Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Yeni çıkanlar arasından ileri okuyucularının ilgisini çekeceğini düşünerek seçtiğimiz çeşitli kategorilere ait kitaplardan hazırladık vitrinimizi. Kitapların her zaman karanlık günlerin ışığı olduğuna duyduğumuz inançla bol kitaplı bir hafta dileriz…

AFRİKA ÜÇLEMESİ 1. KİTAP / SÜRGÜN – JAKOB EJERSBO

“Onlar beni gebertir.”

“Kim?” “Beyaz insanlar.”

“Hangi beyaz insanlar?”

“İngilizler. İngiltere’deki beyaz insanlar.”

“Neden?”

“Çünkü ben … ben çok zenciyim.”

“Sen beyazsın,” diyor mama Hussein. “Sana bakıp da zenci olduğunu düşünemezler ki.”

“Dışım beyaz. Ama içim bütünüyle … gri.”

Afrika Üçlemesi’nin ilk kitabı olan Sürgün’de gerçek evinin nerede olduğunu asla anlayamadan yaşayan ve diğerleri tarafından dışlanan insanların düş kırıklıklarını gösteriyor Jakob Ejersbo.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Afrika Üçlemesi 1. Kitap / Sürgün, Jakob Ejersbo, Çeviri: Nur Beier, Alfa Yayınları, 2018, 350 sayfa.

 

AFRİKA ÜÇLEMESİ 2. KİTAP / DEVRİM – JAKOB EJERSBO

Ejersbo, üçlemenin ikinci kitabında,her biri kendi hayatında kendi devrimlerinin peşinde olan insanların savaşıyla aslında Afrika’nın gerçeğine dikkat çekiyor. Sömürgeciler sadece Afrikalıların maddi kaynaklarını çalmadılar; insanların hem bedenlerine hem ruhlarına tecavüz ettiler. Tanzanit ocaklarında maden işçisi olarak çalışan ve karanlığın her türlüsünü yaşayan Moses’in kendi öyküsünde anlattığı gibi “Tanrı’nın gözü Zaire’ye ulaşmıyor.” Devrim sert ve gerçekçi tonuyla okurlara heyecanlı bir yolculuk sunuyor. (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Afrika Üçlemesi 2. Kitap / Devrim, Jakob Ejersbo, Çeviri: Nur Beier, Alfa Yayınları, 2018, 376 sayfa.

 

AFRİKA ÜÇLEMESİ 3. KİTAP / ÖZGÜRLÜK – JAKOB EJERSBO

Ejersbo, üçlemenin son kitabında, hayal kırıklığı, kinizm ve kendini imhadan oluşan merhametsiz uygarlığa adeta uzun bir eleştiri sunuyor. Yolsuzluğun temel toplumsal mantık olarak işlediği ülkede, kötülüğün sınırı rüşvetten cinayete ulaşır. Bu dünyada, sevgi ve dostluk dahi satılıktır. 

Christian ve Marcus da müziğin tutku haline geldiği hayatlarında bu dostluklarının savaşını vermektedirler. Farklı geçmişlerden ve farklı renklerden gelmelerine rağmen birbirlerine dönüşüp aynı kaderde buluşan bu iki adamda birçok hayatın

izi vardır. (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Afrika Üçlemesi 3. Kitap / Özgürlük, Jakob Ejersbo, Çeviri: Nur Beier, Alfa Yayınları, 2018, 828 sayfa.

 

BİR KIRIK SEGÂH – KÂMİL ERDEM

İlk kitabı Şu Yağmur Bir Yağsa ile hem okurun hem de edebiyat çevrelerinin beğenisini kazanan Kâmil Erdem, Bir Kırık Segâh’ta da iz bırakan anların, gün yüzüne çıkmamış ruh hallerinin üstündeki perdeyi ustalıkla kaldırıyor. Nesneleri yalayan karanlığı, kalpten dudaklara bir türlü ulaşamayan sırları, hafızanın bastırılamayan seslerini betimlerken, sükûnetine gömülerek sıkıntılarını bir duvar misali ören insanları kendine has o derinlikli üslubuyla aktarırken belleklerde yer ediniyor.
 
Gündelik hayatın nobranlığına karşı nahif ama güçlü bir başkaldırıya kulak kabartıyoruz bir kez daha. Her şeye rağmen gülümsemeyi elden bırakmayan bir umutla… (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Bir Kırık Segâh, Kâmil Erdem, Sel Yayıncılık, 2018, 135 sayfa.

 

GEN / HAYLİ KİŞİSEL BİR HİKÂYE – SIDDHARTHA MUKHERJEE

“Geleceğimizin yıldızlarda olduğunu düşünürdük. Artık genlerimizde olduğunu biliyoruz.”

