Sinop Nükleer Güç Santrali için ÇED süreci başladı: 'Tehlikenin farkında mısınız?'

Sinop Nükleer Güç Santrali için ÇED süreci başladı: 'Tehlikenin farkında mısınız?'

2013 yılında yapılması kararlaştırılan Sinop Nükleer Güç Santrali (NGS) projesi ile ilgili, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Başvuru Dosyasının sunulması ve Halkın Katılım toplantısı için tarih verilmesiyle birlikte ÇED süreci başlarken; hem rapordaki eksiklikler, hem de yapılması planlanan toplantının yeri ve saatinin halkın katılımını zorlaştıracak şekilde belirlenmesi dikkat çekiyor.

Tugay Candan / [email protected] / @TugayCandan1312

Sinop’ta,  EUAS International ICC Merkezi Jersey Adaları Türkiye Merkez Şubesi tarafından yapılması planlanan Sinop NGS projesi ile ilgili ÇED süreci başladı.

Mersin Akkuyu NGS projesinin ardından ikinci proje olan santral ile ilgili geçtiğimiz hafta Sinop Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü sitesinden ÇED Halkın Katılım Toplantısının yapılacağı duyurulurken; toplantının 6 Şubat saat 09.30’da Sinop Üniversitesi Ahmet Muhip Dıranas Uygulama Oteli toplantı salonunda yapılacağı belirtildi.

İLERİ BOYUTTA AĞAÇ KATLİAMI!

Sinop’un Abalı Köyü’nün İnceburun mevkiine yapılacak olan santralle ilgili sunulan ÇED Başvuru Dosyasında, santralin 4,560 MW kurulu gücünde olacağı ifade edilirken; bölgede dört adet reaktör inşa edileceği, sahada kazı çalışmalarına 2019 senesinde başlanması ve ilk reaktörün 2025 senesinde devreye alınmasının planlandığı dile getiriliyor.

Başvuru dosyasında ayrıca, proje alanının kaplayacağı arazinin yaklaşık 1010 hektar olduğu belirtilirken, bu arazinin "devlet ormanı" olarak sınıflandırılmış bir alan olması NGS’nin bölgede nasıl bir ağaç katliamına yol açtığını gözler önü seriyor.

NÜKLEER ATIKLARIN NE OLACAĞI’ SORUSUNA CEVAP VERİLMEDİ

Öte yandan NGS’ler söz konusu olduğunda en açık tehlike unsuru olan radyoaktif atıklar ile ilgili dosyada yer alan kısımlarda, santralin atıklarının “düşük aktiviteli” ve “kısa yarı ömürlü” olduğu ileri sürülürken, bu atıkların ne olacağı konusunda ise bir bilgiye rastlanmadı.

HALKIN KATILIM TOPLANTISI’ HALKA UZAK

Projenin ÇED Halkın Katılım Toplantısıyla ilgili olarak ise Sinop Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından belirlenen yer ve zaman, yaşam ve çevre düşmanı bu projeye tepkili olan halkın tepkisini daha da arttırdı.

Sinop Üniversitesi Ahmet Muhip Dıranas Uygulama Oteli toplantı salonunun ÇED Halkın Katılımı Toplantısına uygun olup olmadığı tartışılırken, otele ulaşımın zorluğu ve belirlenen tarih ile saatin iş dönemine denk gelmesi akıllara “Toplantı halktan kaçırılıyor mu?” sorusunu getirdi.

(22 Nisan 2017'de yapılan 'Sinop Nükleer İstemiyor' eyleminde yurttaşlardan tarafından açılan dövizlerden biri...)

Tüm engelleme girişimlerine rağmen Sinop halkı da toplantıya toplu şekilde gitmek 6 Şubat günü sabah 07.30’da Sinop Uğur Mumcu Meydanı’nda buluşacak.

‘BU BÖLGEDE MAVİ VE YEŞİL BİR ARADA YER ALIR’

Konuyla ilgili görüştüğümüz ve Sinop halkı tarafından çevre ve yaşam düşmanı NGS’ye karşı kurulan Sinop Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Sözcüsü Murat Şahin bölgenin doğal ortamı, ÇED Başvuru Dosyası ve ÇED Halkın Katılım Toplantısına dair sorularımızı yanıtladı.

