CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker, TBMM’ye verdiği soru önergesiyle Beşiktaş - Samsun süper kupa finalinde yaşananları ve “Nuriye Semih Yaşasın” pankartı açtıkları için tutuklanan Beşiktaş taraftarlarını Meclis gündemine taşıdı.

Soru önergesinde, 6 Ağustos pazar günü Samsun Yeni 19 Mayıs Stadyumu’nda Beşiktaş ile Konyaspor arasında oynan Türkiye Süper Kupa final maçında sahaya taraftarların girmesi, bıçak ve patlayıcı maddelerin atılması gibi sporda şiddeti önleme yasasının suç saydığı fiillerin işlendiğini hatırlatan Şeker, “Maçtaki olaylarla ilgili soruşturma sürüyor; ancak KHK’lar ile atıldıkları işlerine geri dönmek için 162 gündür açlık grevinde olan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın sesini kamuoyuna duyurabilmek için maçta pankart açan 17 taraftardan 11 tanesi tutuklandı, ikisi adli kontrolle serbest bırakıldı, 4’ü ise aranıyor” diyen Şeker, “Emniyet güçlerinin önceliği değişti. Artık tek öncelikleri, iktidarın, iktidarını sürdürebilmesi için ellerinden geleni yapmak. Öncelikler değişince, emniyet binasında IŞİD militanının üstünün aranmamasının bedelini 23 yaşında bir polis kardeşimiz hayatıyla ödedi.” dedi.

“NURİYE VE SEMİH’İN ADINI YASAKLADINIZ MI?”

İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker aşağıdaki sorularının da Başbakan Yıldırım tarafından yanıtlanmasını istedi:

- Sahaya patlayıcı atmak mı ağır suçtur, pankart açmak mı?

- Adam yaralamak, futbol sahasını işgal etmek mi ağır suçtur, pankart açmak mı?

- Üzerinde “yaşasın” yazan pankart, yaşama son veren bıçaktan keskin midir?

- Samsun Cumhuriyet savcısının açtığı soruşturma kapsamında sahayı işgal eden, kamu malına zarar veren, sahaya bıçak ve patlayıcı madde atanlar hakkında herhangi bir yakalama, gözaltı veya tutuklama kararı var mı?

- Konya’da bir maç esnasında “Nuriye ve Semih ölsün” diye bir pankart açılırsa ne gibi bir işlem yapılır?

- Nuriye ve Semih isimlerini yasakladınız mı?

- "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" diyen Edebali’nin eserlerini de toplatmayı düşünüyor musunuz?

- Tüm yurttaşlarının can güvenliğini sağlamak devleti yönetenlerin yükümlülüğü, duyarlı yurttaşların sorumluluğu değil midir?