Valilikten, Şişecam işçilerine engelleme
Lüleburgaz’dan, Tuzla’da bulunan Şişecam Genel Merkezi’ne yürüyen Şişecam işçilerine Tekirdağ Valiliği tarafından, il sınırları içerisine giriş yasağı konduğu bildirildi. Bunun üzerine, işçiler Pazartesi gününe kadar il sınırında kalma kararı aldı.
21-10-2017 18:43

Kıklareli Paşabahçe Cam Fabrikası'ndan çıkartılan ve Lüleburgaz ilçesinde bulunan Kristal-İş Sendikası Trakya Şubesi önünde günlerdir direnen 90 Şişecam işçisiTuzla'da bulunan Şişecam Generl Merkezi'ne yürüyor.
Önceki gün Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde başlayan yürüyüşte, bugün Tekirdağ İl Sınırı’nda bulunan Büyükkarıştıran beldesine kadar gelen işçilerin bulunduğu bölgeye kolluk kuvvetleri tarafından barikat kuruldu.
Kolluk kuvvetlerini tarafından yapılan açıklamada, işçilerin Tekirdağ Valiliği’nin kararıyla Tekirdağ İl Sınırı’ndan içeri girmelerine izin verilmeyeceği söylendi.
"PAZARTESİ'YE KADAR BURADAYIZ"
Bu gelişmeyi kendi aralarında değerlendiren işçiler ise yürüyüşe devam etmek istiyor. İşçiler, Pazartesi gününe kadar Büyükkarıştıran'da kalma kararı alırken; sonrasında ne yapılacağı Pazartesigünü belli olacak.
İLGİLİ HABERLER
HAZİRAN'dan yürüyüşü engellenen cam işçisiyle ilgili açıklama
Birleşik Haziran Hareketi (HAZİRAN) tarafından, işten çıkarılan ve Şişecam Genel Merkezi’ne yürüyüşleri engellenen cam işçileri ile ilgili bir açıklama yapıldı.
23-10-2017 20:29

Kırklareli’nde bulunan Şişecam’a bağlı Paşabahçe Cam Fabrikası’ndaki işlerinden çıkarıldıktan sonra işe geri dönmek için direnişe geçen, ardından da Tuzla’da bulunan Şişecam Genel Merkezi’ne yürüyüşe başlayan 90 cam işçisinin yürüyüşleri, valilik tarafından OHAL gerekçe gösterilerek engellendi.
İşçiler, yarın (24 Eylül) Tuzla’da bulunan Şişecam Genel Merkezi’ne otobüslerle gitmeye karar verirken, HAZİRAN tarafından işçilerin yürüyüşlerinin engellenmesiyle ilgili “Cama Hayat Verenlerin Yanındayız” başlığıyla bir açıklama yayınlandı. Açıklamada, OHAL’in en çok emekçiyi ve hak arayışı mücadelesi verenleri vurduğu belirterek; bu uygulamanın sermaye yararına yürürlüğe konduğu belirtildi.
HAZİRAN tarafından yapılan açıklama şöyle:
Cama Hayat Verenlerin Yanındayız
Türkiye, OHAL’le birlikte sınıf mücadelesinin bilindik yasalarının vahşi bir şekilde uygulandığı bir ülke haline geldi. Taşeronluk, iş cinayetleri, grev yasakları ve işten çıkarmalar yaygınlaştı.
OHAL en çok emekçiyi, özgürlük ve hak arayışı mücadelesi yürütenleri vurdu. Bunun en son örneği Cam sektöründe yaşandı.
Paşabahçe Kırklareli Cam Fabrikası’nda fırın kapatma gerekçesiyle işten atılan ve “İş, aş, adalet” talebiyle Tuzla’daki Şişecam Genel Merkezi’ne doğru yürüyüşe geçen 90 işçinin yürüyüşü OHAL gerekçesiyle engellendi.
Daha önce patronlara hitaben yapılan bir konuşmada OHAL’in gerekçesi bizzat Erdoğan tarafından “grev tehditi olan yerlere anında müdahale etmek” olarak tanımlanmıştı. Bir kez daha, işlerine geri alınma talebiyle yürüyüş yapan işçilerin karşısına “güvenlik” gerekçesi çıkarıldı. Polis ve jandarma marifetiyle yürüyüş durduruldu.
Gerekçe olarak sunulan güvenliğin halkın, emekçilerin güvenliğiyle bir ilgisi yoktur. AKP iktidarının güvenlikten anladığı sermayenin, yani gücü elinde bulunduranların güvenliğidir.
Cam işçileri, aileleriyle birlikte ekmekleri ve gelecekleri için direniyor.
İşlerine geri alınma talepleri son derece insani, emeğin haklarının korunmasıyla ilgili son derece haklı bir taleptir.İşçilere reva görülen bu uygulama, sermayenin çıkarlarının korunması esasına dayalı bir uygulamadır.
