VİTRİN - Yeni Çıkanlar

VİTRİN - Yeni Çıkanlar

İleri Kitap vitrininde bu hafta farklı kategorilerden dört kitap ve bir almanak yer alıyor. Leonard Cohen'in Hayatı - I'm Your Man, Gerçeklik Açlığı - Bir Manifesto, Edebi Bir Tutku - Anais Nin ve Henry Miller'ın Mektupları 1932- 1953, Can Almanak 2016 ve İyimser Olmayan Umut vitrinimizin konukları. İyi okumalar.

- Leonard Cohen'in Hayatı - I'm Your Man

Leonard Cohen ilk şiir kitabı yayımlandığında sadece 22 yaşındaydı; ilk albümünü ise tam 33 yaşında çıkardı ve 82 yaşına kadar üretmeye devam etti. İnançlı bir Yahudi'ydi, iflah olmaz bir çapkındı, beş yılını bir manastırda geçiren bir Budist keşişiydi. Montreal'de, Los Angeles'ta, Londra'da, Ege denizindeki Hydra adasında, Hindistan'da, New York'ta yaşamış bir dünya vatandaşıydı; vatansızdı ama hep Kanadalıydı. I'm Your Man, Cohen'in bu yönleriyle beraber pek bilinmeyen hikâyelerini de ayrıntılarıyla anlatıyor: Küba'yı, Scientology'yi, at sırtında sahneye çıktığı Fransa konserini...Sylvie Simmons'ın hazırladığı bu kapsamlı biyografi, Cohen'in kitaplarını okumuş, albümlerini dinlemiş, konserini izlemiş şanslı kesimdenseniz sizi eski bir dostla buluşturacak. Henüz onunla tanışmadıysanız, çok yakın bir dost edineceksiniz. Kibar bir adam o, eskilerin tavrına sahip ve zarif... Eğilerek selam veriyor tanışırken, ayağa kalkıyor sizi geçirirken. Rahatınıza özen gösteriyor ama hiç dem vurmuyor kendi rahatsızlığından. Muammalı bir şeyler var konuşma tarzında; şarkı söylerken olduğu gibi. Mahrem bir sırrı ifşa ediyor sanki. Sade bir adam; hiçbir aşırılığı yok. Derli toplu. "Üniforma giyse zorlanmaz," diye düşünüyor insan. Şu an takım elbise var üstünde. Koyu renkli, ince çizgili ve kruvaze. Terzi elinden çıkma değil de hazır giyimse bile, hiç öyle durmuyor.


KÜNYE: Leonard Cohen'in Hayatı - I'm Your Man, Slyvie Simmons, Çev: Duygu Akın, Kara Plak, 2016.

 

- Gerçeklik Açlığı - Bir Manifesto

Gerçeklik Açlığı, Nietzsche'den Beckett'a, Godard'dan von Trier'e birçok önemli figürü ve Eminem, Larry David, Beastie Boys gibi popüler kültür ikonlarını, tam da artık onu deneyimleyemediği için "gerçeklik" konusunda takıntılı hale gelmiş Facebook ve Google nesliyle buluşturuyor.

David Shields hararetli tartışmalara yol açan kitabında, çağdaş sanat ve edebiyatın merkezindeki meselelere çığır açan bir bakış açısıyla yaklaşarak, kurgu-dışı ile kurgu, anlatı ile deneme arasındaki sınırlardan kurtulmayı öneriyor. Shields'a göre, başka şarkılardan alınmış parçalardan oluşan şarkılar, kolajlar, serbestçe alıntılanan metinler ve dijital teknolojiyle üretilmiş sonsuz kopyalar çağında artık bir yapıtın ya da fikrin sahibi olmanın tanımı; gerçekliğin, özgünlüğün anlamı değişiyor, telif hakkı talebi neredeyse bir kutsal kitap ya da efsane üzerinde hak iddia etmeye dönüşüyor. Devir paylaşımların, kendine mal etmenin, hatta "aşırma"nın devri.

Gerçeklik Açlığı, sınırlara meydan okuyarak başka yazarlara ait alıntılardan, aforizmalardan, anekdotlardan serbestçe "faydalanan", okurları hakikilik, özgünlük ve yaratıcılığa dair geleneksel fikirler üzerine yeniden düşünmeleri için kışkırtan çarpıcı bir manifesto, kendi gerçekliğine sahip yeni bir çağa özgü yeni edebiyat ve sanat formları icat etmek için açık bir davet.


KÜNYE: Gerçeklik Açlığı - Bir Manifesto, David Shields, Çev: Beril Tüccarcıbaşı Uğur, Everest Yayınları, 2016.

