Demirtaş alkışından Bekaroğlu CHP'sine giden yol

Önce biraz uzun bir alıntıyla başlayalım. 18 Ağustos'ta İleri'de çıkan yazımızın başlığı "Operasyonun hedefinde ne var?" idi. 
Yazıda, cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından, düzen siyaseti açısından öncelikli gündemin muhalefetin şekillendirilmesi olduğunu belirtmiş, şöyle demiştik: 
"Düzen siyasetine yön verenler açısından bugünün en önemli ihtiyacı, muhalefetin karakterinin belirlenmesi olmalı. 
Nasıl bir muhalefet, düzen içi olabilir? Düzen muhalefetinin ideolojik, siyasi koordinatları nasıl belirlenmeli?

 (...) Son yerel seçimlerde CHP'nin tercihleri ve Ekmeleddin İhsanoğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesini bu bakımdan değerlendirmek gerekiyor. 
Bu tercihlerde esas olan alternatif bir iktidar projesi miydi? (...) Daha doğrusu ve bugün için önemlisi, AKP'ye karşı biriken tepkinin hangi süzgeçten geçirileceği, nasıl bir işleme tabi tutulacağı. Bu işlem hem bugünün ve yarının iktidarlarının karakterinin, hem de bugün toplumda iktidara karşı biriken tepkilerin hedeflerinin belirlenmesi bakımından daha stratejik bir önem taşıyor." 


Hâlâ aynı yerdeyiz ve "Yeni Türkiye"nin düzen muhalefetinin nasıl olacağına dair çalışmalar sürüyor. 
 
Bugün için, düzen siyasetinin fay hatlarını oluşturan ve mümkünse üzerine inşaat yapılmaması gereken bölgeler var:
 
- Gericilikle gerçek ve toplumsal ölçekte mücadele verecek bir siyaset, "Yeni Türkiye"nin öncelikli riskli bölgesi. Zira, gericilik sorgulaması, inşa edilmek istenen düzenin omurgasını oluşturan gericilik ve otoriterlik gibi iki ana unsurla kavga etmek anlamına gelecek. 
Öyleyse yeni dönemin muhalefeti, din konusunda uzlaşmacı bir dil kullanmalı... 
AKP seçmenlerinin tercihlerine, yaşam tarzına vs. saygı göstermeli...
 
- İkinci olarak, "bölge aktörü, oyun kurucu Türkiye" imajının zedelenmemesi gerekiyor. 
Alternatif bir bölge politikası geliştirmek ya da emperyalizmin bölgedeki taşeronluğunu teşhir etmek, yine yıkıcı bir etkiye sahip. 
Bu konuda ancak şöyle bir dil kabul edilebiliyor: "Türkiye'nin son yıllarda bölgesinde oynadığı rol çok önemli... Ama artık şu faktörler de var, şöyle yapalım".
 
- Üçüncüsü, düzen muhalefeti emekçi sınıfların sorunları, hakları ve örgütlülüğü gibi bir alana asla giremez. Örneğin köklü bir taşeronluk sorgulaması çok risklidir. Düzen muhalefeti, taşeronluk kötü diyebilir ama kendi belediyesinde uygular...
 
Son günlerde Demirtaş ve CHP ile ilgili yapılan tartışmalara bir bakın. Bu fay hatlarının izlerini göreceksiniz. 
 
CHP kongresinde tasfiye edileceğine kesin gözüyle bakılan isimlere ve partiye üye olan Mehmet Bekaroğlu'nun karakterine bakın. Tasfiye edilecek isimlere bir değer biçmek bakımından değil... Gidişin yönünü anlamak bakımından... 
 
Selahattin Demirtaş'ın cumhurbaşkanı seçildikten sonra Recep Tayyip Erdoğan'ı ayakta alkışlaması, ardından alkışını "nezaket" ve "AKP'ye oy veren yüzde 52'ye saygı duyuyorum" şeklinde açıklaması hep HDP-AKP veya Demirtaş-Erdoğan ekseninde ele alındı. 
Doğru değil... Doğru olsa bile yeterli değil...
Burada odaklanılması gereken eksen, iktidar değil muhalefet ekseni.
Yani CHP-HDP ekseni...
Bu nedenle Demirtaş'ın "alkışlı nezaketi"nin AKP'den çok CHP'ye bir mesaj anlamına geldiğini ve "böyle bir muhalefet anlayışında seve seve yan yana gelebiliriz" mesajını ilettiğini söyleyebiliriz. 
CHP kongresinin ise, "Yeni Türkiye"nin muhalefetine yönelecek bir parti inşasıyla meşgul olacağını görmek zor değil. 
 
Tam da bu nedenle, yukarıda saydığımız fay hatlarını derinleştirecek ve bunu halkı örgütleyerek yapacak bir sosyalist odağa çok ihtiyaç var. 
Tam da bu nedenle, Demirtaş'a oy veren sol kesimlere ve sol Kemalistlere seslenmek gerekiyor. 
Tam da bu nedenle, yani "Yeni Türkiye"yi ya da "Yeni Türkiye'nin Muhalefeti"ni kurmak kolay olmayacağı için, büyük olanaklara sahibiz...