Ancak her ne yaparlarsa yapsınlar, önünü hangi yöntemle kesmeye çalışırlarsa çalışsınlar sonunda kazanan emeğin örgütlü mücadelesi olacaktır.Sonunda emek kazanacak, cama hayat verenler kazanacak, biz kazanacağız.
'Küçülme' diyen Şişecam, işçileri Eskişehir'e göndermek istiyor
Yürüyüşü yasaklanan Şişecam işçilerinin durumunun konuşulduğu Şişecam-Kristal İş Sendikası görüşmesi sonuçlandı. İşçileri, daha önce 'küçülme' gerekçesiyle işten çıkardığını açıklayan Şişecam, toplantıda işçileri Eskişehir'e nakil etmeyi teklif etti.
23-10-2017 17:25

İşten çıkarıldıktan sonra Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde bulunan Kristal İş Sendikası Trakya Şubesi önünde direnişe başlayan 90 Paşabahçe Cam Fabrikası işçisi, Tuzla’da bulunan Şişecam Genel Merkezi’ne doğru “İş, aş, adalet” talebiyle yürüyüşe başlamıştı.
Yürüyüşlerinin 2. gününde Tekirdağ İl Sınırı’na gelen işçiler, burada Tekirdağ Valiliği tarafından “OHAL” gerekçe gösterilerek il sınırları içerisine alınmadı. Bunun üzerine işçiler il sınırında bekleyişe geçti.
İşçiler dün yaptıkları açıklamada, bugün Şişecam ve Kristal İş Sendikası arasında bir görüşme yapılacağını ve görüşmenin sonucunu bekleyeceklerini bildirmişlerdi.
ŞİŞECAM “ESKİŞEHİR’E NAKİL” DEDİ
Bugün gerçekleşen Şişecam-Kristal-İş görüşmesinden ise işçiler adına olumlu bir sonuç çıkmadı. Şişecam, işçileri işe geri almayı ancak Eskişehir’de bulunan fabrikaya nakil etme kaydıyla kabul edeceğini bildirdi. İşçilere ayrıca, işsizlik maaşı ve prim teşviki de teklif edildi.
Ancak işçiler, bölgede bulunan cam fabrikalarında işe alınmak dışındaki bir seçeneğe razı değil.
ŞİŞECAM İŞÇİSİ TUZLA’YA GİDİYOR
Görüşmenin ardından karara varan işçiler bu gece Lüleburgaz’a dönerek, yarın (24 Eylül) saat sabah saatlerinde aileleri ve emek örgütleri ile birlikte Tuzla’da bulunan Şişecam Genel Merkezi önüne giderek burada hem bir basın açıklaması düzenleyecek, hem de Şişecam yönetimiyle görüşmeyi talep edecek. İşçilerin saat 12.00 gibi genel merkez önünde olması bekleniyor.
VİDEO | Yürüyüşü engellenen Şişecam işçisi: Mücadeleden geri adım atmadık, atmayacağız!
Valilik tarafından OHAL gerekçe gösterilerek yürüyüşüne izin verilmeyen Şişecam işçisi, Tekirdağ İl Sınırı’nda direnişe devam ediyor. İşçilere bugün, çevre illerden dayanışma ziyaretleri yapıldı.
22-10-2017 14:42
Kırklareli’nde Şişecam’a bağlı Paşabahçe Cam Fabrikası’ndan bir süre önce çıkarılan gün önce çıkarılan 90 işçi, işlerine geri dönmek için Lüleburgaz ilçesinde bulunan Kristal-İş Sendikası Trakya Şubesi’nin önündeki direnişlerinin ardından Cuma günü Tuzla’da bulunan Şişecam Genel Merkezi’ne doğru yürüyüşe geçti.
Lüleburgaz halkının yoğun desteğiyle yürüyüşe başlayan işçiler, dün Tekirdağ İl Sınırı’nda bulunan Büyükkarıştıran beldesine geldikleri esnada, kolluk kuvvetlerinin engellemesiyle karşılaştı.
İşçilere, Tekirdağ Valiliği tarafından OHAL gerekçe gösterilerek il sınırları içerisine girişe izin verilmediği söylenirken, işçiler Pazartesi gününe kadar Büyükkarıştıran’da kalmaya karar verdi.
ÇEVRE İLLERDEN DAYANIŞMA ZİYARETİ
İşçilere bugün, çevre illerden dayanışma ziyaretleri yapıldı. Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli’nin diğer ilçelerinden gelen yurttaşlar, işçilere desteklerini iletti, Ziyarette işçiler ile grev halayı çekilirken, sık sık “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz” sloganı atıldı.
“KRİSTAL-İŞ’İN DESTEĞİNİ GÖREMİYORUZ”
Durumları hakkında konuşan işçiler, işten atılmalarının Şişecam tarafından “küçülme” ile açıklandığını, ancak yurtdışında yeni fabrikalar açan Şişecam’ın bu gerekçesine inanmadıklarını söylediler.