 

- Edebi Bir Tutku - Anais Nin ve Henry Miller'ın Mektupları 1932- 1953

İlk olarak Anais Nin'in Henry ve June ismiyle yayımlanan sansürlenmemiş güncesinde gün ışığına çıkan Nin ile Miller arasındaki yakınlığı, duygu yüklü bu mektuplarda tüm çıplaklığıyla görmek mümkün. Mektuplar İsviçre'de Nin'in, Miller'ın eşi June'a karşı hissettiği aşkın pençesinden kurtulmaya başladığı 1932'den, ikili yirmi sene sonra Kaliforniya'ya yerleşene kadar sürüyor. 

Her ne kadar farklı bir mizaç ve tarza sahip olsalar ve farklı sosyal çevrelerden gelseler de, Nin ve Miller yazma sevgisi ile birbirlerinin eserlerine duydukları sadakat sayesinde bir araya geldiler. Bu mektuplar tutkudan arkadaşlığa, yakınlıktan yabancılaşmaya evrilen bir ilişkinin haritasını çıkarıyor. İki yazar on yıldan fazla Amerika'da yaşadıktan sonra, 1950'lerin gözüyle geçmişe baktıklarında, altın yıllarının hâlâ Paris yılları olduğunu görüyor. "Muhtemelen ben o zamanlar bugünkü mizah anlayışıma sahip olsam, sen de o zamanlar bugün sahip olduğun özelliklere sahip olsan, hiçbir şey kötüye gitmezdi," diye yazıyor Nin, Miller'a.

Edebiyat tarihinin en eşsiz birlikteliklerinden biri olan bu ilişki aşk, sanat, edebiyat, kıskançlık ve tutku dolu yüzlerce mektupla okurları günümüzde de sarsmaya devam ediyor.


KÜNYE: Edebi Bir Tutku - Anais Nin ve Henry Miller'ın Mektupları 1932- 1953, Derleyen: Gunther Stuhlmann, Çev: Yağız Ali Diri, İthaki Yayınları, 2016.

 

- Can Almanak 2016

Sanatın sesi hafızamızdan silinmesin!
 

  Kadın sinemacılar, "Artık yeter," dedi.

  Selda Bağcan Primavera Sound Festivali'ndeydi.

  Deniz Türkali: "Edebiyat, babam ve ben."

  Tarık Akan: Onurlu bir mücadele tarihi bıraktı.

  Umberto Eco: 20. yüzyılın entelektüeline veda.

  Rockçı imam Diyanet'e rağmen turnedeydi.

  Tophane'de baskına Radiohead'den kınama.

  Heykel düşmanları bütün yıl görev başındaydı.

  Murathan Mungan: "Birbirimizin hikâyelerine, hayatlarına ne zaman bu kadar yabancı olduk?"

Ve dahası... Can Almanak 2016 kültür-sanatın ve yaşadığımız günlerin hafıza kaydını tutmaya devam ediyor.


KÜNYE: Can Almanak 2016, Kolektif, Can Yayınları, 2016.

 

- İyimser Olmayan Umut

Hani şu meşhur bardağın yarısını boş gördüğü yetmiyormuş gibi, diğer yarısının da tadı berbat bir şeyle dolu olduğundan neredeyse emin biri olarak, umut üzerine yazmak için biçilmiş kaftan değilim muhtemelen. Bir yanda hayat felsefesi "ye, iç, eğlen, yarın öleceğiz nasılsa" cümlesiyle özetlenebilecek olanlar var, bir yanda da kendime çok daha yakın hissettiğim, "yarın öleceğiz" diyenler. İnsanı dertlere salan bu eğilimlere rağmen bu konu üzerine yazmayı seçmemin bir nedeni, umudun, Raymond Williams'ın deyişiyle, "geleceğin kaybının hissedildiği" bir çağda merak uyandırıcı biçimde ihmal edilmiş bir kavram olması.
-Terry Eagleton-

Marksist edebiyat eleştirmeni Terry Eagleton bu kitabında insani duyguların en hassaslarından biri olan "umudu" mercek altına alıyor. Eagleton boş umutlarla dolu umutlar arasında belirgin ayrımlar yaparak, "ihmal edilmiş" bu duyguyu edebiyat eserlerinden felsefi metinlere uzanan geniş bir düzlemde sorunsallaştırıyor. Eagleton bu çabasından hareketle gündelik hayatın boğucu ilişkileri, iktisadi süreçlerin geçirimsiz kodları arasında bocalayan "şimdi"nin insanına kışkırtıcı olduğu kadar düşündürücü de olan parlak yorumlar sunuyor. Hâlâ umudu olanlar ve umuttan bütünüyle vazgeçenler için eşsiz bir başucu kitabı...


KÜNYE: İyimser Olmayan Umut, Terry Eagleton, Çev: Emine Ayhan, Ayrıntı Yayınları, 2016.

DAHA FAZLA