Zarrab'ın itiraflarının ardından AKP'liler ne dedi?

Zarrab'ın itiraflarının ardından AKP'liler ne dedi?

Zarrab'ın itiraflarının ardından AKP'den gelen açıklamalar...

İleri Haber

ABD'de Rıza Sarraf'ın tanık, Halkbank yöneticisi Mehmet Hakan Atilla'nın sanık olduğu dava devam ediyor. Dün Zarrab’ın itiraflara başlamasının ardından bugün AKP’den de açıklamalar gelmeye başladı.

AKP’lilerden ilk gelen açıklamalar şöyle:

BOZDAĞ: ZARRAB BASKI İLE İTİRAFÇI OLDU

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ Zarrab’ın baskı ile itirafçı yapıldığını öne sürerek şöyle konuştu:

“ABD’de Reza Zarrab ile ilgili bir dava başlıyor. Zarrab baskı ile itirafçı haline geldi. Eş zamanlı bir şekilde Türkiye'de ana muhalefet lideri Cumhurbaşkanı'nı, yakınlarını, ailesini karalayan iftira kampanyası başlattı. Bir yandan New York'ta bir parçası sürüyor, Türkiye'deki ayağı da sayın genel başkan yürütüyor. İkisinin de hedefinde Türkiye var. İkisinin de hedefinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan var. İkisinde de hükümetimiz var. Kılıçdaroğlu gibi kukla bir lider istiyorlar. Şu anda Türkiye çıkarlarının aleyhine en büyük icraatı CHP'nin Genel Başkanı yapıyor. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ulusal güvenlik sorunu haline geldi.”

ŞENTOP: EŞİ VE ÇOCUĞUYLA GİTMESİ KAMUFLAj

Eşi Ebru Gündeş ve çocuğuyla birlikte gittiği ABD'de tutuklanan Sarraf'ın bunu bir kamuflaj olarak kullandığını söyleyen AKP İstanbul Milletvekili TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, "Sarraf’ın Türkiye’den ABD’ye gidişinin de mercek altına alınması lazım" dedi.

Şentop, şöyle konuştu:

‘GİTMESİNE YARDIM EDENLER ARAŞTIRILMALI’
“Sarraf (Reza Zarrab); ABD’de belli yönde ifade vermesi için baskı görmüş olabilir. Buna ilişkin çok şey duyuyoruz ama asıl Türkiye’den gidişinin, bu planının bir parçası olduğu üzerinde düşünmek gerekir. Dolayısıyla onun gidişinde dahli olanların, yardımcı olanların, göz yumanların da mutlaka araştırılması lazım. Bu operasyon çerçevesinde bir ihanet işidir. Sonuç itibarıyla FETÖ’cüler tarafından belgelerin götürülmesi dahil, bu ihanetin, Sarraf’ın Türkiye’den gidişi konusunda da bir organizasyon boyutu olduğunu düşünüyorum.

‘MASUMANE GİDİŞ SÜSÜ VERİLMİŞTİR’

Şu anda yapılıyor mu bilmiyorum ama bu konuda araştırma ve inceleme başlatılmalıdır. Kimin ihmali var ona bakıp işe oradan başlamak lazım. Bir organizasyon olup olmadığını ortaya çıkarmak için, ABD’ye gittikten sonrasından değil, öncesinden başlamak lazım. Sarraf olayı, 17-25 Aralık’ta FETÖ eliyle gerçekleştirilmeye çalışılan operasyonun ABD’de devamı mahiyetinde. Burada da temel aktör olarak Sarraf’ın kullanıldığı görülüyor. O bakımdan bence Sarraf’ın Türkiye’den ABD’ye gidişinin de mercek altına alınması lazım. Bu gidişe masumane bir gidiş süsü verilmiştir. Karısı ve çocuğuyla birlikte gidiyordu. Ben bunun bir örtü, bir kamuflaj olduğunu düşünüyorum.” 

