Herkesin şoförü kendine

Kadıköy-Pendik, gele gele çift katlı geldi, iyi mi? Mavi Kart geçerli. 16 D’nin alt katındayız şimdi. Koltuk araları dar, koridorlar dar, hayatlar daha da dar. Her şey çok sıkışık. Kitabını açmak bile mümkün değil. Varın siz düşünün gerisini!

Ama ön koltukta açıldı işte bir gazete. Aydınlık. Orta sayfada, koyultulmuş karakterlerle iri puntolu bir manşet: “Gezi, bölücülere karşı verilmiş en iyi cevaptır.” Belki de tokattır. Yahut şamar. Çomarlara mı bu şamar? Gazete Aydınlık. Hafıza bulanık.

Ama bir gerçek açık: Herkesin Gezi’si kendine! Yahut “Gezi herkesin kendine yakışanı giyinmesidir.” 

Lâkin, herkes kendi halinde takılırken bugünlerde, birleştirici üç, beş ağaç da var mazide.  “Mesele, üç beş ağaç değil” değil! Mesele, bizim mesele.

Sınıf ekseni olur da çevre/kent ekseni olma mı yani? Herkesin ekseni kendine! Yağmacı, yok edici, çürütücü bir düzenin karşısında; azgın kentleşmenin, beton yığınlarının, inşaat ya resulallah diyenlerin ortasında; kentsel dönüşüp rantsal bölüşenlerin yamacında; her kamusal alanı yeni bir özel projeye, port’a, AVM’ye, otele, bilmemne’ye çevirenlerin kıyısında; özgürce nefes almaya çalışanlardan yana, eksen gibi eksen işte. 

Kapsayıcı, kuşatıcı ve birleştirici… Baksanıza, liberalini ulusalcısını, öğrencisini işçisini, mavi yakalısını beyaz yakalısını, erkeğini kadınını, gencini yaşlısını, Türk’ünü Kürt’ünü, GS’lisi, BJK’lisi, FB’lisini (İstanbul United) nasıl da birleştirmişti. Tabii aralarından kimileri, her bir eşleşme içinde bakacak olursak, ulusalcısı, öğrencisi, beyaz yakalısı, kadını, genci, Türk’ü ve Çarşı farkıyla BJK’lisi, belli yerlerde, belli zamanlarda, belli ağırlıklara dayanarak  “asıl biz” diyebiliyor belli bir noktada!

Eksen kayıyor böylece. Birleştirmiyor, ayrıştırıyor. Ayrıştırıcı… Kardeşleştirmiyor, bölüyor. Bölücü… (Sahi, asıl kimmiş, neredeymiş bu öcü?) Genişletmiyor, daraltıyor. Daraltıcı…

Evet, çok dar bu otobüsün alt katı hakikaten. En iyisi üst kata çıkmalı. Gerçi orada da bir hayli sıkışık koltuk araları. O halde önlere, en önlere gitmeli. En ön boş işte.  Ayağını da uzatabilirsin biraz, kitabını da açabilirsin, gazete falan dikkatini dağıtan da olmaz, ufuk da daha geniş önünde…

İyi ama şoför nerede?..