Sendikanın direnişe desteği konusunda ise işçilerin ortak kanısı, bağlı oldukları sendika olan Kristal-İş’in direnişe destek vermediği yönünde. Kristal-İş’in Türkiye işçi sınıfı tarihinde önemli bir sendika olduğunu belirten işçiler, sendika yönetiminin sendikayı direnişten uzaklaştırdığını ve sendikal faaliyet anlamında uzun süredir elle tutulur bir girişim sergilemediği görüşünde birleşti.
“MÜCADELEN GERİ ADIM ATMADIK, ATMAYACAĞIZ”
İşçiler adına konuşan sözcü Aydın Şahin ise; “İş, aş, adalet” talebiyle aileleriyle birlikte sürdürdükleri yürüyüşün engellendiğini ancak mücadelede kararlı olduklarını söyledi. Şişecam yönetiminin, bugün Kristal-İş yöneticileriyle toplantı yapacağını da söyleyen Şahin, “Bu toplantı sona erene kadar burada kalma kararı aldık. Pazartesi günü yapılacak toplantının sonucunu görünceye kadar. Şimdiye kadar somut bir yaklaşım olmamıştı. En azından bu toplantıyı kazanım olarak görüyoruz. Bu toplantıdan çıkacak karara göre aynı inanç ve kararlılıkla sonraki programımızı devam ettireceğiz. Başaracağımıza olan inancımız var. Mücadeleden geri adım atmadık, atmayacağız” dedi.
Aydın’ın açıklaması sık sık “Zafer direnen emekçinin olacak” ve “İş, aş, adalet” sloganları ile kesildi.
VİDEO | Şişecam işçisi iş, aş ve adalet için yürüyor
İşten çıkarıldıktan sonra Kristal-İş Sendikası Trakya Şubesi önünde direnişe geçen 90 Şişecam işçisi; Lüleburgaz’dan, Tuzla’da bulunan Şişecam Genel Merkezi’ne doğru yürüyüşe başladı
20-10-2017 17:47
Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde Şişecam’ın Paşabahçe fabrikasında çalışan 90 işçi, fabrikanın fırın kapatması ve sık rapor alınması gibi nedenlerle işten çıkarıldıktan sonra ilçede bulunan Kristal-İş Sendikası Trakya Şubesi önünde işlerine geri dönmek için direnişe başladı.
Günlerdir direnişte olan işçiler, bugün Tuzla’da bulunan Şişecam Genel Merkezi’ne doğru “İş, aş, adalet” talebi ile yürüyüşe başladı.. Yürüyüş öncesinde, direniş çadırlarının çevresinde toplanan ilçe halkından büyük destek gören işçiler, fabrikada işbaşı yapana kadar mücadelelerine devam edeceklerini belirtti.
“DAYANIŞMAYI BÜYÜTMEYE ÇAĞIRIYORUZ”
Yürüyüş öncesi bir açıklama yapan işçilerin sözcüsü Aydın Şahin de bugüne kadar kendilerine destek veren kurumlara ve Lüleburgaz halkına teşekkür etti. Desteklerin devam etmesini istediklerini ifade eden Şahin, “Arkamızda halk olduğu sürece, biz kazanacağız” derken, dayanışmayı büyütme çağrısı yaptı.
Dev Yapı-İş'ten dayanışma konseri: Şantiyelerden 1 Mayıs'a
1 Mayıs öncesinde iş cinayetlerine, taşeron çalışmaya, işçi sağlığı ve iş güvencesinden yoksun uzun saatlerle çalıştırılmaya karşı bir etkinlik düzenlendi.
22-04-2018 19:58

İleri Haber
Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası'nın (Dev Yapı-İş) "Sömürüye ve İş Cinayetlerine Karşı Şantiyelerden 1 Mayıs Alanlarına" çağrısıyla 1 Mayıs Mahallesi'nde bir dayanışma konseri gerçekleştirildi.
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Başkanı Erkan Baş, Devrimci Parti Genel Başkanı Musa Piroğlu ve HDP İstanbul İl Yönetimi temsilcilerinin de katılımıyla gerçekleşen etkinlik, Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut'un yaptığı açılış konuşmasıyla başladı.
İş cinayetlerine, taşeron çalışmaya, işçi sağlığı ve iş güvencesinden yoksun uzun saatlerle çalıştırılmaya karşı örgütlenilmesi gerekliliği üzerine vurgu yapılan etkinlik Bandista, Koma Çiya ve Grup Munzur'un sahne almasının ardından sona erdi.
Mahir Kılıç: Talebimiz maddiyat değil, biz işlerimiz için buradayız
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin işten çıkardığı Mahir Kılıç, 160 gündür açlık grevi yapıyor.
21-04-2018 13:00
Necdet Berkay Sağol / @BerkaySagol
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZENERJİ firmasında çalışırken, açtıkları kadro davası nedeniyle işten çıkarılan 258 işçiden biri olan ve 160 gündür açlık grevinde olan Mahir Kılıç ve Konak Direnişçileri İleri Haber'e açıklamalarda bulundu.
