Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Bu pazar da yeni çıkan kitaplar ile karşınızdayız. İyi okumalar dileriz.

İleri Kitap

ASRTOBİYOLOJİ - DAVID C. CATLING

İnsanlar çok eski zamanlardan beri yeryüzünde yaşamın nasıl ortaya çıktığı ve evrende yalnız olup olmadığımız gibi sorulara kafa yoruyorlar. Son dönemlerde adını giderek daha sık duyduğumuz astrobiyoloji tam da bu sorulara yanıt bulmak üzere ortaya çıkmış bir bilgi alanı. Evrende ve dünyada yaşamın kökenini, evrimini ve geleceğini inceleyen astrobiyologlar, gelişen teknolojiyle birlikte her geçen gün hayal gücümüzü kışkırtan keşiflerde bulunuyor.

Kendisi de bir astrobiyolog olan David Catling bu kitapta astrobiyolojinin temel meselelerini ele alarak bu heyecan verici bilime dair kısa ama kapsamlı bir çerçeve sunuyor. Dünyada yaşamı ortaya çıkaran koşullar nelerdi? Yaşam hangi ilkeler temelinde gelişti? Gezegenimiz mevcut haline erişmeden önce nasıl evrelerden geçti? Kitlesel yok oluşlara hangi olaylar yol açtı? Dünyamızı nasıl bir gelecek bekliyor? Gezegenler nasıl oluştu? Güneş Sistemi’nde ve ötesinde hangi gezegenlerde yaşam ortaya çıkmış olabilir veya gelecekte ortaya çıkabilir? Dünya dışındaki bir gezegende akıllı varlıklar varsa –fizikçi Enrico Fermi’nin meşhur tabiriyle– “Nerede bunlar?”

Astrobiyoloji, okuru kendi tanıdık dünyasından dışarı adım atıp üzerinde yaşadığı görkemli gezegene ve çevresini sarmalayan uçsuz bucaksız evrene meraklı gözlerle bakmaya davet ediyor. (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Astrobiyoloji, David C. Catling, Çevirmen: Ahmet Burak Kaya, Metis Yayıncılık, Ocak 2019,168 Sayfa.

FAŞİZMDEN POPÜLİZME - FEDERICO FINCHELSTEIN

“Günümüzde uzmanlar ve siyasetçiler faşizmi, yalnızca popülizmi değil, otoriter rejimleri, uluslararası terörizmi veya devletlerin sergilediği baskıcı tutumları, hatta muhalefetin gerçekleştirdiği sokak eylemlerini de gevşekçe tanımlamak için kullanıyor. Bu gevşeklik tarihsel olarak sorunludur, faşizm kavramının bu gibi dikkatsiz kullanımları popülizmi şeytanlaştırır fakat onu var eden tarihsel sebepleri açıklayamaz. Faşizm ve popülizmin bir torbaya konulması, genellikle statükonun popülist seçeneklerin yegâne alternatifi olarak sunulmasına sebep olur.”

Popülizm şu sıra her kapının kilidini açan bir kavram muamelesi görüyor. Bambaşka ülkelerdeki hareketlere, liderlere, siyasetlere popülizm ve popülist etiketi konduruluyor. Bu adlandırmalardan da hareketle, bir fenomen olarak popülizmin ulus-ötesi bir karakter taşıdığına şüphe olmasa da onun ne olduğuna dair tartışmalar kısa vadede hız kesecek gibi görünmüyor.

Federico Finchelstein, Faşizmden Popülizme adlı bu kitabında, popülizmin ulus-ötesi karakterini tanıyarak, onu iki savaş arası dönemde, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ve Soğuk Savaş atmosferi içerisinde kavrıyor. Böylelikle popülizmi faşizme eşitleyen görüşleri bertaraf ederken, faşizm mirasından devraldıklarını göstererek, onu post-faşist bir bağlam içerisinde kavramamıza imkân tanıyor. Bu karşılaştırmalı-tarihsel okuma, savaş sonrası zuhur eden modern popülizmi kavramaya ve kavramların kullanımlarının önemini yeniden hatırlamaya bir davet niteliği taşıyor.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Faşizmden Popülizme, Federico Finchelstein, Çevirmen: Ali Karatay, İletişim Yayınları, Ocak 2019, 320 Sayfa.

ŞEYTAN TOZU - LEO PERUTZ

Perutz’un 1933 tarihli romanı Şeytan Tozu, Almanya’da Nazilerin aynı yıl iktidara gelmesiyle yasaklandı. Halkı histeriye ve isyana sürükleyen bir laboratuvar deneyinin hummalı öyküsü muktedirleri bu denli rahatsız etmişti. Kitlenin manipülasyonu üzerine ustaca yazılmış, 1930’ların başında geçen bu romanda yazar bizi gizemli bir eski dünya atmosferine buyur eder. Girdiği komanın ardından hastanede bilinci yerine gelen Dr. Amberg, Vestfalya’nın hâlâ feodal dönemi yaşayan uzak bir köyünde doktor olarak işe başladığını hatırlar. Hizmetine girdiği Baron von Malchin, Kutsal Roma İmparatorluğu’nu canlandırma düşleri kurmakta, hatta iktidarı devralacak bir veliaht yetiştirmektedir. Baronun Tanrı inancını dünyaya geri getirmek için laboratuvarda çavdar mahmuzundan damıttığı uyuşturucu ise köy halkını felaketin eşiğine getirmiştir. Amberg’in hatırladığı bütün bu olaylar gerçek midir? Yoksa doktorların ileri sürdüğü gibi komadayken gördüğü rüyalardan mı ibarettir?..

