Vitrin: Yeni Çıkanlar

Vitrin: Yeni Çıkanlar

Bu hafta da vitrinimiz dopdolu. Bol kitaplı bir hafta dileriz.

İSTASYON ON BİR - EMILY ST, JOHN MANDEL

Şehirlerin altında hızla geçip giden trenler artık yok... Artık şehirler yok... Telefon yok... İnternet yok... 

1. GÜN

Ölümcül bir grip virüsü dünyanın yüzeyinde bir nötron bombası gibi patlar. Haberler ölüm oranının % 99’un üzerinde olduğunu bildirirler.

2. HAFTA

Medeniyet yıkılır.

20. YIL

Seyyar Senfoni adındaki aktör ve müzisyenlerden kurulu bir grup, konserler vermek ve Shakespeare oynamak için yerleşim yerlerini dolaşırlar. Salgından yirmi yıl sonra, hayat göreceli olarak güvenlidir. Ama yeni bir tehlike belirir ve hayatta kalan herkesin tekrar inşa etmeye çalıştığı umut dolu dünyayı tehdit eder.

İstasyon On Bir, altı kişinin hayatlarının kesişmesini anlatır. Bunlar: meşhur aktör Arthur Leander; son anda grip konusunda uyarılan Jeevan; Arthur’un ilk eşi Miranda; Arthur’un en eski dostu Clark; Seyyar Senfoni’deki bir oyuncu olan Kirsten ve kendi kendini peygamber ilan eden esrarengiz kişidir… 

“Çok iyi bir roman. Oldukça güzel... Bu yıl okuduğum kitaplar arasında diğerlerinin önüne çıkanlardan biri: İstasyon On Bir… Güzel yazılmış ve müthiş melankolik, uzun zaman unutulmayacak ve tekrar okunacak bir kitap.”


Künye: İstasyon On Bir, Emily St, John Mandel, Çev: Ferhan Ertürk, Pegasus Yayınları, 2017

AVUNTULAR - ÖMER ARSLAN

Çıplak ayaklarıma, parmaklarıma baktım. Devcileyin bir ıstakoza dönüşeceksem tam zamanıydı. Bu kez, çirkinliği görünüşünde değil, salt doğasının bir parçası olarak eylemlerinde taşıyan bir ıstakoz. Hep dipte dolaşmanın, çevresinde yüzen dünyayı ancak kıskaçlarıyla kavrayabilmenin çirkin gerçekliğine mahkûm. Odaya, yanına gidemezdim. Denizin çekilişine şahit olmamak için bir taş altına saklanır gibi koltuğuma, romanıma dönmekten başka yapabileceğim bir şey yoktu. Yalnız yenilen yemekler, kuytular, bulanık camlar, parçalı bulutlu havalar. Kalabalıklardan geriye kalan sessizlikler, beton tepelerin iniltisi. Ömer Arslan, sessizce geçip giden insanları anlatıyor, her gün bir şeylerle avunan insanları… Günün yorgunluğunu. Avuntular, taze bir iç dökme öykümüze, tutsaklık parçaları, unufak.


Künye: Avuntular, Ömer Arslan, İletişim Yayıncılık, 2017

BAZEN DERİN BİR HİS - KEN KESEY

O eski tür yazarlardan Kesey, hani şu ahlak eleştirmenlerinden, vahiysiz peygamberlerden biri; tavan arasında unuttuğumuz o güve yeniği yünlü kumaştan, bir-iki isim verecek olursak Tolstoy’la Dostoyevski’nin kumaşından biri. Sorular soruyor ama cevaplarını veremiyor. Fakat insanın kafasına takılan o rahatsız edici sorulardan var elinde, en başta da şu: Bu boşluğu ne yapacağız, bu rüya, amaç ve vizyon eksikliğini? Kesey, tıpkı Guguk Kuşu’nda olduğu gibi, asla unutamayacağınız karakterler yaratıyor… Bu kitabı okumaya başlamak çarpık bir gerçekliğe sahip ve biçare biçimde yaşama bağlı olağanüstü, çılgın bir ailenin olağanüstü, çılgın dünyasına girmek demektir… Kesey’in mizahi ve heyecan uyandırıcı bir tarzı var. Kesey ağaçların üzerinde uçan bir Kanada kazını betimlediği zaman, onu neredeyse görebiliyorsunuz; betimlemeye başladığında çayırın kokusunu duyuyor, çileğin tadını alabiliyorsunuz. Kesey etkileyici, yaratıcı ve tutkulu bir yazar olduğunu göstermişti daha ilk kitabında. Tüm bu meziyetler Bazen Derin Bir His’te, üstelik daha da güçlü biçimde gözler önüne seriliyor. Bu kitapta Kesey, büyüleyici bir hikâyeyi büyüleyici bir yolla anlatıyor. Pek çok romancı, anlatılarında hızlı bakış açısı değişimlerini denemiştir; bazısı da geçmişi ve şimdiyi harmanlamaya çalışmıştır, ama bana sorarsanız hiçbiri Kesey’in bu iki yöntemi kullanışındaki kesintisizliğe ulaşamamıştır. Üstelik Kesey bu anlatım biçimini kullanarak, hayatın karmaşıklığını ve mutlak hakikatin yokluğunu vurgulamak istiyor.


