Tarsus Kadın Cezaevi’nde işkence: Kadınlar dövülüyor, su çamurlu akıyor, yemek çok az geliyor

Tarsus Kadın Cezaevi’nde işkence: Kadınlar dövülüyor, su çamurlu akıyor, yemek çok az geliyor

Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalan kadın mahkumlar işkenceye maruz kaldıklarını, sularının çamurlu aktığını ve yemeğin yeterli gelmemesi nedeniyle sürekli aç olduklarını anlattı.

İnsan Hakları Derneği (İHD); Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki hak ihlalleriyle ilgili raporunu açıkladı. Rapordaki işkence ve kötü muamele iddiaları hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan suç duyurusu dilekçesinde, Tarsus Kadın Kapalı Cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin yaşam koşullarının ve işkence, kötü muamele, darp iddialarının soruşturulması talep edildi.

Bianet'ten Ayça Söylemez'in haberine göre, İHD’nin, mahpuslarla görüşmeler sonucunda hazırladığı raporda yer alan anlatımlar şöyle:

“SİZİ BURADA ÖLDÜRÜRSEK KİMSE DUYMAZ”

Tutuklu Evin Şahin:

“21 Haziran’da Tarsus C Tipi’nden nakil amacıyla cezaevinden çıkarıldık. Fadime Demir isimli mahpus arkadaşımız kolundaki saati X-Ray cihazından geçirdikten sonra jandarmalar saati kendisine iade etmedi. Arkadaşımız itiraz etti, itiraz tartışmaya dönüşünce beş asker Demir’i sürükleyerek ite kalka saçlarından tutup ring arabasına bindirmeye çalıştı.

“Ring aracının içinde sürekli bize cinsiyetçi küfürler, hakaretler etmeye başladılar. Askerler ‘Sizi burada öldürürsek kimsenin ruhu bile duymaz’ diye tehdit etti.”

“YERE YATIRIP İKİ AYAĞIYLA SIRTIMA ÇIKTI”

“Yeni kalacağımız T Tipi cezaevine vardığımızda, askerler saçlarımızdan ve boynumuzdan tutarak ring arabasından çıkarıp aşağı attılar. Yere yüzüstü ve sırt üstü düştük. Selvi Yılan isimli arkadaşımız sert bir şekilde yere çarpıp yaralandı. Elleri kelepçeli olduğu için kelepçeler ters döndü ve kollarından kan gelmeye başladı.

“Sonra infaz koruma memurları iki kolumuza girerek bizi alıp arama odasına götürdüler. O sırada askerler gelip kelepçemizi çıkardı ve infaz koruma memurları o odada bizi dövmeye başladılar.

“İnfaz koruma memuru A., beni yere yatırıp iki ayağı ile sırtıma çıkıp yerdeyken vurmaya başladı. Zayıf yapılı ve böbrek hastası olduğum için yerden kalkamadım. Sonra erkek gardiyanlar boğazımızı sıkmaya başladılar.”

“DOKTORA ÇIKARILMADIM”

“Çenemin sol tarafının üst kısmı ve vücudumun değişik yerlerinde yaralanmalar oldu. Yaralamalar nedeniyle revir için dilekçe yazdım ama doktora çıkarılmadım.

“Konuyla ilgili cezaevleri genel müdürlüğüne dilekçe yazdım. Ama dilekçemin gittiğine emin değilim.”

“SÜREKLİ AÇLIK ÇEKİYORUZ”

“Cezaevi yeni yapıldığı için su yok, iki gündür musluktan su gelmeye başladı ancak su çamur şeklinde akıyor ve pis kokuyor. Yemek çok az geliyor bu nedenle kimse doymuyor sürekli açlık çekiyoruz.

“Şu anda buzdolabı ve televizyonumuz yok. Tüm kitaplarımıza el konuldu. Mektuplarımız alındı. Gazete alamıyoruz. Sabah akşam ayakta sayım yapılmaya zorlanıyoruz.”

“BİR DAMLA SU VERMEYECEĞİZ”

Hükümlü hasta mahpus Yıldız Gemicioğlu:

“Tarsus T Tipi Cezaevine 21 Haziran’da getirildim. Wernicke Korsakoff hastasıyım. Şu anda tek başıma hayatımı idame ettirecek bir durumda değilim. Koğuştaki arkadaşların yardımları ile yaşamımı sürdürüyorum. Bu yeni cezaevindeki koğuşa götürülürken infaz koruma memurları A. ve D. koluma girip koğuşa götürmeye çalıştılar. Kolumu tutarken sıkmaya başladılar, itiraz edince de itmeye, vücudumu sıkmaya başladılar.

“Koğuşa geldikten sonra koğuşta su olmadığını söyledik, ‘Gökten yağmur yağsa size bir damla su vermeyeceğiz’ dediler.

“Bu yeni cezaevinde yemekler çok az veriliyor. Sular kirli ve sağlıksız o yüzden içemiyoruz. Tüm malzemelerimiz alındığı için bir iki parça elbise ancak bize verdiler.”

“SOĞUK SU İLE DUŞ ALMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Tutuklu Helin Kaya:

“Nakil yapılırken koğuş arkadaşlarımızın çoğu çok kötü darp edildi. Özellikle arama noktasında darp edildiler. Cezaevi yeni yapıldığı için sadece taş bina var, onun dışında hiçbir sosyal faaliyet yok. Sular kirli, sıcak su yok. Soğuk su ile duş almaya çalışıyoruz.

“Elbiselerimiz nakil sırasında alındığı için elbise sıkıntısı yaşıyoruz. Yemekler çok az veriliyor. Kendi aramızda yemekleri eşit bir şekilde paylaşmaya çalışıyoruz.”

 

DAHA FAZLA