Vitrin: Yeni Çıkanlar

Vitrin: Yeni Çıkanlar

Çeşitli kategorilerin en yenilerinden seçtiğimiz ve ilgi alanınıza göre kaçırmamanızı düşündüğümüz kitaplarla Vitrin’imizi süsledik yine. Bol kitaplı bir hafta dileklerimizle.

GÖKTEKİ BÜTÜN KUŞLAR – CHARLİE JANE ANDERS

Locus En İyi Roman Ödülü 
Nebula En İyi Roman Ödülü 
Crawford En İyi Roman Ödülü 
“Tekinsizi böylesine özgürce, büyük fikirleri böylesine harikulade işleyen Rüyanın Öte Yakası ve Bulut Atlası gibi başyapıtların arasına bir yenisi daha eklendi.” –Michael Chabon 
“Muhteşem bir roman. Büyü ve teknolojinin, neşe ve hüznün, romantizm ve bilgeliğin olağanüstü bir sentezi. Kesinlikle okunmalı.” –Lev Grossman 
“Bilimkurgu-fantazi dünyasının her kuşağında usta bir absürdist bulunuyor. Gökteki Bütün Kuşlar'da ispat ettiği üzere, 1980 kuşağınınki de Charlie Jane Anders. Kesinlikle öneririm.” –N.K. Jemisin 
Kuşlarla konuşabilen ve kendisine cadı diyen küçük bir kız ile zamanda iki saniye ileri gitmeyi sağlayan bir zaman makinesi icat eden, bambaşka diyarların hayalini kuran küçük bir oğlanın kesişen yolları; doğanın insanlarıyla bilimin insanları arasında büyük bir savaşı, insanlığın yıkımını ve nihayetinde kıyameti başlatıyor. 
Patricia Delfine diğer insanlardan farklıydı. Doğanın dilini, gökyüzündeki bütün kuşların ne söylediğini anlayabiliyordu. Gençlik yılları, içindeki doğaya kaçma ve cadı olma arzusu ile bulunduğu yere ait olmadığı hissi yüzünden ailesi ve okuldaki diğer çocuklar tarafından baskı ve zorbalığa uğrayarak geçmişti. Herkes ondan uzak duruyordu, bir kişi dışında: Laurence Armstead. 
Laurence Armstead yaşına göre fazla zeki bir çocuktu. İki saniyelik, hiçbir işe yaramadığını düşündüğü bir zaman makinesi icat etmiş, çocukluğu ailesi tarafından ihmal edilerek ve ergenliği de okuldaki zorbalar tarafından itilip kakılarak geçmişti. O eve, o aileye, o okula ve insanların arasına ait olmadığının farkındaydı. 
Ve toplumdan dışlanmış iki sıra dışı çocuğun yolları bir tesadüf sonucu kesişirken dünyanın sonunu şekillendiren kader ağlarını örmeye başlayacaktı. İşinin ehli bir suikastçı, Laurence’ın dolabının içinde yarattığı bir yapay zekâ, tek sözcükle insanları lanetleyen cadılar ve büyücüler, başka gezegenlere açılacak kapılar inşa eden bilim insanları... 
Belalar ve mucizelerle dolu hikâyelerini başlatan o küçük tesadüf onları bir kere buluşturduktan sonra hayat –belki büyü belki de bilim– Patricia ve Laurence’ı tekrar tekrar karşılaştırmaya devam edecekti, onlar tek bir şeyi anlayana dek: Aralarında yok edilemez şeyler olduğunu. (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Gökteki Bütün Kuşlar, Charlie Jane Anders, İthaki Yayınları, 2018, 384 sayfa.

MEMNU MINTIKA – ENİS BATUR

 “Edebiyatımızda eşine benzerine rastlanmamış bir ‘kendini gözünün önünden ayırmama’ kalkışımı. Tanpınar, o, ayna görür görmez yüzüyle gözüyle oynaşan adam, defterini açtığında beyaz duran zeminini mürekkep lekeleriyle karartıyor, bundan önemlisi bakışına yer etmiş, karamsar mercekle aynayı, Mallarmé’nin sözünü ettiği yansıtıcı siyah mermere dönüştürüyordu.” (Tanıtım Bülteninden) 

KÜNYE: Memnu Mıntıka, Enis Batur, Kırmızı Kedi, 2018, 88 sayfa.