Künye: Bazen Derin Bir His, Ken Kesey, Çev: Zeynep Alpar, Nora Yayıncılık, 2017

DEVRİLMİŞ FİL HÜZNÜ - ONUR BAYRAKÇEKEN

 “Bugünlerde pek az şiir kendine ve dışarı doğru bir dili aynı anda yakalayıp okuyucuya yeni bir lisan vaadinde bulunabiliyor. Onur Bayrakçeken onlardan biri; kendini doğuruyor.”

“Çocukluk fotoğraflarıma bakıyorum, elimde hep küçük bir oyuncak araba ya da bir kitap. Şimdi anlıyorum, ben değilmişim, onlarmış beni tutan. Elleri boşken yine bir çocukmuş gibi tedirgin konuşanlara şair diyorum şimdi. Onur, işte öyle konuşanlardan. Tarih bıçak gibi hızlansın isteyen, kontrataklara açık bir kalp. Zeybekte bir diz. Korsan Jack’i, Jules Verne’i, kemanın ahşap sesini, başkaldırıyı bilir. Pirinci bile eşit dağıtan çıplak ayaklı insanlar soyundan, kuşlardan daha çocuk bir şair.”


Künye: Devrilmiş Fil Hüznü, Onur Bayrakçeken, Mylos Kitap, 2017

YEDİ ULAK - DINO BUZZATI

1942 yılında yayımlandığında okurlar ve edebiyat eleştirmenleri tarafından beğeniyle karşılanan, yalın ve sembollerle örülü Yedi Ulak, İtalyan yazar Dino Buzzati’nin kendi öykülerinden derlediği ilk seçki. Sıradanı olağanüstüne çevirmekte usta olan yazar Yedi Ulak’ta edebiyatının en tipik unsurlarını açığa çıkarırken, sıradan insanların dünyasını, onların kurnazlıkları ve kırılganlıklarını, yabancılaşmayı, melankoliyi ve bürokrasiyi ele alıyor, bu motifler üzerine söylenmiş her şeyi başka türlü dile getiriyor. Her öyküde yarattığı fantastik atmosferle zamandan bağımsız bir gerçekçiliğe ulaşan Buzzati, kendine özgü mizah anlayışıyla insanın çağlar boyu süregelen ahmaklığına dikkat çekerken, yaşamı yeniden sorgulama gereği uyandırıyor.


Künye: Yedi Ulak, Dino Buzzati, Çev: Özge Parlak Temel, Delidolu Kitap, 2017

KIZ NATAMAM BİR ŞEYDİR - EIMEAR MCBRIDE

Otobiyografik özellikler de taşıyan Kız Natamam Bir Şeydir abisinin beyninde tümör oluşan bir genç kızın ailesiyle olan karmaşık ilişkilerini, ensesti, bu travmayı aşmak için aşırılıklara sapmasını, çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe geçme ya da geçememe sürecini yansıtıyor. Olayların, karakterin yaşına ve duygu durumuna göre zihindeki içses olarak aktarıldığı Kız Natamam Bir Şeydir, yazarın ilk romanı. Eimear McBride’ın, eleştirmenlerin övgüsünü alan üslubu, ilk bakışta şaşırtsa da sayfalar ilerledikçe okur tarafından da benimseniyor. Roman, bu bilinç akışı biçemi ustalıkla kullanıldığı için, edebiyat tarihinde bu yöntemin ileri gelen adları James Joyce, Edna O’Brien ve Virginia Woolf gibi ustaların eserlerine benzetiliyor. 


Künye: Kız Natamam Bir Şeydir, Eimear McBride, Çev: Begüm Kovulmaz, Can Yayınları, 2017

DAHA FAZLA