HAZİRAN ve sınıf!

AKP’nin dayatmaları topluma yeterince gerdi. Bu yüzden, toplumun hemen her kesiminden tepki sesleri yükselmeye başladı.

AKP karşıtlı tepkilerin daha örgütlü biçimde yaşama müdahil olması ve hedef göstermesi açısından önemsenmesi gereken bir yapılanma Birleşik Haziran Hareketi (HAZİRAN) ile ortaya çıktı denilebilir. Kocaeli’nde de, HAZİRAN meclislerinin örgütlenmeye başlanması ile birlikte yaşanan hareketliliğin en ve ilk ciddi sınavı 13 Şubat boykotu oldu. Eğitimde gericileştirme operasyonuna karşı duran HAZİRAN’ın çağrısına kulak verenlerce örgütlenen okul boykotu, her türlü ve baskıya rağmen başarılı olmuştur.

Boykota, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EĞİTİM-SEN) ve üyeleri aktif destek vermiş hatta alanlardaki eylemlerde öne çıkmak için gereğini bile yapmışlardır. Alevi dernekleri ve vakıflarının katkıları da yadsınamaz. Ve, milyonlarca veli, HAZİRAN’ın çağrısına katılıp bilimsel ve laik eğitim talebini içeren boykotun aktif öznesi olmuş, çocuklarını okula göndermemiş, alternatif eğitim faaliyetlerine katmıştır.

Kent ölçeğinde bakıldığında, boykotun (her ne kadar resmi rakamlar küçültmeye çalışsa da) önemli oranda başarıyla gerçekleştiği görülür.

‘’Laik ve bilimsel eğitim için AYAKTAYIZ’’ çağrısına önemli oranda destek veren öğrenci ve öğretmenler derslere girmedi. Boykota, velilerden de destek geldi.

Az değil, Eğitim-Sen üyesi yaklaşık 2 bin öğretmen okullara gitmedi ve bu yüzden öğrenciler de okullardan ayrılınca dershaneler boş kaldı. Kent açısından, eğitimin içeriği ve düzeyi değerlendirildiğinde önemsenecek okullar olan Hızırreis, TBMM ve Ulugazi İlköğretim Okulu, İzmit Endüstri Meslek Lisesi, İzmit Lisesi, Gazi Lisesi, Namık Kemal Lisesi, 24 Kasım Anadolu Lisesi, Atılım Anadolu Lisesi ve İzmit Kız Meslek Lisesi’nin yanı sıra Şirintepe ve Derince’deki bazı okullardaki boykot eyleminin amacına ulaştığı söylenebilir.

Öte yandan, ders bırakan öğretmenler, öğrenciler, Birleşik Haziran Hareketi ve Alevi örgütleri öğle saatlerinde Merkez Bankası önünde toplanıp Sabri Yalım Parkı’na kadar yürüdü. Yürüyüşe, Edirne’den Ankara’ya giden TMMOB üyeleri, DİSK Genel Sekreteri de katıldı.

HAZİRAN sokağa çağırmış ve çağrı karşılık bulmuştu…

HAZİRAN’ın kentteki Geçici Yürütme Kurulu üyesi Ceren Kılıç, taleplerini sıralarken ‘’Boykotumuz, AKP’ye uyarımızdır’’ diyerek, aslında kent ölçeğinde yüzbinlerin, ülke genelinde ise milyonların düşüncesini dillendiriyordu.

HAZİRAN’ın ‘’19. Eğitim Şurası’nın tüm kararları yok sayılsın. Zorunlu din dersleri kaldırılsın. Okulların imam hatipleştirilmesi durdurulsun. Eğitim müfredatı bilimsel temelde yenilensin. Öğrencilere yönelik her türlü dini ayırıcılık ve baskıya son verilsin’’ türü talepleri, artık herkesçe iyi bilinen talepler haline gelmiştir.

Bu durumu, Eğitim-Sen Şube Başkanı Suca Omurca da, onaylayan ifadeler kullanıp, eğitimcilerin bilimsel, laik ve anadilinde eğitim meselesi üzerindeki kararlılığını vurgulayıp, kesintisiz mücadele çağrısı yapıyordu ki, bu çok önemlidir.