TÜRKİYE’DE ÇEVİRİNİN POLİTİKASI VE POETİKASI 1923-1960 – ŞEHNAZ TAHİR GÜRÇAĞLAR

Çeviri, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecine, hem modernizasyon hamlelerinde hem de “kültür planlaması” alanında önemli bir yer işgal etti. Prof. Dr. Şehnaz Tahir Gürçağlar, Türkiye’de Çevirinin Politikası ve Poetikası, 1923-1960 adlı çalışmasında, bu tarihsel sürecin Cumhuriyet dönemine denk düşen dilimine farklı bir açıdan yaklaşıyor. Çeviri tarihine yönelik araştırmalarda, daha çok Tercüme Bürosu’nun faaliyetine odaklanıldığını belirten yazar, oysa bu alandaki aktörlerin Büro ile sınırlı olmadığını edebiyat tarihi açısından çok zengin bir malzeme sunan örneklemelerle anlatıyor. Kemal Tahir’in Mayk  Hammer, Selâmi Münir Yurdatap’ın Sherlok Holmes ve Arsen Lüpen “çeviri”lerinden Gulliver’in Seyahatleri ’nin farklı versiyonlarına kadar pek çok örnek metni çeşitli açılardan değerlendiriyor.

Erken Cumhuriyet döneminde edebiyat çevirisi alanını şekillendiren “politika” ve “poetika”yı, yani kültürel planlama açısından ve alanın kendi iç mantığı açısından çeviri edebiyatın yerini ve normlarını irdeleyen Gürçağlar, çeviri kuramının kavramsal çerçevelerinden yararlandığı gibi onları yaratıcı bir şekilde de geliştiriyor. (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Türkiye’de Çevirinin Politikası ve Poetikası 1923-1960, Şehnaz Tahir Gürçağlar, İş Bankası Kültür Yayınları, 2018, 424 sayfa.

SINIFLAR ÜZERİNE TARTIŞMALAR – ERİK OLİN WRİGHT

Sınıflar, açımlamasındaki duruluğu, araştırmaya yönelimi ve sosyolojik teori ve bulguların siyaset, tarih ve felsefeyle olan geniş ilişkisine gösterdiği ilgiyle sivrilmişti. Bu nitelikler elinizdeki derlemede de bulunmaktadır. Sınıflar’ı okumamış olan ya da ona dair hafızalarını tazelemek isteyen okurlar, onun başlıca tezlerini Birinci Bölüm’de özet olarak bulacaktır.

Siyasal partilerin, sendikaların ya da mücadele örgütlerinin tümü de içinde iş gördükleri bir toplum haritasına gerek duyarlar ve bugün toplumsal farklılaşmanın ve eşitsizliğin sürüp gitmesi kadar tartışmalı pek az mesele söz konusudur. Toplumsal dönüşüm arayışında olanlar hangi müttefikleri arayabilirler ve toplumsal ilişkilerin hâkim örüntüsüne meydan okunduğunda hangi çıkarlar söz konusudur? “Sınıflar Üzerine Tartışmalar”a katkıda bulunanlar mevcut sosyolojik modellerin yeterliliğiyle olduğu kadar bu meselelerle de ilgilenmektedirler.

Wright’ın orijinal eseri, sınıf teorisini tarihsel gelişmeyle ve değişik ana toplumsal sınıfların farklı çıkarları, bakış açıları ve potansiyeliyle ilişkilendirmek üzere Marksist ve Weberci fikirlerden yararlanmıştır. Bireylerin yalnızca bir toplumsal sınıfa uygun düşmek zorunda olmadıkları ve bazılarının kendilerini farklı sınıfsal konumların kesişmesinde bulduğu aslında bir dizi “çelişkili sınıfsal mevki”nin olduğu konusundaki ısrar, Wright’ın en orijinal algılayışlarından birini oluşturmaktadır. Wright, bu verimli düşünceyi, elinizdeki kitabın Sekizinci Bölümü’nde üstüne basılarak yeniden formüle edilmiş olarak sürdürmektedir.

“Sınıflar Üzerine Tartışmalar”, aynı zamanda ön-kavramları yeniden inceleme ve argümanı empirik testlere tabi tutma yönünde bir istekliliğin de söz konusu olduğu akademik -ve politik- bir tartışmanın örneğidir. (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Sınıflar Üzerine Tartışmalar, Erik Olin Wright, Çeviri: Notabene Yayınlarıi 2018, 424 sayfa.