Şahin ile olan söyleşimizi okurlarımıza sunuyoruz:

NGS projesinin hayata geçirilmeye çalışıldığı Sinop’un İnceburun yarımadasının doğal ortamından bahseder misiniz?

Bölge doğal ve arkeolojik sit alanıdır. Ayrıca tabiat parkı ve yaban hayatı koruma alanıdır. Bölge bunların yanında göçmen kuşların geçiş yolu güzergâhı, balıkların üreme ve gelişme alanı ile Akliman ve Hamsaroz koylarının bulunduğu zengin bir turizm alanıdır.

(26 Nisan'da 2014'te düzanlenen 'Sinop Nükleer İstemiyor' mitinginde Sinop NKP...)

Burada Akliman ve Hamsaroz koylarına kısaca değinmek isteriz. Bu bölge, deyim yerindeyse ‘cennetten bir bölge’ olup Hamsaroz (‘Ham/olmamış körfez’ anlamındadır) koyunun benzeri de sadece Norveç’te vardır. Bu bölgeye “Hamsilos Fiyordu” dense de bu bölge fiyort değil ria tipi kıyı oluşumudur. Koyun oluşumunda gerekli olan buzul aşındırması IV. Jeolojik Zaman’da bu yörede oluşmadığından Deveci Deresi ağzında yer alan 300-400 m’lik bir deniz girintisidir. Hamsaroz Limanı morfolojik delillere göre Deveci Deresi vadisinin aşağı kesiminin toprak kısmında oluşan çöküntüler sonucunda sular altında kalmasıyla oluşmuş, dünyada sadece Norveç ve Sinop’ta bulunan ria tipi bir kıyıdır. Bu bölgede mavi ve yeşil bir arada yer alır. Özetle Türkiye’nin 22. Özel Tabiat Parkı’dır.

Korunmaya değer görülen yabani karanfil, Kastamonu soğanı, deve dikeni, sütleğen, teke sakalı, Sinop çiğdemi gibi çeşitli endemik bitkilere ev sahipliği yapan bu bölgede 150 çeşit kuş türünün yaşadığı da bize ulaşan bilgiler arasındadır.

Balıklar konusunda ise durum daha önemlidir. Protein bakımından en zengin balık türleri bu bölgede yetiştirilir ve avlanır. Türkiye’nin balık ihtiyacının yüzde 20’lik gibi büyük bir kısmı bu bölgeden halkın sofrasına ulaşır.

‘ATIKLARLA İLGİLİ DOSYADA GEÇEN İFADELER BİZİ ÜRKÜTÜYOR’

Gelelim ÇED süreci başlatılan NGS’ye. Bakanlığa sunulan 273 sayfalık ÇED Başvuru Dosyasında nükleer atıkların ne olacağına dair bir bilgi yok. Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?

Atıklar sorunu sadece Sinop’ta değil dünyada da çözülememiştir. Nitekim başvuru dosyasında da geçiştirilerek soyut cümleler kurulmuştur.

Bize göre; yakıtın kullanımından sonra depolanmasına, yüzlerce yıl dokunulmaz kalması gereken bir muhafaza içerisinde doğadan yalıtılmasına ve bunun maliyetlerine dair bilgilendirmenin ÇED Başvuru Dosyasında bulunması gerekirdi.

Bu güne kadar hiçbir ülke nükleer atıkların nihai depolanması konusunda toplum tarafından kabul gören bir çözüm getirmeyi başaramamıştır. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) verilerine göre her yıl dünya genelinde 2,8 milyon m3 radyoaktif atık oluşmakta, dahası, nükleer enerjinin kullanımının yaygınlaştırılmasıyla bu sorunun daha büyüyeceği öngörülmektedir.

Öte yandan ilimizde kurulması planlanan NGS’de oluşacak atıklar Sinop’un başında dert olarak kalabileceği gibi diğer ülkelerin atıkları da buraya getirilebilir. Santral alanının büyüklüğü bizi endişelendirmektedir.

Başvuru dosyasında kurgulanan gaz, sıvı ve katı radyoaktif atıklar için açılan bölümlerde telaffuz edilen cümleler bizleri ürkütmektedir.

