Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Bu hafta vitrinimizi farklı kategorilerle donattık. Ted Chiang'den "Geliş", Addy Pross'dan "Yaşam Nedir? Biyolojinin Kimyaya Dönüşümü", Yȗichi Seirai'dan "Nagazaki", Zygmunt Bauman'dan "Akışkan Modernite", Açelya Büşra Özdirek'ten " Uçurumlar Meşalesi" ve "William Maxwell'den "Hadi, Yarın Görüşürüz" sizler için seçtiklerimiz. Kitap dolu bir hafta diliyoruz.

- GELİŞ - TED CHIANG

Geçmişte ve gelecekte gerçekleşen her olayın kaydını tutan bir vakayınamenin, Çağlar Kitabı'nın önünde duran bir kadın düşünün. Her ne kadar yazılanlar ışığın etkisiyle zamanla silinse de hâlâ devasa bir cilt bu. Kadın elinde bir büyüteçle insan cildi inceliğindeki sayfaları çevirmeye başlıyor; ta ki hayatının hikâyesini buluncaya dek.. Geleceği bilenler onun hakkında konuşmazlar. Çağlar Kitabı'nı okuyanlar bunu asla itiraf etmezler.


Geliş, Ted Chiang, Çev: M. İhsan Tatari, Monokl Kitap, Ocak 2017

 

- YAŞAM NEDİR? BİYOLOJİNİN KİMYAYA DÖNÜŞÜMÜ

Canlı varlıklar nasıl tanımlanabilir? Onları cansız maddelerden ayıran özellikleri nelerdir? İkisi de aynı “ölü” moleküllerden oluştuğu halde birbirlerinden nasıl bu kadar farklı olabilirler? Peki ya ilk canlının ortaya çıkışı? Darwin’in evrim kuramı bütün canlıların tekhücrelilerden nasıl türediğini büyük bir başarıyla açıklamasına rağmen, ilk canlının nasıl ortaya çıktığı sorusunu yanıtsız bırakır. İşte bu kitap tam da bu kritik sürece odaklanarak, cansız maddenin en basit canlı varlığa nasıl dönüştüğünü açıklıyor. 

 Canlı varlıklarla cansız maddeleri ayrı ayrı yasaların yönettiğini düşünmek bir süreksizlik yaratır. Oysa kuramsal kimyacı Addy Pross böyle bir süreksizliğin söz konusu olmadığını, cansız maddeden canlı varlığa geçiş ve ardından canlıların evrimleşmesi sürecinin kesintisiz bir süreç olduğunu, hepsinin altında tek bir temel ilkenin yattığını söylüyor. Ve bu temel ilkeye dayanan kendi kuramı aracılığıyla, canlılarla cansızlar ve kimya ile biyoloji arasında sağlam bir köprü kuruyor.  

 “Darwinci kuramın, o temel biyolojik ilkenin daha genel, hem yaşayan hem de yaşamayan sistemleri kapsayan kimyasal bir evrim kuramı içine yerleştirilebileceğini” ikna edici bir şekilde gösteren bu önemli çalışma, yaşamı hakkıyla anlamak isteyen herkesin okuması gereken heyecan verici bir kitap.


Yaşam Nedir? Biyolojinin Kimyaya Dönüşümü, Addy Pross, Çev: Raşit Gürdilek, Metis Yayıncılık, Ocak 2017

 

- NAGAZAKİ - Y ȖICHI SEIRAI

70 yıl önce atom bombasının patladığı nokta, yani bombanın hipomerkezi (Japonca bakuşin-çi) olan Nagazaki’nin Urakami semtiydi. Bu kitap, nükleer şiddetin günümüz Urakamili sakinlerinin kolektif belleklerinde yarattığı travmalar ekseninde dolaşıyor. Öykülerin referans aldığı bir başka tarihsel bellek ise, 16. Ve 17. Yüzyılda Hristiyanlığı kabul eden Japonlara karşı kendi devletleri tarafından uygulanan sistematik şiddet ve zulüm. Yuichi Seirai, ilk bakışta bu iki tarihsel belleğe yabancılaşmış gibi görünen öykü karakterlerinin aslında nasılda bunların derin etkisi altından olduklarını ustalıkla betimliyor. Üstelik, o zamana kadar süren saf, masum, günahsız Nagazaki imgesini de tersine çevirerek yapıyor bunu. Nagazakililerin deliliklerini, şiddet eğilimlerini ve günahlarını, devlet denen mekanizmanın delilik, şiddet ve günahlarıyla karşı karşıya getiriyor.