Sendikanın ve belediyenin yaptığı görüşmeler sonucu en ufak olumlu bir adım atılmadığını vurgulayan Kılıç, "2 gün önce DİSK Genel-İş Başkanı Remzi Çalışkan, DİSK Örgütlenme Daire Başkanı Taner Şanlı ve DİSK Ege Bölge Başkanı Memiş Sarı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanıyla bir görüşme yaptılar. Görüşme neticesinde en ufak olumlu bir adım atılmadı. Sadece söyledikleri şey şu Mahir'in kıdemini ödeyelim herkes yoluna dediler. Biz de talebimizin sadece maddiyat olmadığını, işlerimiz için burada olduğumuzu kendilerine ilettik. Herhangi bir olum adım olana kadar alanda olacağız" dedi.
'KADRO DAVASI AÇTIĞIMIZ İÇİN İŞSİZ KALDIK'
10 ay önce işten çıkarılan diğer bir Konak Direnişçisi Barış Kaya, "İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokrasisiyle ve Belediye Başkanının kişisel tercihiyle işten çıkarıldık. Tercih dememizin sebebi ise biz güvencesiz çalışıyorduk ve kadro davası açtık. Mahkemeler bizi haklı buldu ve bir arkadaşımızı davasını Yargıtay onayladı. Onaylandıktan sonrada bu karar bütün işçiler için emsal teşkil etti." dedi.
'BELEDİYE İŞÇİLERİ TEHDİT ETTİ'
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin işçileri tehdit ettiğini belirten Kaya, "1500'e yakın kadro davası açan işçiden 250'ye yakın işçileri işten attı ve geri kalanını da 'davalarınızı geri çekmezseniz sizi de işten atacağız' diyerek tehdit etti. Bunu yaparken de sendikayı kullandılar ve bir çok insan 20'li 30'lu gruplar şeklinde işten atıldı." dedi.
'TOPLU SÖZLEŞME YASALARIN ÜSTÜNDEDİR'
12 senedir belediyede engelli kadrosunda çalıştığını söyleyen Kaya, "Hiç bir disiplin soruşturmam vs. cezam yoktu. Belediyenin bizi işten çıkarması için belli toplu sözleşme kuralları var. Belediyenin altında imzası olduğu toplu sözleşme normalde yasalarında üzerindedir mahkemeler böyle kabul eder. Sözleşmeye göre işçiyi işten çıkarmanın yolu 'yüz kızartıcı suç' işlemesi gerekmektedir. Ama bunların hiç biri yok." dedi.
'GEREKÇE VERECEK İŞ YOK'
İş yasasına göre işçiyi işten çıkarmadan1.5 ay önce haber verilmesi gerekir diyen Kaya, "Verecek iş olmamasını gerekçe göstererek bu kurala uymadan bizi çağırıp direk aynı gün işten çıkardılar. Belediye verecek iş yok diyerek kendini yalanlıyor." ifadelerini kullandı.
'SIRF YASAL HAKKIMIZI ARADIK DİYE İŞTEN ATILDIK'
CHP'li Belediyesin 'hak, hukuk, adalet' diyorsun ama bunların hiç birini tanımıyorsun diyen Kaya, "biz hak aramışız, hukuka gitmişiz, adalet var ortada ama belediye diyor ki ben bunların hiç birini tanımam. Bize Genel-İş Başkanının aktardığı bilgiye göre, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı 'attığım işçiyi geri almam. Hukuk yoluyla da dönse yine almam. Kötü niyet tazminatı öder yine işe almam. Benim işten attığım işçiyi de hiç bir belediye işe alamaz' demiş. Yani diyor ki ben ne diyorsam o olur, yasayı tanımam. Bunun adı küçük diktatörlüktür. Bir insanın bunları göre göre yapması kötülüktür. Biz 6 aydır bu kötülüğe karşı mücadele ediyoruz. Sendikamız bu süreçte maalesef patronun yanında yer almaya karar verdi ve bizi yalnız bıraktı." dedi.
'UYGUN KADRO BULUNAMADI'
25 sene emek verdiğim bir yerde sudan bir sebepten atıldım diyen bir başka Konak Direnişçisi Seval Gündüz, "beni de 10 ay önce uygun kadro yok, verim alamıyoruz diyerek sudan bir sebeple işten çıkarttılar. 25 sene emek verdiğim bir yerde bu sebeple atılmak çok üzücü. Ben kadro davasını 2004 yılında açmıştım ve Yargıtay'da da davayı kazanmama rağmen işten atıldım. 6 aydır burada direniyoruz. Koskoca bir kışı Konak Meydanı'nda geçirdik. Haksız yere işimizden olduk. Tek bir isteğimiz var biz 6 arkadaş buradayız işimizi bize geri versinler."