Evet, boykot tek kelime ile başarılı olmuştur. İktidarın saldırılarına rağmen gündeme gelmekle kalmamış, okulları boşaltmayı başarmıştır.

Evet, laiklik konusunun Türkiye’nin önümüzdeki dönemin en önemli tartışma ve mücadele başlığı olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.

Evet, solun kimseden talimat almadan yaptığı analiz ve mücadele kararlılığı ilerleme ve başarıyı getirmiştir. Bu, çok açık biçimde görülmüştür.

Evet, laiklik mücadelesini inanç özgürlüğüne indirgeme arayışı çuvallamıştır.

Evet, alevilerin de alevicilik yapılmasını değil, Türkiye’nin bütününe ilişkin bir mücadeleye katılmayı önemsediği bir kez daha görülmüştür.

Evet, AKP’nin laiklik kavgasını İzmir’e sıkıştırma denemesi ters tepmiştir. Laiklik tüm Türkiye’nin kavgasıdır.

Evet, AKP gericileştirmek ve yobazlığı beslemek zorunda. Karşıtlığın buradan kurulması iktidarın manevra kabiliyetini ortadan kaldırıyor.

Evet, karşıtlık aynı zamanda örgütleyici de olmak zorunda. Okulların boşalması ama eylemlere katılım yerine evlere kapanılması önemsenmeli.

Evet, örgütleyici bir tarz yalnızca HAZİRAN hareketini büyütmekle kalmayacak, aynı zamanda eylemlerin güven vermesi daha güçlü olması anlamına gelecektir.

Evet, iktidar her koldan kuşatılmalı, saldırılara yanıt olan slogan bugün olduğu gibi gerçeğe dönüştürülmeli. Sonuç olarak, “Hukuk bittiyse HAZİRAN başlar” diye bilinmeli…

‘Sınıf’ın çıkışı

Bu yazının ana temalarından biri de, ülkede siyasetin sıkıştığı ve baskıların arttığı dönemde işçi sınıfı adına yapılan çıkışların yarattığı yeni alanlardır. Çünkü, söz konusu yeni alanlar,, sınıfın kazanım mücadelesine önemli girdiler sağlamaktadır.

Sınıf ve kitle sendikacılığı diyerek işçi dünyasında yerini 48 yıl önce alan DİSK, kesintisiz mücadelesini sürdürüyor. Faşist askeri darbelere ve yöneticilerinin cezaevlerinde hapsedilmesine rağmen yoluna devam eden DİSK, sınıf hareketlenmesinin başladığı öncü illerden olan Kocaeli’nde, yeni dönemin de işaret fişeğini yakmış bulunuyor.

Öte yandan, bir işaret fişeği de, kentteki yerel medya kuruluşlarında örgütlenip sözleşme yapma yetkisi alan Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan (TGS) geldi.

Örgütlenme çalışmasını 1 ay kadar önce tamamlayan ve Manşet Kocaeli Gazetesi’nin 30 çalışandan 16’sının üye yaparak masaya oturan TGS, imzaladığı toplusözleşme ile ortalama 1300 TL civarında olan aylık ücretlere ilk yıl 125, ikinci yıl 250 lira olmak üzere toplam 375 lira zam aldı.

Sözleşme ile maaşlara seyyanen yıllık 300 lira ikramiye, 500 lira ölüm, 500 lira doğum, 500 lira evlilik, 250 lira kreş yardımı alınacak. Gazetecilerin fotoğraf makineleri ile bilgisayarlarının bakım-onarımları da işveren tarafından yaptırılacak. Çalıştıkları süre boyunca yol ve yemek harcamaları karşılanacak olan gazetecilere akşam haberleri için de yemek ücreti ödenecek. Öte yandan, sendika üyesi gazetecilere iş güvencesi sağlanması da sözleşme metnine giren madde oldu.

İşte, sınıfın önündeki en önemli mesele bu, örgütlülük. Herkes bilmektedir ki, örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez.