Türkiye'nin Rusya'dan satın almak için anlaştığı S-400 füzeleri nedir?

Türkiye'nin Rusya'dan satın almak için anlaştığı S-400 füzeleri nedir?

Türkiye ile Rusya arasında imzalanan S-400 anlaşması bir süredir ülke kamuoyunun gündeminde. Füzelerin yerleştirilmesinin tamamlanması halinde Türkiye, Rus hava savunma sistemini kullanan ilk NATO ülkesi olacak. 

NATO kod adı "SA-21 Growler" olan bu füzeler hem Rusya'ya ait olması, hem de teknik özellikleri bakımından NATO için tehdit oluşturabilecek bir niteliğe sahip. 

İlk olarak 80'li yıllarda SSCB'de tasarlanmaya başlanılan S-400, yaşanan soğuk savaş ve ardından SSCB'nin çözülmesi gibi sebeplerle tamamlanması uzun süreyi kapsayan bir sistem. Yapılan araştırmalar sonucunda dünyanın en iyi hava savunma sistemi olarak kabul edilen "Sovyet menşeili" bu sistem, Rusya dışında Çin Halk Cumhuriyeti tarafından da kullanılıyor. 

1999 yılında test edilmeye başlanan sistem, 2007 yılında aktif olarak kullanılmaya başlandı.

Rusya tarafından "Триумф" (zafer) ismi verilen bu sistem, insanlı ya da insansız her türlü hava aracının yanı sıra hem seyir halilnde bulunan, hem de balistik füzeleri imha etme kapasitesine sahip. Füzelerin azami menzili 400 kilometre, ulaşabildiği en yüksek irtifa ise 30 kilometre.

Sistem ayrıca hafif radar izine sahip olan ve hayalet uçak diye tabir edilen hedefleri takip edebilme yeteneğine de sahip.

S-400, her hedefe iki füze kilitleyerek, eşzamanlı olarak 80 hedefi vurabiliyor.

ABD NEDEN ENDİŞELİ

İmzalanan anlaşmanın ardından ABD tarafından yapılan "endişe" açıklaması, S-400'lerin sahip olduğu teknik özellikler kadar, söz konusu sistemin Türkiye gibi bir NATO ülkesine yerleştirilecek olmasından kaynaklanıyor. Sistem, kullanıma başlandığından bu yana Rusya tarafından kritik görülen askeri ve stratejik noktaları korumak için çeşitli yerlere kuruldu. 2015 yılında Suriye'nin Tartus kentine yerleştirilen sistem de bu adımların son örneğidir. Sistemin sahip olduğu özellikler göz önünde bulundurulduğunda ise, bu "koruma" görevinin NATO'nun Rusya üzerinde oluşturduğu potansiyel tehdide karşı gerçekleştirildiği açıkça görülüyor. Sistemin Türkiye'ye yerleştirilmesinin ardından ise, Rusya ile NATO bloğu arasında devam eden stratejik rekabet alanında, NATO üyesi bir ülkeye kendi sistemini yerleştirerek bir adım öne geçmiş olacak.