Cumhuriyet'in DNA'sı

“Bunlar, Cumhuriyet’in DNA’sını bozdular…”
Bir yerde okudum, hem de daha çok kısa bir süre önce. AKP için söylenmiş bir söz: “Bunlar, Cumhuriyet’in DNA’sını bozdular…”

Canlı bir organizmanın DNA’sını bozduğunuzda “iyileştirme”, bildiğim kadarıyla neredeyse olanaksızdır.

Ve bizde her şey, aslında on iki yıldan çok önce başladı…

‘İkinci Cumhuriyet’, AKP’den önceydi.

Onun hazırlayıcısıydı.

“Mustafa Kemal de eleştirilebilir!”
(Sanki ‘eleştirilemez’ diyen varmış gibi!)

İş gerçekten ‘eleştiri’de kalsaydı /bırakılsaydı…

Mustafa Kemal’in Cumhuriyetinin işine bile yarayabilirdi. O cumhuriyet, kurucusunun öngörüleri doğrultusunda iyice kök salar, bir aydınlanma ağacı halinde dallarını günümüze uzatırdı.

Ne var ki yüzlerce yıllık bir eleştirel çoraklıkta hiçbir gerçek eleştiriye yer yoktur, ve ‘eleştiri’ adı altında ancak yadsımalar, aşağılamalar, yanlış anlamalar filizlenebilir.

Son yıllarda rastladıklarımız gibi…

“Artık Birinci Cumhuriyet bittiğine göre…” (Öyle mi? Ne zaman? O bitti ise, biz hâlâ neden varız?)

“İkinci Cumhuriyet de başarısız olduğuna göre …” (Allah Allah! O ne zaman kurulduydu ki?)
    …
Uzatmayalım.

Çünkü bugün, Çanakkale Zaferi’nin 100.yıldönümünde, ‘cumhuriyetlerimize’ sıra numarası ararken CUMHURİYETSİZ kalmış olmamızın UTANCINI yaşıyorum.

Bundan 100 yıl önce Çanakkale toprakları, 30 Ağustos’a, oradan da 29 Ekime uzanan yollar daha kolay geçilebilsin diye kanla sulanmıştı.

‘Dindar Gençlik’ kaçıncı Cumhuriyet için yetiştirilmekte?
UTANIYORUM !
O kadar…