'İLK ÇIKARILAN İŞÇİLERDEN BİRİ BENİM'
14 Haziran tarihinde işten ilk çıkarılan işçilerden biri olduğunu belirten bir diğer Konak Direnişçisi Salih Akdeniz, "sabahtan şirkete çağırıp hiç bir toplu sözleşme kuralına uymadan direk iş hadlinizi fesih ediyoruz deyip beni işten çıkardılar. Bizi işten çıkartmalarının tek sebebi kadro davası açmamız" dedi.
'RESMEN KANDIRILDIK'
Davadan vazgeçtiğimiz halde işe alınmadık diyen Akdeniz, "açtığımız kadro davasından vazgeçersek tekrar iş başı yapacaksınız dediler bizde davamızdan vazgeçtik. Kadro davasından vazgeçtikten 2 gün sonra bizi sendikaya çağırdılar ve 'Aziz Kocaoğlu sizi de istemiyor' dediler. Biz kadro davası açtık sonra davadan da vazgeçtik ve resmen kandırıldık, ihanete uğradık" dedi.
'HERHALDE BİR 6 AY DAHA DEVAM EDECEĞİZ'
Kılıçdaroğlu'nun 'adalet yürüyüşüne' başladığı gün bizi işten çıkardılar diyen Akdeniz, "sesimi burada eylem yaparak duyurmaya karar verdim. Geldim bende alana bu arkadaşların yanına oturayım sesimi böyle duyurayım istedim. O gün bugündür yaklaşık 6 aydır eylemdeyiz. Herhalde bu gidişle bir 6 daha bekleyeceğiz. İşimizi alana kadarda direnişe devam edeceğiz" dedi.
'NÖROLOJİK PROBLEMLERİM BAŞLADI, BÜTÜN DEĞERLERİM SINIRDA'
Açlık grevinin 150. gününde sol bacağını hissetmediğini belirten Kılıç bacağını hissetmeme durumunun devam ettiğini belirtti. Kılıç, "Şu anda bütün değerlerim sınırda. Hekimlerimiz yakından ilgileniyorlar. Onlara da ayrıca çok teşekkür ediyorum. Açlık grevinin 160. günündeyim sağlık problemlerinin olması gayet normal ayrıca nörolojik problemlerim başladı. Kan değerlerimde bazı sıkıntılar var. Ama dediğim gibi ben her şeyi göz alarak çıktım. Kesinlikle işlerimizi geri alana kadar geri adım atma gibi bir düşüncem asla olmadı, olmayacakta." dedi.
'TÜM SINIFI İLGİLENDİREN BİR DİRENİŞ'
Haklı olan biziz, haklı olduğumuzdan dolayı almış olduğumuz bir güç var diyen Kılıç, "yavaşta olsa bir kamuoyu oluşturduk. İnsanlar artık burada sadece bir kişi direniyor diye bakmıyorlar. Bu artık bütün sınıfı ilgilendiren bir mesele haline geldi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının İzmir halkına yaklaşımı ortadadır. Her halükarda hükümetin bir kopyasıdır." ifadelerini kullandı.
'CHP HALKA NE ANLATACAK'
CHP Genel Merkezi'ne de seslenmek istiyorum diyen Kılıç, "önümüzdeki günlerde seçim hazırlıkları var. Halka ne anlatacaklar ben bunu çok merak ediyorum. Başkanlığa karşıyız deme gibi bir şansları olamaz çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanlıkla yönetiliyor. Savaş çığırtkanlığı yapan bir anlayış var.
'3 MEVSİMDİR BURADAYIZ'
Bu sadece Mahir Kılıç direnişi değildir diyen Kılıç, "258 kişi işten çıkarıldı. Bu bütün hepsini ilgilendiren bir direniştir. Haklı olan biziz haklı olduğumuz içinde buradayız, alandayız. Hemen hemen 3 mevsim geride kaldı 4. mevsimi bekliyoruz. Biz İzmir Konak Meydanı'nda yeri geldi yağmurda ıslandık, yeri geldi soğukta birbirimize sarılarak ısındık ama hiç bir şekilde geri adım atmadık.
'DİRENİŞİN İKİ AYAĞI VAR'
İki arkadaş sendikacılarımızın gözüne batıyoruz, diğer arkadaşlarda belediye başkanının gözüne batıyor diyen Kılıç, "Biz atılan işçiler olarak DİSK Genel-İş üyesi işçileriz. Hem İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin hem de Genel-İş sendikasının önünde eylem yapıyoruz. Çünkü bu konunun sorumluları bunlardır." dedi.
'YAŞAMIYORUZ, YAŞAMAYA ÇALIŞIYORUZ'
Geçimimizi sağlamıyoruz, sağlamaya çalışıyoruz diyen Kılıç, "yan yana direndiğim arkadaşlarım kiramı ödüyorlar. Elektrik ve su faturalarımı ödüyorlar. Dışarıdan duyarlı insanlar var güçleri doğrultusunda yardımcı oluyorlar. Yaşamıyoruz, yaşamaya çalışıyoruz diyelim. Ne olursa olsun bu direniş kazanımla sonuçlanana kadar, biz işlerimize dönene kadar bu direnişimiz devam edecek." ifadelerini kullandı.
