Bayram ritüelleri

Özel günlere ilişkin yazı yazmayı alında pek sevmem. Ama, öyle durumlar vardır ki, yazılmadan geçmenin de önemli bir eksiklik olduğunu düşünürüm.

Bayram ritüelleri de, bu cinsten değerlendirmelerdir.

Resmi bayramlar ile dini bayramların ritüelleri doğal olarak farklıdır. Halkımız, resmi bayramlarda belirli bir hiyerarşiyi gözeten kutlamaların önemli bir parçası olmaya özen gösterir, dini bayramlarda ise kendi yarattığı toplumsal geleneklerin yaşatılmasını gözetir.

Bildiğimiz ve yaşadığımız budur.

Bu gerçeklik, AKP’nin ülke yönetimini ve kentlerdeki yerel yönetimleri aldığı döneme kadarn sürdü. Onraında, yani 3 Kasım 2002 ve 27 Mart 2004 seçimleri, bildiğimiz ve yaşadığımız ritüellerin tamamen değiştirilmesi yönünde atılacak adımların habercisi oldu.

‘’Yapılamaz, edilemez, değiştirilemez’’ nidaları arasında hem ülkenin hem de kentlerin demografik ve toplumsal yapısını değiştirme adımlarını kararlılık ve belli bir plan dahilinde atan gerici AKP zihniyeti, toplumal ritüellerin değiştirilmesinin de yolunu açtı.

Bu zihniyetle yeterince mücadele edil(e)mediği için, dayatılan yeni yaşam biçimi ve bayram ritüelleri de kısmen kabul gördü.

O kabulün içinde toparlayıcı zemin olarak hazırlanıp sunulan KENT BAYRAMLAŞMASI, halkın toplumsal dayanışmasını güçlendirici yaklaşımı geliştiren buluşmalar olmak yerine siyaset yapılan, iktidar ağırlığının hissettirildiği ve yeni sosyo-ekonomik rant paylaşımının planlandığı zeminler haline dönüştü.

Bu bayramdaki kent buluşması da, tam bu içeriğe uygun olarak AKP ŞOVU haline dönüştürüldü. Tıpkı, 12 yıldır yapıldığı gibi.

Kocaeli Valiliği, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Kocaeli Kent Konseyi’nin birlikteliğinde oluşturulan Geleneksel Kent Bayramlaşması yine Yunus Emre Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Bu buluşma, KENT BAYRAMLAŞMASI adı altındaki 24. SİYASİ ŞOV özelliğini de taşıyordu.

Halkın kendi bayram ritüellerini değiştirmeyi iş edinen AKP zihniyetince dayatılan bu programa, sadece kendileri ve arka bahçe ya da yandaş olarak değerlendirilen sözde ivil Toplum Kuruluşları (STK) ya da kendi adlandırmalarıyla Gönüllü Kültür Teşekkülleri’nin yöneticileri katılıyor.

Bu bayramda da öyle oldu…

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı,

Vali,

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı,

AKP Kocaeli Milletvekilleri,

AKP İl Başkanı,

İzmit Belediye Başkanı,

Kent Konseyi Başkanı,

Kent Konseyi Genel Sekreteri,

Ve diğerleri…

Vali hariç (ki o da tartışılır) hepi AKP’nin yönetici kadroları. Bir de, demokrasi sosu olmaktan vazgeçmeyen MHP’nin Milletvekili ile İl Başkanı orada.

Böylece, toplumal dayanışmanın güçlendirildiği, sorunları çözücü birlikteliklerin inşa edildiği bayram buluşmaları yerine oyo-ekonomik rant oluşumlarının öne çıktığı ve yeni ritüellerin yaratıldığı bir KENT BAYRAMLAŞMASI geleneği de oluşturuldu.

Tabi, bu oluşumun tutkalı yine HAMASET oluyor.

Bunu, Kent Konseyi Başkanı’nın sözlerinden anlıyoruz.

Diyor ki;

“Milletimizin ve halkımızın derdini yakından biliyor ve takip ediyoruz. Bunun için samimiyetle çalışıyoruz. Hiçbir sorumluluk ve görevden kaçmıyoruz.’’

Sözlerinin sonundaki sorumluluk ‘ayrıştırma’ ve ‘biat ettirme’, görev de ‘yoksullaştırma’ olarak okunursa (ki, asıl anlamı odur) HAMASET ne işe yarar diye sormaya gerek kalmaz.

Değişen günlük ve bayramlık ritüelleri ne kadar iyi algılarsak, AKP’nin yarattığını söylediği yeni toplum ve YENİ TÜRKİYE’nin, aslında her şeye rağmen bir ALGI DÜNYASI nüveleri olmaktan öteye gidemediğini görürürüz.

Bizler, toplum yaşamındaki ve bayramlardaki ritüellerimizi neye malolursa olsun AKP’nin dayatma ritüellerine teslim etmeyeceğiz.

Bu konuda kararlılık sergileyen siyasal partiler, sendikalar, meslek odaları ve demokratik kitle örgütleri ile dayanışmayı güçlendirip, on yıllarca mücadeleyle yarattığımız ritüellerin gerici ideolojinin çizdiği alan içinde hapsedilmek istenmesine seyirci kalmadık, asla da kalmayacağız.