Geçmişi kullanma kılavuzu

Tarih, alışkanlık gereği öyle olduğunu düşünmeye meyilli olsak da geçmişe dair değildir aslında. Yüzü geçmişe dönük bir araştırma olsa da tarihin sözü bugüne ve geleceğe dairdir çoğunlukla. Bu anlamda, bilgi ve değerlendirmelerini bugünden üreten, geçmişin kuytularında bugünü arayan, nihayetinde geçmişi bugüne bağladığı gibi bugünü de geçmişe uzatan güncel bir faaliyettir.

Oysa nostalji, tam da tarihin tersine bugünü geçmişe gömmek, bugünü geçmişle örtmek, bugünü geçmişin merceğiyle görmek demektir. Tarih, biriktirdiği kudreti bugüne taşırken, nostalji bugünün enerjisini geçmişe, geriye akıtır. Tarih geleceği ve ileride olanı işaret eder, ama nostalji geçmişi, geride olanı, geride kalanı, geride bırakılanı çağırıp durur.

O yüzden tarih bir bilimdir, bilince çıkarılır, bilinçle kavranır. Nostalji ise, tam tersine, varsayımdır, inançtır, hatta bir itikattır.

Marksizmin tarihle kurduğu bağ, en başta bu açıdan ele alınmalıdır. Marksist kuram açısından tarih, geçmişe dönük araştırma yöntemiyle değil, bugüne ve geleceğe dair sözü ve işaretiyle önemlidir. Marx, tarihi bir bilime dönüştürürken, tarihin devrimci enerjisini de siyasete devşirmiştir.

Dolayısıyla, tarihsiz bir marksizm ve marksizmsiz bir tarih düşünülemez. Sosyalizm mücadelesi tarihsel bağlamına, tarih de sosyalizm hedefine oturtulmadan anlaşılamaz.

Buradan çıkacak sonuçlardan biri de tarihin, salt teorik olarak kavranamayacağıdır. Daha açık bir deyişle, tarih bugüne ve geleceğe dair olduğu için, geçmişten değil bugünden söz ettiği için, geçmişin birikimini bugüne taşıdığı için ister istemez pratikleştirilmek durumundadır. Tarih, ait olduğu bağlamın, yani güncel ve şimdiki zamanın somut eyleminin kurucu unsurlarından olmalıdır. Tarih, teorik soruşturmanın yanı sıra, pratik, gündelik, somut bir mücadele kulvarıdır.

Ancak tarihin ya da geçmişin pratikleştirilmesi ile araçsallaştırılması arasında belirgin bir farklılık vardır.

Tarih araçsallaştırıldığında, bugüne ve geleceğe dair konuşmak yerine, geçmişe dair hikayeler anlatmaya başlar.

Tarih araçsallaştırıldığında, bugünün ve geleceğin kurucu unsuru olmak yerine, geçmişin güzellenmesinin ve yüceltilmesinin yolu olmaya başlar.

Tarih araçsallaştırıldığında, bugünün ve geleceğin mücadelesine çağrı olmak yerine, geçmişe ve asr-ı saadet hayallerine davetiye olmaya başlar.

Tarih, araçsallaştırılarak içeriğinden, enerjisinden, kudretinden soyulur ve bir nostaljiye dönüşmeye başlar.

Ve bu, karşı konulması zor, sunduğu kolaylıkla da son derece cazip bir tekliftir esasında. Çünkü bir nostaljiye dönüşen tarih, sizi her zaman haklı çıkarır.

Yüzü bugüne ve geleceğe değil de geçmişe dönük olan, o geçmişte kendini haklılaştıracak unsurları her zaman bulur çünkü.

Gözünü bugünün ve geleceğin görevlerine değil de geçmişin anılarına diken, o geçmişte her zaman sığınacak kovuklar bulur çünkü.

Geçmiş, bu anlamda, bugünden ve gelecekten, ağırlaşan ve yakıcılaşan görevlerden, sorumluluk ve cesaret isteyen ödevlerden kaçısın, en makul, en masum, en fiyakalı yoludur.

Geçmiş güzel anılarla, örnek başarılarla, saygı duyulacak tavırlarla, parmak ısırtacak ataklarla doludur ve sizi bugünün mücadelesine çağıranlara, size bugünün görevlerini hatırlatanlara cebinizden çıkarıp gösterecek bir envanter oluşturur.

Artık ne yaptığınız değil, ne depoladığınızdır sizi tanımlayan. Sizi anlatan şimdi sarf ettiğiniz ya da etmediğiniz sözler değil, geçmişte söylediklerinizdir. Sizi gösteren bugünün sorularına verdiğiniz yanıtlar değil, vaktinde yanıtladığınız sorulardır bundan böyle.

Geçmiş, bugününüzü haklı çıkarmak için, önünüze gelen sorulara ezbere yanıtlar vermek için, aşmanız gereken zorlukların kenarından dolaşmak için yardıma çağırdığınız hiç kurumayan bir kaynak ya da mümbit topraktır.

Tarih, böylelikle, pratikleştirmeyip araçsallaştırdığınız, devrimcileştirmeyip evcilleştirdiğiniz, üretmeyip sömürdüğünüz bir geçmişe, nostaljiye dönüşür.

Nostalji bir süre işe yarar, treni sallamak içi yeterli olur.

O sırada ise, tarih akmaya, yürümeye, ilerlemeye devam eder.

Sonra bir bakmışsınız tarihin öznesi olacakken, nesnesi olmuşsunuz.

Tarihin sahibi olacakken, konusu olmuşsunuz.

Tarih olacakken, nostalji olmuşsunuz.