İntihar eden inşaat işçisinin cebinden borç ihtarı çıktı
Denizli'de intihar eden inşaat işçisinin cebinde borç ihtarnamesi bulundu.
20-04-2018 10:28

Denizli'nin Pamukkale ilçesinde, inşaatlarda sıvacılık yapan 43 yaşındaki Süleyman Kart, iğde ağacına asılı halde bulundu. Kart’ın cebinden borç ihtarı çıktı.
Dün saat 13.00 sıralarında Pamukkale'nin Gökpınar baraj göleti yakınlarından geçen vatandaşlar, ağaca asılı halde bir kişiyi görünce, polise ve sağlık ekibine bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekibi, ağaçta asılı olan kişinin öldüğünü belirledi. Polis ise ölen kişinin Süleyman Kart olduğunu tespit etti. Savcının olay yerinde yaptığı inceleme sonrası, Süleyman Kart’ın cesedi otopsi için Pamukkale Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp morguna kaldırıldı. İğde ağacına kendini iple asarak intihar ettiği ve inşaatlarda sıvacılık yaptığı belirtilen Süleyman Kart’ın cebinden, borç ödeme ihtarnamesinin çıktığı öğrenildi. Polisin olayla ilgili soruşturması sürüyor. (DHA)
Valilikten sansürlü 1 Mayıs şartları: Pankartsız gel, AKP’yi anma, Kürtçe yasak!
Valilik izin verdiği 1 Mayıs kutlamaları için akıl almaz şartlar koştu, çok sayıda slogan ve pankarta sansür uyguladı.
20-04-2018 08:08

Foto: Arşiv
Ankara’da yapılacak olan 1 Mayıs kutlamalarında taşınacak pankartlardan atılacak sloganlara kadar Ankara Valiliği’nden yasak geldi.
Başkent’teki 1 Mayıs kutlamaları geçen yıl Kolej Meydanı’nda gerçekleştirilmiş, ancak Mart ayında Kolej Meydanı eylem yapılacak alanlar arasından çıkarılmıştı. Bu nedenle başkentteki 1 Mayıs kutlamalarının Kolej Meydanı’nda yapılmasına izin verilmedi.
1 Mayıs tertip komitesinde DİSK, KESK, TMMOB, TTB ile Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası yer alıyor. Toplantılardan ikisine katılan Türk-İş, tertip komitesinde yok. Ancak Ankara’daki kutlamalara Türk-İş’e bağlı bazı sendikaların katılacağı öğrenildi. Kolej Meydanı kabul edilmeyince Tertip Komitesi Tandoğan Meydanı için başvuru yaptı. Başvuruya valilik tarafından izin verildi.
ANKARA VALİLİĞİ’NDEN SANSÜRLÜ 1 MAYIS İZNİ
1 Mayıs günü Hipodrom’da toplanacak olan gruplar buradan Tandoğan Meydanı’na yürüyecek. Ancak taşınacak pankartlar ile atılacak sloganların büyük bir bölümüne Ankara Valiliği tarafından izin verilmedi. Geçen yıl da arama noktasında bazı pankartların alana girişine polis tarafından izin verilmemiş, pankartlar toplanmıştı.
‘TECAVÜZ’ KELİMESİ KULLANILAMAZ
Tertip Komitesi’nde yer alan DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, “İçerisinde AKP geçen sloganlara, pankartlara itiraz ediliyor. AKP’yi eleştiren, AKP’nin politikalarına tepki gösteren slogan ve pankartlar kabul edilmiyor. ‘İş cinayetlerine” tepki gösteren pankartlara, içerisinde ‘tecavüz’, ‘isyan’ geçen pankartlarda güçlük çıkarıldı. Ancak görüşüyoruz. ‘Tecavüze karşı isyan’. Buna bile itiraz ediliyor. Bu pankarta neden karşı çıkılıyor?” dedi.
‘İŞ CİNAYETLERİ PANKARTINI KALDIRMAYACAĞIZ’
Görgün, sloganların bir kısmının yeniden düzenlendiğini, bir bölümünde ise ısrar ettiklerini söyledi. Valiliğe düzenlenmiş haliyle yeniden başvuru yaptıklarını belirten Görgün, “Ancak ‘iş cinayetlerinin hesabını soracağız’ gibi kaldırılması istenilen pankartları kaldırmayacağız” dedi.
KÜRTÇE 1 MAYIS DEMEK BİLE YASAK!
DİSK’e bağlı Dev Maden-Sen’den alınan bilgiye göre ise valilik, Kürtçe sloganların “anlaşılmadığını” savunarak çıkarılmasını istedi. Vaililik, başvuruda yer alan “temel sloganlar” bölümündeki bazı slogan ve afişlerin “anlamının anlaşılmadığını” öne sürdü. Sakıncalı bulunan sloganlar içinde Kürtçe olanların hepsi yasaklandı. “Yaşasın 1 Mayıs” anlamına gelen “Biji Yek Gulan”, “İş, barış özgürlük” anlamına gelen “Ked, asiti, azadi”, “Yaşasın halkların kardeşliği” anlamana gelen “Biji bretiya gelen”, “Kadın, yaşam, özgürlük” anlamına gelen “Jin, jiyanj, azadi” sloganları yasaklandı.
