlaşmasını talep etmek geri adım atılamayacak bir mevzidir.

İfşa ile hukuk birbirinin yerine geçmek ya da birbirini engelemek zorunda değildir. Zira ifşa, kadın mücadelesinin tarihsel kazanımlarının, hukuksal kazanımlarınının güçlendirilmesini sağlayabilir. Örneğin bu vesile ile “kadının beyanı esastır” denilen şeyin içeriği ve ne kadar önemli olduğu ortaya konabilir. İfşa hukuku güçlendirebilir.

Ve zaten yerinde bir saptamayla, “ifşada amaç taciz edeni cezalandırmak, yıpratmak da değil. Amaç herkesçe bilinen, söylenemeyen, önü alınamayan mükerrer davranışlara bir son vermelerini sağlamak. Ve taciz ederken arkalarını yasladıkları kimselerin de kime destek olduklarını bilmelerini sağlamak. Amaç dayanışmak.” (1) Bu önemli bir olanaktır.

4- İfşada sorunları ve riskleri bilmek önemlidir

Olanaklar kadar, ifşanın, sosyal medyada kimi sorunlara yol açtığı, kimi olanakların ya da kazanımların altını oyan unsurlarla da buluşabildiği bir diğer gerçektir. Cinsel taciz olup olmadığı düpedüz tartışmalı olguların, kimi zaman epey de ahlakçı tonlarla taciz diye ifşa edilmesi, farklı farklı cinsel suçlarla, cinsel tacizlerin aynı kefeye konmasındaki kolaycılık ya da fail cezalandırmak(?) diye kitap yakma önerileri gibi obskürantist zorlamalar ifşa hareketine zarar vermektedir.

Bu alandaki riskler konusunda uyanık ve eleştiriye açık olmak zorundayız. Zira özellikle sosyal medyada, “karşıt görüşlere tahammülsüzlük, kamusal utandırma ve aforoz modası, karmaşık yasal meselelerin kör edici bir ahlakî kesinlik içinde çözündürülmesi yaygınlaşmaktadır.”(2) Örneğin ifşa hakkında sorgulamalar yapan feminist bir akademisyen için CIA ajanı iddiasının ortaya atılması bu eğilimin komik ve de patolojik sınırlarını göstermektedir. Bu ortamda “kişisel olanı politik kılmak” yerine, “politik olduğu kabul edileni gerisin geri kişiselin gölgeli hatlarında belirsiz kılmak” değer kazanmaktadır.

Fisher’in, “her şeyi kişiselleştirip bireyselleştiren, düşünce ve eylemi oldukça zorlaştıran, üretebildiği kadar suçluluk duygusu üreten ve düşmanını homojenleştirip ona kötü bir öz atayan ‘Vampirler Şatosu’” hatırlanacaktır.(3)

Son olarak, ne yapmalı ya da ifşa doğru bir politik araç mı?

Aslında iki temel yaklaşım olduğu söylenebilir.

Birincisi “ifşa hereketini” anaakım feminizmden farklı yeni bir kuşak ve bugünün ihtiyaçlarını “dijital aktivizmi” de dahil ederek çözen, esaslı bir alan olarak gören yaklaşımdır.(4) Örneğin bu yaklaşım bir yandan feminist öz savunma ile de daha etkin/kurucu bir hat önerdiğini söylemektedir. Açık ki daha hareketçi yanlar barındırmaktadır.

İkinci yaklaşım ifşanın olanak kısmından çok, “istenmeyen vakıa” olarak ortaya çıkmasına bakmaktadır. Şöyle denmektedir örneğin:

Bir kadın yaşadığı şiddeti ifşa ettiğinde elbette kadın sorgulanmaz; dayanışma gösterilir, ortaya çıkan gerçeklerin aynı zamanda dönüştürücü bir eylemliliğe yol açması için birlikte mücadele edilir. Ama bu, kadınların ‘ifşa’ya teşvik edilmesinin, şiddetle mücadele için ifşa yönteminin doğru bir politik araç olduğunu göstermez.”(5)

Bunun yerine esaslı bir dönüşümün yolları aranmalıdır; dayanışmadan yasal kazanımların korunmasına bu yol ayrıntılandırılır vs. Açık ki bu ikinci yaklaşım daha bütüncül bir perspektife işaret etmektedir. Ancak “bütüncül yaklaşımlar”, kimi zaman güncel olanakları yeterince değerlendirememekte ya da kimi zaman “topu taca atan” nitelikler sergilemektedir.

Bütüncül bir perspektif için ifşa, dava takip etmek, yasal kazanımlara odaklanmak, öz savunma-meşru müdafa, şiddeti doğuran koşullarla mücadele, cinsiyetçi dille mücadele vs hiç biri tek başına “doğru politik araç” değildir. Ama aslında bütünsel bir perspektif, bunların her birinin kapsanması, binbir surat şiddete karşı modüler, çok biçimli, dışavurumcu, hareketçi, sarsan ve ileri yönelen araçların geliştirilmesi olmalıdır.


 

KAYNAKLAR

1-https://sendika.org/2020/12/ifsalar-karsisinda-kadinlara-yoneltilen-yanlis-sorulara-dogru-yanitlar-603581/

2-https://yersizseyler.wordpress.com/2020/07/08/adalet-ve-acik-tartisma-uzerine-bir-mektup/

3-https://www.birikimdergisi.com/guncel/9846/online-kultur-savaslari-ve-alt-rightin-yukselisi

4-https://sendika.org/2020/12/tanrim-eril-kullarini-sen-affetsen-feministler-affetmez-603694/

5-https://www.evrensel.net/yazi/87762/ifsa-yontem-muhteva-olanaklar-ve-sinirlar