HAZİRAN Güneşi yükseliyor

Her şeyden önce hep birlikte çok önemli bir adım attığımızı hatırlayarak başlayalım. 2013'ün Haziran'ında içinde olduğumuz o muhteşem başkaldırı sonrasında, "artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak" sözüyle yetinmeyip, olamaz iddiasını, olmamalı kararlılığıyla birleştirmek gerekiyordu.

Bunun için, belki biraz gecikmeli başladığımız büyük yürüyüşün ilk evresini geride bırakıyoruz. Önümüzdeki Cumartesi-Pazar günü gerçekleştireceğimiz Türkiye Meclisi toplantısıyla HAZİRAN hareketinin kuruluş sürecini tamamlamış olacağız.

Elbette alınan yolu değerlendirerek ama kesintisiz biçimde önümüzdeki görevlere yoğunlaşarak devam etmeliyiz.

Büyük Başlangıç

Açık konuşmak gerekirse öyle çok kolay bir başlangıç olmadı. Yılların birikimi, bu birikimin yarattığı zorluklar, sıkıntılar ve alışkanlıklar hemen her meclis toplantısında tedirgin bir soruyu da gündeme getirdi, bu sefer başarabilecek miyiz?

Bugüne kadar belli bir başarıyla gelinmiş olmasının esas olarak iki nedeni olduğunu söyleyebiliriz. Gerçek bir ihtiyaca denk düşmesi ve klasik bir sol birlik projesi olmaması...

İkincisiyle başlayalım. HAZİRAN'ın temelinin atılmasında Türkiye devrimci hareketinin farklı öznelerinin katkısı vardır ama HAZİRAN klasik bir sol örgütler ittifakı olarak ortaya çıkmadı. Tekrar pahasına söyleyelim, günün ihtiyacını, içinde örgütlü veya örgütsüz hareketin ilkelerini benimseyen herkesin eşit bir özne olarak yerini alacağı bir halk hareketidir. Bu tespit önemli bir farklılığa işaret etmekle birlikte ne kadar yaşamsal olduğu kuruluş sürecinde ortaya çıktı. HAZİRAN "yukarıda" bağlanan bir ittifak girişimi olsaydı belki hiç ortaya çıkmayacaktı ya da çıksa bile geride kalan dönemde kesinlikle dağılacaktı. Oysa tam tersine her gün büyüyen, etkisini artıran bir hareketten söz ediyoruz. Önümüzdeki dönem bu yaklaşımı özenle korumaya devam etmeliyiz.

Rahatlıkla yazabiliriz, artık AKP’nin öncülüğünde kurulan gerici-faşizan baskı rejimini yıkmak için daha hazır, daha örgütlü ve daha güçlü durumdayız.

Yine "bu daha başlangıç" diyoruz ama bu defa büyük bir başlangıç adımı atmış olduğumuzu görüyoruz.

5. Güç veya parlamento dışı ana muhalefet

Gerçek bir ihtiyaç demiştik. 48 ilde ve yaklaşık 150 farklı noktada, Geçici Yürütme Kurulu'na ulaşan bilgilere göre, 25 bin insanın katıldığı kuruluş toplantılardan çıkan sonuç, HAZİRAN'ın bir beklentiye yanıt olduğudur.

HAZİRAN masa başında değil, mücadele alanlarından yükselen ihtiyaca bir yanıt olarak kurulmuş, kısa sürede ne kadar önemli bir boşluğu doldurabileceğini göstermiştir.

HAZİRAN, tek tek Türkiye sosyalist hareketinin bileşenlerinin değil esas olarak Türkiye'nin, emekçi halkımızın ihtiyacı. Samimi olacaksak, şunu da eklemeliyiz, şimdiye kadar ortaya çıkan enerji esas olarak bu ihtiyacı gören fikrin gücüdür.

Fikirler önemlidir ancak zafer kazanmaya yetmez. Önemli olan HAZİRAN fikrinin arkasında durabilecek en büyük gücün örgütlenmesi ve harekete geçirilmesidir. HAZİRAN'ın yaratılmasına emek koyan herkes, önümüzdeki dönem bu sorumlulukla davranmalı. Bu hafta sonu toplanacak Türkiye Meclisi'nin görevi il ve ilçelerde kendisini gösteren bu gücün, siyasi hedeflerini belirginleştirmek, bu siyasi hedefler doğrultusunda HAZİRAN'ı daha örgütlü hale getirmek ve yaygın bir toplumsal örgütlenmeye dönüştürmektir. Daha somut olarak söylemek gerekirse siyasetin dışına itilmiş milyonların sözlerini geliştirebilecekleri ve kendilerini eylemli biçimde ifade edebilecekleri bir zemini oluşturmalı, emekçileri daha etkin biçimde bu sürecin parçası haline getirmeliyiz.

HAZİRAN daha şimdiden bir bütün olarak Türkiye siyasetinin en büyük beşinci gücü haline gelmiştir. Başka bir deyişle "parlamento dışı ana muhalefet" konumuna yerleşmiş durumdayız. Geleceğe dair tüm tartışmalarda bu verinin merkezi bir noktaya yerleştirilmesi ve buna uygun düşünülmesi gerekir.

AKP iktidarını yıkmanın görünen yolu HAZİRAN fikrinin arkasına eylemli halk gücünün yerleşmesidir.

Haziran yoldaşlığı kazanacak

Her mücadele dönemi kendi dilini, tarzını ve mücadele biçimlerini de yaratıyor. HAZİRAN Türkiye tarihi açısından baktığımızda özgün bir araçtır. Örneğin geride kalan yaklaşık iki aylık süreçte yüzlerce toplantı yapılmış, şimdiye kadar tek bir toplantıda karar alma süreçlerinde oylama yapılmamıştır. Bunun karar almayı zorlaştıran bir yanı olduğu açık ancak hareketimiz "Haziran yoldaşlığı" temelinde karşılıklı güven ilişkisi üzerine inşaa ettiği kültürüyle buna rağmen yol almayı başarıyor, bunu daha da geliştirmek ancak bu arada daha hızlı, daha etkili, deyim yerindeyse vurduğu yerden ses getiren bir HAZIRAN yaratmak da önümüzdeki görevlerden birisi olarak duruyor.

Türkiye Meclisi bu yolun açılmasında önemli bir misyon üstlenecektir.

Olmamasını umuyorum ama varsa diye son bir not eklemeden bitirmeyelim. Birleşik Haziran Hareketi’nin başarısızlığını istemek, solun etkisiz kalmaya devam etmesini istemekle aynı anlama gelir. Bizden söylemesi...