Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Mevsim geçişlerinde hasta olanlarınız, işe giderken toplu taşıma araçlarında helak olanlarınız, işe vardığınızda bir nefes aralığında dinlenenleriniz ve hafta sonu geldiğinde yeşil alan kapanlarınız sözümüz sizedir: Bu hafta vitrinimize sizler için beş yeni kitap ekledik. Eklediklerimiz hepimize ilaç olsun, nefes olsun diyedir. Kitap kokularının güneşle buluştuğu bir hafta dileriz. İyi okumalar.

İleri Kitap

ACI BİR BAŞLANGIÇ BU – JAVIAR MARIAS

(Tanıtım bülteninden)

Madrid, 1980.

Kırk yıllık diktatörlükten sonra değişim rüzgârı İspanyol toplumunda ağır ağır esmeye başlar. Genç Juan de Vere, meşhur yönetmen ve yapımcı Eduardo Muriel’in özel sekreteri olarak çalışma hayatına ilk adımını atar. Patronu, güzel olduğu kadar kaygı verici eşi Beatriz Noguera’yla tanıştırır kendisini. Sonra arkadaş çevresiyle... Ne ki farkında olmadan genç sekreterine mahrem dünyasının ve anılarının gizli kapısını da açar böylece.

Önceleri patronunun sürdüğü hayattan gözü kamaşan genç sekreter sonraları, bu parlak dekorun karanlık bir arka tarafı olduğunu keşfeder yavaş yavaş. Örneğin, Eduardo Muriel neden karısından nefret etmektedir? Görünüşte amaçsız, uzun gezintileri sırasında karısı nerelere gider? Eski aile dostları olarak tanıtılan Doktor Van Vechten aslında kimdir, hakkında anlatılanlar doğru mudur?

Genç sekreter, bitmeyecekmiş gibi görünen şenliklerin yaşandığı Franco sonrası Madrid’de nefes kesen bir soruşturma sürecinde bu gizemlerin peşine düşer.

Arzunun, gücün ve suçluluk duygusunun yaşamlarımız üstündeki etkisini gözler önüne seren, sürükleyici bir roman.

Künye: Acı Bir Başlangıç, Javiar Marias, Çev. Seda Ersavcı, Yapı Kredi Yayınları, 2018, 448 sayfa.

 

HİSSEDİLEN ZAMAN – MARC WİTTMANN

(Tanıtım bülteninden)

Zaman hepimizin hayatının çok önemli bir parçası: Özellikle sanayileşmiş toplumlarda her şeyi önceden belirlenmiş zaman dilimleri içinde yapıyor, sürekli zamana karşı yarışıyoruz. “Zamanım yok,” diyoruz, “bir vakit bulabilsem!”

Bütün bu koşuşturmaca içinde, bizi her daim sarıp sarmalayan zamanı nasıl algıladığımızı düşünmeye de pek vakit bulamıyoruz doğal olarak. Hissedilen Zaman’da Marc Wittmann işte bu boşluğu doldurmayı, zamanı nasıl deneyimlediğimizi incelikli deneyler ve ilginç bulgular eşliğinde açıklamayı hedefliyor. Kitapta şu ve benzeri sorular ele alınıyor: Öznel zaman nedir? Zaman duygumuz nasıl oluşur? Zaman neden bazen yavaş bazen de hızlı geçiyormuş gibi gelir? Hayatın çeşitli evrelerinde zaman algımız nasıl değişir? Neden bazı insanlar beklemeyi becerebilirken bazıları sabırsızdır? “Zaman miyobu” nedir? İçsel saatimiz nasıl işler? Duygular ve beden ritmi zaman algımızı nasıl etkiler?

Zaman konusuna sadece bilimsel açıdan değil, psikolojik açıdan da yaklaşan Wittmann, okurlara biraz yavaşlayıp hayatı daha sakin bir şekilde, mevcut ânın farkına vararak yaşamanın, böylece daha tatminkâr bir hayata ulaşmanın ipuçlarını da sunuyor.

Künye: Hissedilen Zaman, Marc Wittmann, Çev. Özde Duygu Gürkan, Metis Yayıncılık, 2018,  160 sayfa.

 

MARKSİZM VE FEMİNİZM – SHAHRZAD MOJAB

(Tanıtım bülteninden)

Marksizm ve Feminizm, 1980’li yılların ortasına kadar ülkesi İran’da baskıcı uygulamalara tanık olan, ardından Kanada’ya geçen ve halen Toronto Üniversitesinde akademisyenlik yapan aktivist Shahrzad Mojab’ın hazırladığı kapsamlı bir derleme.

Bu önemli derlemede Asya, Amerika ve Avrupa’dan tanınmış akademisyenlerle birlikte heyecan verici yeni seslerin katkıları bir araya gelirken, Marksizm ve feminizmle ilgili tarihsel tartışmalar, günümüzün en can alıcı ideolojik sorunlarına cevap arayan bir bağlamda inceleniyor; kapitalizm, ataerki ve ırkçılık sınıf odaklı bir perspektifle ele alınıyor. Böylece, Marksizm ve feminizm arasındaki tartışmalı ilişkiyi merak eden araştırmacı, öğrenci ve aktivistler için çağdaş Marksist-feminist düşünceye kaynaklık edecek temel bir eser ortaya çıkıyor.