TÜRKÇE AÇIKLAMA DAYATMASI
Cumhuriyet’in haberine göre yeni başvuruda Kürtçe sloganların karşısına parantez içinde Türkçe karşılıkları da yazıldı. Valilik siyasi partileri hedef alan slogan ve pankartların da olmamasını istedi. Tertip Komitesi de yeni başvurusunda parti ismi yerine “hükümet”, “iktidar” ifadelerine yer verdi.
‘İŞÇİ KATİLLERİ YARGILANSIN’ SLOGANINA İTİRAZ
Valilikten “işçi katilleri yargılansın” sloganına da itiraz geldi. Teptip Komitesi, “iş cinayetlerinde” sorumluların kasten adam öldürmekten yargılandıklarına dikkat çekerek, “bunu mu yazmayacağız, bu mudur suç” diyerek yeni başvurusuna da pankart ve sloganı aynen koydu.
‘TAŞERONA HAYIR’ PANKARTININ BİLE ÇIKARILMASI İSTENDİ
Çıkarılması istenilen “Taşerona hayır” pankart ve sloganı da yeni başvuruda aynen yer aldı. Valiliğin çıkarılmasını istediği ancak Tertip Komitesi’nin ısrar ederek, başvuruya aynen koyduğu slogan ve pankartlardan bazıları şöyle: “İşçi, memur, gençlik alanlarda birleştik. Nükleere hayır. İktidar politikalarına, iş cinayetlerine hayır. İş cinayetlerinin sorumluları yargılansın. İşçi katilleri yargılansın.”
Valilikten 1 Mayıs yasağı
Valilik, sendika ve meslek odalarının 1 Mayıs’ta yapmayı planladığı yürüyüşe izin vermedi.
18-04-2018 16:09

Ankara Valiliği, Ankara Tabip Odası, TMMOB, DİSK, Genel İş Sendikası, Eğitim Sen ve Türk İş’in 1 Mayıs’ta Kızılay’dan Tandoğan Meydanı’na gerçekleştirmek istediği yürüyüşe izin vermedi.
Yürüyüşün düzenleme komitesi üyeleri arasında bulunan Türk İş temsilcisi Halil İbrahim Alpoğlu’nun komiteden imzasını çekmesini gerekçe gösteren Valilik, öte yandan, “Bildirilen sloganlar ile ‘İşçiler, Emekçiler, Kadınlar… Tüm Halkımız’ başlıklı metinde ve ‘Basın Metni’ başlıklı bildiride mevzuata aykırılık görülmüştür” bahanesini sundu.
Ankara Valiliği, düzenleme kurulunda yer alan katılımcı kuruluşların, yürüyüşe izin verildiği takdirde kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunacaklarını savundu.
'OPERASYONLARI AŞAĞILAYACAK NİTELİKTE'
Sendika ve meslek odalarının kendilerine ilettiği evrakları inceleyen Ankara Valiliği, bildirilen sloganlar arasında kamu barışını bozabilecek nitelikte sloganlar olduğunu ileri sürdü.
Yürüyüşte atılacak sloganların devletin kurum ve organları ile siyasi partileri hedef alacağının iddia edildiği “ret” yazısında, “Sunulan evraklar incelendiğinde, Devletimiz tarafından yapılan askeri operasyonları aşağılayıcı nitelikte slogan ve afişlerin bulunduğu tespit edilmiştir” denildi.
'AFİŞLERİN ANLAMI ANLAŞILMIYOR'
Ankara Valiliği, bildirim metninde yer alan bazı slogan ve afişlerin ise anlamının anlaşılmadığını iddia etti. 1 Mayıs’la ilgili olmayan pankart, afiş, levha ve broşürlerin yürüyüşte kullanılacağını ileri süren ve Ankara Valisi Erkan Topaca imzasını taşıyan ret yazısında şunlara değinildi:
“Belirtilen nedenlerle, bahse konu toplantı ve gösteri yürüyüşü ile ilgili olarak verilen bildirimdeki hususların tekrar gözden geçirilmesi ve düzenleme kurulu üyelerinden birisinin ayrılması dolayısıyla düzenleme kurulu ve bildirimin yenilenmesi hususunda bilgi ve gereğini rica ederim.”
Ankara Valiliği'nin sakıncalı bulduğu sloganlar şöyle:
'Yemekte çıkan peynirleri şantiyedeki köpekler bile yemiyor'
Yalçınlar Grup'a ait Batı Mahal projesinde çalışan işçiler, kaldıkları alanın koşullarının iyileştirilmesini, gerekli iş güvenliği tedbirlerinin alınmasını ve ücretlerine zam yapılmasını talep etti. İşçiler yemekte çıkan peynirleri şantiyedeki köpeklerin bile yemediğini belirterek tepki gösterdi.