—James Watson, DNA’nın Nobel ödüllü kaşiflerinden

Gen. İnsanoğlunu inşa eden, onu tanımlayan kaynak kod. Sahip olduğumuz en insani şey. Ve onu anlamaktan ona yön verebilmeye geçtiğimiz bugünlerde, türümüzün belki de verip vereceği en büyük bilgelik sınavının konusu.

Tüm Hastalıkların Şahı’yla Pulitzer kazanan Siddhartha Mukherjee, kendi ailesindeki şizofreni geçmişinden yola çıkarak bizleri bilim tarihinin en güçlü ve tehlikeli fikirlerden birinin doğuşu, gelişimi ve geleceği üstüne muazzam bir yolculuğa çıkarıyor. Mendel’in bezelyeleri ile filizlenen bir fikrin Darwin’le birlikte yeşermesi, Nazilerin elinde tehlikeli bir silaha dönüşüp ırk ve kimlik tartışmalarının başköşesine yerleşmesi, ardından modern genetik, insan genomu haritası ve o büyük soru: Eğer genetikle oynamak, çocuklarımızın yazgılarını ve kimliklerini belirlemek mümkünse insan olmak ne anlama gelir? Genetik bilimin ahlaki labirentinde yolumuzu nasıl çizeceğiz?

Kraliyet Akademisi Bilim Kitabı Ödülü ve Wellcome Kitap Ödülü Finalisti olan GEN – Hayli Kişisel Bir Hikâye, genetiğin sadece bir laboratuvar bilimi değil, yarınımızın kaçınılmaz bir parçası olduğunu su götürmez biçimde ortaya koyan, olağanüstü bir kitap.

Bu belki de bugüne kadar anlatılmış en muhteşem dedektiflik hikayesi. Aristo’dan Francis Collins’e kadar binlerce araştırmacı, her hücrenin merkezinde yer alan soru işaretlerini bin yıl boyunca çözmeye çalışıyorlar. Gen de tıpkı Tüm Hastalıkların Şahı gibi, dahiyane, sürükleyici, coşkulu bir kitap. “İnsan olmak ne demektir?” sorusunun cevabını merak ediyorsanız, bu kitabı okumak zorundasınız.

—ANTHONY DOERR

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: GEN Hayli Kişisel Bir Hikâye, Siddhartha Mukherjee, Çeviri: Cem Duran, Domingo Yayınları, 2018, 616 sayfa.

 

ÇIKRIKLAR DURUNCA – SADRİ ERTEM

“(…) Eserinin temelinde ‘ekonomik ilişkilerin belirleyici etkisini’ oturtan Sadri Ertem’in, toplumsal mücadelenin bu temel çelişkisini, nice Marksist yazardan önce saptayıp yazmış olması, handiyse mucizedir.”  Attila İlhan.              

“Fabrika malı satanlarla, dokumacılar arasındaki mücadeleyi belirten bu kitabı ‘sosyal roman nev’ine ait ilk tecrübe olarak görüyoruz.” Ömer Faruk Toprak, Yürüyüş, sayı 10, Sonteşrin 1942

“19. yüzyılın sonu. Avrupa sanayi ürünlerindeki gücüyle yerli el tezgâhlarını paldır küldür çökertiyor. Devlet, her geçen gün biraz daha kötüleşen hayat şartları karşısında kayıtsız; dahası, devlet kendi halkını yola getirmeye çalışıyor. Art arda patlak veren korkunç olaylar, Alevi Sünni çatışmasına kadar sürükleyecek insanları. İsyanlar, eşkıyalar, mazlumla zalimin birbirine karışması…”  Selim İleri, Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Çıkrıklar Durunca, Sadri Ertem, Kor Kitap, 2018, 204 sayfa.

 

İLK TAŞ – CARSTEN JENSEN

Afgan Savaşı’na dair sarsıcı bir roman!

Danimarkalı bir grup asker Afganistan’a savaşmak için gelirler. Üzerinde ortaklaştıkları ve emin oldukları tek bir şey vardır: Düşman. Teyakkuz bölgesinde beklerken Tanrı’dan bir “aksiyon” dilerler. Sıkılırlar. Tek istedikleri Afgan düşmanlarını yok etmektir. Fakat “düşman”la ilk karşılaşma, ona dair tüm bildiklerinin yerle bir olmasına sebep olur. Düşman kimdir, neye benziyor ya da benzemelidir?  Onları bir ölüm kalım savaşı beklemektedir.

İlk Taş, savaşa görkemli ve korkutucu bir davet. Belirsiz bir suçluluk hissiyle kendimizden uzak tutmaya çalıştığımız halde o savaşın içinde olduğumuz gerçeğini bilmeye davet ediliyoruz.

Ve hepimiz o kadim sorunun cevabını merak ediyoruz:  İlk taşı kim atacak? (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: İlk Taş, Carsten Jensen, Çeviri: Nur Beier, Dedalus Yayınları, 2018, 616 sayfa.                         

 

 

DAHA FAZLA