TKP’yi neden kurduk?

TKP’yi neden kurduk?

Türkiye’nin komünist partisi halkçı olacak; devrimci olacak; işçi sınıfını temsil kabiliyetine sahip olacak; toplumsal muhalefeti, sosyalist soldan demokratik kitle örgütlerine kadar birleştirici rolünü oynayabilecek…

Daha doğrusu 90’larda Sosyalist İktidar Partisi olarak sürdürdüğümüz mücadeleyi, 2001’de neden TKP adıyla devam ettirmeye karar verdik?

Bu kısa yazıda konuyu enine boyuna ele almadan, kuruluş saiklerimizin sadece bazı yanlarına değineceğim. Kuşkusuz bugünden bakarak, kuşkusuz 2014’te TKP’li siyasete verdiğimiz “ara”yı anlamaya çalışarak.

1. Her devrimci örgütün tarihsel gelişimi içinde bazı evreler vardır. Kabaca üçe ayrılabilir: Önce öncülük iddiası ve diğerlerinden farklı olarak taşınacak misyon tarif edilir. Ardından örgütsel kuruluş ve kadrolaşmanın yaşandığı ikinci dönem gelir. Siyasal olarak ülkeye dair sözler en başından beri söylenir fakat bu sözlerin ağırlığı ve etkililiği her zaman sınırlı olur. Bu dönemler kısa/uzun olabilir, iç içe geçebilir, çeşitli adlandırmaları olabilir, fakat hedef her zaman siyasal alanda meşru bir temsilci olarak yer bulabilmektir. Bazen havlu atılır, bazen baştan başlanır.

SİP işçi sınıfının temsiliyetini kazanma iddiasıyla, sosyalist iktidar perspektifini misyon edinerek 90’ların sonuna gelindiğinde önemli bir kadro birikimine ulaşmış, siyasal alanda kendine ısrarla yer açmaya çalışan bir partiydi. Sosyalist devrim hattını siyaset sahnesine taşıma evresi diyebileceğimiz bir dönemde siyasal bir çıkış arayışı içindeydi.

Arayış dönemi aynı zamanda işçi sınıfının siyasi ağırlığının 1989-91 dönemine göre sürekli azalmakta olduğu, demokratik kitle örgütlerinin sınıflar mücadelesinde gördüğü işlevlerin birer birer tasfiye olmaya devam ettiği bir zaman dilimidir. Ortada apaçık bir tezat vardır: Bir taraftan AB hedefiyle Türkiye burjuvazisi siyasal alanı daha esnek hale getirmeye çalışırken, diğer tarafta işçi sınıfı kendi örgütlülüğünü, siyasal ağırlığını gitgide yitirmektedir.

TKP’nin 2001’deki kuruluşu işçi sınıfı adına, siyaset alanının işçisiz genişlemesine verilen devrimci bir cevap olmuştur.

2. 90’lar Sovyetler Birliği’nin tarih sahnesinden çekildiği, solun tüm dünyada ve Türkiye’de yeniden yapılandığı bir dönemdir. Türkiye özelinde 12 Eylül muhasebesini bitiremeyen sol, kendi birikiminin sınırlarını aşan daha tarihsel bir problemle karşılaşmak durumundadır. Yetmemiş beraberinde 80’lerden beri gelişen Kürt hareketi 90’ların başında önemli sıçramalar yapmıştır.

Solun ev ödevlerine gömüldüğü bir dönemdir…

SİP de bu koşullarda kadrolarını tarlaya ekim yaparak değil, saksıda yetiştirerek çoğaltmayı tercih etmiştir. TKP bunun tam tersi yönündeki bir arayıştır. TKP’nin kuruluş döneminde yapılan “Halk Muhtıra Veriyor” çalışması, meydanlara çıkan komünizm, seçimlere “Paranın Saltanatı Varsa Halkın TKP'si Var” diyerek giren parti ve ardından gelen Yurtsever Cephe kuruluşu, halkla buluşma gayretleri olarak okunabilir.

TKP 90’lar sonrasında halkın geniş kesimlerine gitmenin yolunu bulmak için kurulmuştur.

3. 90’larda bütün dünyada her gün “komünizmin öldüğü” nakaratı yankılanıyordu. Türkiye de bu seslerin uzağında değildi. Zaten yerleşik komünizm algısının geniş kesimlerde en hafif deyimiyle “olumsuz” olduğu topraklarda komünizmin herhangi bir prestijinden söz etmek mümkün değildi. Fakat bu yerleşik algının öbür yüzünde dar bir kesim için komünizm, devrimci, direngen, güvenilir bir siyasal hattın ifadesi olageldi.

Türkiye’de sosyalist iktidar perspektifini siyasal alana taşımak ve siyaset yapabilir hale gelmek küçük örgütün/partinin kendi doğrusal gelişmesinin ötesinde bir siyasal hamleye ihtiyaç duyuyordu.

Henüz günlük siyasetin uzağında konumlansa da TKP’nin kuruluşu, siyaset yapma olanaklarında bir sıçrama anlamına geldi.

TKP’yi niçin kurduk?

TKP’yi sosyalist iktidar perspektifini halkçı, devrimci bir temelde siyasal alana taşımak, işçi sınıfının temsiliyetini kazanmak üzere siyaset yapabilmek için kurduk.

TÜRKİYE’NİN KOMÜNİST PARTİSİ

TKP’yi kurduk kurmasına ama TKP ismini “çalmakla” suçlandık.

Hâlâ da suçlamaya devam edenler vardır.

Biz hiç böyle düşünmedik. TKP ismini sadece güzel olduğu için istemedik…

Bir siyasi iddiaydı. Yoksa öncesindeki 80 yıla saygısızlık değil.

Bundan sonrasında da böyle olacak.

Türkiye’nin komünist partisi halkçı olacak; devrimci olacak; işçi sınıfını temsil kabiliyetine sahip olacak; toplumsal muhalefeti, sosyalist soldan demokratik kitle örgütlerine kadar birleştirici rolünü oynayabilecek…

İddiamız budur.

TKP güzellemesi bizden uzak dursun. Yoksa dev aynalarıyla kaplı odasında kendini seyreden kibir güzellemeyi de iyi bilir. Bu değil… Türkiye’de komünistlik bu kadar küçük değil.

Halkçı, devrimci ve siyasal bir müdahale olarak TKP’nin kuruluşunun okunması, 2014 atlanırsa eksik kalır.

2014 yılında bir hizbin “kurucu önderlik” iddiasıyla partide beğenmediklerini tasfiyeye girişmesi, bir yönüyle 90’lara dönüş projesiydi. Başarısız olmalarıysa, Partinin 2001’de kuruluşundaki yaklaşımlarını ilke edinen kadroları sayesinde oldu. Parti, gelenek hareketinin kurucu önderliğini hayli hayli aşmıştı.

Yoksa bir yıl önceki Haziran Direnişi’nin TKP’si olmazdı zaten.

AKM boyun eğer, barikatların bazıları boş kalırdı.

Neyse ki Boyun Eğme AKM’den sallandı, barikat barikat direnen gençler halkla buluşmanın devrimci enerjisini hiçbir kurucunun önünde terk etmediler.

Şimdiyse önlerinde Halkın Türkiye Komünist Partisi’nin kuruluş dönemini bitirmek ve TKP’yi, Türkiye’nin Komünist Partisi’ni yeniden kazanmak duruyor.

96. yaşımız kutlu olsun.

-----------------

* Alper Dizdar, 2001 yılında TKP adını alma kararı veren SİP Merkez Komitesi'nin üyelerinden. Halen HTKP'de yöneticilik yapmaktadır.