17-04-2018 16:37

İleri Haber
Büyükçekmece’deki Yalçınlar Grup firmasına ait Batı Mahal projesinde çalışan inşaat işçileri yaşadıkları sorunlara karşı DİSK’e bağlı Dev-Yapı İş sendikasında örgütlendi. Kötü çalışma koşulları ve düşük ücretlerden şikayet eden işçiler patronun, sendikanın görüşme talebini 2 aydır “yoğunum” diyerek geçiştirdiğini, yalnızca sendikanın avukatıyla şirketin avukatının görüştüğünü söyledi.
İşçiler, sendikaya üye olduktan sonra şantiyede mobbinge maruz kaldıklarını da anlattı.
Şantiyede konteynırlardan oluşan “kamp alanı” dedikleri yerde kalan işçiler yaşadıkları alanın iyileştirilmesini talep ediyor.
‘PEYNİRLERİ KÖPEKLER BİLE YEMİYOR’
İşçilerin anlatımına göre, 250-300 kişilik kampta yalnızca 9 duş ve 5 tuvalet bulunuyor. 6 aydır değiştirilmeyen kırık camlardan, temizliği ile bakımı yapılmayan tuvaletlerden ve tuvaletle banyoların pis sularının koğuşlara 2 metre mesafeye akıtılmasından şikâyet eden işçiler; kaldıkları kamp alanının koşullarının iyileştirilmesini istiyor.
Çoğu işçinin yemekler yüzünden mide yanması gibi şikâyetler yaşadığını belirten işçiler, yemekte çıkan peynirleri şantiyedeki köpeklerin bile yemediğini söyledi. Yemek kalitesinin yükseltilmesi için 160 imza topladıklarını anlatan işçiler, imzalardan sonra yemek şirketinin çağrılıp görüşme yapıldığını ancak bundan sonra da bir düzelme olmadığını, ayrıca şantiyede bir kantin bile olmadığını belirttiler.
İŞ GÜVENLİĞİ YOK
İşçiler en çok da şantiyede gerekli güvenlik önlemlerinin alınmamasından şikâyetçiler. İş Güvenliği Uzmanı olan Halil İbrahim Dudu’nun, kullanım belgesi olmayan operatörler manitu denilen iş makinesini kullandığında ’Bir kaza olursa belgesi olan işçi kullandı deriz” dediğini aktaran işçiler, “Sürekli uyarmamıza rağmen hiçbir şey yapılmıyor” dedi. İşçiler, şantiye şefi Ali Aslan’ın da belgesiz operatörlerin iş makinesi kullandığından haberi olduğunun ancak buna göz yumduğunun altını çizdi. İşçiler ayrıca şantiyede baretsiz ve kemersiz çalışmanın artık olağan bir durum haline geldiğini belirtti. Üstelik şu an kullanılması yasak olan eski tip iskelelerde çalıştıklarını vurgulayan işçiler, sürekli uyarılarına rağmen değişen bir şey olmadığını ifade ettiler.
Tedbirsizlikler sonucu şantiyede parmağı kesilen, iskeleden düşen işçilerin olduğunu aktaran işçiler, “Önlem alınması için birilerinin ölmesi mi gerekiyor?” dedi.
‘PATRON YANLISI BU DÜZENİN NASIL İŞLEDİĞİ ORTADA’
Sendikaya üye olduktan sonra şantiyede mobbinge maruz kaldıklarını kaydeden işçiler, önceden şantiyede acil işler için bekletilen pikabın kaldırıldığını söylediler.
Tutanaklar tutulup imzaların toplanmasının üzerinden aylar geçmesine rağmen sonuç alamadıklarını söyleyen işçiler, en son Alo 170 hattını aradıklarını, ancak 2 ay olmasına rağmen kimsenin gelmediğini söyledi. 2 aydır teftiş kurulunun gelmediğini ancak patrona hemen haber gittiğini belirten işçiler, şikayetten 2 gün sonra işçilere sünger ve nevresim verildiğini, şantiyede bariyer çekilmesi gibi bazı göstermelik önlemlerin alındığını söylediler. İşçiler bu duruma “Patron yanlısı bu düzenin nasıl işlediği ortada. Devletin kurumunu arayıp şikâyet ediyoruz, hemen patrona haber veriyor” dedi.
Yaptıkları villaların milyon liralara satıldığını aktaran işçiler, buna rağmen patronun kendilerine 100 lira zammı bile çok gördüğünü, gerekli önlemleri almak için harcama yapmak istemediğini belirtti. Kaldıkları alanın koşullarının iyileştirilmesini, gerekli iş güvenliği tedbirlerinin alınmasını ve ücretlerine zam istediklerini söyleyen işçiler, bu isteklerinin son derece insani olduğunu ve talepleri için bundan sonra da mücadele edeceklerini vurguladılar.