İki kısımdan oluşan kitabın ilk kısmında, güncel ve tarihsel Marksist-feminist yaklaşımlar ele alınıyor. İkinci kısım ise, feminizmin Marksist bir kavrayışla ele alınmasını sağlayacak anahtar kavramların incelendiği makalelerden oluşuyor.

Bir yandan küreselleşmenin sonuçları kadınları orantısız bir şiddette etkiliyor, öte yandan dünyanın her yerinde kadınlar, baskıya ve sömürüye karşı mücadeleye öncülük ediyor. Pek çok kadın aktivist ve akademisyen arasında Marksist teoriye ilgi artarken bu kitap, hem önceki tartışmaları yeniden değerlendirerek ataerki ile kapitalizm arasındaki ilişkiyi anlamanın yollarını hem de kadınlarla birlikte toplumu da özgürleştirecek feminist bir projeyi nasıl öngörebileceğimizi araştırıyor.

Künye: Marksizim ve Feminizm, Shahrzad Mojab, Çev. Funda Hülagü, Yordam Kitap, 2018, 480 sayfa.

 

YAŞAMDA VE YARGIDA DEVRİMCİ DURUŞ : HALİT ÇELENK – RONA AYBAY

(Tanıtım bülteninden)

Halit Çelenk dendiğinde akla ilk olarak Türkiye solunun en güçlü ve bir o kadar da sıkıntılı yıllarında gösterdiği hukuk mücadelesi gelir. Şiddetin sokaklarda kol gezdiği, eşitsizliğin alıp başını çoğaldığı, sömürünün, adaletsizliğin had safhaya ulaştığı o yıllarda en çok ihtiyaç olan şeylerin başında direngeçlik yerini almıştı. Ve “başka bir dünyanın mümkün olduğunu” düşü­nen Halit Çelenk bu direngeçlikten, hukukun üstünlüğüne duyduğu inançtan bir an olsun bile vazgeçmedi. Dirliği ve düzeni sağlamak adına yürütülen kuralsızlıkların karşısında ezilenlerin sorunlarını dile getiren ve “hak mücadelesi”ni sonuna kadar savunan bir avukat olarak dimdik durdu. Verdiği bu mücadeleler karşısında Halit Çelenk’in söylemiş olduğu bu sözler günümüzde de hâlâ değerini korumakta:

“Ben bir savunmanım. Güzel insanları savundum. Halkını seven, onların ‘bir orman gibi kar­deşçesine’ yaşaması için gencecik yaşamlarını veren, özgürlüklerini, yaşanmamış yemyeşil yıllarını ortaya koyan insanları... Hakça toplumsal bir düzene giden yola ışık saçan insanları savundum. Onlar bir çiçek gibi arı, taze ve renkliydiler. İnsan olmaktı suçları. İnsanları sevmekti, baskısız, sömürüsüz, özgür bir dünya istemekti. Her biri birer dünyaydı. İdealleri için öldüler, idam edildiler, hapis yattılar. Ben bu güzel insanları savunarak, onlarla beraber, insan sevgisini, barış dolu, özgür ve mutlu bir dünyayı savundum. Bu güzel insanları seviyorum. Bir yaşam bu sevgiyle geçti. Kendilerini tüm insanlığa adayanlara bir yaşam vermek çok mu?...”

Yaşamda ve Yargıda Devrimci Duruş: Halit Çelenk kitabında ailesinden dava arkadaşlarına, dostlarından, sevenlerinden siyaset adamlarına kadar her kesimden kişilerin ona duydukları sevgiyi ve şükran duygularını bulacaksınız. Halit Çelenk’in büyük bir inançla gösterdiği devrimci duruşu bugünkü Türkiye soluna ve hukuk insanlarına örnek olmaya devam ediyor.

Künye: Yaşamda ve Yargıda Devrimci Duruş: Halit Çelenk, Rona Aybay, Kor Kitap, 2018, 464 sayfa.

 

DUVAR – SONER SERT

(Tanıtım bülteninden)

Bir ülkenin tarihi ayrı ayrı herkesin tarihi olur. Soner Sert Duvar’da görmezden gelinen insanların geçmişleri, bugünleri ve gelecekleriyle bir ülkenin karanlıkta kalan gündelik hayat tarihini anlatıyor. Çevresel koşulların ve sistem baskısının tam odağına yerleşip, kalın duvarların altında ezilmeden yaşamaya ve kendi olarak kalmaya çalışan bireylerin umuduna, öfkesine ve hüznüne odaklanan Soner Sert, hayatın karşısında savunmasız kaldığının farkında olmayan karakterleri resmediyor. Gerçeklikle bağını koparmadan, güne ve güncele dair "bizden olanların" anlatıldığı öykülerde, hayatın ve sanatın göstergelerine sığınan anlatımıyla Duvar, acısı derinde olanın yüzeyde anlatılamayacağını ve anlaşılamayacağını göstererek en derine indiriyor okuru. Parasızlıktan utanan babalar, çocukları için canını vermeye hazır anneler, varını yoğunu annesine feda eden evlatlar… Duvarı hem acıtan hem koruyan taraflarıyla ele alan Soner Sert zaman zaman önümüze dikilen, zaman zaman da dışarıdaki kötülüklerden koruyan duvarları anlatarak şiddetin en yakıcı ve keskin halinin yanı sıra eskide kalmış, unutulmaya yüz tutmuş fedakârlıklar ve adayışlarla da örülen iki ayrı “Duvar” inşa ediyor.

Künye: Duvar, Soner Sert, İthaki Yayınları, 2018, 152 sayfa.

DAHA FAZLA