Leo Prutz Prag’da bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Aynı zamanda matematikçi olan Perutz 1901’de Viyana’ya yerleşti ve eğitimini tamamladıktan sonra bir sigorta şirketinde çalışmaya başladı. I. Dünya Savaşı sırasında Avusturya ordusunda görev yaparken, Doğu cephesinde ağır yaralandı ve Viyana’ya döndü. İlk romanı Die Dritte Kugel (Üçüncü Kurşun) 1915’te yayımlandı. Nazilerin 1938 yılında Avusturya’yı ilhak etmesinin ardından Hayfa’ya gitti, daha sonra da Tel-Aviv’e yerleşti. Yazdığı on bir roman Jorge Luis Borges, Italo Calvino, Ian Fleming, Karl Edward Wagner ve Graham Greene gibi yazarların hayranlığını kazandı.

Onu “maceraperest bir Kafka” olarak niteleyen Borges yapıtlarının İspanyolca çevirilerinin Arjantin’de yayımlanmasını destekledi. Yazarın ölümünden sonra Der Marques de Bolibar (1920) adlı romanı Fransa’da 1962 yılından itibaren verilmeye başlanan edebiyat ödülü Prix Nocturne’ün ilkine değer görüldü. (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Şeytan Tozu, Leo Perutz, Çevirmen: Zehra Aksu Yılmazer, İş Bankası Yayınları, 2019, 176 Sayfa.

BİLİMİN İCADI BİLİM DEVRİMİ’NİN YENİ BİR TARİHİ - DAVID WOOTTON

Bugünkü şekliyle bilim, 16. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da ortaya çıkıp zamanla Avrupa’nın diğer medeniyetlere üstünlüğünün başlıca unsurlarından biri haline gelmiştir. Diğer medeniyetler bu üstünlükle ilk önce uğradıkları askeri yenilgiler yoluyla karşılaşmışlar ve zamanla bilimin, hayatın diğer yönlerinde oynadığı rolün de farkına varmışlardır. Sonuçta bilim, çağdaşlaşma sürecinde Batı’dan ithal edilen kültür unsurlarının en önemlisi olmuştur.

Wootton’un çalışması, Avrupa’da bilimin gelişimini Yenidünya’nın keşfedildiği 1492 yılından Newtoncılığın Avrupa’da yayıldığı 1750’lere kadarki entelektüel maceranın dil ve edebiyatta bıraktığı izleri sürerek ele alıyor. Temel tezi, çağdaş bilimin, göklerde değişimin mümkün olduğunun görüldüğü 1572 yılı ile renklerin kaynağının ışıkta olduğunun anlaşıldığı 1704 yılları arasında icat edilerek evrildiği ve bu sürecin, dönemin dillerine de yansıdığıdır.

Bu kültürel değişimi ele alan Wootton, Batı dillerinde 1492’den önce de mevcut olan ilerleme, olgu, deney, hipotez, teori gibi kelimelerin anlamlarının kökten bir değişimle bilimsel düşünmeyi mümkün kılan aletlere dönüşmesi sürecini akıcı bir üslupla okura aktarıyor. Böylece “Bilimin İcadı”, şehitleri (Bruno, Galileo); kahramanları (Kepler, Boyle); propagandacıları (Voltaire, Diderot) ve emekçileri (Gilbert, Hooke) ile Avrupa’da yaşanan bu çığır açıcı dönüşümün hikâyesini anlatırken aynı tarihlerde dünyanın geri kalanında benzeri bir değişimin neden yaşanmadığı sorusunun cevabına da katkıda bulunuyor. (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Bilimin İcadı Bilim Devrimi’nin Yeni Bir Tarihi, David Wootton, Çevirmen: Nurettin Elhüseyni, Yapı Kredi Yayınları, 2019, 680 Sayfa.

ÇOK ÇAĞI - ARZU EYLEM

“İki farklı dünya. Birisi kül tepelerinin ardında, susuz, denizsiz, şiirsiz, aşksız, insansız Beta. Diğeri yemyeşil, gecesiz, kışsız, şiirli, şarkılı, düşlü, renkli Alfa. İki dünyayı buluşturansa gittikçe sönen Güneş.

Beta’yı küle çeviren Elitler nükleer felaketin yaklaştığını anlayınca Alfa gezegenine göç ederek, sayıca kendilerinden çok olan Çirkinleri, Beta’da kaderlerine terk ederler. Yüzyıllar sonra Güneş’in sönmeye yüz tutması iki halkı yeniden buluşturur. Çirkinler Kusursuzlara, Elitler Mutlara dönüşmüştür. Kusursuzlar yapay zekâlarla yaşarken, Mutlar doğayla buluşur ve ilkel komünal yaşama geçer. Evrenin geleceği iki dünyanın sil baştan yazacağı hikâyeye bağlıdır.

Çok Çağı, aşkı yeniden icat etmek için yollara düşen Tamur’un ve atalarının geride bıraktığı çaresizlikle yüzyıllar sonra yüzleşen Mutların hikâyesi.

Çok Çağı, içinde Gılgamış’ı, Nuh Tufanı’nı ve pek çok mitolojik öyküyü saklayan; dünü, bugünü, geleceği saran bir dram. Hem ütopya, hem de distopya. Doğayı, aşkı, şiiri teknolojiye kurban eden insanlığa dair bir bilimkurgu.

Aslında Çok Çağı, Tamur’un evrene sığmayan kocaman yüreğini anlatan tanıdık bir aşk romanı.

KÜNYE: Çok Çağı, Arzu Eylem, Nota Bene Yayınları, Aralık 2018, 184 Sayfa.

DAHA FAZLA