‘Süperben’: Absürdün dansı

‘Süperben’: Absürdün dansı

Algan Sezgintüredi’nin “Süperben” adlı romanı, yazarın polisiye romanlarının dışına çıkarak okuru fantastik bir maceraya davet ediyor. İçinde bulunduğumuz buhranlar, dünyanın kötü gidişatı, yaşadığımız zamana karşı içimizde barındırdığımız tüm sorgulamalarla iç içe geçen kitap, iyi kurgusunun yanında oldukça zengin bir felsefeyi de barındırıyor.

Her şeyin kurallara bindirildiği dünyamızda, insanı yaşıyor gibi hissettiren alışkanlıkların kırılmasıdır ve kitap okuma eylemi de bu alışkanlıkların kırılmasını, bize çatırtıların harmonisiyle zevk veren, yaratıcılığın sonsuz kaynağından içmekse eğer, düzenle sadece dans etmeyen, onu ezen, dönüştüren, altını oyan fantastik ve bilim kurgunun hayatlarımızda bu sıkıcı düzeni yıkmak için bir ihtiyaç olmasına şaşmamalı.

Joseph Campbell’in dediği gibi kahramanın sonsuz yolculuğunun aynasında, onun olgunlaşma evresinde birey bu yolculuktan etkilenerek bir dönüşüm yaşıyor. Süperben’de de ana karakter, sıradan, orta yaşlarında bir adamın yolculuğunu anlatıyor. Savaşların olduğu, kan akmanın normal sayıldığı, hiç bir dönemi boyunca barışa ev sahipliği yapma kısmetine erişememiş dünyada Cengiz’in uzaylılarla tanışması ve onun sonrasında kazandığı süper kahraman vasfı kitabın başarılı kurgusuyla ilerliyor. Cengiz’in diliyle nail olduğumuz tüm o alışılmış Amerikan filmi klişelerinin yabancılaştığı kitapta, birçok soru soruyoruz: Neden süper kahramanlara ihtiyaç duyarız? Deus ex machina dedikleri tanrının kapsayıcı gücünü kahramanlar aracılığı ile mi arıyoruz? Yoksa tüm sanatı, edebiyatı, bilimi yaratmış insanı bu kadar küçümsemek haksızlık değil mi? Dedirtiyor kitap Cengiz’in yaşadığı tüm absürt deneyimlerin eşiğinde.

Bu sefer ben elimi onun omzuna; anlıyorum yahut anlar gibiyim seni; sınırlılığın, sınırlılığı bilmenin hüznünü anlar gibiyim dercesine koydum.

“Bilinç ne hüzünlü şey değil mi dedim.”

Süperben orta yaşlı bir adamın, tüm gülünçlüğüyle kahraman olmasını anlatmasının yanında, tüm sorumluluk sıradan olarak biz de olsaydı ne olacaktı gibi düşündürücü bir yola sürüklüyor okurları. Süperben’in Absürt dünyası ve fantastiğin, uzaylıların, Vonnegut’tan, Asimov’a ve Leguin’a uzanan dünyanın çoğulluğu, sorgulattığı derin sorularla okuma deneyiminize dahil olmayı bekliyor.


KÜNYE: Süperben, Algan Sezgintüredi, April Yayınları, 2017, 224 sayfa

DAHA FAZLA