IŞIK: SARRAF’IN RAHAT TAVRI HERKESİN DİKKATİNİ ÇEKTİ

Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Sarraf'la alakalı olarak "Burada bir kere Rıza Sarraf'ın kendinden çok emin. Bir suçlu değil de sanki olayları son derece rahat anlatan tavrı herkesin dikkatini çekti. Hatta bazı Amerikalı gazetecilerin yorumları sanki bir CEO gibi anlattı diyor" dedi ve şöyle devam etti:

"Ümit ve temenni ederiz ki Türkiye'ye karşı bir komplonun içerisinde ne Sarraf ne de bu dava ile ilgili kimse bulunmaz. Türkiye'nin itibarına ve ekonomisine yönelik de bir komplonun asla Türkiye tarafından kabul edilmeyeceğinin herkes tarafından çok iyi bilinmesi lazım. Bu dava baştan beri Türkiye'ye yönelik bir iftira kampanyasına dönüştürüleceği yönünde güçlü emareler taşıyordu. Özellikle hem Türkiye'nin ekonomik olarak sıkıştırılması bir darboğaza çekilmesi hem de Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik bir komplonun kurulması ile ilgili işaretler önceden beri geliyordu.

Bu noktada Türkiye böyle bir komploya asla ve asla boyun eğmez. Türkiye bu noktada kendisine yönelik oluşturulmak istenen bu tip senaryolara kesinlikle pabuç bırakmaz. Yakinen bütün ilgili birimlerimiz elbetteki izliyor. Elbetteki orada konuşulan her kelime kesinlikle kaydediliyor, değerlendiriliyor ve gerekli tüm birimlerimiz gerekli değerlendirmeleri de mutlaka yapacaktır. Ama bu davanın Türkiye Cumhuriyetine yönelik bir özellikle kumpasa dönmemesi için de herkesin çok dikkatli davranması gerektiğini düşünüyoruz. Takip edececeğiz”

ERDOĞAN’IN BAŞDANIŞMANI: HİÇBİR SORUN OLMAZ

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başdanışmanı Cemil Ertem, Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın yargılandığı ve Zarrab'ın tanık olarak ifade verdiği davaya ilişkin, "Bankamız ile ilgili hiçbir sorun olmaz" dedi.

Ertem, ABD'de devam eden Zarrab davasına ilişkin haberler için "spekülatif" ifadesini kullandı, "kötü senaryoların gerek kur gerek faiz tarafında fiyatlandığını düşünüyorum" diye konuştu.

MAHİR ÜNAL: SOSYAL MEDYADA BİRİLERİNİN YÜZÜNDE GÜLLER AÇIYOR

AKP Sözcüsü Mahir Ünal da davaya ilişkin açıklama yaptı. “Bu bizim tiyatro oyunu olarak gördüğümüz bir oyundur” diyen Ünal şöyle konuştu:

"Sosyal medyada birilerinin yine yüzünde güller açtığını görüyoruz. ABD'de sürdürülen ve uluslararası hukuka, doğal hukukta bile yeri olmayan tuhaf bir şekilde bir adamın bazı iddialar üzerinden rehin alınarak verdiği ifadelerden birileri umutlanmaya başladılar. ABD'nin derin devletinin yargıda oluşturduğu FETÖ'cü aklın etkisi altındakli haberleri izlemişsindir. Böyle bir aklın ortaya koyduğu dava üzerinden birilerinin Türkiye'yi sıkıştırmaya çalışmasına seyirci kalacak değiliz. Bu dava üzerinden Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak isteyenleri görüyoruz, millet de görüyor. Bunu Türkiye diğerlerini aştığı gibi aşacaktır. Bu bizim tiyatro oyunu olarak gördüğümüz bir oyundur. Biz bunun bir aktörü olmayacağız, Türkiye'yi sanık sandalyesine oturtmak isteyenlere izin vermeyeceğiz.

'ATATÜRK'ÜN İFADE ETTİĞİ GİBİ...'

Yapılmak istenen şudur. Rehin alınmış, bazı ifadelere zorlanmış, kendi ifadesiyle de hapiste kalmamak için anlaştığını ifade eden bir kişinin ifadeleri üzerinden eğer biz bir adalet ve hakikat arayışına içerisine mi gireceğiz? Biz bu ifadeleri dikkate alıp, Türkiye’yi konuşacaksak, bu rehin alınmış bir adamın ithamları üzerinden konuşacaksak, bu hakikatin kendisine ihanet olmaz mı? Türkiye’ye ihanet olmaz mı? Atatürk’ün ifade ettiği gibi bu bir delalet ve hıyanet olmaz mı? Dahili ve harici bedhahların olduğu belli değil mi?"