‘NGS’YE İKİ ADET KIZILIRMAK GEREK’

Peki bu atıklar çevre için nasıl bir tehdit oluşturabilir?

Sinop NGS yapılması halinde santralin soğutma suyu Karadeniz’den çekilecektir. Bunun için; Sinop’ta yapılması planlanan NGS başvuru dosyasından alıntı yaparak cevap verelim. Sayfa 10/173 burada şöyle ifade ediliyor:

"NGS’nin işletilmesi aşamasında gerekli olacak soğutma suyunun Karadeniz’den çekilmesi ve yine tekrar Karadeniz’e deşarj edilmesi planlanmaktadır. Soğutma suyu miktarı ünite başına yaklaşık 81 m3/s (ünite başına yaklaşık 291.600 m3/sa) olacaktır. Buna bağlı olarak, deniz suyu alma yapıları, pompa binaları, deniz suyu deşarj yapısı, deşarj hattı bağlantı çukuru planlanmıştır…"

Yani her ünite saatte 291.600m3 su tüketecektir. Dört ünitenin bir günlük su alacağı ve deşarj edeceği su miktarı 27.993.600 m3’tür. Bunu litre olarak ifade edersek, günde 27.993.600.000 litredir. Diğer bir deyişle debisi itibariyle de iki adet Kızılırmak gerekmektedir.

Deniz suyu klorlanarak alınacak ve 38 derecede denize deşarj edilecektir. Böylece sadece Sinop değil Karadeniz’deki balıkçılık bitirilecektir.

‘DEĞİL BALIK TUTMAK, TEKNEYLE BİLE GEZEMEYECEĞİZ’

Etkilenme konusu ile ilgili olarak yine NGS başvuru dosyasından alıntı yaparak cevap verelim. Sayfa 151/173 burada şöyle ifade ediliyor:

"Tipik maruz kalma yolları balık gibi sucul gıdaların tüketilmesi, kıyıdan dış maruziyet, yüzerek ya da tekne gezintisiyle deniz suyuna maruziyet, tatlı sudan içme suyu tüketilmesiyle maruziyet, kirlenmiş sulama suyunun kullanımıyla yetiştirilen gıdaların alınması vb. kapsamaktadır."

Dosyanın bu kısmında da Sinop’un denizinde değil balık tutmak, tekneyle bile gezemeyeceğimiz ifade edilmektedir. İşte NGS atıklarının çevreye etkilerinden bazıları böyle özetlenebilir.

'ADI BİLE TEK BAŞINA ÜRKÜTÜCÜ'

Öte yandan santralin adı zaten tek başına ürkütücüdür. 1979’da ABD deki Three Mile Island (Üç Mil Adası) kazası, 1986’da Ukrayna’da yaşanan Chernobil kazası ve 2011 de Japonya’da yaşanan Fukushima kazaları her şeyi anlatmaya yetiyor. Hele ülkemizde yapılması planlanan iki NGS’ye de Rusya ve Japonya’da yaşanan kazaların mimarları olan ülkelerin şirketleri taliptirler. Tehlikenin farkında mısınız?

‘SİNOP HALKI HESABI SORACAKTIR’

Son olarak ÇED Halkın Katılım Toplantısı’nın yapılacağı yer ve zaman hakkında ne söylemek istersiniz?

ÇED Başvuru Dosyası açıkça hiçbir şey ifade etmiyor. “Kervan yolda düzülür” misali hareket ediliyor. Özetlersek “cek – cak” larla, ‘kopyala-yapıştırlarla’ dolu bir sayfalar yığınıdır. Zaten dosyayı hazırlayan firmanın Akkuyu ÇED Raporunu hazırlayan firma olduğunu düşünürsek; ‘Kopyala – yapıştır’ dan öte gidemeyecektir.

ÇED Bilgilendirme ya da Halkın Katılımı Toplantısı yangından mal kaçırırcasına yapılan bir ‘oldu-bittiye getirme’ uğraşıdır. Bunun hesabını sorumlular tarih önünde verecektir. “Sinop halkı hesabı soracaktır” diyoruz.

DAHA FAZLA