Nagazaki, Yȗichi Seirai, Çev: Devrim Çetin Güven, Dedalus Kitap, Ocak 2017

 

- AKIŞKAN MODERNİTE - ZYGMUNT BAUMAN

Akışkan Modernite’de, yaygın olarak “postmodernite”, daha az oranda da “geç modernite”, “yüksek modernite” veya “ileri modernite” gibi şekillerde isimlendirilen olguyu ele alıyor Bauman. Aydınlanma sonrası yükselen rasyonel, hedefleri ve yolu belli, öngörülebilir, özgüvenli, katı modernitenin karşısına belirsiz, tekinsiz, güvencesiz bugünü anlamak için kendi kuramsal çerçevesini, akışkan moderniteyi koyuyor. Bunu da ancak kendi düzeyindeki birinin altından kalkabileceği biçimde yapıyor: Aynı metnin içinde bir yanda Platon, Marx, Weber, Huxley, Orwell, Bourdieu, Sennett var, bir yanda tüketim toplumu, kapitalizm, cep telefonları, alışveriş merkezleri, göçmenler, mülteciler, sanal dünya...

1925 doğumlu Bauman, 20. yüzyılı da, 21. yüzyılı da görmüş ancak ilgisinin canlılığını, gencecik, taptaze yaklaşımını hiç kaybetmemiş. Ve hiç şüphe yok ki, gözlerimizin önünden akan hayatı, yaşadığımız dünyayı anlamlandırmada en güvenilir kılavuzlardan biri, aynı zamanda kendini merakla dinleten eğlenceli bir yol arkadaşı.


Akışkan Modernite, Zygmunt Bauman, Çev: Sinan Okan Çavuş, Can Yayınları, Ocak 2017 

 

- UÇURUMLAR MEŞALESİ - AÇELYA BÜŞRA ÖZDİREK

Ahmet Günbaş:

Teolojik kültürden bilimsel kültüre evrilen bir dönemeçte, bireyi kuşatan bezgin ruh halinin şiirle sağaltılmaya çalışıldığının göstergesidir Açelya Büşra Özdirek'in şiirleri!..

“Öldük /Öldürdük / Sana dair / Bana dair/ Ülke'me dair ne varsa...” dizeleri bildik bir kaosu işaret etse de, Beyanat'ı beyanında gün yüzüne çıkamayan sevgisini, “Gel! Sesimle sarılayım sana / eğerleri çözülsün asi atların...” adanmışlığıyla sunmakta oldukça kararlı. Kısa, yalın söyleyişlerdeki başarısı onu daha belirgin kılıyor. Şiirle şiirsel boşlukları dengede tuttuğu sürece, dönüşümsel anlamda yepyeni duyarlıklar kapımızı çalabilir...

Barış Keçeli:

Açelya'nın şiirlerinin her biri, gelecek zamana gitmek üzere yol alan bir serüvenin,günümüzde verdiği telaşlı molada,sabırlı yolcuların ihtiyaçlarını anlatırlar bana.

Öyle ki; sıcağından çıkılan bir mevsimin serinliğiyken uçurumlarından düşmek, soğuk beslenmeleri ısıtmak için de tutuşuveren meşaledir dizeleri.

Eserinde,günümüzü durgun gereksinimlerimize göre bölerken,gelecek biçim ve postmodern süreklilik konusunda daha toplayıcı bir tavır ile müstakbel şiirleriyle ilgili önsözü şimdiden okurlarına sunmuş durumda..."


Uçurumlar Meşalesi, Açelya Büşra Özdirek, Etki Yayınları, Ocak 2017

 

- HADİ, YARIN GÖRÜŞÜRÜZ - WILLIAM MAXWELL

Lloyd Wilson'ın öldürülüşü birçok şeyle birlikte, zanlının oğlu ile komşu çiftlikte yaşayan, aynı yaşlardaki bir çocuk arasında doğmaya başlayan arkadaşlığın da son bulmasına neden olur. Aradan yıllar geçer, hatta yarım yüzyıl… Komşu çocuk, neredeyse yaşlı bir adam haline geldiğinde meşum olayı tekrar hatırlar. Fakat elinde bilgi kırıntılarından ve birkaç soluk anıdan başka bir şey olmadığını fark edince gerçekleri yeniden inşa eder. Boşlukları yavaş yavaş doldurur. Yaşanmış bir zamanı tekrar kurar zihninde. Hatta öyle bir kurar ki, sonunda "kurgu" sözcüğünün somutlaşmış bir örneği çıkar. Sadece adli bir vakanın değil, hayatın boşluklarına nüfuz eden bir hayal gücünün büyüsünü sunar William Maxwell.


Hadi, Yarın Görüşürüz, William Maxwell, Çev: Çiğdem Erkal İpek, Jaguar Kitap, Ocak 2017

DAHA FAZLA