Van'da bir satranç kafe: 30 senedir müdavimleri ile işliyor

Van'da bir satranç kafe: 30 senedir müdavimleri ile işliyor

Orta yaş üstü yaklaşık 30 kişi, her gün bu 'satranç evi'ni ziyaret ediyor. Müdavimler anlatıyor: "Burada yaşlandık."

Beste Sarıkaya

Van'da bir çay ocağı... İçeride 6-7 masa, göz önünde olmayan ama 'kime sorsan gösterir' bir köşede işletiliyor. Bu çay ocağını alışık olduklarımızdan farklı kılan, aynı zamanda bir 'satranç evi' olması. İpekyolu ilçesindeki Sanat Sokak'ta bulunan bu yere her gün ortalama 30 kişi satranç oynamaya geliyor. Gelenlerin çoğu orta yaş üstü. İçlerinde öğretmen de var, doktor da, işçi de, emekli de... Tam 30 senedir müdavimleri ile işliyor bu satranç evi.

Ahmet Siyahtaş, burayı işletmeye başladığında satranç oynamayı bilmediğini söylüyor. Arkadaşı marangoz 'Hacı Osman'ın getirdiği tahta satranç takımı ile başlamış yolculuğu. "Osman'ın arkadaşları, onun arkadaşlarının arkadaşları, ondan ona, derken bugünlere kadar geldik", diyor. Değişen tek şeyin tahta satranç takımından plastik takıma geçmek olduğunu ekliyor: "Bunlar ses çıkarmıyor."

Günde ortalama 30 kişinin ziyaret ettiği satranç evini anlatıyor Siyahtaş; "Hastalık gibi, gelen bir oyun oynuyor, bir daha oynuyor, bir daha oynuyor..." İran'dan, Irak'tan gelenler olduğunu söylüyor: "Hatta Koreli turistlerle bile oynamıştık." Satrancı diğer oyunlarla kıyaslamıyor bile, "Diğerlerinde şans faktörü var. Burada yok, burada düşünme var."

Sohbet ederken bir yandan satranç oynuyoruz, "bi leyîze" diyor, Kürtçe "oyna".

Müdavimler yalnızca Van'dan değil; Muş'tan, Batman'dan, Diyarbakır'dan, Bitlis'ten satranç oynamaya geliyorlar. "Van'ın İran sınırına yakın tüm köylerinde herkes bilir", diyor Siyahtaş, Bahçesaray ilçesinde turnuva dahi düzenlendiğini anlatıyor.

O sırada 'Bahçesaraylı Salih' karışıyor oyuna, "Vur, kaleye vur. Bir tane vur, Şah buraya gidecek mecburen. Beraberlik var burada en az. Vurmazsan zarar edersin. Bu taşı işle." Yeniliyorken, durumu eşitliyor.

Ahmet Bey müdahaleye kızıyor, "Bırak, bırak" diye çıkışıyor ama "Kimse karışmazsa tadı yok" diye de ekliyor: "Bazen bir satrançta 10 kişi bekliyoruz."

Bir başka müdavim dahil oluyor oyuna, Van'ın bir köyünde görevli öğretmen, "Satranç oynarken deşarj oluyorum, her şeyi unutuyorum. 30 yıldır geliyorum buraya, açıldığından beri" diyor; "Burada yaşlandık."

'Dükkanın' müdavimlerini anlatıyor işletmeci Ahmet Siyahtaş: "Bir gün burayı açtım, sabah saat 06.30-07.00. İki arkadaş geldi, akşama kadar oynadılar. Yemeğe gittiler, sonra yine geldiler. Kapatıyordum dükkanı, "Bize takım ver" dediler; "Biz yukarıda oynayacağız". Ertesi gün sordum, gece 12'ye oynamışlar. Bir iki defa da mesela, burada oynuyorlardı, ben kapıyı üstlerine kapatıp çıktım. Bekçi söyledi, sabah ezanına kadar oynamışlar. Sonra namaza gitmiş biri. Ben dükkanı açınca geri geldi. Akşama kadar yine oynadı, Başkale'de işi varmış, öyle gitti."

İşlemeye devam edecek mi diye soruyorum, "nasip" diyor Siyahtaş; "30 senedir buradayız..."

DAHA FAZLA