EN GÜZEL ÜLKE – GRACE MCCLEEN

Desmond Elliot En İyi İlk Kitap Ödülü
“Yılın Kitabı” Guardian
 Hiç görmediği annesinden kalma eşyalarla dolu bir evde, dindar babasıyla yaşayan küçük Judith, dünyaya bambaşka gözlerle bakmakta, başkalarının önemsiz bulduğu şeylerde olasılıklar görmektedir. Okulda zorbalığa maruz kalan küçük kız, teselliyi kendine ait güzel bir yer yaratmakta bulur. Aynadan deniz, keçeden tarlalar, çaputtan dağlar, tel parçalarından insanlar, hayvanlar yapar... Ve bu minyatür dünyaya En Güzel Ülke adını verir. “Belki,” der, “ülkemde kar yağdırırsam dışarıda da yağar, pazartesi okula gitmek zorunda kalmam.” Öyle de olur. En Güzel Ülke’de başlayan kar, kasabaya çöker. Her eylemin sonuçları varken, mucizelerin olmaz mı?
(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: En Güzel Ülke, Grace  Mccleen, Çeviri: Mehtap Gün Ayral, Domingo Yayınları, 2018, 312 sayfa.

YÖN DERGİSİ 12. SAYISI - ŞUBAT

Yön Dergisi 12. sayısıyla okurlarıyla buluşuyor. Bu sayıyla birlikte Yön Dergisi de birinci yılını geride bırakmış oluyor. Tüm yazarlarımıza ve dostlarımıza Yön’e gösterdikleri ilgi ve destekleri için şükran borçluyuz.
12. sayımızda yine gündemin öne çıkan kimi başlıklarını ele almaya çalıştık. Zozan Baran Türkiye’nin iki temel gündemini, savaş ve yoksulluk sorununu bir arada ele alarak hem barışa hem de emekçilere yönelen saldırının koordinatlarını ortaya koyuyor. İSİG Meclisi’nden Aslı Odman ve Murat Çakır’la gerçekleştirdiğimiz söyleşide 2017 İş Cinayetleri Raporu’na eğiliyoruz. Odman ve Çakır’ın verdiği bilgiler, Türkiye’de iş cinayetlerinin ve işçi sınıfına saldırıların OHAL ile birlikte arttığını gösteriyor. Av. Murat Özveri ise 696 sayılı KHK’da yer alan taşeron işçilik düzenlemesine dair sorularımıza verdiği yanıtlarla taşeron işçilerin durumunda hiçbir iyileşmenin söz konusu olmadığını ileri sürüyor. Özgür Dirim Özkan ise, sermaye sınıfının sık sık dile getirmeye başladığı “işçilere iş beğendiremiyoruz” sözünü, işçi sınıfına dayatılan çalışma ve yaşam koşulları çerçevesinde masaya yatırıyor.
Türkiye’nin Afrin’e başlattığı operasyon ve bunun ülke ve dünya gündeminde doğurduğu tepkileri Serhan Kayır 5 maddede aktarıyor. Hakan Güneş ise, Ocak ayında İran’da oldukça etkili olan protestoları ele alarak, gelişmeleri anlamak için bir yaklaşım öneriyor.
Meltem Kolgazi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı AKP iktidarının bir örgütlenme aracı olarak incelerken, Sosyal-İş Sendikası Genel Başkanı Metin Ebetürk de kuruluş yıldönümünü kutladığımız DİSK’in sınıf mücadelesindeki yerini gösteriyor.
Bu sayımızda dosya konumuz “Bir efsane olarak orta sınıf: Anlatılan emekçinin hikayesi” başlığını taşıyor. İlk yazının sahibi Haluk Yurtsever, orta sınıf kavramını tarihsel gelişimi içinde ele alırken, orta sınıfların hem toplumsal ilişkilerdeki hem de siyasal mücadeledeki konumunu tartışıyor. Can Soyer Türkiye’de genellikle orta sınıf kategorisi içine sokulan kentli emekçi kesimlerin temel ölçütler açısından işçi sınıfının parçası olduğunu ileri sürdüğü yazısında, sınıf siyaseti güdenlerin kentli emekçilerin örgütlenmesi için araçlar geliştirmesi gerekliliğini tartışıyor. Emre Gürcanlı ise başta mimar ve mühendisler olmak üzere teknik eleman gruplarının işçi sınıfının parçalarından olduğunu gösteriyor.
Kültür-Sanat sayfalarımız Berkay Akbudak’ın dünya sinemasının doruk noktalarından olan Ingmar Bergman’ı ele alan yazısıyla başlıyor. Öznur Yılmaz ise popüler kültür ve müzik ilişkisini ele alıyor.
Onur Kerem Tever, yayınlanmasının yıldönümünü kutlayacağımız Komünist Manifesto’yu; Murad Karabulut giderek genişleyen bir pazar olan e-spor ve dijital oyun dünyasını; Berna Metin ise son günlerin çok okunan ve tartışılan romanlarından Mıntıka’yı sayfalarımıza taşıyor.
Önümüzdeki sayıda görüşmek üzere.
İyi okumalar. (Tanıtım Bülteninden)

DAHA FAZLA